Fez (Fas)
Doğarız kapılar açılır önümüzde, ölürüz kapanır kapılar geriye; iki kapı arasında geçen ömrümüz, yüzümüze açılıp kapanan kapıların bir toplamı neticede; her kapı hayat serüvenimizden bir hikâye, her kapı gönül dünyamızdan bir şiir değeri taşır böylece. Kapıların arkalarında, önlerinde rastladığımız, bulduğumuz, tanıdığımız, keşfettiğimiz hâllerden ve yüzlerden beslenerek, çoğalır, yayılır bin bir imge...
Gülümseyen bir anne, ekmek parası isteyen bir yoksul, müjde veren aşina yüz, acının telgrafını ulaştıran bir postacı...Masallarda kelimenin gücünü ifşa eden “kapı” merkezli kelimeler... “Açıl susam açıl, kapan susam kapan.” Gizler dünyasından çıkagelip, hazineler bulduran, hazineler kaybettiren kelimeler... Kadere işaret eden, kaderi simgeleyen anahtar deyimler...
Kurtuba (Endülüs)
Her mihrap bir kapıdır. Ayetten anahtarlarla açılan kalp kapısından semaya bağlanan... Orada mümin, ellerini tekbirle kaldırdığında biten ve başlayan iki dünyanın sınırındadır artık; ellerinin tersiyle geriye ittiği dünyadan, açık avuçlarının selamladığı yeni dünyaya geçiştedir. Mihrap: Kapanan sınır ve açılacak olan yeni sınırın sınırsızlığı, veda ve vuslat, nida ve suskunluk, kıyam ve rükû, secde ve teşehhüt. Kelime insanın elif ve vav hâli, diklenişi değil dikilişi, vakfede unutuşa ve hatırlayışa vâkıf oluşu... Bundandır ki, Gaston Bachelard’ın “Kapı, koskoca bir ‘yarı açık’ kozmosudur” deyişine tekabül eder tam da mihrap. Adının “harp”ten gelmesi bu yüzdendir sanki; burada “Bütün yollar Sırat olur” ve çokluğun göz kamaştıran cilası, cilvesinde erir Tevhid’in...
Sultanahmet / Ayasofya
Gençliğimizin kapıları hep umuttur, yeniliktir, yeni bir safhasıdır ömrümüzün. Evlenmek, çoğalmak, işler kurmak hep kapıyla ifade edilen eylemlerdir. Hayatın hiç sona ermeyecekmiş gibi algılandığı bu evrede kapılar dikkatlerimizin odaklandığı merkezlerdir. Sevgiliyi hangi kapılar alıp kaçıracak; sevgili kapıları açarak umut lambalarını yakacak önümüze veya o hangi kapıları ebedî hüsran olarak kapatıp söndürecek hayat mumlarımızı.
Açılan kaç kapıda genişleyecek gönüllerimiz, kapanan kaç kapıda daralacak. Hangi kapılardan verecek rızkımızı Kudret’in eli, hangi kapılardaki bebek ağıtlarında çoğalacak, sessizlikte yitecek neslimiz. İhtiyarlığımızın kapılarıysa bekleyiştir; Josef K.’nın heyecan ve merakıyla, Dava’nın görülmesi, açtığımız ve kapadığımız her kapının bir bir hesabının verilmesi için bir bekleyiş...