Kahvenin ekonomi ve borsa piyasası

Kahveyi dünyaya tanıtan ve bulan Osmanlı Devleti olmasına rağmen sahip çıkamamış, Avrupa ülkeleri çeşitli dernekler ve kurumlar kurarak kahveyi kendi tekellerine almayı başarmıştır.
Kahveyi dünyaya tanıtan ve bulan Osmanlı Devleti olmasına rağmen sahip çıkamamış, Avrupa ülkeleri çeşitli dernekler ve kurumlar kurarak kahveyi kendi tekellerine almayı başarmıştır.

“Kahve” kelimesine etimolojik kökenine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bu görüşlerden en çok taraftar bulanı, bugün Avrupa dillerine Latince “coffea”dan türetilerek geçen “cafe” kelimesinin aslında Güney Habeşistan’daki kahve üretim merkezi olan “Kaffa” dan geldiği ve dolayısıyla Afrika’daki bu yüksek yayla bölgesinin kahvenin anavatanı olabileceği fikridir. Kahvenin kökenine dair bulunan farklı görüşlerin yanı sıra kahvenin M.S. 700–800 yılları arasında Habeşistan’da, günümüzdeki adı ile Etiyopya’da ortaya çıktığı büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilmektedir.

Kahvenin tarihsel gelişimi

Kahvenin bir içecek olarak tüketilmesi MS 11. yüzyılda Yemen bölgesinde başlar. Osmanlı Devleti ile 1517 yılın tanıştığı kahvenin gelişmesi ve yayılmasını sağlar. 1683 yılında gerçekleşen Viyana Kuşatması başarısızlıkla sonuçlanınca şehir alınamaz ve geriye götürülemeyen kahveler Viyana’da kalır. Viyanalıların kahve ile tanışması bu şekilde gerçekleşir. 19. yüzyılın başlarında kahve Viyana’dan Amerika-Martinik bölgesine geçer. 19. yüzyılın ortalarında Brezilya’da, sonrasında da Afrika’da kahve yetiştiriciliğine başlanır.

Zaman içinde kahve o kadar popüler hâle gelir ki Osmanlı Devleti topraklarının dışına çıkartılmasını yasaklar. Kahve tohumlarını yahut bir kahve fidesini ilk defa Arabistan yarımadası sınırları dışına çıkaran kişi Budan adında Hintli bir hacıdır. 1661 yılında Amsterdam’a getirilen kahve bitkisi, çok geçmeden Hollanda’nın sömürgelerine götürülür ve 1658’de Sri Lanka’da, 1699’da Java’da kahve tarımına başlanır. Ardından Sumatra, Bali, Timor, Celebes ve 1718’den itibaren Amerika’daki Hollanda Guyanası, yani Surinam… Fransızlar Amsterdam’dan işe yarar bir kahve fidesini ancak 1714 yılında alabilir ve birkaç yıl sonra Madagaskar’ın doğusundaki Bourbon adasında kahve tarımına başlarlar. Portekizlilerin Hollandalılardan satın aldıkları kahvenin Brezilya’nın iklimin ve toprağına son derece uygun olduğu fark edilir. 18. yüzyılın ikinci yarısında kahve tarımına başlanan Brezilya, 19. yüzyıla gelindiğinde kahve konusunda rakipsizdir.

Julius Meinl.
Julius Meinl.

Venedikli Nurbanu Sultan (Cecilia Venier Baffo) ile Venedikli tüccarların kahveyi incelemesi ve gemilerle Avrupa’ya getirmesi de kahvenin dünyaya yayılmasında başka bir başlangıç noktası olarak görülebilir. Venedikli bir bitki bilimcisi olan Prospero Alpinos kahvenin bitki yapısına dair araştırmalar yapmıştır. 1592 yılında De Plantis Aegypti Liber adlı kitabında kahveyi tüm detaylarıyla ele almış ve Avrupa’ya tanıtmıştır. Dünya markalarından biri olan Julius Meinl logosundaki figürde Venedikli Nurbanu Sultan (Cecilia Venier Baffo) simgelemektedir.

Kahvenin ekonomi piyasası

  • Kahveyi üretenlerin cüzi gelirlerle hayatlarını sürdürdüklerini ancak kahveyi dünya piyasasına pazarlayan şirketlerin pastanın büyük dilimine sahip oldukları bir gerçek. Zira ekonomistlere göre dünyada petrolden sonra en çok gelir getiren kaynak kahvedir.
Kahve borsası, dünya genelindeki kahve üreticisi ve tüketiciler arasında bir bağlantı sağlar.
Kahve borsası, dünya genelindeki kahve üreticisi ve tüketiciler arasında bir bağlantı sağlar.

Özellikle 1997 yılında kahve üreticilerinin gelirlerinde azalma gerçekleşirken uluslararası kahve şirketleri pazarlamalarında düşük fiyat gözetmelerinden dolayı büyük kazanç elde etmişlerdir. Bu dönem içinde kahve sektöründe isim yapmış dört kahve şirketi Procter&- Gamble Co., Philip Morris Companies Inc., The Sara Lee Corp. ve A.B.D.’nin %60, dünyanın %40 kahve ticaretini elinde bulunduran Nestlé’nin açıkladığı kârlar oldukça yüksektir.

Kahveyi dünyaya tanıtan ve bulan Osmanlı Devleti olmasına rağmen sahip çıkamamış, Avrupa ülkeleri çeşitli dernekler ve kurumlar kurarak kahveyi kendi tekellerine almayı başarmıştır. Türkiye, Uluslararası Kahve Anlaşmasını bile 2007 yılında imzalamış, 2011 yılında onay almıştır. Kahveyi tanıtan herhangi bir evrensel organizasyonu bulunmayan ülkemizin kahveyi daha yakından tanımaya ve tanıtmaya başlanması ancak günümüzde gerçekleşme başlamıştır.

Uluslararası Kahve Organizasyonu’nun 2019 Nisan ayındaki verilerine göre dünyadaki kahve ithalatında 2012-2013 yılı ile 2017-2018 yılları arasında %14’lük artışla Türkiye onuncu sırada yer almaktadır. Bu artış kahve markalarının ve yatırımcıların gözlerini Türkiye’nin kahve pazarına çevirmelerini sağlamıştır. Dünyada en çok kahve ihracatı yapan ülkeler ise sırasıyla; Brezilya, Endonezya, Etiyopya, Filipinler, Vietnam, Meksika, Hindistan, Kolombiya’dır.

Kahveyle alakalı en büyük icat olan ambalajlı hazır kahveler (instant coffee) 20. yüzyılın başarılı buluşlarından biri sayılabilecek öneme sahiptir. 1920 yılında Amerikan hükümeti tarafından alkolün yasaklanması, kahve tüketiminde ciddi bir artışın yaşanmasına neden olur. 1940’lı yıllara gelindiğinde ise ABD dünyada tüketilen kahvelerin %20 ’lik kısmını ithal eder hâle gelir. Suda eriyerek hazırlık evresini hızlandıran bu kahveler, kahve tüketimine dair verilerde ciddi oranlara sahiptir. Örneğin İngiltere’de hazır kahve, kahve satışları içerisinde %74’lük kısımdadır.

Son yıllarda artmakta olan spesiyal (gurme) kahve üretimi ve tüketimi, kahve sektörüne farklı bir hareketlilik getirmiştir. Bu hareketlilikle beraber kahve arz zincirinin denetimi Amerika ile Batı şirketlerinin eline geçmiştir. Gurme kahve talebi özel olarak harmanlanan kahveler ile karşılanmaktadır. Kahvenin üretim yeri ve espressodan hazırlanan kahve çeşitleri de pazarlama aracının bir parçasına dönüşmüştür. Latte (süt), çikolata, karamel ve farklı şuruplar eklenerek günden güne daha çok geliştirilen espresso için Osmanlı’da olduğu gibi bir kahve içme ritüeli oluşmuştur.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) hazırlatmış olduğu Kahve Etüdü Raporu’na göre; ülkemizde senede yaklaşık 8 bin ton Türk kahvesi tüketiliyor. Ayrıca 1500 ton hazır kahvenin yanı sıra 700 ton filtre kahve ve 130 ton espresso tüketiliyor. Verilere göre kişi başı tüketilen kahve 250 grama denk geliyor. Espresso denince akla ilk gelen ülke olan İtalya’da 200 binin üzerindeki kahvehane bulunmakta ve günlük 40 milyondan fazla fincan kahve tüketilmektedir.

Kahve borsa piyasası

  • 1975 yılında Brezilya, kahve fiyatlarının düşmesiyle başa çıkabilmek için ilginç bir strateji izledi ve arzı düşürmek amacıyla “Proálcool” adlı biyoyakıt programı çerçevesinde kahve ağaçlarını kesmeye karar verdi.
Kahvenin bir içecek olarak tüketilmesi MS 11. yüzyılda Yemen bölgesinde başlar.
Kahvenin bir içecek olarak tüketilmesi MS 11. yüzyılda Yemen bölgesinde başlar.

Kahve ağaçları yerine şeker kamışı ve etanol üretimi için kullanılan bitkilerin ekilmesi teşvik edildi. Bu radikal karar, kahve üretimini kontrol altına almak ve fiyatları artırmak amacıyla atılmış bir adımdı. Ancak bu stratejinin bir sonucu olarak, birçok kahve üreticisi ve işçisi ekonomik olarak olumsuz etkilendi. Brezilya’nın kahve ağaçlarını kesme politikası, sadece kahve endüstrisinin değil, aynı zamanda tarım ve çevre politikalarının karmaşıklığını ve etkilerini gösteren tarihî bir örnektir.

Kahve borsası, kahve ticaretinin yapıldığı ve kahve fiyatlarının belirlendiği bir platformdur. Kahve, dünya genelinde önemli bir tarım ürünüdür ve kahve borsaları, üreticiler, ihracatçılar, ithalatçılar ve diğer ticaret paydaşları arasında işlem yapılmasını sağlar.

  • En önemli kahve borsalarından biri, New York’taki ICE Futures U.S. (Intercontinental Exchange) tarafından işletilen “New York Kahve, Şeker ve Kakao Borsasıdır” (NYCSC).

Kahve borsasında işlem gören kahve genellikle “arabica” ve “robusta” olmak üzere iki ana türde sınıflandırılır. Fiyatlar, arz ve talep faktörleri, hava koşulları, üretim miktarları, politik istikrarsızlık gibi bir dizi faktöre bağlı olarak dalgalanır. Özellikle kahve üreten ülkelerdeki iklim değişiklikleri ve tarımsal koşullar, kahve fiyatlarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alır.

Kahve borsası, kahve fiyatlarını belirleyen bir pazar olarak işlev görür. Farklı kalitelerdeki kahve çekirdekleri, borsa üzerinde farklı fiyatlarla alınıp satılır. Aynı zamanda üreticiler ve ticaret şirketleri kahve borsası ile fiyat dalgalanmalarına karşı korunmak için vadeli işlemler ve opsiyon sözleşmeleri gibi finansal araçları kullanabilir. Bu, belirli bir fiyat seviyesinde kahve satmak veya almak isteyen taraflar için bir güvence sağlar. Küresel kahve piyasasının genel sağlığını ve eğilimlerini izlemek için bir gösterge olarak da kullanılır.

Kahve borsalarında, alıcılar ve satıcılar arasında işlemler genellikle vadeli kontratlar üzerinden yapılır. Bu kontratlar, gelecekte belirli bir tarihte belirli bir fiyattan kahve teslimatını içerir. Borsa, günlük fiyat hareketlerini takip eden endeksler ve analizler sağlar. Bu, piyasa katılımcılarına trendleri ve potansiyel riskleri değerlendirmede yardımcı olabilir.

Kahve borsası, dünya genelindeki kahve üreticisi ve tüketiciler arasında bir bağlantı sağlar. Ülkeler arasında ticaretin düzenlenmesine yardımcı olur ve küresel kahve ticaretini destekler. Fiyatlar, genellikle kahve üreten ülkelerin ekonomik durumlarını etkiler. Bu ülkelerin büyüklüğü, verimliliği ve diğer faktörler, kahve fiyatlarını büyük ölçüde etkileyebilir. Brezilya’da bulunan fazla kahve dünya çapındaki kahve fiyatını düşürmemesi için imha edilir. Son yıllarda, kahve endüstrisinde sürdürülebilirlik ve etik konular önem kazanmıştır. Bazı kahve borsaları, adil ticaret uygulamalarını desteklemek ve çiftçilere adil fiyatlar sağlamak amacıyla çeşitli sertifikasyon programlarına dahil olmuştur.