Kırk Ambar

Kırk Ambar- Dünya ve dünya sevgisini, unun fayda ve zararını ve nefs-i emmarenin sıfatlarını bildirir
Kırk Ambar- Dünya ve dünya sevgisini, unun fayda ve zararını ve nefs-i emmarenin sıfatlarını bildirir

Dünya ve dünya sevgisini, unun fayda ve zararını ve nefs-i emmarenin sıfatlarını bildirir

Bil sen imdi ey aziz, bu dünya dedikleri bir fitnedir, “lâ-şey”dir, âhir yok olsa gerektir.

Fazl b. Iyaz (r.a.) buyurdu ki: “Hak Teâla’dan bana bu erişti ki kıyamet gününde dünya gele ziynetiyle ve behçetiyle kendini tezyin edip diye: ‘Ya İlâhî, beni şol ednâ kullarına dâr eyle’ diye. Yani ‘Kullarına duracak yer eyle’ dese gerek.

Hak Teâlâ diye kim: “Ben senden razı değilim, sen benim düşmanımsın, ‘lâ-şey’sin, hebâen mensûr ol!” diye. Şol saat hebâen mensûr ola, yani toz olup belirsiz ola, gide.

Eşrefoğlu Rûmî’nin Müzekki’n-nüfûs adlı eserinin ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2070)
Eşrefoğlu Rûmî’nin Müzekki’n-nüfûs adlı eserinin ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2070)

Pes, yine hiç nesne oldu. Ve bu hiç nesneye gönül veren ve bunun yolunda ömür çürüten dahi hiçtir. Hiçten nesne isteyen dahi hiçtir. Hiçten nesne isteyen dahi hiçtir. Ammâ hiçi hiçe sayan âriftir.

Ve dahi tahkik şöyle bil ki: Kişiyi Hak yolundan çıkaran ve nefs-i emmârenin yaramaz hulklarıyla hulklandıran dünyadır ve dünyanın muhabbeti ve bezeğidir ve ululuğudur ve tefahürüdür ve öğülmeğidir.

Ve dahi tahkik bil ki, Hak Teâlâ dünyayı yarattığından beri dünyaya bir kez inayet nazarın etmedi ve bu dünyayı düşman tutmuştur ve onları dahi düşman tutmuştur ki, dünyaya muhabbet eyleye…

…İmdi ey aziz, bu dünyaya her kim gönül verip cem etmeğe meşgul olduysa, ahir pişmanlık taşıyla başını çok döver. Velakin sonraki peşimanlık fayda vermez. Bugün fırsat elde iken, ömür seninle yâr iken cehd eyleyegör, bu murdardan ayrılışagör, gönlünü bundan halas edegör…

…Ey aziz sen şol sultanları gözet ki dünyaya geldiler velakin dünyaya hiç itibar etmediler ve dünyanın ardına düşüp, cehd edip cem etmediler. Ahiret amellerine meşgul oldular. Çün gördüler ki bu dünya ahiret yolunun üzerinde bir yol uğrağı imiş, buna aldanmak neye gerektir dediler. Yol tedarikinde olup kafileden ayrılmadılar, bu dünyaya gönül verip aldanmadılar.

Eşrefoğlu Rûmî (Müzekki’n-Nüfûs’tan alıntı)