Avcı Toplayıcılık Dönemi
İlk eserlerin verilmeye başlandığı ve yani yazar olmaya karar vermiş bir yazar adayının önündeki bitimsiz okyanusa bakmaya başladığı sıralarda, işi kısa tutmanın yollarını aramaya başlayan yazar adayı kendince bir sal inşa eder.
Yeni başlamanın kendisi zaten bir sorun değilmiş gibi, yeni başlayanlar tipik bir sektör, pazar, lansman vs gibi, sanatçıların yazarların çok da bilmediği (aman efendim bunlar bilinmez mi, biz bilmemesi gerektiği diyelim bari) kavramların itelemesiyle bir takım yöntemler geliştirirler ki, bu yöntemleri geliştirenlerin bu yöntemlerle gelişmeleri bizi Usta Çömezler, Avcılar, Uyanıklar ve öyleleri yani bunların ve bunlar gibilerin toplam adı olan Avcı Toplayıcılar hakkında tanımlama yapma çabasına iter. Zira tanımlanmadıkça bu sevgili arkadaşlar kendilerinin sahtekarlık içeren eylemleri vasıtasıyla tanımlanacaklarını düşünmez, edebiyat denizinde kulaç attıklarını zannedebilirler. Oysa ayakların yere değdiği derinlikte boğulmama çabası için yapılan çırpınış ne kadar estetik olursa olsun (ki estetik olmaz hiç) yüzmekten sayılmaz.
İlk eserlerin verilmeye başlandığı ve yani yazar olmaya karar vermiş bir yazar adayının önündeki bitimsiz okyanusa bakmaya başladığı sıralarda, işi kısa tutmanın yollarını aramaya başlayan yazar adayı kendince bir sal inşa eder. Bu “sal”ı kendisinden daha önce inşa, icad eden olmamış gibi düşündüğü de vakidir, bunu öğrenilmiş bir tilkilik olarak benimsediği de. O sal, gazetelerin kitap eklerinin içine isim yazdırmakla inşa edileceği düşünülen derme çatma bir saldır. Kabul görmüş ama hayatta olan ve bir yerlerde tesadüf edilmesi mümkün yazarların kitapları ele alınır, o yazar bir yayınevinde bir edebiyat dergisinde filan editörse ayrıca tadından yenmez, o kitap hakkında övmeli göndermeli kıyak bir metin yazılır. (Kitap ekleri zaten beleşe yazı bulmak, ucuza sayfa doldurmak konusunda avcı durumunda olduklarından, hafiften eli yüzü düzgün böylesi yazılara balıklama atlarlar.)
Akabinde yazar adayı beş on bir yerlerde tesadüf edilmesi mümkün kabul görmüş üstelik dergi veya yayınevi bağlantısı olan yazar ve kitapları hakkında yazı yazdıktan ve akabinde bir yerlerde o yazarlarla tanışıp çay içtikten ve akabinde bir yerlerde daha çay içip sohbet ettikten ve foto çektirip fotoları sosyal medyada paylaştıktan sonra yani yazar ve kitap avcılığı yaptıktan sonra toplayıcılık evresine geçiş yapar ve o yazarların bağlantılı oldukları yayınevlerine ya da dergilere eserlerini göndermeye başlar. İyi bir yöntemdir, zira misal o dergiler gönderilen eseri yayınlarsa edebiyattan anlayan iyi dergiler, yayınlamazlarsa nankör ve kadir kıymet bilmez kurumlara dönüşürler. (Burada kendisi hakkında bir yerlerde yazı yayınlanmasından başka düşü olmayan yazarlar da epeyce sorumludurlar da onlar başka bir sözlük maddesinin konusu olduğundan geçiyoruz.) Genellikle muvaffakiyetle sonuçlanan bu durumun bir adım ötesi kitap dosyası söz konusu olduğunda atılır. Aynı yöntem edebiyat dergisi yerine yayınevi ikame edilerek uygulanır. İşler kesat gitmezse bu avcı toplayıcılar bir iki yıl içinde kitap sahibi olurlar.
Öte yandan bu avcı toplayıcılar birlikte kıyam durdukları yazarların yayınevlerinden çıkan kitapları o yayınevlerinden kitabınız hakkında yazacağım diye bedavaya alırlar ya da kendilerine gönderilmesini sağlarlar. Akabinde bu kitaplar hakkında yazdıkları yazıları kendi blogları ya da camianın taşrada çıkma uğraşı veren edebiyat dergilerinde yayınlatırlar. Çünkü artık terfi etmişlerdir ve bu terfi etmişlik hissiyle merkez edebiyat dergileri ya da gazetelerin kitap eklerine hep altında inim inim inledikleri ve kompleks duydukları başka yayınevlerinin çıkardığı kitapları yazmaları gerekmektedir. Çünkü avcı toplayıcı olmak bunu gerektirir. Çünkü onlar için av da bitmez, toplayıcılık da bitmez. Hep gidilecek yeni yerler, keşfedilecek başka adalar, yaşanacak öteki mahalleler vardır.