Alelade Artistik

Remzi Şimşek
Remzi Şimşek

Metinden hakkıyla bahsedebilmek için öncelikle Sacit Kalamar’ı konuşmak gerek. Aslında bu başlı başına bir karakter anlatısı. Kalamar, kendi tabiriyle ortalama hayat süren bir adam. Halı sahada yıllarca orta sahada oynamış. Ne zaferlerde övülmüş ne de kaybedilen maçlardan sorumlu tutulmuş.

“İlk söz önemli,” diyerek başlıyor alelade bir adam Sacit Kalamar’ın afili hikayesi. Hemen başta söyleyelim zor bir metin. Okurun akışa alışması, kurguyu çözmesi zaman alıyor. Bir şeyleri mi kaçırdım hissinden bir an olsun kurtulamıyorsun. Bunun yanında çok da keyifli. Seni yakalamayı başarıyor. Sorularını duymazdan geliyor. Satır satır mahkûmsun artık metne. Keyifli okumalar. Geçmiş olsun mu demeliydim? Remzi Şimşek’in daha önceki iki kitabı Borges mi Ben mi ve Bir İmkansız Ölüm Denemesi anlatı teknikleri ve kılı kırk yarar detaycılığıyla gelecek metinler hakkında ipucu veriyordu. Bir süredir Post Öykü’de yayımladığı fantastik anlatılar ise yine bu özelliklere sahip olmakla birlikte içerik olarak çok daha farklı bir noktaya varmıştı. Yeni kitap ise, tekrar etmek gerekirse alelade bir adam Sacit Kalamar’ın afili hikâyesi, büyük bir metnin bir bölümü gibi. Bununla kastettiğim bitmemiş bir öykü değil. Şimşek’in bu hikâyenin öncesi ve sonrasını detaylıca tasarladığına eminim.

SACİT KALAMAR - REMZİ ŞİMŞEK KETEBE YAYINLARI
SACİT KALAMAR - REMZİ ŞİMŞEK KETEBE YAYINLARI

Nerde başlayıp nasıl biteceğine de çok iyi çalıştığı, kitap sonlandığında okurun zihninde dönüp duran tilkilerden rahatlıkla anlaşılıyor. Metinden hakkıyla bahsedebilmek için öncelikle Sacit Kalamar’ı konuşmak gerek. Aslında bu başlı başına bir karakter anlatısı. Kalamar, kendi tabiriyle ortalama hayat süren bir adam. Halı sahada yıllarca orta sahada oynamış. Ne zaferlerde övülmüş ne de kaybedilen maçlardan sorumlu tutulmuş. Anlatı, karakterlerin dönüşümünü göstermek istiyor fakat bunu farklı bir yolla yapıyor. Sacit’in anlatmaya başladığı hikayeyi, tam tersi kişilik özelliklerine sahip Reyhan’dan dinliyoruz. Şimşek, her iki karakteri de okura eksiksiz tanıtıyor. Elimizdeki tek veri, karakterlerin konuşmaları ve iç sesleri. Bu metni tamamlamak ve Sacit ile Reyhan’ın birbirlerine olan etkisini keşfetmek bizlerin işi.

Senaryo metninden bile daha az durum cümlesi olan bir eser Sacit Kalamar. İki (ya da çok daha fazla karar sizin) farklı bakış açısından takip ettiğimiz ilginç bir hikaye. Türkçe edebiyatta sık kullanılmayan bir teknikle baştan sona örülen bir anlatı. Sacit Kalamar alışık olmayan okur için zor bir metin, kitabı yayına hazırlayanlar için çok daha zor olmalı. Konuşmalarla ilerleyen, yazarın gölge gibi satır aralarında gezdiği bir metin. Yazar, sayfalara dağıttığı ipuçlarını birleştirip sonuca varmanızı bekliyor. Tüm bu numaraları ise sinir bozucu bir sakinlikle yapıp, kenardan sizi izliyor. Şimşek’i dahil olduğu kuşaktan ayıran ciddi bir özelliği olduğunu düşünüyorum. Dahil olduğu edebi çevreyi düşünürsek, bizler artistik finallere kestirme yollardan giden bir metnin peşinde koşuyoruz. Taklalar atmayı, arabayı hızlı sürmeyi, havada uçuşan kılıçları seviyoruz ama kelimenin tam anlamıyla kaçak dövüşmek bu.

Post-modern olmanın gerekliliği ya da handikabı. Bilemiyorum. Bunun iyi ya da kötü olduğunu anlamak için çok erken. Şimşek ise tüm bu alışkanlıklara ve egemen üslubun içinde yer almasına rağmen tamamen karşıt bir eser üretmeyi başarıyor. İncelikle planlanmış metinler. Bir kelime eksiltemeyeceğiz ya da bir cümle daha yazamayacağınız yapılar. Hızın en önemli şey olduğu bir çağda “İlk söz önemli” diyerek başlıyor eser. Yavaş, sakin, alelade ilerliyor. Varacağı sonucu çoktan belirlemiş. Koşmaya ihtiyaç duymuyor. O önemli gördüğü ilk sözün etrafında usulca dönerek hikayesini anlatıyor. Yazar olarak başarısı da tam bu an kendini gösteriyor. Metni sizi yakalıyor. Yoruyor. Cevap vermiyor. Her an bir üçkağıt dönecekmiş hissiyle son satıra kadar kandırıyor.

Bir yanıyla da bu durum, günümüz okuru için bir soruna dönüşüyor ansızın. Beklediğimiz keskin finaller, metnin sıkışıp taklalar atarak kurtulduğu çıkmaz sokaklar yok. Yeni biçime yakışır bir özellik; en güçlü yanı ve alışılmayanın rahatsızlığı aynı kaynaktan besleniyor. Kitap bittiğinde mevzuu çözmeniz için çok vaktiniz vardır umarım. Geçmiş olsun. Keyifli okumalar mı demeliydim?