Bir şey hakkında üç şey: Umberto Eco
Umberto Eco’yu daha iyi anlamak için, -bir film, bir kitap, bir şarkı, bir resim, eser ya da kişi fark etmez- bize hangi “üç şey”i önerebilirsiniz?
Sedat Demir:Dedalus
Bildiğimiz kadarıyla Eco hukuk ve tıp ile ilgilenmedi. En azından akademik düzeyde. İlgilendiği yöntemler, disiplinler ve bilimler çok büyük ihtimalle bir üniversite yerleşkesinin yüzde altmışını kapsıyor. Yani herhangi bir üniversitenin birçok odasına kapıyı çalmadan girebilir. Eco’nun benzerine modern dünyadan çok, Ortaçağ Avrupa’sı ve Orta Doğu’sunda rastlanır. Disiplinlerarası meseleleri açıklığa kavuştururken takındığı bilgece tutumuna, bilgi ve yeteneğine nazar edilerek Dedalus olarak belirlenmiş lakabı. Aslına bakılırsa, gerektiği gibi çalışıldığında Joyce’un Dedalus’u ile bağlantısı çalışılabilir.
Alessandria
Büyük İskender’in dönüp de bakmadığı yer. Ayak basmamış. Fransa ile İtalya arasında duran bu köyde doğan Umberto, “Eco“ soyadıyla bir İtalyan. Ancak köy, Fransızca da biliyor. Çift dilli doğmuş Eco, anlaşıldığı üzere. Bu melezliğin yanına yılan dilli bir İngilizce ve İser okuyup, onun göstergebilimini yeniden yorumlayacak kadar bir Almanca da konulunca bu bilgeliğin nedeni anlaşılır gibi. Ayrıca, Eco’nun İskenderiye veya İskenderun’da bulunmadığını ama İstanbul’da birkaç kez iyi ağırlandığını biliyoruz.
James Bond
Belki başkaları da vardır ama Bond filmlerini gerektiği gibi ciddiye alıp Bond’u tutuklayan ya da Süpermen’in pelerinini alıp saklayan bir semiyolog. Bologna Üniversitesi’ni göstergebilim çalışmalarıyla biraz daha göğe yaklaştırırken süper kahramanları da bize, yani ölümlü insana yaklaştırdı. Pelerini ve Bond’un yeni oyuncağı Walther’ini bize hediye etmedi ama onları, kendileriyle dünya siyaseti ve ekonomisini konuşabileceğimiz seviyeye getirdi. Sorgu odasına.