Eşit mesafeli köpek düşleri
Tüm öyküler eşit öneme sahip olduğu için, kitabın ismi olan Köpek Düşü hiçbir öykünün ismi değil. Tarafsız, dışarıdan bir isim. Yine öykülerin her biri güçlü ve yoğun olduğu için, bir öykünün atmosferinden kopup bir diğerine geçmek de zorlaşıyor. Tek tek, arada boşluklar bırakarak, zamana yayılarak okunacak bir kitap Köpek Düşü.
Elvan Çubukçu'nun yeni öykü kitabı Köpek Düşü, Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıktı. Eser, yayınevinin Yeni Edebiyat dizisinde yer alıyor. Öykülerin başlıklarına baktığımızda dahi içeride bir yenilik, bir enteresanlık olduğunu anlayabiliyoruz. "Söbe ve Fotokopi Makinesi", "Cingıl Bels ve Mahşerin Üç Atlısı", "Eskatologyanın Birkaç Sayfası" gibi öykü isimleri okuru cezbediyor, içeride ne tür hikâyeler olduğunu merak ettiriyor. Kitaptaki bir başka ilginçlik ise öykülerin ithaflarında karşımıza çıkıyor. "Bu hikaye, İsmet Sungurbey Hoca'ya, Allah'a yakın uçan ateist kuşlardan, Balatlı Yahudi köpeklerden, Eyüplü Müslüman kedilerden ve benden rahmet duasıdır. Dilerim duyulur." "Kitap kokulu güzel dükkanında Kraliçe'ye, Bahtı'ya ve Yasin'e ıhlamur ikram edip, kendinden çok önce yaşlanmış diliyle Bereket Jimnastik Kulübü'nü anlatan sevgili arkadaşım Murat Uncu'ya... Bak sonra neler oldu." İthaflar, daha öykülerin hemen başında anlatıcının kurmak istediği atmosfere girmemizi, anlatıya ortak olmamızı sağlıyor.
Bu ilginçlikler, öykülerin konu seçimlerinde de kendini gösteriyor. İlginç kelimesini olumlu anlamda kullanıyorum. İlgi çekici, iyi düşünülmüş karakterlerin duygusal olarak tanıdık fakat yaşansa şaşırtıcı gelecek hikayeleri. Kitabın ilk öyküsü "Söbe ve Fotokopi Makinesi"nin girişi, aslında bu duruma güzel bir örnek. "Bunun için pek çok neden ileri sürülebilirdi; nesillerdir genlerle aktarılan ‘solda sıfır olma isteği', abuli, uyumsuzluk, Bartleby sendromu, kimyasal başkalık, vesaire vesaire. Ne önemi var ki! Kendimi bildim bileli böyleyim..." Karakterleri kendimize benzetmek, onları bizlere daha yakın zeminlere çekmek için kullanabileceğimiz pek çok elverişli kılıf var. Bu kılıflar, kahramanların hikâyelerine ortak olmamızı sağlayabilir. Bizim yaşamadığımız, yalnızca içten içe hissettiğimiz şeyleri yaşatabilir bizlere hikayeler. Zaten iyi edebiyat aşağı yukarı böyle şeylere hizmet eder. Köpek Düşü, bu bakımdan başarılı bir eser.
Anlatıma ve teknik unsurlara geldiğimizde ise bazı noktalarda ipin ucunun kaçtığı hissedilebilir. Bu kaçışların kimi yazarın kastına hizmet ederken kimi uzunca anlatma isteğinin bastırılmasından kaynaklı hatalar gibi geldi bana. Öyküler oldukça detaylı, betimlemeli bir dile sahip. Yazar bizlere anlatmıyor, gösteriyor. Bu "anlatma, göster" kuralı çoğu zaman geçerli olsa da kimi noktalarda biraz dizginlenmesi gerekiyor. Olay anında verilen detayların fazlaca uzaması, karşımızda dağınık bir zihin olduğunu bellememiz için iyi olsa da, anlatılan olaydan kopmamıza da sebep olabiliyor. Olaydan koptuktan sonra ise karakterin zihninde debeleniyor, yolumuzu arıyoruz fakat olaya yeniden bağlanamıyoruz. Bu da öykülerin bir kısmını okuması zor bir hale getiriyor. Zaten öykülerin her biri belli bir yoğunluğa sahip. Hiçbir öykü bir diğerinden daha ön planda değil bana kalırsa. Bu iyi bir şey.
Bazı öyküler diğerlerinden daha ön planda olacaksa şayet, geri planda kalan öykülerin kitapta bulunmasına gerek yok. Tüm öyküler eşit öneme sahip olduğu için, kitabın ismi olan Köpek Düşü hiçbir öykünün ismi değil. Tarafsız, dışarıdan bir isim. Yine öykülerin her biri güçlü ve yoğun olduğu için, bir öykünün atmosferinden kopup bir diğerine geçmek de zorlaşıyor. Tek tek, arada boşluklar bırakarak, zamana yayılarak okunacak bir kitap Köpek Düşü.
- [25.04.2021 01:32:43] Murat: Benim FRP'deki karakterimin adı yok. Kurt postu giydiği için Kurt ya da Kurtadam diyorlar. Ailesi katledilmiş, göçebe bi toplum. Ad alamadan tanıdığı herkesi kaybetmiş. Yabanda gezip ork avlıyor çünkü ailesini orklar öldürmüş. [25.04.2021 01:35:06] Gülşen Funda: çok duygulandım abi, yeni öykün mü?
- [25.04.2021 01:35:17] Yelda: FRP'yi anlatıyor ya!
- [25.04.2021 01:35:32] Murat: FRP de olsa bir hikayedir.
- [25.04.2021 01:35:38] Yelda: Çok merağdayım…
- [04:18, 25.04.2021] Mustafa Aplay: Eski post itlerden birinde çok güzel bir pasaj vardı bir şiirden, Hektorun varlığı aşk sektörünün varlığına armağan olsun. Şiirin tamamını bulamadım hiç ama o bölüm çok güzeldi Aklıma geldi öyle :)
- [04:20, 25.04.2021] Gülşen Funda: Tahoma, 12 pt, 1,5 satır aralığı. (G.F.)
- ilk ve son post it denemem
- Yağmurlu bir sahur vakti, Post ekibinden post it yazmasını istemişimdir ve öncesi… (A.E.)