Kuşlarla sohbetin şartları
Ahmet Murat’ın bir kısmı muhtelif yerlerde yayımlanmış ve okurla hiç buluşmamış denemelerinden oluşan yeni kitabı Kuşlarla Sohbetin Şartları Ketebe Yayınları tarafından basılarak raflardaki yerini aldı. Zengin tasavvuf kültürümüzün çeperleri içerisinde yapılan bu gezinti, bu karşılaşmalardaki garip yanın, aslında eskiyi unuttuğumuz için öyle olduğunu gösteriyor .
- Bunu hatırlar görenler şimdi seni
- Ben de hatırlarım ama usul usul
- Tok atlar otlakta gibi, akşama daha çok var gibi
- Sonra unuturum bunu, başka şeyleri unuturum
- Anılar gömülüdür zaten ben bir daha gömerim
- Çocuk olmuşum, hasta olmuşum, deniz olmuşum
- Yalnız bir sincabım belki
- Gömdüğü cevizlerine küsen
Ahmet Murat 1999 yılında yayımlanan ilk şiir kitabı Kaf ve Rengi’ nin ilk şiiri olan “Bir Şey Kalır”da bu dizeleri yazmıştı.
Sonrasında Kış Bilgisi, Bir Şair Bisikletle ,Kalbin Kararı ve Belki de Üzülmeliyiz gibi şiir ve deneme kitapları yayımladı ve kuşkusuz hem dili hem de ilgi alanları çeşitlenerek değişti.
Fakat Ahmet Murat denince hemen insanın gönlüne ilişen, belki tebessüm eden bir suret belki de güven veren bir çehre olarak zihinde beliren o remiz hep aynı kaldı. Ahmet Murat, sade ama hedefi belli kelimelerle bazen şiir bazen de nesir kurdu; farklı kelimeler ve kurgular kullandı fakat çağırdığı yer hep aynı gibiydi.
Bu ay Ahmet Murat’ın bir kısmı muhtelif yerlerde yayımlanmış ve okurla hiç buluşmamış denemelerinden oluşan yeni kitabı Kuşlarla Sohbetin ŞartlarıKetebe Yayınları tarafından basılarak raflardaki yerini aldı. Kitaba ismini veren yazının konu edindiği menkıbe Kuzey Afrikalı meşhur veli Şuayb Ebu Medyen hakkında.
Menkıbeye göre Şuayb Ebu Medyen inzivaya çekilir. Cuma namazları dışında hiç dışarı çıkmaz ve bu durum bir sene kadar devam eder. Halk zamanla evinin etrafında birikir ve onun sohbetini dinlemek ister.
Ama Mağribli veli konuşmak için bahçeye çıktığında duvarlara konan bülbüllerin havalanıp uçtuğunu görür. “Eğer konuşmaya salahiyetli olsaydım, kuşlar benden kaçmazdı” diye düşünerek konuşmaktan vazgeçer ve evine döner.
Bir senesini daha inzivada geçirdikten sonra, Ebu Medyen, halkın ısrarı üzerine tekrar konuşmak için bahçeye çıkar ve bu sefer kuşların kaçışmadığını görür. Dahası o konuşmayı sürdürdükçe başka kuşlar da kanat çırparak civarına inmeye başlar.
Ahmet Murat, yazının sonuç kısmında “İç değişince, dış da değişir” der ve bu kıssanın etrafımızı değiştirmek, düzeltmek için önce kendimizi değiştirmemiz gerektiğini söylediğini belirtir.
Kitabın geneline yayılmış tema da “Kuşlarla Sohbetin Şartları” isimli yazı ile aynıdır. Ahmet Murat kitabında artık değişmiş dünyanın içinde dolaşan, yemek yiyen, uyuyan, çalışan bizlerin, her günkü hayat içerisinde eski ile yeni ve biraz da garip karşılaşmalarımızı irdeliyor.
Özellikle zengin tasavvuf kültürümüzün çeperleri içerisinde yapılan bu gezinti, bu karşılaşmalardaki garip yanın, aslında eskiyi unuttuğumuz için öyle olduğunu gösteriyor bize. Mesela kandil geceleri yaşanan bir “garip” gerginlikten bahsediyor Ahmet Murat. Sair zamanlarda din-diyanet ile ilişkisi zayıf Müslüman, böyle özel bir geceyi karşısında bulunca telaşlanıveriyor. Ahmet Murat bunun nedenini dinin manevi özünü tatmamak ve ondan zevk almamakla açıklıyor.
Ya da bir başka yazısında kendisinden, Cezayir kökenli bir tarikatın, Afgan kökenli bir aile tarafından idare edilen dergâhında, İskoç kökenli bir yazarın kitabından Fas kökenli naneli çayı tanımış bir Türk olarak bahsediyor. Üstelik olay mahalli cümlede geçen yerlerin tamamından binlerce kilometre uzaktaki Kudüs. Bu bize garip geliyor, hâlbuki, Ahmet Murat’ın da temas ettiği üzere, bu durum henüz yüz yıl öncesine kadar Kudüs’ün hakikatiydi.
Kitabın tamamını okuduğunda insan şu hisse gark oluyor: Bu gariplik, ancak biz içimizi değiştirdiğimiz takdirde, “garip” olmaktan çıkarak bizim gerçeğimiz olur ya da Ahmet Murat’ın deyimiyle
İç dünyamız arındıkça ve güzelleştikçe, arınık ve güzel olanları kendimize doğru çekebileceğiz. Kuşlar sohbete gelecekler, ceylanlar başlarını dizimize koyacaklar.
Ahmet Murat, ilk şiir kitabını yayımlayalı neredeyse yirmi sene oldu. Fakat en başta açıklamaya çalıştığım o samimiyet hissini muhafaza etmeyi hep başardı. Bizi Kuşlarla Sohbetin Şartları’na da yayımladığı ilk şiirle çağırıyor gibi: “Bunu hatırlar görenler şimdi seni/ Ben de hatırlarım ama usul usul.”