Türkiye ve dünyadan kitaplar
Nihayet Dergisi Türkiye'den ve dünyadan kitapları sizler için derledi.
Osmanlı Vampirleri
Şimdi size modern vampir mitinin atası kabul edilen “Kont Drakula” karakterinin, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde “obur” diye geçen bir Çerkes söylencesinden fazlaca esinlenmiş olduğunu; vampirlerin atasının Türklere, ilk tartışıldığı coğrafyanın ise Osmanlı’ya dayandığını söylesem bana inanmayabilirsiniz. Peki ya sözlerimi Ebussuud Efendi’nin vampir fetvalarına veya Ebü’l Beka el-Kefevi’nin Tuhfetü’ş-Şahan ilmihalinde geçen vampir bölümüne dayandırırsam? Osmanlı vampirleri üzerine yaptığı uzun soluklu araştırmaları kitaplaştıran Salim Fikret Kırgi’nin çıkış noktası tam olarak bu... Kırgi, fenomenin tartışılmaya başlandığı 15-18. yüzyıllarda olayların geçtiği coğrafyanın Osmanlı sınırları içinde olduğuna dikkat çekiyor. Sözü geçen coğrafyadaki farklı dinî ve etnik toplulukların birbirleriyle etkileşim içindeyken bu doğaüstü varlıklardan nasıl etkilendiğini, onlarla baş etmek için neler yaptığını, konuyla ilgili verilen fetvaları, seyahatnamelerde yazılanları, vampir avlamayı meslekleştirenleri belgelere dayalı olarak akıcı bir dille anlatıyor.
Salim Fikret Kırgi, İletişim Yayınları
Bilinç Üzerine Konuşmalar
Bilinç Üzerine Konuşmalar alanında yetkin, araştırmalarını bilinç üzerine yoğunlaştırmış 21 önemli bilim insanı ve felsefecinin Susan Blackmore ile yaptığı görüşmelerin derlenmesinden müteşekkil bir kitap. Kitap, gerçekten de mülakatlara dayanıyor; bir laboratuvarda ya da otel barında yapılan bu görüşmelere sonradan müdahale edilmesine Blackmore izin vermemiş. Böylece yüz yüze konuşmanın verdiği rahatlığı ve yer yer cüretkârlığı görebiliyoruz kitap boyunca. İnsan olmanın anlamı, bilinç, özgür irade gibi konuları merkeze alan kitapta yapay zekâ, rüyalar, ölümden sonra hayat, zihin-beden ilişkisi ve etik gibi meseleler de tartışılıyor. Farklı disiplinlerin penceresinden tartışılan bu konularda kitaptaki isimleri fikir birliğinde görmek insanı şevklendiriyor, çünkü bu 21 ismin tümünün cevapları farklı dünyalara kapı aralıyor. Seda Akbıyık’ın yetkin çevirisiyle Türk okuyucularla buluşan kitap, bilinç ile ilgili meselelere meraklı herkese eğlenceli bir okuma vadediyor.Susan Blackmore, çev. Seda Akbıyık, Küre Yayınları
İran Seyahatnamesi
Zeki Velidi Togan ile Abdülkadir İnan 1922 yılında Horasan toprağı olan Meşhed’de, İmam Rıza’nın türbesinde yer alan merkez kütüphanede İran Seyahatnamesi’ni bulur. O tarihten bugüne birçok dile tercüme edilen eser, Serdar Gündoğdu çevirisiyle ilk kez 2017 yılında Türkçeye kazandırılır. Kitabın yazarı seyyah, edebiyatçı, doğabilimci Ebu Dülef Mis’ar bin Mühelhil el-Hazrecî Yenbuî; günümüzde İran, Afganistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye sınırlarında bulunan topraklara X. yüzyılda seyahatler yapar. Bulunduğu coğrafyanın tarihinden kültürüne, şehir efsanelerinden şifalı bitkilerine, doğal kaynaklarından sanat eserlerine çeşitli konularda notlar alır. Bu notlar sayesinde, elimizde objektif bilgi bulunmayan bir dönemin iklimi, insanı, ticareti ve inançlarından haberdar olduk. Bayılacak kadar güldüren bitkiler, yeryüzüne yağan haşereler, başı kel tilkiler, sadece kadınları şişmanlatan mayalı ekmekler, görmeyen gözleri açan ve yaraları iyileştiren sular, Van Gölü’nün inci kefali, Ermenistan’ın Meryem gülü, Tiflis’in sıcak hamamlarıyla Ebu Dülef’in İran Seyahatnamesi bizi alıp yüzyıllar öncesinin masalsı coğrafyasına götürüyor.Ebu Dülef, çev.Serdar Gündoğdu, Kronik Kitap
Kriz Hâli ve Devlet
Bugünlerde “kriz” kelimesini çok fazla duyuyoruz ve bu kelimenin bizde ilk çağrıştırdığı şey “ekonomik kriz” oluyor. Aslında bu durum 1930’lardaki Büyük Buhran’dan bu yana böyle. Devletler sıklıkla ekonomik krizle karşı karşıya kalıyor ve bu durumla baş etmek için çeşitli çözüm yolları üretiyor. Ancak Kriz Hâli ve Devlet kitabının yazarları olan Zygmunt Bauman ile Carlo Bordoni’ye göre artık bu krizi kökünden çözmek mümkün değil, çünkü kriz ulus devletlerle sınırlı değil; git gide küreselleşen dünyamızda krizin çözülmesi pek çok devleti ilgilendiren bir mesele. Ulus devletlerin bu tür problemleri çözememesi ve siyaset ile gücün bu şekilde ayrışması vatandaşların da devlete duydukları güveni zedeleyen bir durum. Dolayısıyla günümüzdeki kriz hâlinin sadece ekonomik kriz olduğunu söyleyemeyiz; bu kriz bir yandan temsil kriziyken aynı zamanda temsilî demokrasinin ve ulus devlet kavramının da krizidir. Kriz kavramını ayrıntılı bir şekilde inceleyerek bu konulara değinen Bauman ve Bordoni, kitap boyunca hem krizin ayrıntılı bir tahlilini yapıyor hem de kendi çözüm yollarını öne sürüyor.Zygmunt Bauman, Carlo Bordoni, çev. Yavuz Alogan, İthaki Yayınları
Seyrüsefer
Kur’ân’da geçen “Yeryüzünde gezip dolaşın, öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın…” mesajının, tıpkı namaz vb. ibadetler gibi bağlayıcı olduğuna inanan yazar, seyahatin insanın şahsiyetini olgunlaştırdığının, her Müslümanın imkânlar ölçüsünde yakın veya uzak coğrafyaları gezmek ve keşfetmek zorunda olduğunun altını çizerek başladığı eserinde, gezip gördüğü ülkelerdeki tecrübeleri ile tanıklıklarını aktarıyor.Seyahatlerindeki asıl gayesinin eski medeniyetlerin ve toplumların akıbetleri üzerinde tefekkür etmek, onların kurdukları sistemleri ve hayat tarzlarını yakından incelemek, Allah’ın kâinattaki çeşitli tasarruflarına kafa yormak, insanoğlunun dünya macerasını sağlam ve sahih bir temele oturtmayı amaçlamak olduğunu vurgulayan yazar Fas, Tunus, Yemen, Filistin, Katar, Japonya, Güney Afrika, Bosna, Makedonya ve Lübnan gezilerinde görüp yaşadıklarını anlatmakla kalmayıp okuyucuyu sıkmayacak ölçüde ve hoş bir üslupla bu ülkelerin tarihi, kültürü, inançları, âdetleri üzerine de hayli malumat veriyor.
Taha Kılınç, Aşina Kitap
Tasavvuf Notları
Annemarie Schimmel, Türkiye âşığı bir oryantalist. Türk okuru da Annemarie Hanım’ın bilgisine, hayatı ve tasavvufu algılayış biçimine kıymet veriyor. Bu yüzden tasavvuf tarihini, tarih boyunca çeşitli coğrafyalardaki evliyalar tarafından tasavvufun algılanış biçimini Schimmel’in bakış açısından öğrenme imkânı bulduğumuz Tasavvuf Notları kitabı çok önemli bir eser. Türkçede ilk kez yayımlanacak olan bu kitap, tasavvufa gönül vermiş, bir anlamda tasavvufu kendisinden akademik bir mesafede tutmayı tercih etmemiş bir yazarın kaleminden çıktığı için hem üslupta hem de konunun veriliş şeklinde bunu hissetmemek mümkün değil. Üslup sıcak ve samimi, yer yer mübalağalı ve tutkulu. Kitabın orijinal ismi “Tasavvufa Giriş” olduğu için başlangıç seviyesinde okura da hitap ettiğini söyleyebiliriz. Schimmel kendine has sembolik diliyle tatlı tatlı anlatırken kitaplarda az rastlanır bilgiler hafızaya bir bir kazınıyor. Ancak bilgisi derin okurun da bu kitabı es geçmemesi lazım gelir. Türkiye âşığı Schimmel’in tasavvuf kitabını nasıl kurguladığını görmek dahi paha biçilemez çünkü.
Annemarie Schimmel, çev. Dilara Yabul, Sufi Kitap
Bitkilerin Bildikleri
Çevreye karşı hassasiyet kazanmanın yegâne yolu -biraz naif kaçacak belki ama- her şeyin bir ruhu olduğunu düşünmek. Mevzu gerçekten olup olmaması değil aslında, hayvanların veya bitkilerin eyleme güçlerinin kaynağını, onların çevreyle kurduğu münasebetin doğal sonucu olduğunu görmek. Bu beceriyi kazanmak için kimisi birtakım metafizik kitaplara gidebilir, kimisi de botaniğin alanına doğru sızabilir. Bu niyette olanlar için Chamovitz’in kitabı, yeterli donanımı sağlayabilir. Belki hatırlarsınız Bitkilerin Gizli Yaşamı kitabı bir dönem gündemimizi hayli meşgul etmişti - işte Bitkilerin Bildikleri böyle bir kitap değil! Bu kitap, bitkilerin görme, koklama, duyma, dokunma duyuları aracılığıyla neleri bildiklerini anlatıyor. Meraklıları hiç vakit kaybetmeden buyursun.Dainel Chamovitz, çev. Gürol Koca, Metis Yayınları
Fotoğrafın Kısa Öyküsü
Felsefe tarihi okumaları kişiye felsefenin nasıl yapıldığına dair önemli ipuçları sağlar. İş fotoğraf tarihi olunca aynı şeyi söyleyebilmek mümkün mü? Hemen evet ya da hayır dememek gerekiyor cevap verirken; çünkü fotoğraf çekiminde kaçınılmaz bir göz eğitimi de söz konusu ve kitaplar yardımıyla da -kısmen de olsa- edinilebilen bir şey. Hep Kitap’ın çıkardığı bu son kitap ise alana meraklı herkes için hayli kolay kullanımı ve çapraz referanslarıyla tatmin edici türden. Hemen bir yanlış anlamayı da düzeltelim burada: Kitap fotoğrafa nasıl bakılacağını öğretiyor, nasıl çekileceğini değil! Tabii ikisi arasında geçiş yapabilecek yeteneğe sahip olanlara değil sözümüz. Yalnız yine uyarmadan geçmeyelim: Fotoğraf, dünyaya karşı duyduğumuz merakı kamçılar, gözü başka bir biçimde görmeye zorlar. Bizden söylemesi.
Ian Haydn Smith, çev. Deniz Öztok, Hep Kitap
Türlerin Tükenişi
Eğer gittiyseniz Avrupa’da birçok örneği ile karşılaşmışsınızdır. Doğa tarihi müzeleri, sonsuz hazlar kaynağıdır! Zamanı takip etmeyi bıraktığınız bu mekânlarda sergilenen eserlerin nasıl bir araya getirilmiş olduğunu hiç düşündünüz mü peki? Ödüllü romancı Vecchio, bu konuya hayli kafa yormuşa benziyor Türlerin Tükenişi’ni yazarken. Amerika’da Washington’da kurulan bir doğa tarihi müzesinin hikâyesine odaklanan yazar, bize kurgu sayesinde müzelerin nasıl kurulduğunu, çalışma prensiplerini, akademi ve devletle olan ilişkilerini, keşif heyetlerini nasıl finanse ettiklerini de öğretiyor. Dilinde bitmek bilmez ironinin olması, tarihsel verilerin olduğu kısımları kahkahalarla okumanızı sağlayacak, emin olabilirsiniz. Hele doğa tarihi sahtekârlıklarını okurken nefesinizi iyi ayarlayın, oturuşunuzu düzeltin - yuvarlanıp düşmek istemezsiniz!
Diego Vecchio, çev. Beyza Fırat, Ketebe Yayıncılık
Duygular Sözlüğü
Afalladığımızı ifade ettiğimizde bu hâlimizi belirttiğimiz duygu durumunun içine belirsizlik, sersemlik, altında ezilme, çileden çıkma, sabırsızlık, iğrenme, bıkkınlık, duyumsamazlık, kafa karışıklığı duygu hâlleri de girebiliyor. Hepsi birbirinden farklı bu dokuz duygu durumunu bir olay karşısında, çok fazla tercih arasında kaldığımızda başımıza gelen afallamayı daha iyi anlayalım diye kullanmış Tiffany Watt Smith Duygular Sözlüğü’nde. Dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı din ve kültürlerinde yaşasak da sayısız ortak duygumuz var. Smith, bunların içinden seçtiği 154 duyguyu nasıl algıladığımızı birbirleriyle ve dille olan bağlantılarıyla anlatıyor. Duyguların nasıl yaşandığına dair verdiği somut örnekleriyle sözlük, bizi belirsizlikten kurtarıp kelimelerin kes(k)inliğiyle baş başa bırakıyor.Tiffany Watt Smith, çev. Hale Şirin, Kolektif Kitap
Avrupa’nın Sınır Bekçileri Olarak Diktatörler
Christian Jakob ve Simone Schlindwein’un uzun yıllar yaptıkları derinlikli araştırmalar sonucu ortaya çıkan Diktatoren als Türsteher Europas (Avrupa’nın Sınır Bekçileri Olarak Diktatörler) isimli kitapta Avrupa ve Afrika siyasetinin son durumu hakkında okuru bilgilendirirken pratiğe dair çözüm yolları da öne sürüyor. Avrupa siyaseti göçmen kriziyle uzun zamandır baş etmeye çalışıyor. Genel olarak Avrupalı liderler çözümü mültecilere sınırları kapamakta bulsa da maalesef meselenin çözümü o kadar basit değil. Avrupalı liderlerin konuya yaklaşımını inceleyen bu kitap, aynı zamanda Afrikalı yöneticilerin bu konudaki tutumlarını da nazar-ı dikkate aldığı için ayrı bir önemi haiz. Avrupa ve Afrika ilişkisine dair ayrıntılı bir okuma sunan bu kitapta ülkeler ve yöneticileri tek tek inceleniyor, aynı zamanda ticari ilişkiler, teknolojinin uluslararası ilişkilere etkisi gibi konulara da değiniliyor. Göç konusunda farklı bir perspektif sunan bu kitabın kaynakçası, konuyu ele alış biçimi, araştırmanın büyük veriye dayanması açısından literatürdeki önemli bir boşluğu doldurduğundan şüphe yok.Christian Jakob, Simone Schlindwein, Ch. Links Verlag, 2017, 320 s.
Boş Vagon
Rabbi Yaakov Shapiro’nun The Empty Wagon: Zionism’s Journey from Identity Crisis to Identity Theft (Boş Vagon: Kimlik Bunalımından Kimlik Hırsızlığına Siyonizmin Yolculuğu) kitabı Yahudilik ve İsrail konularında şu ana kadar yazılmış en çarpıcı kitaplardan biri. İsrail’i savunan dindar Yahudiler tarafından “şeytan işi” olarak nitelendirilen kitap Yahudi dünyasında Siyonist harekete gösterilen tepkileri inceliyor, aynı zamanda bazı Yahudilerin İsrail devletine karşı takındıkları tutumun ayrıntılı bir resmini çıkarıyor. Siyonizm zor bir konu. Hakkında konuşmak ipte yürümeye çalışmak gibi. Ya bir kısım insan tarafından şeytan ilan ediliyorsunuz ya da Siyonist. Shapiro olası tüm tepkileri göz önünde bulundurarak bu cesur kitabı kaleme almış. Yazarın düşüncelerine katılıp katılmamak serbest ancak detaylı kaynakları sayesinde sözüne kıymet vermemek imkânsız.Rabbi Yaakov Shapiro, Primedia eLaunch LLC, 2018, 1373 s.
Mutlak Sarhoşluk: Üçüncü Reich Dönemindeki İlaçlar-Uyuşturucular
Norman Ohler’in Der totale Rausch: Drogen im Dritten Reich (Mutlak Sarhoşluk: Üçüncü Reich Dönemindeki İlaçlar-Uyuşturucular) isimli kitabı Hitler’in meşhur ilaç kullanımı ve giderek kötüleyen sağlığı ile ilgili okura farklı bir hikâye sunuyor. Yazar, aynı zamanda kitapta Almanya’daki farmakoloji endüstrisinin hız kazandığı döneme de ışık tutuyor. Savaş döneminde Alman nüfusundaki, özellikle de Alman ordusundaki sakinleştirici ilaç kullanımının ne boyutlarda olduğunu gözler önüne seriyor. Esasen bir roman yazarı olan Ohler’in üslubu bu sebepten okuru ilk sayfalardan itibaren yakalıyor ve Hitler’in ve yakın arkadaşlarının ilaçlarla sıkı ilişkisinin ilginçliği ile birleşince kitabı elden bırakmak mümkün olmuyor. Hitler’in doktorunun ona yazdığı reçeteleri de inceleyen yazar temel olarak Hitler’in davranışlarını ve karakteristik özelliklerini, kullandığı ilaçlara ve aralarında kristal meth’in atasının da olduğu “vitaminlere” bağlıyor. Konusu ve üslubu itibarıyla baştan ayağa ilgi çekici bir kitap olan Der totale Rausch: Drogen im Dritten Reich’ı Türk okurunun seveceğini düşünüyoruz.
Norman Ohler, ag Kiepenheuer & Witsch, 2015, 368 s.