Monty Python ve öldüren şaka
Monty Python düzene ve kurumlara getirdiği eleştiriyi, düzeni temsil eden sembolik şahıslar üzerinden yapar. Dokunulmaz olduğu düşünülen ve saygınlığını büyük ölçüde etrafındaki bu ciddiyetten alan yapıları hedefler. Yargı, kilise, sağlık hizmetleri gibi ordu da bundan nasibini alır. Monty Python’ın yakın tarihindeki en büyük militer olay olan İkinci Dünya Savaşı, İngiltere-Almanya cephesinde geçen bir dizi skeçte konu edilir.
Bir esprinin kitle imha silahı olarak kullanılması kimin aklına gelirdi? Esprilerin gücünü keşfeden İngiliz mizah grubu Monty Python, “Dünyanın En Komik Şakası” (The Funniest Joke in The World) skecinde bu hayali 1969 senesinde canlandırmıştı. Birçoğumuzun meşhur “Filozofların Futbol Maçı” (The Philosophers’ Football) ile tanıdığımız Monty Python, yetmişli yıllarda BBC için hazırladıkları televizyon dizisiyle (Monty Python’s Flying Circus) oldukça popüler olur. Şovlarında animasyon çizimlerini ve skeçleri buluşturan grup, yakın tarihteki önemli figürleri karikatürleştirdiği gibi sıradan insanların düştüğü absürt durumları da anlatır.
Monty Python mizahının temelinde ironi yatar. Bu ironiyi yaratmak için toplumsal roller tersine çevrilir ve olmadık insanlar olmadık durumlar içine sokulur. Yaşlı kadınların kurduğu bir çete şehre korku salar, burjuvazi korunmaya ihtiyaç duyan bir azınlık sınıf olarak anılır, doktorlar güvenilmez tüccarlara dönüşür, rahiplerin bırakın cemaatine kendine dahi yardımı dokunmaz. Veya maden işçileri entelektüel tartışmalar yüzünden işlerine odaklanamaz. Gündelik hayattan kesitleri parodileştiren grup, sistemin yanlış işleyen veya işlemeyen taraflarını ekrana taşırken komedi ile hicvi buluşturur.
- Monty Python düzene ve kurumlara getirdiği eleştiriyi, düzeni temsil eden sembolik şahıslar üzerinden yapar. Dokunulmaz olduğu düşünülen ve saygınlığını büyük ölçüde etrafındaki bu ciddiyetten alan yapıları hedefler. Yargı, kilise, sağlık hizmetleri gibi ordu da bundan nasibini alır. Monty Python’ın yakın tarihindeki en büyük militer olay olan İkinci Dünya Savaşı, İngiltere-Almanya cephesinde geçen bir dizi skeçte konu edilir.
Savaşın ironik yüzü
“Dünyanın En Komik Şakası”, “Ucuz Savaş” (Cheap War), “Savaş Haberleri” (War News) skeçlerinde, okuyan herkesi gülmekten öldüren bir şakanın cephede kullanılması, üzerindeki yüzlerce sterlinlik teçhizatı kullanmak yerine Alman askerlerine ‘ıslak havluyla’ saldıran bir askerin yargılanması, savaş uçaklarının bomba yerine kasalar dolusu lahana atmaya başlaması, cephedeki askerlerin beklenmedik bir şekilde duygusallaşmasıyla savaşın sekteye uğraması gibi absürt hikâyeler anlatılır.
Monty Phyton ekibi emir-komuta zinciri, askerlik jargonu, savaş araçları başta olmak üzere militer sembolleri alaya alır ve savaşın kendisini büyük bir şakaya dönüştürür. Kutsal orduyu, kahramanlık hikâyelerini, savaş ve bunun için harcanan para/insan gücünü yalnızca birkaç dakikalık skeçlerde gülünçleştirir ve tabii anlamsızlaştırır. Savaştan henüz otuz yıl sonra üretilen bu absürt savaş anlatıları, ordunun etrafındaki ciddiyet ve dokunulmazlık halesinde çatlaklar yaratır.
Monty Python skeçleri, yirminci yüzyılda modern devletlerin ilkel zamanlardan kalma yöntemlerle birbirine savaş açmasının anlamsızlığından yola çıkar. Ne de olsa Batı medeniyeti ve temsil ettiği değerler sayesinde insan geçmişte olduğundan çok daha kıymetlidir. Fakat olan biten, bu iddia ile bağdaşmaz. Savaş neticesinde milyonlarca insan hayatını kaybeder, şehirler enkaza dönüşür, insanlığın birikimleri tarumar olur. Hangi gerekçe ile olursa olsun, bu durumu kabullenmek bu devrin insanları için kolay değildir. Üstelik bunu teşvik ve organize eden devletler de güvenilirliğini kaybetmiştir.
- Kendi toplumu için yasadışı veya insanlık dışı olarak niteleyeceği şiddeti, düşman olarak tanımladığı topluluklara karşı uygulamayı meşru gören devletler ikiyüzlülük içerisindedir. Modern insan ve modern devlet tanımlanırken gözetilen tüm kriterler ‘ikinci bir emre kadar’ devreden çıkarılmıştır. Yani karşı karşıya kalınan durum, savaşın yıkımlarının ve kayıplarının kabullenilmesinden ibaret değildir. Daha da önemli olan, hayatlarımızın teminatını veren, düzeni sağlayan sistemin hata vermesidir.
Mizahın işlevi
Umberto Eco Ortaçağı Düşlemek kitabında “Gülünç ile Kural” denemesinde komedi ile mizahı işlevi itibariyle birbirinden ayırır. Eco’ya göre toplumsal veya evrensel kuralların çiğnenmesiyle ortaya çıkan komedi, bu kuralı eleştirebilecek bir nitelik kazanırsa mizaha dönüşür. Eco ayrımını şöyle örneklendirir: Genç bir kız gibi takıp takıştıran düşkün bir yaşlı kadın komediye örnek olurken; mizah, yaşlı kadının niçin böyle davrandığını sorar. Yaşlı kadına güldüren bir komedi üretmek toplumdaki yerleşik yargıları güçlendirmeye hizmet eder, mizah ise bu toplumsal kabulün yanlış olup olamayacağını düşündürür. Bu bağlamda Hollywood komedileri Eco’nun tarifiyle ‘olmamış mizahın’ iyi örnekleridir. Bu filmlerde ne kadar ayrıksı karakterler çizilirse çizilsin, karakterin çiğnediği toplumsal kuralları tartışmaya açacak bir boyut kazandırılmadığı için, hikâyeler mevcut sistemin doğrulanması, Amerikan muhafazakârlığının pekiştirilmesi ile sonlanır.
Monty Python komikliğinin tam da Eco’nun kast ettiği anlamıyla mizah olduğu söylenebilir. Kurşun sıkmak yerine havluyla savaşan askerin hikâyesinin anlatıldığı “Ucuz Savaş”, askere savunmasını yapmak için söz verdiği anda salt komedi olmaktan sıyrılır. Skeçlerdeki mizah yalnızca mevcut gerçeklerle yüzleşme aracının değildir, aynı zamanda onun karşısında galip gelmek için kullanılabilecek tek silahtır. “Dünyanın En Komik Şakası”nda İngilizlerin Almanları daha iyi bir espri anlayışına sahip oldukları için yenebilmesi gibi, iyi espriler üretebilene boyun eğdirmek kolay olmayacaktır. Bu basit görünen mizah denklemi, skeçlerde hiç de basit olmayan kurgularla uygulanır.
Tanıdık figürlere alışılmadık roller yüklenirken ortaya çıkan küçük yörünge sapmalarından güçlü bir ironi yakalanır.
Monty Phyton’dan bugüne
Monty Python’ın hicve yaslanan, yenilikçi ve sarkastik komedi anlayışı kendisinden sonra yapılan mizahta kalıcı etkiler bırakır. Sonraki dönemlerde ve hatta günümüzde de televizyon ve sinemada Monty Python’ın açtığı yolu takip eden yapımlar sıklıkla karşımıza çıkar. İroni bugün de özellikle Avrupa yapımı komedi filmlerde önemli bir unsur olmaya devam eder. Son yılların en iyi filmleri arasında anılan İtalya’dan Gençlik (Youth, 2015), Yunanistan’dan The Lobster (2015), Fransa’dan Küçük Serseri (P’tit Quinquin, 2014), İsveç’ten İnsanları Seyreden Güvercin (En duva satt på en gren och funderade på tillvaron, 2014) etkisini büyük oranda ironi duygusundan alır.
Hollywood’un bugün hâlâ Casuslar Köprüsü (Bridge of Spies, 2015) gibi filmler çekip, İkinci Dünya Savaşı kahramanlıklarını anlatmaya doyamadığı hatırlanırsa, yetmişli yıllarda Monty Python’ın ürettiği hicivlerin önemi daha iyi anlaşılır. Üstelik ironiyi sanat sinemasının belirli takipçilere hitap eden dilinden kurtarıp, televizyon gibi geniş kitlelere hitap eden bir mecraya taşıması da ayrıca dikkat çekicidir. Monty Phyton bugün Avrupa sineması ile Amerikan sinemasının arasındaki uçurumun sebeplerinden yalnızca birini açık eder: Gerçek manasıyla sanat, mevcut sistemi sürekli doğrulamak yerine sorgulayan, mizahtan ve hicivden korkmayan, özgüveni yüksek toplumlarda yeşerebilir.