Anekdot Enteli
Hemen hepsi doğuştan yazma kabiliyetine sahiptir. Pek okuduğu görülmez. Zaten okuyan görünmez. Sağlıksız beslenir. Entelektüel abur cubura meftundur. Bu yüzden olsa gerek genelde göbeklidirler. Favori besinleri anektodlardır.
Anekdot Enteli memleket ilim irfanının sath-ı mailini ziyadesiyle ihata eden bir türdür. Sürü halinde yaşar. Yazları sahil şeritlerinde, kışları kafe köşelerinde demlenir. Hemen hepsi doğuştan yazma kabiliyetine sahiptir. Pek okuduğu görülmez. Zaten okuyan görünmez. Sağlıksız beslenir. Entelektüel abur cubura meftundur. Bu yüzden olsa gerek genelde göbeklidirler. Favori besinleri anektodlardır. Sosyal medyanın iştiharıyla birlikte türün eyyam-ı arûsu başlamıştır. Bu düğün günlerinde okumak bir abesi ısrarla yaşatmaktır. Bir tiviti, bir iletiyi yalayıp yutar, oradan ne düşünceler, ne tasavvurlar çıkarır aklınız şaşar. Hüsn-ü zan ederek “bir şey diyecek” diyerek sabırla dinlediğiniz uzun konuşmalarda yolunuzu şaşırtır, aklınızı alıverir.
Dar alanda kısa paslaşmaların adamıdır. Her türlü doğa şartına kolaylıkla uyum sağlar. İklim değişikliklerinden etkilenmez. Sürüler arası geçişler yapabilecek esnekliğe sahiptir. Çabuk meyve verir. Genelde sırasıyla, şiir, öykü, deneme ve roman şeklinde ilerleyen telif hayatı arada televizyon ve süreli yayın yıldızlığına evrilerek devam eder. Okurluğunun derinliği yazdığı kitaplardan anlaşılabilir. O yüzden boy vermeden gönül rahatlığıyla çimebilirsiniz. Daldan dala atlama hususunda gösterdiği tekâmülle popülerliğin sakil ormanlarında kolaylıkla kral olabilir. Bu entelektüel cangılın karizmatik Tarzan’ı olarak oradan oraya atlarken, orası burası görünmüş; çok mu? Değil elbette. Çünkü rezil olmak geçen yüzyılın hastalığıdır. Fakat bazılarında yüz eskimesinden mütevellit yıpranma vakalarına tesadüf edilmiştir. Onun da çaresi bulunmuştur. Bir takım hurafeleri kitaplaştırır, ahbap çavuş dayanışma derneğince elinden tutulur, yeniden gülmeye başlar.
Şeraret Sicillerinde yapılan son araştırmaların gösterdiğine göre soyları Osmanlıya dayanır. Galib Dede’nin vakti zamanında “Seccadenişîn-i kahvehâne” diye tarif buyurduğu kesimin mirasyedi torunlarıdır. Fatih, Üsküdar, Çengelköy nevi semt kafelerinde bir takım kötürüm ritüeller eşliğinde devam ettikleri meclislerde kulaklarına çalınan yalan yanlış bilgilerle semirir. Bırakın makaleyi üzerinde derli toplu bir fıkra dahi yazamayacağı hususlarda konuşmakta çamurlu bir yolda üstüne başına çamur sıçratmadan yürüyebilen bir züppe kadar mahirdir. Kendi anlattıkları bir hususta sadede gelemeyecek kadar ıtnab-ı mümile, muhatabın anlattığı hususta her şeyi bir cümlede hülasa edebilecek derecede icaz-ı muhile hâkimdir.