Çalışma şartlarının (ev-iş yeri arasındaki mesafe, çalışma saatlerindeki ve kadın çalışan sayısındaki artış, beyaz yakalı çalışanların artışı vb.) köklü biçimde değişimi, yeme alışkanlıklarımızı da köklü biçimde etkiledi.
Büyükşehirlerde kahvaltıyı dışarıda çözmek zorunda kalanlar çoğaldı; böylece, hafta boyunca tam tekmil yapılamayan kahvaltı, hafta sonu kahvaltısını olduğundan daha da önemli hâle getirdi. Evle iş yeri arasındaki mesafe, evden iş yerine yemek götürme ya da öğle yemeği için eve uğrama alışkanlığını değiştirdi.
Kadın çalışanların sayısındaki artış, evde yapılan yemeklerin türünü değiştirdiği gibi (mesela daha pratik yemeklere yönelmek gerekli oldu), evlere hazır yemek girme oranlarını artırdı. Öyle ya da böyle, yemekle ilişkimizin köklü biçimde değişmeye başladığına şahit oluyoruz.
Hemen hepimizin biraz kâşif, biraz mucit, biraz gezgin olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Yeni tatların keşfedilmesi, yeni yeme içme mekânlarının bulunması, evde yeni tatları denemeye çalışmak, ideolojisi ya da sosyokültürel arka planı ne olursa olsun topyekûn hepimizin meşgalelerinden biri oldu.
Bu keşif girişiminin her keseye uygun versiyonlarını bulmak da mümkün. Mesela yerine ve bütçesine göre, kahvaltı yapmak üzere Van’a gitmek, kebap için Adana’ya gitmek de bir zamanlar son derece ortalama mekânlar olarak görülen esnaf lokantalarını, hatta sokak lezzetlerini keşfetmeye çalışmak da söz konusu. Amaç yeme içmenin kendisi kadar, belki de daha önemli olmak üzere, keşfetmek. Yeme içme alışkanlıklarımızdaki değişimin sadece bir yönünden bahsedebilmiş olduk. Aslında bu değişimin tarihsel bakımdan izlerini sürebildiğimiz taktirde, uluslararası ilişkilerden göç ve göçmen hareketliliğine kadar, ilişkili birçok yönünün bulunduğunu görebiliriz.
Suriyeli göçmenlerle birlikte Fatih’teki yeme içme alışkanlıklarındaki değişimin ve ortaya çıkacak melez tatların neler olacağını şimdiden kestirmek zor olsa da, bundan yirmi sene sonra bazı Arap yemeklerinin ortalama bir Türk’ün mutfağında çoktan geleneksel bir yemeğe dönüşmüş olması işten bile deği.
Bu sayımızda, bu ilgi çekici konuyu çeşitli biçimlerde ele alan birçok önemli yazı ve söyleşi bulacaksınız.
*Ramazan bayramınızı canı gönülden tebrik ederiz. Tatile giren öğrenci arkadaşlarımıza güneşli, ağaçlı, kitaplı bir tatil dileriz.