Savaş ile kurgu arasında ilklerin fotoğrafçısı : Felice Beato
İtalyan asıllı İngiliz fotoğrafçı Felice Beato ise fotoğraf makinasını hem bir objektif hem de bir silah olarak kullananlardandır. İşte bu sebeple fotoğrafın tarihinde pek çok ilki başaran ve fotoğrafçılığın gelişmesinde öncü bir rol oynayan Beato’nun hayatına ve çalışmalarına bakmak, fotoğrafın bir belge, arkeolojik nesne, antropolojik taşıyıcı ve hafıza niteliği taşıma serüvenini anlamak için büyük önemi haizdir.
Beato’nun 20. yüzyıl başlarına kadar elli yılı aşkın süre boyunca yaptığı çalışmaları, Asya’ya dair fotoğrafları, seyahat günlükleri, gazetelerde veya başka yerlerde yayımlanan eserleri Batılıların Asya toplumlarına dair algılarının şekillendirilmesine yardımcı oldu.
19. yüzyıla ait fotoğraflar sıklıkla kullanılan teknolojinin sınırlarını gösterse de Beato bu sınırlamalar içinde başarılı bir şekilde çalışmayı ve hatta bu sınırları aşmayı başardı. Ağırlıklı olarak koleksiyon cam levha negatiflerinden albümin gümüş baskılar üretti.
Beato el boyaması fotoğrafçılık tekniklerini geliştirdi ve rafine etti. Beato’nun el boyaması manzara fotoğrafları narin ve natüralist, el boyaması portreleri mükemmel olarak nitelendirildi. Beato’nun kariyeri bir sahnenin birkaç bitişik pozlamasını dikkatlice yaparak ve daha sonra ortaya çıkan baskıları bir araya getirerek ürettiği panoramik fotoğraflarla yükselişe geçti.
Fotoğraf Üzerine adlı eserinde Susan Sontag, “Fotoğrafçılara bakılırsa, dünyayı süsleme çabaları ile bunun karşısında dünyanın maskesini indirme gayretleri arasında nihayetinde hiçbir farklılık –estetik bir üstünlük ölçütü– yoktur” der.
Bu tespit Beato’nun fotoğrafçılık anlayışını da, ortaya çıkardığı eserleri de özetler niteliktedir. Zira o, bir yandan emperyalist güçlerin yaptığı kıyımları, savaşları kutsayıp, haklı göstermeye çalışmak için geride bıraktığı belge niteliğindeki fotoğraflarla süslerken, diğer taraftan sahne arkasındaki halkın yaşantısına, savaşın getirdiği yıkıma da makinası ile şahitlik etti
1910 yazı... Çocukları, hatta torunları bile ölmüş olan şu insanlar,resimde, yaşamlarının belli bir ânında donmuş olarak yaşıyorlardı.
(Veronika Ölmek İstiyor, Paulo Coelho)
Walter Benjamin, Fotoğrafın Kısa Tarihi adlı kitabında “Fotoğrafın ilk zamanlarını perdeleyen sis, matbaanın ilk zamanlarını saran sis kadar koyu değildir. Fotoğrafta herhâlde daha çok göze çarpan şey, icat edilmesinin zamanının geldiğinin birçok kişi tarafından sezilmiş olduğudur” der.
Zira o dönemde birçok insan birbirlerinden habersiz olarak aynı amaca ulaşmaya çalışıyorlardır. Fotoğrafın tarihi incelenirken, fotoğrafı hem tarihe bakmak için bir araç hem de modernleşmenin gerektirdiği bir icat olarak görmek gerekir.
19. yüzyıl modernleşmesinin en önemli enstrümanlarından birini teşkil eden fotoğraf makinası/fotoğraf kimilerince en güçlü silahlardan daha etkili olarak nitelendirilir.
Fotoğraf makinasının merceğine “objektif” denilirken fotoğraf çekmenin İngilizce karşılığı “to shoot” yani ateş etmektir ki bu da fotoğrafın kimi fotoğrafçılar tarafından gerçeği, doğruyu yansıtan bir objektif olarak kullanılırken kimi fotoğrafçılar ve ideolojiler tarafından bir silah olarak kullanıldığını/kullanılabileceğini ispatlar niteliktedir.
İtalyan asıllı İngiliz fotoğrafçı Felice Beato ise fotoğraf makinasını hem bir objektif hem de bir silah olarak kullananlardandır. İşte bu sebeple fotoğrafın tarihinde pek çok ilki başaran ve fotoğrafçılığın gelişmesinde öncü bir rol oynayan Beato’nun hayatına ve çalışmalarına bakmak, fotoğrafın bir belge, arkeolojik nesne, antropolojik taşıyıcı ve hafıza niteliği taşıma serüvenini anlamak için büyük önemi haizdir.
Savaş muhabiri olarak Felice Beato
2009 yılında keşfedilen bir ölüm belgesi Beato’nun 1832 yılında Venedik’te doğduğunu ve 29 Ocak 1909 tarihinde Floransa’da öldüğünü göstermektedir. O henüz çocukken ailesi İonya Adaları’nın İngiliz hâkimiyetinde olduğu sırada Korfu’ya taşınmıştır. Bu sebeple Beato İngiliz vatandaşıdır. İlk ve tek lensini 1851 yılında Paris’ten aldığı söylenir.
1850 yılında Malta’da ünlü İskoç fotoğrafçı James Robertson ile tanıştı ve 1851 yılında İstanbul’a giderken ona eşlik etti. 1853 yılından itibaren birlikte çalışmaya başlayan ikili Robertson&Beato adında bir şirket kurdular.
1855 yılında Robertson, Beato’nun kız kardeşi Matilda ile evlendi. 1856 yılında Robertson Kırım Savaşı’nın ünlü savaş yerlerini kaydetmesi için genç asistanı Felice Beato’yu Kırım’a gönderdi. Savaş fotoğrafçılığının başlangıcı kabul edilen Kırım Savaşı’nda çektiği fotoğraflar Beato’nun da kariyerinin düğüm noktasını teşkil etti.
1858 yılında Hint İsyanı sonrasını belgelemek için Kuzey Hindistan’a geldi. Bu süre zarfında cesetleri fotoğraflayan ilk isim oldu. Çin’e yapılan Anglo-Fransız askerî seferi sonucunda başlayan İkinci Afyon Savaşı’nı fotoğraflamak üzere o sırada Hindistan’da olan Beato gönderildi.
Mart’ta Hong Kong’a geldi, hemen şehir ve çevresini fotoğraflamaya başladı. Beato’nun bu fotoğrafları Çin’in en erken tarihli fotoğraflarındandır.
Beato’nun Çinli ölülerin görüntülerini kurgulama tarzı, özellikle foto muhabirliğin ideolojik yönlerini ortaya koymaktadır.
Bu askerî eylemde yer alan Dr. David F. Rennie, olayları şöyle anlatır: “Batı tarafında surlar boyunca yürüdüm. Orada kalın bir şerit hâlinde yatan ölüler tıpkı mayınlar gibiydi. Kuzeybatı yönünde ortalarında silah olan on üç kişilik bir grup yatıyordu. Signor Beato, heyecanlı gözüküyor ve grubu ‘güzel’ olarak nitelendiriyordu. Fotoğraf çekme işlemi bitene kadar cesetlere müdahale edilmemesi için yalvarıyordu.”
Stüdyo fotoğrafçısı ve tüccar olarak Beato
1863 yılında Beato, Japonya’nın Yokohoma şehrine taşınarak, Bombay’dan Hong Kong’a birlikte seyahat ettiği Charles Wirgman’a katıldı.
İkili 1864-1867 yılları arasında Beato&Wirgman Sanatçılar ve Fotoğrafçılar Şirketi’ni kurdu ki bu Japonya’nın en eski ve en önemli ticari stüdyolarından biriydi. Beato’nun Japonya’daki çalışmaları; portreleri, manzaraları, şehir görüntülerini ve Hiroshige ve Hokusai’nin ukiyo-e’sini (Dünya Resimleri/ Edo döneminde ortaya çıkan bir Japon resim sanatı türüdür) hatırlatan Tōkaidō Yolu boyunca manzara ve mekânları belgeleyen bir dizi fotoğraf içermektedir.
Beato’nun Japonya’daki çalışmalarının büyük bir kısmı Hindistan ve Çin’de yaptığı çalışmalarıyla büyük bir tezat oluşturuyordu. Çatışmayı ve Britanya’nın emperyalist gücünün zaferini kutsayan ve kutlayan Beato’nun, Prens Kung’un ve Lord Elvin’in portreleri dışında çektiği fotoğraflardaki Çinli insanların görünüşleri ya bulanıktı ya da ölü idi.
1864 yılının eylül ayında Şimoneski’ye yapılan İngiliz askerî seferi için resmî fotoğrafçı olmasının dışında Beato daha çok Japon halkının portresini “cansızlaştırmaya” hevesliydi. Beato bu portrelerde Akdeniz bölgesinde yaygın olan bir fotoğrafçılık akımı olan kostüm giyerek mizansen ile poz verme tarzını uyguladı ve bu tarzı Japonya’da fotoğrafçılığa adapte eden ilk isim oldu.
1871 yılında Amiral Rodgers önderliğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Kore’ye yaptığı deniz seferinin resmî fotoğrafçısı olarak görev yaptı. İsmi bilinmeyen bir Fransız’ın 1866 yılında Ganghwa Adası’nın işgali sırasında fotoğraflarını çekmesi mümkün olsa da, Beato’nun fotoğrafları Kore’nin en eski ve en başarılı fotoğrafları sayılır.
Beato, Japonya’da çok sayıda iş girişimde bulunmuştu. Bir arazinin ve çok sayıda stüdyonun sahibiydi. Bir mülk danışmanı olarak Büyük Yokohama Oteli’ne finansal bir ilgi duyuyordu. Diğer şeylerin yanı sıra ithal halı ve kadın çantaları satıyordu.
6 Ağustos 1873’te Beato, Japonya’da Yunanistan Başkonsolosu olarak atandı. 1884 yılında ise Japonya’yı terk etti. Onun gidişinin ardından bir Japon gazetesi tüm parasını Yokohoma gümüş takasında kaybettiğini bildirdi.
Burma yılları savaş ve kurgu arasında
Yukarı Burma’nın 1885 yılında İngilizler tarafından ilhak edilmesinin akabinde 1886 Aralık’ında Beato Burma’ya geldi. Burada, operasyonların, Kraliyet Sarayı’nın, Mandalay’ın, ve isyancı asker ve mahkûmların fotoğraflarını çekme imkânı buldu
Beato Mandalay’da 1894 yılında bir fotoğraf stüdyosu kurdu. Geçmişteki tecrübesi ve Japonya yıllarından doğan güvenilirliği ona resmî portreler için geleneksel kıyafetlerle poz veren zengin bir yerli halk kitlesini müşteri olarak getirdi. Beato’nun fotoğrafları dünyanın geri kalanı için Burma’nın imajını temsil etmeye başladı.
İlklerin adamı Beato
Beato’nun 20. yüzyıl başlarına kadar elli yılı aşkın süre boyunca yaptığı çalışmaları, Asya’ya dair fotoğrafları, seyahat günlükleri, gazetelerde veya başka yerlerde yayımlanan eserleri Batılıların Asya toplumlarına dair algılarının şekillendirilmesine yardımcı oldu.
19. yüzyıla ait fotoğraflar sıklıkla kullanılan teknolojinin sınırlarını gösterse de Beato bu sınırlamalar içinde başarılı bir şekilde çalışmayı ve hatta bu sınırları aşmayı başardı. Ağırlıklı olarak koleksiyon cam levha negatiflerinden albümin gümüş baskılar üretti.
Beato el boyaması fotoğrafçılık tekniklerini geliştirdi ve rafine etti. Beato’nun el boyaması manzara fotoğrafları narin ve natüralist, el boyaması portreleri mükemmel olarak nitelendirildi. Beato’nun kariyeri bir sahnenin birkaç bitişik pozlamasını dikkatlice yaparak ve daha sonra ortaya çıkan baskıları bir araya getirerek ürettiği panoramik fotoğraflarla yükselişe geçti.
Fotoğraf Üzerine adlı eserinde Susan Sontag, “Fotoğrafçılara bakılırsa, dünyayı süsleme çabaları ile bunun karşısında dünyanın maskesini indirme gayretleri arasında nihayetinde hiçbir farklılık –estetik bir üstünlük ölçütü– yoktur” der.
Bu tespit Beato’nun fotoğrafçılık anlayışını da, ortaya çıkardığı eserleri de özetler niteliktedir. Zira o, bir yandan emperyalist güçlerin yaptığı kıyımları, savaşları kutsayıp, haklı göstermeye çalışmak için geride bıraktığı belge niteliğindeki fotoğraflarla süslerken, diğer taraftan sahne arkasındaki halkın yaşantısına, savaşın getirdiği yıkıma da makinası ile şahitlik etti
Beato’nun 20. yüzyıl başlarına kadar elli yılı aşkın süre boyunca yaptığı çalışmaları, Asya’ya dair fotoğrafları, seyahat günlükleri, gazetelerde veya başka yerlerde yayımlanan eserleri Batılıların Asya toplumlarına dair algılarının şekillendirilmesine yardımcı oldu.
19. yüzyıla ait fotoğraflar sıklıkla kullanılan teknolojinin sınırlarını gösterse de Beato bu sınırlamalar içinde başarılı bir şekilde çalışmayı ve hatta bu sınırları aşmayı başardı. Ağırlıklı olarak koleksiyon cam levha negatiflerinden albümin gümüş baskılar üretti.
Beato el boyaması fotoğrafçılık tekniklerini geliştirdi ve rafine etti. Beato’nun el boyaması manzara fotoğrafları narin ve natüralist, el boyaması portreleri mükemmel olarak nitelendirildi. Beato’nun kariyeri bir sahnenin birkaç bitişik pozlamasını dikkatlice yaparak ve daha sonra ortaya çıkan baskıları bir araya getirerek ürettiği panoramik fotoğraflarla yükselişe geçti.
Fotoğraf Üzerine adlı eserinde Susan Sontag, “Fotoğrafçılara bakılırsa, dünyayı süsleme çabaları ile bunun karşısında dünyanın maskesini indirme gayretleri arasında nihayetinde hiçbir farklılık –estetik bir üstünlük ölçütü– yoktur” der.
Bu tespit Beato’nun fotoğrafçılık anlayışını da, ortaya çıkardığı eserleri de özetler niteliktedir. Zira o, bir yandan emperyalist güçlerin yaptığı kıyımları, savaşları kutsayıp, haklı göstermeye çalışmak için geride bıraktığı belge niteliğindeki fotoğraflarla süslerken, diğer taraftan sahne arkasındaki halkın yaşantısına, savaşın getirdiği yıkıma da makinası ile şahitlik etti
Alman tarihçi Jürgen Osterhammel, The Transformation of the World: A Global History of the Nineteenth Century kitabında 19. yüzyıl modernleşmesinin bir basamağı olan fotoğrafı anlatırken yüzyıllar boyunca tek boyutlu görsel izlenim sağlayan resimli seyahat kitaplarıyla kıyaslandığında, fotoğrafın uzak diyarlara dair bilgi ve bu diyarların atmosferini sunmakta daha başarılı olduğunu kaydeder.
Beato’nun fotoğrafları ve portreleri de tam da Osterhammel’in işaret ettiği şekilde, uzak ve egzotik diyarları, bilhassa Uzakdoğu’yu çoğu zaman ideolojik ve oryantalist bir bakış açısıyla da olsa “elle tutulup” “gözle görülebilen” bir mesafeye taşıdı.