Orta Çağ'da Kurtuba ve Endülüs’te hoşgörü ve birlikte yaşama

Orta Çağlarda İber Yarımadası'nın Müslüman siyasi hâkimiyeti altındaki bölümünde, yani Endülüs denen bölgede, üç büyük tek tanrılı dinin üyeleri arasında hoşgörü ve bir arada yaşama var mıydı yok muydu?
Orta Çağlarda İber Yarımadası'nın Müslüman siyasi hâkimiyeti altındaki bölümünde, yani Endülüs denen bölgede, üç büyük tek tanrılı dinin üyeleri arasında hoşgörü ve bir arada yaşama var mıydı yok muydu?

İspanya’da Engizisyon, 15. yüzyılın sonunda, ortaçağların zaten sona erdiği ve sözde parlakve kültürlü Rönesans’tan bu yana birkaç on yıl geçtikten sonra, Katolik hükümdarlarınYahudileri kovarak ve Müslümanları zorla din değiştirmeye zorlayarak kültürlerarası birarada yaşamaya son verdikleri bir devirde kuruldu. Bazılarına göre bu hoşgörü idi. Amabu başka bir hikâye.

Tercüme: Lütfi Şeyban

Amerika Birleşik Devletleri başkanı, her yerde hazır bulunan Barack Obama, Ortadoğu'da bir tur yaptı ve bir tartışmaya yol açan bazı açıklamalar yaptı. George Bush'un aptalca yıktığı şeyi tamir etmek için yapacak gereğinden fazla işi olan Barack Obama, "Endülüs" ve Kurtuba'yı "Müslümanlar, Yahudiler ve Müslümanlar arasında bir arada yaşama ve hoşgörü" örnekleri olarak adlandırdı. Konuşmasının başında bu örneğin "Engizisyon zamanında" gerçekleştiğini iddia eden dikkate değer tarihsel sapmaya da yer verdi.

Mevcut fikirlerini istismar ederek meşrulaştırmaya çalışan birçok sahte tarihçi, Obama'yı "tarihi tahrif etmekle", "cahil olmakla" hatta İslam'ın gizli bir ajanı olarak hareket etmekle suçladı.

Müslümanlar İspanya'nın fethi için neredeyse hiç savaş yapmadılar.
Müslümanlar İspanya'nın fethi için neredeyse hiç savaş yapmadılar.

Ülkemizde tarih, özellikle aşırı milliyetçi gruplar tarafından siyasi bir silah olarak kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir. Fakat İslami zamanlardaki ortak geçmişimiz, kendi kendilerine hizmet ettirecek içerikte tehditkâr mesajlar vasıtasıyla insanların kafasını karıştıran bir fırlatma silahı olarak da kullanılıyor.

Orta Çağlarda İber Yarımadası'nın Müslüman siyasi hâkimiyeti altındaki bölümünde, yani Endülüs denen bölgede, üç büyük tek tanrılı dinin üyeleri arasında hoşgörü ve bir arada yaşama var mıydı yok muydu? Bu meselenin temel sorusu budur.

  • Pekâlâ, soru genellikle öyle bir ters konumdan ve öylesine içtenlikle sorulmuştur ki, sâkin ve açıklayıcı bir tartışmaya girişmek bile mümkün olmamıştır. Jiménez Losantos veya Vidal Manzanares gibi firmaların önderlik ettiği aşırı muhafazakâr eğilim Endülüs'ün, Müslümanların günlerini kiliseleri yakarak, kızlara tecavüz ederek ve aziz Hıristiyan erkeklerini çarmıha gererek geçirdikleri bir cehennemden daha kötü bir yer olduğunu iddia ederler. Sonuç olarak zavallı Hıristiyanların (Yahudiler bir şekilde kenarda tutuluyorlar) Asturias dağlarına sığınmaktan, kendilerini Bâkire Meryem'e emanet etmekten ve İspanya'nın "Yeniden Fethi" ne (Reconquista) başlamaktan başka seçenekleri yoktu. Bütün bunlar mutlak bir yalandır.

Müslümanlar İspanya'nın fethi için neredeyse hiç savaş yapmadılar. Temmuz 711'de şu anki Cádiz vilayetinin güneyinde tek bir savaş, Écija'da bir çatışma ve Córdoba ve Mérida'da iki kuşatma vardı. İberya bölgesinin geri kalanı, yeni Müslüman liderlere teslim olup itaat arz eden Vizigot lortlarının idaresinde bırakıldı. Müslümanların gelişiyle 8. ve 11. yüzyıllar arasında Yahudiler, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında, daima Müslüman siyasi egemenliği altında, önemli ölçüde bir arada yaşama gerçekleşti.

Orta Çağlarda İber Yarımadası'nın Müslüman siyasi hâkimiyeti altındaki bölümünde, yani Endülüs denen bölgede, üç büyük tek tanrılı dinin üyeleri arasında hoşgörü ve bir arada yaşama var mıydı yok muydu?
Orta Çağlarda İber Yarımadası'nın Müslüman siyasi hâkimiyeti altındaki bölümünde, yani Endülüs denen bölgede, üç büyük tek tanrılı dinin üyeleri arasında hoşgörü ve bir arada yaşama var mıydı yok muydu?

Hiçbir kilise veya sinagog yakılmadı, hatta bazıları inşa edildi. Yahudiler ve Hristiyanlar dinlerini özgürce ve geleneklerine göre yaşayabilirlerdi. 10. Yüzyılda Halifelik Kurtuba'da veya 11. yüzyılda bazı Tayfa krallıklarında (Müslüman beyliklerde), çok önemli Hıristiyan ve Yahudi figürleri danışman ve vezir (bugünün bakanları) olarak görev yaptı. Hıristiyan piskopos, halifelik konseyinin bir üyesiydi ve bu konseyde görev yapanlar arasında birçok Yahudi vezir de vardı.

On birinci yüzyılın sonundan itibaren işlerin değişmeye başladığı ve İslam'ı zorla dayatmanın gereğine inanan Murâbıtlar ve Muvahhidler (Mağribîler) gibi radikal İslami grupların Endülüs'e hâkim olmasının, Müslümanlar ile diğer iki inanç gurubu arasında olağanüstü bir gerilime neden olduğu doğrudur. Ancak bu Müslümanlar Endülüslü değillerdi, Kuzey Afrikalıydılar, parlak Halife uygarlığını ve onun Tayfa taklitlerini sona erdiren ortodoks ve şiddete eğilimli bir Müslüman inancında eğitim almışlardı.

  • Elbette, Endülüs İslam toplumundaki aşırılığa doğru giden bu yolculuk, Hıristiyan ilerlemesine çok katkıda bulundu. Çünkü 11. yüzyılın ortalarında, Hıristiyan kuzey krallıkları daha canlı Müslüman güneye dayanabilecek bir konumdaydı.

Endülüs toplumu ve genel olarak Ortaçağ toplumu, uzun süredir sunulandan çok daha müsamahakârdı. İspanya'nın tarihi, bu sahtekârlık gurularının bize sunduğu kadar doğrusal değildir. Aksine Tartessos'un yarı efsanevi kralı Argantonio'dan (MÖ. 670-550) günümüze kadar kesintisiz bir tür "İspanyol" ulusal duygu ve olgusudur. Bugün İspanya ya da onun önemli bir bölümü olarak bir zamanlar Endülüs, İslami yönetim altında kültür, sanat, bilim ve felsefenin Avrupa'nın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar parladığı siyasi bir alandı.

Kuşkusuz, bazı Kuzey Afrikalı Arap şairlerinin güzel şiirleriyle şarkılarında söylediği o kayıp cennet değildi, aynı zamanda farklı insanların zulüm gördüğü bir toplum da değildi, en azından tarihinin ilk yüzyıllarında.

10. yüzyılın Kurtuba'sında Müslüman veya Yahudi veya Hristiyan inancına sahip olabilirsin ve bu şekilde pratik hayatını sürdürebilir ve her inancın ayinlerini nisbeten özgürce uygulayabilirsiniz. Ve on birinci yüzyılın sonunda sapmaya başlayan bu ruh, Valensiya bölgesini her inançtan topluluğun bağımsız hâkimi olarak yöneterek isyankâr "İspanyolları" şaşkına çeviren Rodrigo Díaz de Vivar'ın kendisi tarafından bile uygulandı.

Bu arada, İspanya'da Engizisyon, 15. yüzyılın sonunda, Ortaçağların zaten sona erdiği ve sözde parlak ve kültürlü Rönesans'tan bu yana birkaç on yıl geçtikten sonra, Katolik hükümdarların Yahudileri kovarak ve Müslümanları zorla din değiştirmeye zorlayarak kültürler arasında birarada yaşamaya son verdiği bir devirde kuruldu. Bazılarına göre bu hoşgörü idi. Ama bu başka bir hikâye.