Eğitim ile ilgili kitaplar
Bir idarecinin öğrencilerden okula bağış yapan “mal sahiplerine” kadarbeyan ettiği bilgiler ve tecrübeler, bilhassa günümüzde yapılmaya çalışılaneğitim atılımları için yazarının belirttiği üzere bir kılavuz olacak mahiyette.
Henry Rosovsky, Üniversite - Bir Dekan Anlatıyor, Tübitak Yayınları, 2000.
Henry Rosovsky dünyanın en önemli ve kaliteli üniversitelerinden biri olan Harvard Üniversitesinin en büyük fakültesi olan Fen-Edebiyat Fakültesinde on bir yıl dekanlık yapmış bir akademi çalışanı. Bu kitap bir bakıma bir kılavuz, el kitabı olarak düşünülebilir. Uzun yıllar süresince edinilen deneyimin yansıması olan bu kitap üniversite meselesine birçok muvaceheden baktığı için oldukça değerli. Öğrencilere, profesörlere, yönetime dair çok önemli fikirleri sunan Üniversite - Bir Dekan Anlatıyor, çok önemli bir üniversitenin içerisinden bakarak bazı hususları ortaya koyuyor. Bir idarecinin öğrencilerden okula bağış yapan “mal sahiplerine” kadar beyan ettiği bilgiler ve tecrübeler, bilhassa günümüzde yapılmaya çalışılan eğitim atılımları için yazarının belirttiği üzere bir kılavuz olacak mahiyette.
Bekir S. Gür, Egemen Üniversite, Edem Yayınları, 2016.
Amerikan üniversite sistemi İkinci Dünya Savaşından sonra dünyaya yayılmaya başlayan bir eğitim modeli. Türkiye’de de bu sistemin tanıtılması ve peyderpey uygulamaya koyulması 50’li yıllardan itibaren çeşitli vesileler yoluyla yapılmıştır. Artık günümüz içinse bir Amerikan eğitim modeli “süper bir güç” haline almanın olmazsa olmazı olarak görülmekte. Bekir. S. Gür’ün kaleme aldığı Egemen Üniversite yazarın yıllar içerisinde hem Amerika’da hem de yurtiçinde edindiği tecrübeler sonucunda ortaya çıkmış bir kitap. Eser boyunca Amerikan yüksek öğretim sisteminin derinlemesine incelenmesinin yanında Türk üniversite sisteminin efsaneleri, reform gerekleri ve tavsiyelerine de değinilmesi dikkate değer. Amerikan sistemin tanıtılmasının yanında Türk eğitim sistemine öneriler sunması yıllar yılı bir “problem” olarak duran bu sistem için tartışılması gereken meseleleri ortaya koyuyor.
Aynur Erdoğan, Osmanlı’da Yurt Dışı Eğitim ve Modernleşme, Büyüyenay Yayınları, 2016
Yurt dışına öğrenci gönderme fikri, Batı’nın küresel kapitalist medeniyeti yayılmaya başladıktan sonra “Batı’yı yakalamaya çalışan” devletler için kaçınılmaz bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Hiç şüphesiz Osmanlı Devleti de bu yakalamaya çabalama sürecinden nasibini almıştır. Aynur Erdoğan Osmanlı’da Yurt Dışı Eğitim ve Modernleşme kitabında on dokuzuncu yüzyıldan itibaren Batı’ya gönderilen öğrenciler bağlamında Osmanlı modernleşmesini ele alıyor. Titiz bir çalışmanın ürünü olan bu kitap bugün hala, içeriği ve amacı değişmiş olsa dahi, devam eden öğrenci hareketliliğinin Tanzimat, II. Abdülhamit ve II. Meşrutiyet dönemlerinde Osmanlı’da modernleşme politikası olarak ele alınmasını çeşitli sosyolojik evreler muvacehesinde inceliyor. Neredeyse bir asır boyunca büyük ümitler ve hedefler doğrultusunda çeşitli Avrupa ülkelerine gönderilen onlarca öğrencinin (ki bunlar arasında meşhur yazarlar, sanatçılar ve siyasetçiler bulunmaktadır) akıbetlerinden bahsedilmesi ve kitabın sonuna eklenmiş tablolar bu kitabın değerini daha da bir artırmakta. Aynur Erdoğan’ın bu eseri, son dönem Osmanlı tarihi şekillendiren modernleşme çabalarının, çok temel olmasına karşın pek de ele alınmamış bir noktasını irdeliyor.
Aslı Vatansever, Meral Gezici Yalçın, “Ne Ders Olsa Veririz” İletişim Yayınları, 2015
Akademisyenlik bugün için oldukça saygın sayılan bir meslek. Nitekim üniversiteye adım atan öğrencilerin ekseriyetinde bu mesleğe karşı bir sempati duyulmakta. Ancak en nihayetinde para kazanmak adına bir “iş” olan akademisyenlik dışarıdan görülenin aksine hiç de öyle parlak bir alan olarak durmuyor. Gönüllü olarak bu yolun çilelerine kendileri adıyorlar ama bu meslekte emek sömürüsü ve güvencesizlik mevcut. Son dönemde yaygınlaşan “vakıf üniversitesi” adı altındaki “özel üniversiteler”, aşırı ölçüde esnek ve güvencesiz bir çalışma ortamını körüklemektedir. Ne Ders Olsa Veririz’de Aslı Vatansever ile Meral Gezici Yalçın detaylı tasvirler, kapsamlı konuşmalarla bu meslek dalındaki sorunları el alıyor. Kabullenme, ciddiye almama, katlanma gibi süreçlerden geçerek mesleki olgunlaşmalarını sağlamaya çalışan akademisyenlerin önlerindeki engeller Ne Ders Olsa Veririz’de ince ayrıntılar ile inceleniyor.
Her iki yazarın da akademi camiasına mensup olması ve meseleye içeriden bakılması akademiye girmek isteyenler ve bir şeylerin ters gittiğini düşünenler için bu kitabı önemli bir kitap kılmakta.