Teknoloji parayla ilişkimizi en temelden etkileyecek
Hem teknolojiyle beraber değişen ve gelişen mesleklerin gündemimizde yer alması hem de tercih dönemi olması hasebiyle ağustos sayısında yeni meslekler üzerinde durmaya karar verdik. Bu bölümde ise uzun yıllar aynı sektörde çalışmış ve teknolojinin mesleğinde yarattığı dönüşüme tanık olmuş isimlere bir soru sormayı ve aynı soruya farklı alanlardan gelecek olan cevapları sizinle paylaşmayı istedik. Sağlıktan gastronomiye, medyadan eğitime, finanstan oyun, eğlence ve virolojiye farklı alanların uzmanlarına şu soruyu sorduk: “Yıllardır sektör içerisinde yer alıyorsunuz. Süreç içerisinde mesleğiniz teknolojinin etkisiyle gelişerek bir değişime uğradı ve değişmeye devam edecek. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geleceğe dair bir öngörünüz var mı?” Şimdi sizi alanın uzmanlarının ufuk açıcı cevaplarıyla baş başa bırakıyoruz.
Kullandığımız her teknoloji, biz farkına varmasak da bireysel ve toplumsal bilincimizi derinden etkiliyor. Yaratana, evrene, dünyaya, başka canlılara, diğer insanlara, kendimize ve tüm bu kaynaklardan gelen bilgiye bakış açımızı şekillendiriyor. Zarf mazrufun mahiyetini belli ölçüde belirlediği gibi teknoloji de o teknolojiyi kullandığımız alanla ilgili yargılarımızı değiştirebiliyor. Marshall McLuhan’ın ifadesiyle teknoloji, bir taraftan uzuvlarımızın ve duyularımızın uzantısı olarak bizi dünya üzerindeki en güçlü varlık yaparken, aynı zamanda uzuvlarımız ve duyularımız arasındaki orantıyı da bozuyor. Sözgelimi görsel algımız gelişirken sanal belleklere ve bulutlara delege ettiğimiz hafızamız küçülüyor.
Bu çerçeveden bakıldığında teknolojinin finans alanında kullanımı da sadece bireylerin ve şirketlerin bankacılık hizmetlerine daha kolay erişmesini sağlamakla kalmadı.
Geçmişte ATM gibi kanallarının ve kredi kartı gibi ödeme yöntemlerinin sağladığı kolaylıkların en önemli yan etkilerinden biri tüketimi tetiklemeleriydi.
Paraya erişimin veya daha geniş manada harcama kapasitesinin teknoloji sayesinde artması, özellikle daha düşük gelirlilerin bütçelerini yönetememelerine sebep olan en önemli unsurlardan biri olmuştu. Anlık kampanyalar gibi, tüketimi teşvik eden çok farklı pazarlama tekniklerinin yanı sıra finansa kolay erişim imkânı konut gibi bazı sektörlerde fiyatların şişmesine hatta genel anlamda enflasyonist baskıların artmasına zemin hazırlamıştı.
Özellikle bilişim ve iletişim alanındaki teknolojik gelişmeler, aracılık hizmeti veren finans sektörünün sürekli gelişimindeki en temel dinamik olmuştur. Teknoloji, ilk kertede mevcut bir ürünü veya bir süreci hızlandırmak, daha kolay erişilebilir kılmak veya daha ucuza getirmek için uygulanmıştır. Ancak uygulama hiçbir zaman bu alanlarla sınırlı kalmamış, bu sayede ufku genişleyen hizmet sağlayıcıları yeni ürünler ve kanallar geliştirerek geçmişte olmayan yeni uygulama alanları açmışlardır.
- Bu yeni alanlar, Schumpeter’in yaratıcı yıkım kavramının belirgin bir yansıması olarak genelde hayatımızdaki, özelde de ekonomideki birçok eski ihtiyaç, süreç, alışkanlık, ürün ve hatta sektörü imha eden buna karşılık, belki de eskileriyle karşılaştırılmayacak ölçüde farklı ihtiyaçlar yaratan ve sektörün de bu yeni ihtiyaçlara yönelik yeni alışkanlıkları oluşturma amaçlı ürün geliştirdiği bir döngüyü tetiklemiştir.
Sözgelimi, yukarıda örnek olarak verilen ATM’ler nakit para çekimi ihtiyacını karşılamak için tasarlanmış, ancak zaman içinde müşteri ile önemli bir temas noktası olduğu anlaşılmış ve bu sebeple ATM’lere yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri, bunların başta farklı para birimlerine ait banknotları tanımak, tasnif etmek, saklamak ve hatta para çekenlere geri vermek (ve böylece ATM’deki para stoğunu verimli bir şekilde kullanmak) olmak üzere ilave hizmetlere odaklanmıştır.
Bugün ATM’ler yüz yüze görüşme, döviz alım satımı, hesap açma, fatura ödeme gibi çok sayıda bankacılık hizmetini sunan ve mobil bankacılık ile entegre çalışan ödemli kanallar hâline gelmişlerdir. Hatta bunların gelişmiş versiyonları küçük şubelerin yerini tutabilecek ölçüde kapsamlı işlem setlerine sahiptir.
Yapay zekâ ile bankaların varlığı sorgulanabilir
Öte yandan bilişim ve iletişim teknolojilerinin akıllı mobil teknolojilerle birleşmesi, söz konusu teknolojilerin sunduğu hizmetlere ve verilere bulut altyapıları sayesinde her yerden ve her zaman ulaşılabilmesi ve finansal hizmetlerin, merkezî olmayan dağıtık yapılarda oldukça ucuz maliyetlerle geliştirilebilen yazılımlar aracılığıyla sunulması finans sektöründe bugüne dek yaşanan gelişmelerin ötesinde bir dönüşümü tetikleyebilir. Fizikî para ihtiyacının azalması, kimlik tespiti işlemlerinin ve bankacılık işlemleri için gereken evrakların artık büyük ölçüde dijital ortamlar üzerinden yapılabilmesi, şubelere olan ihtiyacı ciddi anlamda azaltmıştır. Bankalar, açık bankacılık platformları üzerinden hizmetlerini, bu hizmetleri kendi ürünlerinin içine gömen banka dışı şirketlere sunmaya başlamışlardır.
Bu tür gömülü hizmetlerin diğer sektörlerdeki süreç ve ürünlerin finansallaştırılması yönünde bugünden öngörülemeyen etkiler yaratması oldukça muhtemeldir. Son olarak özellikle blok zincir üzerinden sunulabilecek hizmetler, akıllı sözleşmeler ve yapay zekâ uygulamaları ile birleşince bildiğimiz anlamda bankaların varlığı sorgulanabilecektir. Genel ekonomi açısından belli ölçüde para niteliği taşıyabilen dijital pul ve jetonlar (token) belli amaçlara yönelik para politikalarının geliştirilmesine imkân tanıyacaktır.
Teknoloji sayesinde yaşanacak değişimlerin doğrudan etkilerinin önemli bir kısmını tahmin etmek mümkün. Ancak bunların birey ve toplumlar üzerindeki yan tesirlerini kestirmek kolay değil.
Kesin bir şekilde söyleyebileceğimiz tek şey, teknolojinin bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da finans sektörünü ve para ve ekonomiyle ilişkimizi en temelden etkileyecek olmasıdır.
- Temel bilimlere ilgi gösterilmeli Prof. Dr. Aykut Özdarendeli
- Aşı bilimi özelinde konuşacak olursak öncelikle multidisipliner bir alan olduğunu söylemekte fayda var. Aşı bilimi kendi içerisinde viroloji, mikrobiyoloji, kimya, genetik, moleküler biyoloji gibi birçok alanı barındırıyor. Mesleklerin dönüşümü ve aşı bilimi konusunda temel bilimlere çok önem vermek gerekiyor. Çünkü genellikle teknolojik gelişmeler ve yeni inovasyonlar temel bilimler üzerinden ortaya çıkıyor. Hem Amerika hem de Avrupa temel bilimlere ciddi yatırımlar yapıyor. Bu yatırım beraberinde teknolojiyi getiriyor. Daha sonraki ürünlerin geliştirilmesi ve klinik noktasında işimize yarıyor. Ben bir viroloğum ve uzun yıllardır aşı bilimiyle uğraşıyorum. Viroloji alanında doktora yaptıktan sonra üç yıllık Amerika deneyimim oldu ve orada çalışmalarıma devam ettim. Bu süreçte bütün gelişmeleri takip ettiğimiz için teknolojinin hızının farkındaydık. Ancak laboratuvardan ürüne kadar olan zincir son 10 yıl içinde gerçekten çok hızlı gelişti. Ülkemizde de ciddi gelişmeler kaydedildi. Ama hâlâ eksikler var. Temel bilimlere daha fazla ilgi gösterilmesi gerekiyor.