Modern insanın Peygamber sevgisine ihtiyacı var
Süleyman Çelebi’nin vefatının 600. yılında Esenler Belediyesi tarafından Vesîletü’n-Necât: Bir Şâheseri Yeniden Okumak adında kapsamlı bir çalışma yayımlandı. Kitabın editörü olan Prof. Dr. Bilal Kemikli ile yüzyıllardır farklı coğrafyalarda okunmaya devam eden ve bir kültür hâline gelen Vesîletü’n-Necât’ı günümüz düşünce yapısıyla yeniden okumanın anlamını, gelecekteki varlığını ve Süleyman Çelebi’nin mevlid üzerindeki altı yüz yıldır yok olmayan etkisinin kaynağını konuştuk.
Yirmi yazarla birlikte çalışarak Vesîletü’n-Necât: Bir Şâheseri Yeniden Okumak adında bir eser yayımladınız. Bu çalışma ne kadar zamanda ve nasıl bir sürecin sonucunda ortaya çıktı?
Biz esasen 2017 yılında bu toprakları Müslüman ve Türk kılan metinler üzerine bir proje yapmayı ve burada Vesîletü’n-Necât’a yer vermeyi düşünmüştük. Ama arada başka çalışmalar olduğu için inkıtaya uğramıştı. 2021 yılından itibaren çalışmayı canlandırdık. 2022 yılı Unesco tarafından Süleyman Çelebi yılı olarak ilan edilirse belki bir katkımız olur diye düşünmüştük, nitekim öyle de oldu. Yani Vesîletü’n-Necât: Bir Şâheseri Yeniden Okumak adlı çalışmamız 2017’de düşünüldü, 2022’de neşredilmiş oldu. Toprağımızı mayalayan başka metinler de var. Bunlar çokça okunan, popüler denilen ama bir bakıma bizim irfanımızı, kültürümüzü inşa eden metinlerdir. Mesela Dedem Korkut ya da Yunus Emre Divanı bunlara örnektir. Önümüzdeki sene bu kurucu metinler üzerine çalışacağım.
Vesîletü’n-Necât’ı günümüz düşüncesiyle yeniden okumanın anlamı nedir?
Zaman değiştikçe dil de değişiyor. Dil canlı bir varlıktır. Söz konusu eser fetret devrinde yazılmıştı; sosyal ve siyasi istikrarsızlık vardı. Bu günümüzde yok gibi görünüyor ama insanlar bir arayış içindeler, zihni bir dağınıklık söz konusu. Bu dağınıklığı göz önünde bulundurarak Vesîletü’n-Necât’ı yeniden okumaya karar verdik. Zaten mana olarak da “kurtarıcı vesile” demektir. Bugünün değişen dili ve felsefesiyle birlikte yeniden okumak lazım.
Peygambere iman etmek bizi Müslüman kılar ama sevmek irfanımızı geliştirir.
Modern insanın sevgiye ihtiyacı var. Bu dünyada bizim benliğimizi kazanmamızın yolu peygamberimize bağlanmaktan geçer. Pek çok konuda farklı düşünebiliriz ama peygambere bağlılık konusunda hemfikir olmamız gerekir.
Mevlid-i Şerif’i yaşatmanın, okumaya ve okutmaya devam etmenin günümüz toplumu ve gelecek nesiller için nasıl bir önemi var?
Yüzyıllardır farklı coğrafyalarda okunuyor ve bundan sonra da okunmaya devam edecektir. Çünkü sevgi çok güncel bir konudur. Ama kimi nasıl seveceğiz? Bize hakikati, tevhidi ve güzel ahlakı öğreten Peygamberimizi severek başlayacağız. Çünkü onu sevmeden Allah’ı sevemezsiniz. Allah’ın peygamberine itaat etmeden Allah’a itaat edemezsiniz. İslam kıyamete kadar kalacaksa, “Allah’a ve Resul’üne itaat edin” emri de kıyamete kadar kalacaktır. Vesîletü’n-Necât da bunun yordamını anlatıyor. Geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte bizi Peygamber sevgisi etrafında toplama kabiliyeti olan önemli bir eserdir. Peygamber sevgisi etrafında buluşmamızı sağlayacak ortak dili inşa etmemizde bize yardımcı olur. Peygamberimiz bizim duruş yerimizdir. Duruş yeri olmayan fotoğraf çekemez. Zaviye sahibi olanlar fotoğraf çeker, düşünce geliştirirler. Bizim çağın insanına ve sorularına cevap verebilmemiz için duruş yerine ihtiyacımız var. Vesîletü’n-Necât bize bu duruş yerini gösteriyor.
Pek çok farklı isim tarafından mevlid yazılıyor ama hiçbiri altı yüz yıl okunacak kadar başarılı olamıyor. Süleyman Çelebi’nin etki gücünün kaynağı nedir?
Bir şeyi yaptım demekle tesiriniz olmaz. Çok büyük bir sanat eseri yaparsınız ama o sanat zaman içinde güncelliğini yitirebilir. Mesela Fuzulî hâlâ büyük bir şairdir ama bugün klasik şiirin estetik zevki kaybolduğu için Fuzulî’ye olan merak da geçmişe oranla zayıfladı. O şairlik hünerini gösterdi. Ama bazıları şairlik hünerini göstermek yerine inandıkları, duyumsadıkları hakikati dile getirirler ve kalıcı olurlar. Bunlar matematiksel hesaplamalarla yapılmış eserler değildir. Tamamen doğal süreçte serencam etmiş ve o hakikat pınarı akmaya başlamıştır. Bazı şeylerin böyle bir nasibi vardır.