Huzur İslam’da
İki yüz metre ötede pikabı kırmızı ışıkta beklerken buldum. Arabanın camını indirip ona, kendisi yüzünden geride bir trafik kazasının gerçekleştiğini dillendirdim. Ak sakallı bir hacıydı şoför. Beni duymamak için camlarını kapattı. Hiçbir şey olmamış gibi kırmızı ışıktan geçip yoluna devam etti. Pikabın arkasında oldukça büyük, harflerle “Huzur İslam’da” yazıyordu.
Arabayla şehrin anayolunda bir yere doğru gidiyordum. Önümde, rutin yol akışında küçük bir araba, içinde de üç kişi fark ettim. Onun önünde de bir pikap. En öndeki pikap sağa sinyal vermeden ansızın direksiyonu kırınca, onun arkasındaki küçük araba ilkin ani bir fren yapıp mecburen direksiyonunu sağa kırdı. Pikaba çarpmamak için sokağın yanında huzurlu bir uykuda olan lüks arabaya çarptı. İçindekiler şaşkınlıktan ve korkudan ellerini ağızlarına, ellerini başlarına götürdüler. Bunların hepsine sebep olan pikap ise hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Kaza yapan arabanın şoförü bir hışımla arabadan çıkıp pikabın arkasından bağırdıysa da pikap çoktan yol almış, çekip gitmişti bile. Beti benzi atmış o insanları gördüm arabada. Bunların hepsine sebep olan pikapçıya, sebep olduğu kazayı bildirmek için yoluma ivedi devam ettim.
İki yüz metre ötede pikabı kırmızı ışıkta beklerken buldum. Arabanın camını indirip ona, kendisi yüzünden geride bir trafik kazasının gerçekleştiğini dillendirdim. Ak sakallı bir hacıydı şoför. Köstekli saatinin zinciri abartılı bir kahkaha gibi güneşte parıldıyordu. Belli, ticaretle uğraşan yorgun biriydi. Hava sıcak olduğundan arabanın tüm camlarını açmıştı. Beni duymamak için camlarını kapattı. Caddede diğer yoldan araba gelmediğini gördüğünden, hiçbir şey olmamış gibi kırmızı ışıktan geçip yoluna devam etti. Pikabın arkasında kirli bir camın hemen üstünde, oldukça büyük, dikkat çeken harflerle “Huzur İslam’da” yazıyordu.