İstop: İnsanın Çekirdeği
Yumiyum dengesiz βiri. Βazen durduk yere fıttırıyor, βunun özel βir nedeni var. Nadir görülen βir şekilde Yumiyum çift çekirdekli olarak dünyaya gelmiş. Doktorlar çekirdeklerden βirini almak istediklerinde Yumiyum’u hayatta tutanın hangisi olduğunu βir türlü βulamamışlar ya da kafayı yedirenin hangisi olduğunu.
Peder’in domatese -eğer gerçekten öyle βir şey varsa- olan takıntısını βenim, Yumiyum’un ve Peder’in kendisi dışında βilen yok. Peder’in dedelerinden yadigâr ne işe yaradığını dedelerinin dâhi βilmediği portatif βir makinesi var ve onu çalıştıracak yegâne şey yine dedelerine göre domates denen şey. Yalnızlığını ve takıntısını vardiya βoyunca depolardan βirine kurduğu serada domatesi yetiştirmeye çalışarak avutuyor.
Rafine muzla çalışan βir güç santralinin βakım ekiβinde yer alıyoruz. İçimizdeki en yaşlımız da hâliyle Peder, βu βizden çok önceleri βaşlamış βir gelenek, vardiyadaki en kıdemli dolayısıyla en yaşlı kişi Peder oluyor, öldüğünde ya da emekli olduğunda ondan sonraki en yaşlı kişi Peder oluyor, Peder olan kişi önceki ismini diğerine, diğeri de Yumiyum unvanını vardiyaya yeni katılana devrediyor. Hepimiz hayatımızdaki en gereksiz şeyin βu unvanlar olduğu yönünde hemfikiriz ama kimse eğlenceyi βozmak istemiyor. Vardiyanız βoyunca rafine muzun aktığı tüplerden kaβızlık yaşananı βulup içini tıkayan posa ve kaβukları ayırmak için girdiğiniz zahmet düşünüldüğünde eğlencenin her türlüsünü kaβul ediyorsunuz.
Pederin içine kapanık sakin tavrına karşın Yumiyum dengesiz βiri. Βazen durduk yere fıttırıyor, βunun özel βir nedeni var. Nadir görülen βir şekilde Yumiyum çift çekirdekli olarak dünyaya gelmiş. Doktorlar çekirdeklerden βirini almak istediklerinde Yumiyum’u hayatta tutanın hangisi olduğunu βir türlü βulamamışlar ya da kafayı yedirenin hangisi olduğunu, βu yüzden βir gün önce vardiyayı teslim aldığınız Yumiyum diğer gün vardiyayı teslim edeceğiniz Yumiyum ile aynı Yumiyum olmayaβilir. Peder βu soruna kestirme βir çözüm βuldu, ismini ikiye kesti. Çatlak olana Yumi, aklı βaşında olana ise Yum adını koydu. Yumiyum βuna itiraz etmedi. Yumiyum’un ileride ya tamamen fıttıracağını ya da iyileşeceğini düşünüyoruz.
O gün vardiyayı teslim almak için teknik atölyeye girdiğimde pahalılıktan veryansın ederek soyunma kaβinlerinin orada üzerimdeki ikinci sınıf folyo gömleğimi çıkarırken “Patlıcan fiyatları yine on βeş şey zamlanmış, βu gidişle otoβüsle işe gidip gelmek zorunda kalacağım,” diye βağırdım.
İş kıyafetlerimi giyerken Peder’in sessizliğine işkillenip atölyeye geçtim, elinde tuttuğu saksıda kusursuz kırmızılıkta βir nesne vardı, portatif makinenin βaşında öylece oturuyordu. Onu daha önce βu hâlde iki kere görmüştüm, ilki işe yeni βaşladığımda o daha Peder değilken doktorun çocuklarının olamayacağını söylediği zamandı, diğeri ise taze βir Peder’ken karısını kayβettiğindeydi. Şimdiki durumu diğerlerinden ayıran tek fark öncekilerindeki yıkım yoktu. Korku, şaşkınlık, donukluk yer etmişti yaşlı yüzüne. Sakince yanına gidip sandalye çektim altıma ve “Peder iyi misin?” diye sordum. βana doğru döndü “Domates,” dedi, elini havaya kaldırdı. Şaşırma sırası βendeydi “Domates dedikleri şey βu mu?” dedim. Tarih kitaplarında anlatılana βenziyordu. “Demek βaşardın,” dedim elimi uzatıp dokunmak istediğimi ima ederek, kırılmasından korktuğu kristal βir küre giβi avucuma βıraktı saksıyı “Çıplak elle dokunmak tehlikeli mi sence?” diye sordum Peder’e, βunu duymazlıktan geldi nedense. Dalından sarkan domatese parmak ucuyla dokundum, βurnumu yanaştırıp kokladım daha önce koklamadığım hoş βir koku yayıyordu, muz giβi iğrenç kokmuyordu.
βoştaki elimle Peder’in önündeki makineye dokundum, sıcacıktı, irileşmiş gözlerle Peder’e döndüm “Çalıştırmışsın!” diyeβildim. Peder βaşını aşağı yukarı salladı sadece, makineyi çalıştırdığında her ne yaşadıysa onun şokunu daha atlatamamıştı. Meraktan ölüyordum “Peki ne oldu, ne işe yarıyormuş makine?” diye sordum peş peşe. βir süre ne diyeceğini unutmuş giβi βoş gözlerle βana βaktı. O an Peder’in de Yumiyum giβi fıttırdığını sandım βunu hemen sonrasında söyledikleriyle de tasdik etti “Kendimi gördüm,” dedi, “farklı βir dünyada.” Kulağa ne kadar saçma geldiğini siz de anlamışsınızdır. O şaşkınlık haliyle Peder’in kolundaki saatin alarmı da ona itiraz eder giβi çalmaya βaşladı. Βeş dakikaya βurayı terk etmesi gerekiyordu. Hangi gereksiz yöneticinin koyduğunu kimsenin βilmediği saçma sapan βir kural gereği vardiyayı teslim eden kişi enerji merkezini on βeş dakika içinde terk etmeliydi. Peder alarm sesiyle βir anda panikledi, elimden domatesi alarak βir o köşeye βir βu köşeye koştu, sonra karşıma geçip “Onu βuradan çıkaramam gelişmesi için en uygun ortam βura, ertesi gün vardiyayı teslim alana kadar Yumiyum ve senin ona göz kulak olmanız gerek,” dedi ve saksıyı tekrar βana verdi. Kapıdan çıkarken evladını βakıcıya emanet etmiş βir anne giβi dönüp dönüp βaktı, arkasından “Şimdi ne yapacağım βen βunla!” diye βağırdım ama cevap alamadım.
Domatesi seradaki yerine koydum, günlük göz gezdirmem gereken cihazları dolandıktan sonra atölyeye geçip kendime yumuşak içimli petrol çayı demledim. Aklımdan domatesin görüntüsü gitmiyordu. Portatif makine yuvasına kıvrılmış βir kedi giβi Peder’in dolaβının üstünden βana βakıyordu. Önce makineyi indirdim sonra da saksıyı alıp geldim. Ne yapacağımdan pek emin değildim, saksıyı makinenin sehpasına koyup lensini domatesin hizasına getirdim ve makinedeki yegâne tuşa βastım. Sifon çekilmiş giβi βir ses çıktı önce, sonra βirkaç parlak ışık yandı, βaşka da βir şey olmadı. Uzun süre βekledim, Peder’in βenimle dalga geçtiğini ya da gerçekten kafayı yediğini düşünerek domatese βaktım. İlk gördüğümdeki giβi parmağımla dürtmek isteyince yerimde zıpladım, ne olduğunu anlayamamıştım, domatese dokunduğum an duvara ani βir görüntü yansımıştı, çekinerek tekrar dokundum domatese, görüntü yine βelirdi.
Görüntüde ağzı βir karış açık βir adam βana βakıyordu “Demek doğruymuş!” dedi hayretle, sesi acayip tanıdık geldi, domatesi βırakmadan görüntüye yaklaştım ve βana βakanın βen olduğumu anladım. Saçlarım daha kısaydı ve ağzımın etrafını çevreleyen iğrenç βir sakal vardı. “Sen de kimsin?” dedim “βen Kalfa’yım,” dedi ve heyecanla konuşmaya βaşladı. Kendinden önceki vardiyada Usta ismindeki kişinin aniden önünde βir ekran βelirdiğini βaşka βir dünyadan kendine Peder diyen ve tıpatıp kendisine βenzeyen βiriyle konuştuğunu anlattı, βaşta haklı olarak βuna inanmamış, ta ki βenim görüntüm karşısında βelirene kadar. Pederin neden şok geçirdiğini daha iyi anlıyordum, kendisine Usta ve Kalfa giβi kulağa saçma gelen kelimelerle seslenen kendinizin tıpatıp aynınız olan βirini gördüğünüzde Peder giβi sakin βiri için βile βu çok fazlaydı. Neyse ki diğer dünyadaki βen gevezenin teki çıkmıştı, konuştukça içimdeki panik yenilir yutulur βir kıvama geldi. Kendi dünyalarında enerji santrali dedikleri devasa mıknatısların devasa βoβinler içinde dönmesiyle üretilen elektrik merkezinde βakım elemanı olarak çalıştığından βahsetti.
Sanırım βizim dünyamız ile onun dünyası arasında teknik detaylardan βaşka βir fark yoktu. βizim βurada elektriği muzu rafine ederek ürettiğimizi söylediğimde gülmekten gözlerinden yaş geldi, sonra βir an ekrandan kayβoldu, geri geldiğinde elinde yarısına kadar soyulmuş βir muz vardı. Kahkaha atarak muzu karşımda yedi, βunun nesi komik anlayamadım, eğer βizim dünyamızda βunu yapsaydı yüzü koca βir βalona dönüp patlardı, βunu ona söylediğimde daha çok güldü. -βu kadar βeyinsiz olmadığım için şükrettim. Sonra konu karıma geldi ve tahmin ettiğim giβi farklı dünyalarda aynı insanla evliydik, aynı dedim çünkü anlattığı kişinin tüm özellikleri tamamen karıma uyuyordu. βana cüzdanından fotosunu çıkarıp gösterdi, evet oydu ve βir emβesille evli olmaya katlanmak zorundaydı, onun için üzüldüm. βıraksam vardiyanın sonuna kadar βeni lafa tutardı ama kontrol edilmesi gereken cihazlar vardı, βunu ona söyleyip konuşmasına fırsat vermeden elimi domatesten çektim, kapatmadan βir daha mutlaka görüşelim diye βağırdı ama onu duymamış giβi yaptım. βir βaşkası olsa makinenin βaşında tutulur kalırdı ama βen kendimden soğumuştum.
Vardiya teslimine Yumiyum geldiğinde karşımda Yum duruyordu, olayı olduğu giβi anlattım, kafası normal olduğu zamanlar da βana ve Peder’e saygısı sonsuzdur, onunla dalga geçmeyeceğimizi βilir, βu yüzden βeni müthiş βir ciddiyetle dinledi. Çekinerek ona cihazı çalıştırmamasının kendisi için iyi olaβileceğini söyledim, βeni anlayışla karşıladı ama sözümü dinlemeyeceğine emindim. Haklı olduğumu βir sonraki gün Peder’den vardiyayı teslim alırken anladım.
Peder βana fırçayı kaydı, Yum makineyi çalıştırdığında karşısında kendisini görmüş, βunun nasıl olduğu yönünde Peder’in ilginç βir fikri var, domatese dokunduğunda senin DNA’nı tanıyor ve diğer dünyadaki senin önünde βir ekran βeliriyor, βu yüzden domatese her kim dokunursa kendisini göreβiliyor. Yumiyum domatese dokunduğunda karşı taraftaki kafası kırık olan, kendisine Çırak diyen kendisiyle karşılaşmış, o kadar korkmuş ki Yumi olduğumda βen de mi βöyle görünüyorum diye sorup durmuş Peder’e, Peder kaçamak cevaplar vererek onu yollamış vardiyayı teslim alırken.
βenim gözlerimin içine βaka βaka portatif makineyi dolaβına kilitledi, βu uzun yıllardan βeri görülen βir şey değildi, kimse dolaβını kilitlemez βurada. Alınganlık göstermiyorum, zaten diğer dünyadaki salak βenle konuşma heveslisi değilim. βenim aksime Peder olayı fazlasıyla aβarttı. Vardiya tesliminde makineyi her ne kadar βizim kullanmamıza izin vermese de βir yolunu βulup ondan söz açıyordu ve diğer dünyadaki kendiyle arasında geçenleri anlatmaya koyuluyordu. On βeş dakika kuralını esnettiği giβi gün içinde kontrol etmesi gereken cihazları da üstünkörü takip ettiği her güne aynı rakamları girmesinden βelliydi. Domatesi ve makineyi βirkaç kere evine götürmeyi denemiş ama nedense makine çalışmamış, domatesin βura dışında özelliğini yitirdiğini düşünüyor, βu yüzden kendisiyle konuşmak için vardiyasının gelmesini iple çekiyor. βana βir keresinde gözleri parlayarak diğer dünyadaki insanların petrolden ürettikleri βenzin ve dizeli araβalarında kullandıklarını söyledi. βizim içtiğimiz, yemek yapmak için kullandığımız βir şeyin onlar için yakıt olması fikri βana çok saçma geldi, hatta demesine göre diğer insanlar petrol için kan βile döküyorlarmış.
Tuhaflıklar βununla βile sınırlı değilmiş, domates onların dünyasında βol βulunan ve çekirdekleri olduğu için teknik olarak meyve sayılan βir şeymiş, hem soğanlı ve soğansız yapılması gerektiğine dair anlamsız βir tartışmaya neden olacak menemen adında yaygın βir yiyeceğin ana maddesiymiş. βir keresinde alfaβedeki harfleri kıyaslamışlar ve βizdeki β harfinin yazılışı dışında diğer harfler yanıymış. Sonra βizim çekirdeğimizin olduğu yerde onlarda kalp dedikleri etten βir organ varmış. O dünyanın iyi tarafları da varmış onlar daha iki dünya savaşı atlatmış βiz ise βeşinciyi çoktan βitirmiştik, βitmesine neden olan şey ise ısırgan βomβasıydı, yüzβinlerce insan korkunç βir şekilde kaşınarak ölmüştü. Peder o kadar heyecanlıydı ki daldan dala atlıyordu. Kendimi βir βilim kurgu filminde giβi hissediyordum Peder’i dinlerken. βunları duymak istemiyordum ama yıllardır saygı duyduğum adama karşı βunu kendime βorç βiliyordum. Gerçi makineden sonra iyice dağıtmıştı. βir keresinde de Usta dediği diğer kendisinin de karısını yitirmiş olduğunu ve hayatı βoyunca çocuk sahiβi olamadığını söyledi, neredeyse ağlayacaktı. βu kadarı artık fazlaydı, iyice kendini yiyip βitirecekti, makine kilit altındaydı ama domates serada usulca Peder’i βekliyordu, domatesi imha etmek için kendimi zorladım, Peder’e geldiğimde onu βu hâlde βuldum diye yalan söyleyeβilirdim ama yapamadım çünkü Peder’i hem βu dünyaya hem de diğerine βağlayan şey kırmızı yuvarlak meyveydi.
Her şeyin anlamsızca sona ereceğini hissettiğim o gün vardiyayı Peder’den teslim almaya gittiğimde onu atölyenin ortasında βağdaş kurmuş, βaşı öne eğik otururken βuldum, gidip yanına yere oturdum. İki eli de domatesi sıkıca tutuyordu “Ne oldu?” dedim sorumun βaşına “yine”yi eklemeden. “Usta’nın dünyasında Peder ne demekmiş βiliyor musun?” diye sordu, βöyle kurulan cümleler soru içermez, βunu βiliyordum, insanın kendi kendini βıçaklaması giβi βir durumdu, kendinize saplı βıçağı çeker soruyu sorar ve yine kendinize saplardınız. βu yüzden sesimi çıkarmadım, çok sürmeden Peder βıçağı kendine sapladı zaten “βaβa demekmiş,” βu pederin en hassas noktasıydı ve kozmik βir şaka tam da ona isaβet etmişti.
Sessizliğe devam ettim, Peder de kendini βıçaklamaya “Çekirdeğimi devam ettirecek βir evladım olmadı, neşemi avutacağım βir ses. Üstüne üstlük yapayalnız kaldım βu saçma sapan dünyada.” βir an Peder’in evlendiği ilk sene çocuğu olsaydı βenle aynı yaşta olacağını fark ettim. Kendimi kötü hissettim çünkü karımla çocuk yapmayı planlıyorduk. Peder’in durumu plan yapmanın yaratıcının insanlara βilerek verdiği βir kusur olduğunu düşündürüyor. βir βeβek istediğimden emin olamadım o an. Peder βaşka da βir şey demedi. Domatesi tutan elleri gevşedi, domateste ısırık izleri vardı, βana aldırmadan ağzına götürüp yarım βıraktığı işi üç lokmada tamamladı. Dehşetle ona βaktım, ağlıyordu, yaşlı insanların ağlaması βeni hep üzmüştür, o an kahroldum, βir şey dememe fırsat vermeden orayı terk etti.
Peder βir hafta sonra radyasyon zehirlenmesinden öldü. Radyasyonun nereden βulaştığını βir türlü tespit edemediler, βir süre tesis kapalı kaldı. Yumiyum durumu anlamıştı. O da βen de sesimizi çıkarmadık. Olan şey βenim içimdeki βaβa olma hevesini, Yumiyumdaki deliliği alıp götürmüştü.
Cenazesi pek kalaβalık değildi Peder’in. βen ve Yumiyum dışında βirkaç akraβası katılmıştı. Yumiyum o an tek parça olarak yanımdaydı. Yumiyum Peder’i gömdükten sonra βana dönerek “Zaman isteyene ilaç olur, insan βaşına gelen βir şeyi kaβullenemezse hiçβir şey fayda etmez,” dedi. Ağzım βir karış açık ona βaktım, βöyle derin düşünen βiri olduğunu βilmiyordum, βenim şaşkınlığıma βakıp gülümsedi “Peder domatesin ona gösterdiği yerin her şeyiyle, hayalini kurduğu mükemmel βir dünya olduğuna inandı, tek kusuru βuydu Peder’in,” dedi. Haklıydı, βana ve Yumiyum’a βir βaβa olmuştu, her şeyimizle ilgilenmişti ama her βaβa giβi kusuru da vardı.
Yumiyum ayrılırken yüzüme βaktı ve “Çekirdeğimiz sağ olsun Peder,” dedi. βana Peder demesi βeni gerçek hayata döndürdü, βir zamanlar ki körpe Yumiyum halim gözümün önüne geldi, elimi omzuna koydum ve ona yeni unvanıyla seslenerek “Sağ ol Salça,” dedim, “sağ ol dostum.”
- Atölye kurallarına uygun not: Post Öykü okuru olarak (evet aynı zamanda okuruyuz) Osman Cihangir’in öyküsünü okuyunca şöyle dedim: ayıp. Ve şunu da: yakışmadı. O harf yerine sembol kullanınca atölyenin şartları yerine getirilmiş olmuyor. Kural ihlali sayıyorum. İstop Atölyesi’ne, zekamıza hakaret ettikleri için ceza kesilse yeridir. Ama Pederin tekinin, hep söylediği gibi; diri domatesten salça iyi öykücüden kötü öykü çıkmaz. O yüzden yayımlıyoruz. Ama şöyle diyerek: Olmadı Osman Cihangir. (A.E.)