Canavarlar zamanı

Canavarlar zamanı
Canavarlar zamanı

Bugünlerde pek çok kişinin hatırlama ihtiyacı duyduğu Antonio Gramsci’nin sözü konvansiyonelden dijitale, dijitalden yapay zekâya kadar medyada yankılanıyor: “Eski dünya öldü, yeni dünya henüz doğmadı. Şimdi canavarlar zamanı.” Hakikat bizi dezenformas-yon canavarından koruyacak yegâne kalkan. Konvansiyonel veya dijitalde hakikate sadakat tüm gazetecilerin hiç unutmaması gereken bir ödev.

Yerel basının güçlü olduğu Amerika Birleşik Devletleri ve tabloid basının güçlü olduğu İngiltere gibi örneklerde de gazetecilik hızla biçim değiştiriyordu.
Yerel basının güçlü olduğu Amerika Birleşik Devletleri ve tabloid basının güçlü olduğu İngiltere gibi örneklerde de gazetecilik hızla biçim değiştiriyordu.

Geçen yüzyılın sonlarına doğru gazetecilik eğitimi aldım. İlk derslerden biri Kitle İletişim Teorilerine Giriş’ti. Bu dersler bizim için daha önce hiç girilmemiş bir ormana girmek gibiydi. Ünsal Oskay’ın verdiği dersler dünü anlamak, yarına bakmak için eşsiz fırsatlardı. O günlerde gazeteciliğin ve yayıncılığın geleceği konuşuluyordu. Bugün hâlâ konuşuluyor. Medya mesajın kendisiydi ve değişimiyle bize bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Özel televizyonların popülerlik kazandığı dönemde yazılı basın promosyonlarla ayakta kalmaya çalışıyordu. Tencere, tava ve derken televizyon vermeye kadar giden bu süreç basının geleceği açısından ansiklopedi savaşlarına bile tanık olmuştu. Gazeteler cilt cilt ansiklopediler veriyorlardı. Aynı zamanda köşe yazarlarının da hâkimiyeti vardı. Gazete tirajlarını etkileyecek yazarlar Babıali’den plazalara taşınan medya düzeniyle birlikte giderek palazlandılar ve kişisel markalar hâline geldiler. Bugün hâlâ etkin olan bazı isimler o günlerin kötü mirası olarak aramızdalar.

Hem editör hem fotoğrafçı ve hepsi

Gazetecilik mesleğine yeni girenler için spor basını gibi alternatifler de doğmuştu ve durum giderek daha ilginç bir hâl alıyordu. 2000’li yıllara yaklaşırken internet gazeteciliğinin doğuşuna tanıklık ettik. Tüm dünyada çevrimiçi gazetecilik giderek hız kazanmaya başladı. İnternet servis sağlayıcılarının da içerik işine niyetlenmesiyle internet gazeteciliği bir anda gelişen bir alan oldu. Artık özel haberler geliştiren gazetecilerin yerini bilgisayarlarının başında içerikleri düzenleyen editörler almaya başladı. İlk zamanlar fotoğraf, grafik ve yazılı içeriğin her biri ayrı kişiler tarafından sağlanırken giderek artan rekabet şartları beraberinde çeşitli yeteneklerin bir arada sergilenmesi mecburiyetini getirdi. Artık röportajı yapan gazeteciden fotoğraf çekmesi ve basit grafik düzenlemelerini yaparak çevrimiçi yayına hazırlanması isteniyordu. Başlangıçta kolay gelmeyen bu süreç iş bulma şartları zorlaşan gazeteciler için ayakta kalmanın bir şartı hâline geldi. Gazeteci eğer marka bir isme sahip değilse hem kendi fotoğrafçısı hem de kendi editörü olacaktı.

Çevrimiçi içeriklere kayan okur ilgisi nedeniyle birçok dergi ya kepenkleri kapattı ya da sosyal medya üzerinde içerik üreterek yeni döneme ayak uydurdu.
Çevrimiçi içeriklere kayan okur ilgisi nedeniyle birçok dergi ya kepenkleri kapattı ya da sosyal medya üzerinde içerik üreterek yeni döneme ayak uydurdu.

Bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada benzer bir sürece işaret ediyordu. Yerel basının güçlü olduğu Amerika Birleşik Devletleri ve tabloid basının güçlü olduğu İngiltere gibi örneklerde de gazetecilik hızla biçim değiştiriyordu. Yazılı basının okur kaybı önceden geçici bir durum olarak görülse de gidişat Gutenberg parantezi olarak tanımlanan matbaanın belirleyici olduğu dönemin ilanihaye sona ermesi anlamına geliyordu.

Birbiri ardına piyasaya sunulan dijital okuma araçları, kâğıdın egemenliğine son vermeye and içmişlerdi. Yazılı basının ardından hedef Gutenberg’in matbaasına son vermekti. Kapitalizmin daha hızlı üretim ve daha hızlı tüketim düsturuna engel olacak tüm araçlar kısa, orta veya uzun vadede yok edilmesi gereken hedeflerdi. Gazetelerin dijital ortama adaptasyonunun sancıları sürerken elektronik kitap özellikle Amazon ve Barnes & Noble gibi şirketlerin teşvikiyle tedavülden kaldırılmaya çalışıldı. Ancak yayıncılık cephesinden hiç beklenmedik bir karşılık geldi. Yüzyıllardır kitaplarla ünsiyet kuran insanoğlu araştırma kitaplarının haricinde elektronik kitabı ana akıma taşımadı. Çevrimiçi mağazalardan kitaplar sipariş edilmeye, sosyal medya sitelerinde matbu kitapların tanıtımları yapılmaya devam etti. Kâğıdın ruhu direnmeye devam ediyordu.

Gazetecilik cenahındaysa daha farklı gelişmeler sürüyordu. Gazeteciler kâğıdın olmadığı yeni döneme kendilerini adapte edebilmek için sayısız toplantılar düzenlediler. Bazı gazeteler basılı yayınlara son verip sadece çevrimiçi hâle geldiler ama bir kısmı tüm şartlara rağmen kağıdı terk etmediler. Artan kâğıt maliyetleri nedeniyle İngiltere’de The Guardian gibi gazeteler boyutlarını değiştirip kâğıt tasarrufuna bile gittiler. Financial Times gibi gazetelerseklasik okurlarını alışkanlıklarını değiştirmeden okuru elde tutmaya gayret ettiler. Ancak bu hiçbir şeyin değişmediği anlamına gelmiyordu. ABD’de yayınlanan The New York Times bugün gelirlerinin çok önemli bir bölümünü kendisine ödeme yapan çevrimiçi abonelerden elde ediyor. Aynı şekilde Financial Times da dijital satışları önemli bir kalem olarak görüyor. Kalite gazeteciliğini temsil eden bu örnekler değil gazeteciliğin ölmesini, güçlenerek devam etmesini temsil ediyorlar.

ABD’de yayınlanan The New York Times bugün gelirlerinin çok önemli bir bölümünü kendisine ödeme yapan çevrimiçi abonelerden elde ediyor. Aynı şekilde Financial Times da dijital satışları önemli bir kalem olarak görüyor.
ABD’de yayınlanan The New York Times bugün gelirlerinin çok önemli bir bölümünü kendisine ödeme yapan çevrimiçi abonelerden elde ediyor. Aynı şekilde Financial Times da dijital satışları önemli bir kalem olarak görüyor.

Güçlü editoryal içerik kendisine özgü bir kitle oluşturmaya devam etti. Üzerinde en fazla görüş bildirilen konulardan biri olan dergicilik de değişim rüzgârlarından nasibini aldı. Çevrimiçi içeriklere kayan okur ilgisi nedeniyle birçok dergi ya kepenkleri kapattı ya da sosyal medya üzerinde içerik üreterek yeni döneme ayak uydurdu. Ancak nitelikli içgörüler üreten ve küresel trendler hakkında bilgiler veren İngiltere merkezli Monocle gibi dergiler kendilerine özgü niş alanlar açtılar. Dergi artık sadece dergi değildi. Aynı zamanda kafe, moda ve perakendenin ortasında bir hayat tarzı rehberiydi. Bunları tamamlayan da okur kitlesini bir araya getiren etkinlikler oluyordu. Bu sayede bitti denilen bir yerde yeni ve havalı bir marka inşa etmek mümkün olabiliyordu.

Dijitalin yükselişi kağıdı yeniden biçimlendirmiş ve nadir erişilen ve statü sembolleri arasına giren bir arzu nesnesine dönüştürmüştü. TikTok içeriklerindeki Dostoveyski’nin Beyaz Geceler’i sadece geçen sene bu kitabın 50 binden fazla satılmasına vesile olmuş. Almanya ve İngiltere’deki kitapçı rafları artık TikTok ünlülerinin reklamlarını yaptıkları kitaplarla dolular. Ancak raf ömürleri çoğu hızlı tüketim maddesinden bile daha az. İki haftanın içinde satılmayan bazı ürünler yüzde 50 indirimle müşterilerine takdim edilebiliyor.

Editoryal kalkanlar indi

Gazetelerin dijitale çekilmesi sorunlardan bir kısmını çözse de yeni sorunları ortaya çıkardı. Sosyal medyanın giderek daha fazla içerik üretiminin ve tüketiminin yapıldığı yer hâline gelmesi yayıncılık için büyük bir zorluğa işaret ediyor. Kanada gibi bazı ülkeler Facebook, Instagram ve WhatsApp’ı elinde bulunduran Meta şirketine telif haklarından dolayı kısıtlamalar getirdiler. Danimarka Yayıncılar Birliği, teknoloji şirketleriyle görüşmeler yaparak gelir paylaşımı modellerinin geliştirilmesi için baskı yapıyorlar. İçeriklerin servis edildiği ve reklam pastasının pay edildiği dijital mecralar kısa vadede bu sorunları ortadan kaldırmak adına çaba gösteriyor gibi görünse de gazeteciliği istismar etmeye nitelikli içerikler üzerinden paylaşım olmaksızın para kazanmaya devam etme eğilimindeler. Diğer bir zorluksa giderek küçülen haber merkezlerinin kaliteyi koruma konusunda gevşeyen refleksleri. Artık giderek daha fazla yalan haber, yanlış veri ortalıkta dolaşıyor. Teknoloji şirketleri haber doğrulaması için ayırdıkları fonları ve işbirliklerini de önce baştan savarak önemsiz hâle getirdi ve daha sonra tamamen ortadan kaldırdı. Böylelikle, doğru bilgiye erişim için okurların eskiden sahip oldukları editoryal kalkanlar birbiri ardına inmiş oldu.

Nitelikli bilgi üretimi konusunda sivil toplum kuruluşlarının gazeteleri belli projeler için fonlaması da orta vadede başarılı bir model ortaya koyamadı. Google, Meta, Apple, Amazon ve X’in başını çektiği teknoloji oligarkları artık hangi bilgiye erişip hangisine erişemeyeceğimiz konusunda son sözü söylemek üzereyken oyun değiştirici bir hamle yapay zekâ alanından geldi.

Teknoloji şirketlerinin yirmi yılda aldığı yollu bir iki senede alabilecek yapay zekâ dil modelleri, yakın zaman içinde hem haber üretimi hem haber kürasyonu hem de haber tüketimi için standartları değiştirmeye geliyor. OpenAI’ın ChatGPT’si giderek daha becerikli hâle gelerek içerik üretimi konusunda birçok ihtiyacı karşılamaya talip. Bazen makine halüsinasyonlar görerek kendisini kaybetse de dil modelleri geliştikçe daha fazla editoryal destek verebilecek. Sadece gazeteciler için değil büyük bilgi yığınlarının içinde doğru bilgi vermeye çalışan tıp, hukuk, mühendislik gibi birçok alandaki alışkanlıkları değiştirecek.

İçerik çöplüğü

Yapay zekâ ve gazetecilik pratiklerinde de Çin’den gelen ve dünyayı etkisi altına alan DeepSeek benzeri rüzgârlara dikkat etmek gerekiyor. Teknoloji şirketleri nasıl ki konvansiyonel basını algoritmalarıyla esir almaya çalışıyorsa rekabetçi yapay zekâ girişimleri de onların tahtlarını neredeyse bir gecede sallamaya hazırlanıyor.

Ancak yapay zekânın giderek daha fazla üretilen ama nitelikten yoksun bir içerik kümesinin müsebbibi olması şaşırtıcı olmaz. İçerik çöplüğüne dönen bir internet kimin ilgisini çeker? Muhtemelen kimsenin. Bu nedenle bu uzun yolculuk gazeteciliğin ilk çıktığı noktayı hatırlaması için iyi bir fırsat. Toplumu ve ihtiyaçları iyi tanıyan zeki editörlerin her gün yeni bir dünya kuracak azim ve cesaretle işe yeniden başlamaları gerekiyor. İşleri kolay değil, dijital gazeteciliğin ilk zamanlarındaki gibi kendilerinden sadece fotoğraf çekmeleri ve temel yayıncılık becerilerine sahip olmaları istenmiyor. Bugünün talebi makinelerle yarışmak yerine onlarla işbirliği yapabilecek yetenekli haber yöneticileri olmaları.

Google, Meta, Apple, Amazon ve X’in başını çektiği teknoloji oligarkları artık hangi bilgiye erişip hangisine erişemeyeceğimiz konusunda son sözü söylemek üzereyken oyun değiştirici bir hamle yapay zekâ alanından geldi.
Google, Meta, Apple, Amazon ve X’in başını çektiği teknoloji oligarkları artık hangi bilgiye erişip hangisine erişemeyeceğimiz konusunda son sözü söylemek üzereyken oyun değiştirici bir hamle yapay zekâ alanından geldi.

Bu konuyla alakalı kafa yoran insanların sayısı da az değil. AA Kitap tarafından yayınlanan Yapay Zekâ ve Gazeteciliğin Geleceği kitabı, son zamanlarda gazeteciliğin değişen evrenini en iyi tanımlayan eserler arasında. Associated Press ve Wall Street Journal medya kurumlarında hizmet vermiş Francesco Marconi’nin yazdığı kitap, haber merkezlerini enkaza dönmeden dönüştürebilmenin yollarını gerçekçi ve vizyoner bir bakışla ele alıyor.

Yapay zekânın getirdiği devasa dönüşüm imkânları hikâye anlatma biçimlerini değiştirse de bu durum gazetecilere duyulan ihtiyacın azalacağını göstermiyor. Bugün hâlâ yeteneklerini geliştirerek karmaşık konuları okurlar için hazırlayacak, devasa veri yığınlarını okurlar için anlamlı hâle getirecek gazetecilere ihtiyaç var. Bunun için elini taşın altına koyacak medya kurumlarına da elbette.

Fonlanan gazetecilere kötü haber

Fonlarla beslenen medya kurumları için kötü haberler var. Trump sonrası ABD yönetimi dünya çapında 6 binden fazla gazeteciyi işsiz bırakan uluslararası yardım kesintisine gitti. Bundan sonraysa fonlarla işlerini sürdürmeye çalışanlar için parlak bir dönem olmayacağı tahmin ediliyor.

AA Kitap tarafından yayınlanan Yapay Zekâ ve Gazeteciliğin Geleceği kitabı.
AA Kitap tarafından yayınlanan Yapay Zekâ ve Gazeteciliğin Geleceği kitabı.

Gazetecilik eğitimime başladığım otuz yıl önceki medya kuruluşları büyük ölçüde bugün hâlâ yerlerinde duruyor. Online mecralar içinde serpilen markalar olsa da gazetecilik ihtiyacı büyük ölçüde bu mesleğin içinde pişmiş kişiler tarafından yapılıyor. YouTube kendi starlarını oluştursa da YouTube’da da konvansiyonel medya geleneğinden gelmiş bir gazetecilik anlayışının izlerini görüyoruz. Kâğıda dokunmak için gazete alanların sayıları azalsa da kitap kokusu bizlere cazip gelmeye devam ediyor.

Bugünlerde pek çok kişinin hatırlama ihtiyacı duyduğu Antonio Gramsci’nin sözü konvansiyonelden dijitale, dijitalden yapay zekâya kadar medyada yankılanıyor: “Eski dünya öldü, yeni dünya henüz doğmadı. Şimdi canavarlar zamanı.” Hakikat bizi dezenformasyon canavarından koruyacak yegâne kalkan. Konvansiyonel veya dijitalde hakikate sadakat tüm gazetecilerin hiç unutmaması gereken bir ödev.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım