Dil ve İşgal
Elizer Ben-Yehuda’nın ismini ilk defa 2008’deki özel derslerimiz sırasında İbranice Hocam Ronit Buano’dan duymuştum. İbranicenin vaktiyle ölü bir dil olduğunu, Yahudilerin bu dili yalnızca ibadet sırasında ve mabetlerinde kullandıklarını, arkaik içerikli dinî metinleri çok az insanın anladığını, her Yahudi’nin yaşadığı ülkenin dilini konuşmasından dolayı Yahudiler arasında ortak dil mefhumunun bulunmadığını, böylece ortak bir kültür ve şuurun da oluşmadığını… Derken 1800’lerin sonunda bir adamın çıkıp, kendi kendine büyük bir mücadele vererek İbraniceyi konuşulur hâle getirdiğini, hatta bunu yapabilmek için işe kendi ailesinden başladığını, bu sayede çocuğunun modern dönemde ana dili İbranice olan ilk Yahudi olarak tarihe geçtiğini… uzun uzun anlatmıştı.
Neresinden bakılırsa bakılsın, insanda iz bırakan bir hikâyeydi bu. Eliezer Ben-Yehuda ile ilgili okumalarımı ve araştırmalarımı derinleştirdikçe, arka planda çok çarpıcı ayrıntılara da rastladım. Her şeyden öte, kadîm Filistin topraklarının Siyonistlerce işgal sürecinde, İbranicenin Yahudiler arasında konuşma ve iletişim dili hâline getirilmesi projesinin ne kadar kritik bir rol oynadığını gördüm. Dil birliği, işgale zemin hazırlamıştı. İbranicenin yaygınlaşmasıyla işgal arasında inkâr edilemez bir bağ vardı.
İsmim Eliezer Elyanof” dedi 14 yaşındaki genç adam. “Polotsk’ta bir okuldaydım, oradan ayrıl…
Biraz durakladı. Anlatmaya devam etsem mi diye düşünmeye başladı. Okuldan neden ayrıldığını açıklasa, acaba muhatabı anlar mıydı? Yoksa onu yargılar mıydı? Eliezer’i merakla dinleyen adam, sözlerine devam etmesini bekledi ve çocuğu içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için konuşmayı bir soruyla kolaylaştırdı: “Okuldan neden ayrıldın?” Bundan sonrası, su gibi akıp gitti:
“Ben Luzki’de doğdum. Annem ve babam, benim haham olmamı çok istiyordu. Polotsk’ta yaşayan dayımın yanına gönderdiler, dayım da beni bir yeşivaya1 yazdırdı. Ben zaten Tevrat, Talmud2 ve diğer kaynakların çoğunu okumuştum. Yeşivadaki eğitim çok sıkıcı geldi. Tam okuldan kaçmayı düşünürken, tanıştığım bir hahamın kütüphanesinde gördüğüm kitaplar ilgimi çekti. İbranice yazılmış romanlar ve hikâyeler vardı. Bir yıl boyunca, sürekli okudum, okudum… Dayım, İbraniceyi dinî metinler dışında kullanmayı sapkınlık olarak görüyordu. Benim yeşivada okuduğum kitapları öğrenince çok sinirlendi. Beni okuldan aldı, annemin yanına Luzki’ye göndermeye karar verdi. Polotsk’tan Luzki’ye gitmek için çıktım, ama anneme de durumu izah edemezdim. Glubokoye’ye geldim…”
Dil ve İşgal, Taha Kılınç, Ketebe Yayınları, 2023
1 Yahudi çocuklarına dinî eğitim vermek için kurulan okullar. İslâm geleneğindeki medresenin karşılığıdır.
2 Yahudi geleneğinde, sözlü vahiy külliyatının temel metinleri.