Laurel ile Hardy son dans
Laurel ile Hardy (Stan & Ollie,2018) her dönemde Hollywood’un vazgeçilmez temalarından olan sinema tarihinesaygı duruşu niteliğinde
Laurel ile Hardy (Stan & Ollie, 2018) her dönemde Hollywood’un vazgeçilmez temalarından olan sinema tarihine saygı duruşu niteliğindeki filmlerin son örneklerinden.
Film umut veren bir tercihle başlıyor ve sinemanın sessiz döneminin yıldızlarından ünlü komedi ikilisinin kariyerlerinin ve şöhretlerinin zirvesinde olduğu otuzlu yılları değil; artık unutulmaya yüz tuttukları, mizahlarının eskidiğinin düşünülmeye başlandığı ellili yıllarda çıktıkları İngiltere turnesini konu alıyor.
İyiden iyiye yaşlanıp refleksleri yavaşladığı için bildikleri ve sevdikleri slapstick komedinin fiziksel beklentilerini karşılamakta zorlanan Stan Laurel ile Oliver Hardy, maddi sorunlarıyla baş etmek niyetiyle nereye varacağından emin olmadıkları bir yolculuğa çıkıyor.
Biyografi ile tipik bir yol hikâyesini mezceden filmin ele aldığı zorlu dönem, senariste trajik bir anlatı inşası ve güçlü karakterizasyon için elverişli bir alan açıyor. İkilinin eski parlak günlerine dönme umuduyla çıktıkları yolculuğun hikâyesi, tragedyanın ihtiyaç duyduğu güçlü tezatlara sahip görünüyor.
Ancak öte yandan Laurel ile Hardy hakkındaki bir filmin illaki gülünç olması gerektiğine duyulan inanç, filmin dramatik dengesinin bozulmasına sebep oluyor.
Laurel ile Hardy’nin başkarakterlerinin filmlerinde canlandırdıkları roller ile gerçek hayattaki kimliklerinin iç içe geçirilmeye çalışılması bu aksamanın en belirgin sebebi olarak göze çarpıyor. İlk tercih karakterlerin gülünç anti-kahramanlar olarak resmedilmesini talep ederken, ikincisi onları trajik kahramanlar olarak tarif etmeyi hedefliyor.
Film boyunca bu birbirine zıt iki yaklaşım, sürekli bir diğerinin etkisini zedeliyor. Zira tragedya merkezdeki karakterin kahramanlaştırılması üzerine inşa edilirken, komedinin başkarakterinin genellikle anti-kahraman özellikleri göstermesi bekleniyor.
Komediler, yaygın olarak insanın yüceliğini vurgulayan tragedyanın aksine, insanın birçok açıdan sınırlı bir varlık olması üzerinde duruyor. Tragedya gibi komedilerde de birtakım aykırılıklar konu edilse de bu yanlış anlamalar, yanlış mesajlar, saçma tesadüfler, hastalık ve şanssızlık gibi uyumsuzluklar insanın kendi içindeki uyumsuzluklar ve kusurlar olarak anlam buluyor.
Filmin başkarakterleri Stan ve Oliver’ın zıt mizaçları, birbiriyle bağdaşmayan dış görünüşlerine rağmen kurdukları birliktelik her iki tür için de elverişli malzeme sunuyor.1
Fakat Laurel ile Hardy’nin senaryosuna imza atanların tutarsız tercihleri, filmin tragedya ile komedi arasında savrulmasına neden oluyor. Öyle ki yer yer filmin içindeki farklı epizotlar birbirini çürütecek veya zayıflatacak biçimde peş peşe sıralanıyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen efsane ikilinin filmlerine atıfta bulunan sahneleri, başroldeki Steve Coogan ve John C. Reilly’nin başarılı oyunculukları ve özenli sanat çalışması sayesinde Laurel ile Hardy, sinema tarihinde büyük bir dönüşümün yaşandığı döneme şahitlik etmek isteyen izleyici için yaz sezonunun verimsiz vizyon takviminde dikkate değer bir seçenek olarak öne çıkıyor.
Sinema tarihindeki bir başka kırılma dönemini anlatan Quentin Tarantino imzalı Bir Zamanlar Hollywood’da (Once Upon a Time … in Hollywood, 2019) filminin gösterileceği ağustos ayını beklerken bir nebze nostalji rüzgârı solumaya imkân tanıyor.
Dipnotlar
1. Rıdvan Şentürk, Gülme Teorileri, Küre Yayınları, İstanbul: 2010, s. 35-37.