Çölün ritmi/zikri: Gnawa müziği
Onu ilk defa, Atlas okyanusu kenarında, iyot kokusu ve mavi duvarlara karışan ritmi takip edince görmüştük: Mavi duvarlı bir arka sokakta, ortasında uzun püskülü ve deniz kabuklarıyla işlenmiş fesi, kapşonlu geleneksel cellabesi ve elinde sıntiri…
Sempatik mimikleriyle kafasındaki püskülü döndürdükçe döndürüyor, üç telli enstrümanını çalmakla kalmayıp arada sıntirin gövdesiyle ritim tutarak küçük çaplı bir orkestra zenginliğiyle müziğini icra ediyordu. Tüm bedenine 13. yy Endülüs sufilerinden Şüşterî’nin “İnsanlardan bana ne, benden insanlara ne” dizesi sinmişti.
Ardından Merakeş kızıllığında, bir akşam üstü, benzer kıyafetlerle sıntir, tebl ve zilleriyle bir gruba rastlamış ve bugüne kadar gördüğüm en çarpıcı mekânlardan olan, zencefil, kimyon, büyü bozmak için satılan ot, yumurta bilimum ekipman kokularına karışan Came el Fena meydanında yankılanan ritimle unutulmaz bir akşam geçirmiştim. O gün iyice anladım ki icra ettikleri şey sıradan bir müzik değildi ve cezbeleri beni de içine çekmişti. Ritmin izini sürerken bu müzik türünün Gnawa/Gnaoua müzik olarak adlandırıldığını öğrendim.
Müziğin kökleri Sahra altı Afrika’nın mistik müziğine dayanıyor ve Gnawa, köle tüccarları tarafından 15. yy.dan itibaren Fas’a getirilen halkın adı olarak biliniyormuş. İnanışlarına göre üç telli, oyulmuş ağaç gövdesi ve deriden yapılan enstrümanları sıntir/guembri Gnawa halkını Batı Sahra’dan Fas’a taşıyan yolcu gemilerini, krakeb dedikleri zil de onları asıl topraklarından uzak düşüren prangaların ritmini sembolize ediyormuş.
Gnawalar Müslüman olunca sufizmle tanışarak geleneksel ayin formundaki ritüellerini Kuzey Afrika’daki sufilerin zikir halkaları olan hadra formuna dönüştürmüş ve hoş bir ayrıntıyla İslam dininin ilk müezzini, Habeşistanlı köle bir aileden gelen Bilal-i Habeşî’yi de pîrleri olarak kabul etmiş. Kuzey Afrika usulüyle Sidi Bilal dedikleri Bilal Habeşî’nin türbesi olarak da Fas’ın Atlantik okyanusundaki Suvayr şehrini belirleyerek her yıl Şaban ayı boyunca türbeyi ziyaret edip Ramazan’dan on gün önce yıllık buluşmaları “Mevsim” için bu türbede buluşmaya başlamışlar.
Gnawa müziğinin kökleri Sahra altı Afrika’nın mistik müziğine dayanıyor ve “Gnawa”, köle tüccarları tarafından 15. yy.dan itibaren Fas’a getirilen halkın adı olarak biliniyor.
Daha önce “Fas’ta Bir Başka Mevsim” isimli yazımda da geçtiği üzere Mevsim, Kuzey Afrikalı dervişlerin yıllık buluşmalarına verilen isimdir. Bu gelenek üzere Gnawalar o gece Sidi Bilal’in türbesinde “cezbe” dedikleri. bir zikir halkası kurar, Fatiha suresi okunduktan sonra “Ya Afuv Ya Mevlana, Allah, Ya Allah, Ya Rabbi” diyerek halkalarına başlarlar. Tütsüler yakılır, dansa benzeyen zikirler yapılır. Ardından yedi tasa yedi renk kumaş konur. Bu kumaşlardan her biri bir veliyi sembolize etmektedir: Örneğin Abdulkadir Geylani’nin simgesi beyaz, Sidi Hamu’nun (18. yy berberi şairi) kırmızı, tayy-i mekânla farklı yerlerde olduğuna inanılan ve hayatın kaynağını temsil eden veli Sidi Musa (12. yy) için mavi renk tercih edilir. (Sidi Musa, Hızır-Musa (as) kıssası ve âbıhayat benzerliği ilgi çekicidir.) Üç telli sazları sıntire bir tür parmak zili olan Krakeb ve tbel isimli davul eşlik eder. Hadraya benzeyen halkayı, maneviyatının daha güçlü ve algılarının açık olduğuna inanılan mukaddim idare etmektedir. ve bu isim Kuzey Afrika’daki tarikatlarda bizde vekil olarak bilinen rehberlere mukaddim denilmesini anımsatır.
Gnawa usulünde kadınlar çok fazla enstrüman çalmasa da bazen bu töreni mukaddime denilen bir kadın idare edebilir. Törende, normal zikir halkalarındaki hadra anını anımsatan cezbe hâline “fethu’l-ervah” denir. Ritüelin bu son aşamasının zâhirî-batınî bir şifa vesilesi olduğuna inanılır ve kurban kesilir.
Bu ritüel her yıl Mevsim adıyla Suvayr şehrinde devam etmektedir. Gnawa usulünde, bir ifade defalarca tekrar edilerek saatlerce süren bir vird gibi arada birkaç kelime eklenerek “La ilahe illallah” zikri ya da salavatlar eşliğinde devam edebilir.
Gnawa ritüeli Fransızlar üzerinden zamanla Avrupa’da bir müzik türü olarak yayılmış ve geçtiğimiz yıllarda Gnawa müziği Unesco tarafından koruma altına alınmıştır.
Günümüzde Gnawa
Özellikle 20. yy başında Avrupalılar Fas’a geldikçe Gnawa ile tanıştı ve Gnawa’nın ritim ve vokal olarak caz ve bluesa yakınlığı Jimi Hendrix, Jimmy Page gibi sanatçıların ruhuna hızla işledi. Her yıl Essaouira/Suvayr şehrinde Gnawa müzik festivali yapılmaktadır.
Gnawa müziğinin üstatlarına muallim denilmektedir. Günümüzde Muallim Mahmud Guinia (ö. 2015) Muallim Hamid el Kasri, Muallim İbrahim Belkane, Hamida Boussou, Muallim İsmail Rahil gibi isimler öne çıkmakta ve uluslararası festivallere katılmaktadırlar. Ayrıca Gnawa Diffusion, Majid Bekkas, Hassan Hakmoun, Nass Merrakech Gnawa müziği yeniden yorumlayan müzisyenlerdir.
İlk fırsatta Gnawa müziğinin cezbesine yerinde ve yeniden kapılabilmek temennisiyle.