Birlikte izledik, birlikte güldük
Tiyatro sahnesinden sinemaya ve televizyon dizisine uzanan mecralarda kimleri seyredip kimlere güldük? Bu sorunun peşinde, birlikte gülebilmenin izini aradık; sahnelerde, beyaz perdede ve ekranlarda...
Türkiye’de komedi, sinema ve televizyonun ayrılmaz bir parçası artık. İsmail Dümbüllü’den başlayarak Türk sinemasında yer alan komedi filmlerine ya da televizyonda yayınlanan komedi programlarına şöyle bir baktığımızda çoğunlukla halkın içinden karakterlere güldüğümüz ortaya çıkıyor. Ama komedi, toplumsal problemleri dile getirmenin farklı bir yolu aynı zamanda.
- Gülüp geçtiğimiz pek çok filmin arka planında döneminin ekonomik ve siyasi problemleri ince ince işlenir. İlginçtir, içeriklerindeki argo ifadeler toplumun değerlerine zarar verdiği gerekçesiyle yayınlandıkları dönemlerde keskin bir dille eleştirilen komedi yapımları, sonraki dönemlerde başyapıt olarak anılabilmektedir. Bunun en belirgin örneği Kemal Sunal filmleridir. Başka pek çok karakter var, beraberce izleyip güldüğümüz.
Tiyatro sahnesinden sinemaya ve televizyon dizisine uzanan mecralarda kimleri seyredip kimlere güldük? Bu sorunun peşinde, birlikte gülebilmenin izini aradık; sahnelerde, beyaz perdede ve ekranlarda...
Tiyatro sahnesi: Devredilmeyi bekleyen kavuk
Geleneksel Türk Tiyatrosunun son temsilcisi İsmail Dümbüllü, 16 yaşında Kel Hasan’ın kadrosuna girer. Küçük İsmail Efendi, Kavuklu Hamdi, Komik Naşit Efendi gibi isimlerle aynı sahneleri paylaşır ve Şehzadebaşı tiyatrosunda profesyonel oyunculuğa başlar. Kendi tiyatro topluluğunu ise Tevfik İnce ile birlikte 1928 yılında kurar. Tiyatroların modern oyunlara ev sahipliği yaptığı dönemde geleneksel tiyatronun son temsilcisi olarak ortaoyunu geleneğini ve tuluat sanatını sinema filmleriyle geleceğe taşır. Diğer oyunlar tiyatronun bütün ışıklarını kapattırıp oynarlarken Dümbüllü’nün ekibi tiyatronun bütün ışıklarını yaktırıp, izleyiciden aldığı tepkilere göre oyunlarını şekillendirir. 30’lu yıllardan itibaren Anadolu turnelerine de çıkar. 1945 yılından itibaren sinema filmlerinde oynar, en çok da Nasrettin Hoca’yı oynamayı sever.
İsmail Dümbüllü karakteristik yüzünü ve yeteneğini çok iyi kullanarak, hazırcevaplığı, mimikleri ve özellikle kaşlarıyla yıllarca insanları güldürmüştür. Ustası Kel Hasan’dan kalan ve ortaoyununun bir simgesi olan kavuğuyla birlikte anılır. Kavuk adeta geleneksel güldürünün tacını simgeler, bu yüzden kime bırakılacağı önemlidir.
Tiyatrocu Münir Özkul bir dönem geleneksel tiyatroyla da ilgilenir. Oynadıkları bir oyun sırasında İsmail Dümbüllü onu izler, çok beğenir ve kavuğunu Münir Özkul’a sahnede yapılan küçük bir merasimle devreder. Münir Özkul kendisine verilen kavuğu uzun süre bir yük olarak görür ve bunu genç birine devretmeye karar verir. 1989 yılında Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular ekibinde yer aldığı oyunlardan birinde Ferhan Şensoy’un tuluat yeteneğini fark eder ve ertesi gün kavuğu naylon bir torba içinde Ferhan Şensoy’a verir. Şensoy, Dümbüllü’nün kavuğu teslim ederken ufak bir tören tertiplediğini bildiği için Münir Özkul’dan da kendisi için en azından bir şeyler söylemesini ister. Özkul, Ferhan Şensoy’a kavuğu verirken onun kavuğu birine devretmek zorunda olmadığını, ama verecekse de o kişinin Türk Tiyatrosunu alıp bir yere taşıyabilecek bir bayraktar olması gerektiğini söyler.
Beyaz perdenin komikleri
“Amaneey! Turist Ömer derler benim adıma”
Sadri Alışık’ın canlandırdığı Turist Ömer karakteri ilk kez Helal Olsun Ali Abi filmiyle sinemada yer alır. Çok sevildiği için 1964-1973 yılları arasında Turist Ömer karakteri üzerine bir seri komedi filmi çekilir.
Turist Ömer, avare, kalıbı bozuk bir fötr şapka takan, salaş giyimli, umursamaz, etrafıyla alay eden bir tiptir. Hiçbir yere ait olamamış gibidir, bu nedenle ‘turisttir’. Turist Ömer’i kâh Almanya’da, kâh Arabistan’da, bazen yamyamların arasında bazen de boğa güreşçisi olarak görürüz.
Arzu film güldürüleri
Ertem Eğilmez, 1964 yılında yönetmeye başladığı sinema filmlerinde pek çok türü denese de 1970li yıllarda başladığı ve benzer oyuncu kadrosunu kullandığı, ‘Arzu Film Güldürüleri’ olarak da tanımlanan filmleriyle sevildi. Filmlerinde genellikle karakter oyunculuğuna yer veren Eğilmez, Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Şener Şen, İlyas Salman ve Ayşen Gruda gibi isimlerin komedi oyuncusu kimliği kazanmalarında önemli bir role sahiptir. Hababam Sınıfı serisiyle büyük ilgi toplayan Eğilmez ve oyuncular, çektikleri filmler üzerinde hep birlikte çalışmalar yapmışlar. Aynı kadro ile okul komedisi, aile komedisi ve tarihi komedi çekmeyi başarabilen Eğilmez’in pek çok filmi birbirine karıştırılır.
Gülen adam: İnek Şaban
Tatlı Dillim filminde yan rolle tanıdığımız Kemal Sunal, kendine has gülüşüyle Ertem Eğilmez filmlerinin ayrılmaz bir parçası olur. İnek Şaban karakteri Kemal Sunal’ın üzerine o kadar çok yerleşmiştir ki Şaban karakteri üzerinden pek çok film çekilmiştir. Hatta Kemal Sunal’ın Niyazi karakterini canlandırdığı Atla Gel Şaban filminde Şaban isimli bir karakter olmamasına rağmen yine de bu isim verilmiştir.
Türk sinemasında “Gülen Adam” olarak tanınan Kemal Sunal, filmlerinde iyiliği ve saflığı nedeniyle başına sürekli iş açılan, bir şekilde bu işlerden kendini kurtaran ve karşısındakini zor duruma sokan, haksızlığa karşı duran karakterleri oynar. Kemal Sunal filmleri yalnızca bir komedi unsuru olarak görülemez, hemen hepsinde ülkenin siyasi ve ekonomik gündemine dair detaylar yer alır. Kibar Feyzo gibi filmlerinde başlık parası ve ağalık sistemini komedi yoluyla eleştirir.
“Seviyorum, veriyor musun? Peki öyle olsun...”
Genellikle kurnaz, üçkâğıtçı, uyanık, dolandırıcı tiplemeleri canlandıran Şener Şen, benzer kadrolarla çekilen Bizim Aile, Gülen Gözler, Neşeli Günler gibi filmlerde ailenin saf üyesi olarak karşımıza çıkar. Gülen Gözler’deki Vecihi karakteri son zamanlarda da sosyal medyada popülerliğini korumaktadır. Hababam Sınıfı serisinde ise çok çabuk gaza gelen, sonucunu düşünmeden kiremit kırma, yedi kişinin üzerinden atlama gibi farklı rekor denemeleriyle sınıfın önünde kendini komik duruma düşüren beden eğitimi öğretmeni Badi Ekrem’i oynamıştır.
- 1982 yapımı Çiçek Abbas’ta İlyas Salman ile birlikte minibüs şoförleri olarak yer alırlar ve filmdeki atışmaları dilden dile gezer. 1984’e kadar yan rollere çıkan Şener Şen, Namuslu filminde ilk kez başrol alır ve saf, temiz yürekli karakterleri canlandırmaya başlar. Ertem Eğilmez’in son filmi Arabesk’te de Müjde Ar ile birlikte başrol oynarlar. Arabesk filmi absürt komedi türünde, 1980’li yılların arabesk furyası ile dalga geçen bir filmdir.
Hasip ile Nasip: Zeki Alasya-Metin Akpınar
1967’de Haldun Taner’in öncülüğünde Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar tarafından kurulan Devekuşu Kabare tiyatro topluluğu, 1978’de Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın yönetimi devralmasıyla devam eder. Devekuşu Kabare, toplumsal ve politik taşlama oyunlarıyla bilinir. Zeki Alasya ve Metin Akpınar ikilisi birlikte ortak başrolü paylaştıkları, toplumsal komedi içerikli filmleriyle Türk sinemasında önemli yer edinirler. Ertem Eğilmez’in kalabalık kadrolu filmlerinde de birlikte yer alırlar. Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın düşman iki ailenin oğullarını canlandıkları Hasip ile Nasip de en bilinen karakterleri arasındadır.
Dikkat Recep İvedik çıkabilir!
Şahan Gökbakar’ın farklı tiplemelerle oluşturduğu skeçlerin yer aldığı Dikkat Şahan Çıkabilir programında kaba halleri ile dikkat çeken Recep İvedik tiplemesinin başrolünde yer aldığı, ilki 2008 yılında olmak üzere Recep İvedik isminde dört film çekilmiştir. Her ne kadar komedinin mevcut bir durumu abartarak gösteriyor olduğu düşünülse de komedi filmlerindeki pek çok karakter insanların hayatlarında bir yerlerde karşılaşabileceği karakterlerdir. Ancak Recep İvedik insanın günlük hayatında karşılaşamayacağı, uç bir tiplemedir.
Pek çok insan tarafından itici bulunduğu ve izlemeye değer görülmediği için bu filmlerin izleyici kitlesinin kim olduğu sorusu üzerinde çok konuşulmaktadır. Ancak Recep İvedik serisi, sinema filmleri arasında devam filminde seyirci sayısını neredeyse iki kat arttırma başarısını gösteren nadir filmler arasındadır. 2008 yılında çekilen ilk film ve 2009 yılında çekilen ikinci filmin her biri sinemada yaklaşık 4.3 milyon izlenmiştir. 2010 yapımı üçüncü film 3.3 milyon izleyici tarafından izlenirken dört yıl sonra çekilen film 7.3 milyon kişi tarafından izlenerek seyirci rekoru kırmıştır.
Dizi dizi komedi
“Dertlerimizi içimize attık / Kahkahalardan buket yaptık”
Haşlama Taşlama, Yaseminname, İnce İnce Yasemince, Yasemince gibi isimlerle 1993-2011 yılları arasında farklı televizyon kanallarında yayınlanan, çeşitli tiplemelerin yer aldığı skeçlerden oluşan programlar ilgiyle takip edilmiştir.
Yasemin Yalçın’ın halk içinden farklı kimliklere büründüğü skeçlerde ilk akla gelen tiplemeler Sürahi Nine, Kakılmış, Gülazer, Alican, Şuayip gibi tiplemelerdir. Sürahi Nine, evin bir köşesinde her şeyden elini ayağını çekmiş gibi duran ancak bir camı kapalı olduğu için bir tanesini görebildiğimiz gözlerinden ne kadar kurnaz ve işini bilir olduğu belli olan, gelinini oğluna yakıştırmayan tipik bir yurdum kayınvalidesidir. Kakılmış, gündeliğe giden, kazandığını boş gezen eşine kaptıran ve her fırsatta eşinden şiddet gören bir kadındır. Bu skeçle televizyon ekranlarında ilk defa kadına yönelik şiddete ironik bir şekilde dikkat çekildiği iddia edilir, ama esasında şiddeti meşrulaştırdığı söylenebilir.
“Niyetimiz kimseyi kırmak değildir”
Olacak O Kadar, Levent Kırca ve Oya Başar’ın uzun yıllar devam ettirdiği, çeşitli televizyon kanallarında yayınlanan, halkın sorunlarını ve gündemi eleştirel bir üslupla anlatan bir güldürü programıdır. Başta Levent Kırca olmak üzere oyuncular pek çok ünlüyü ve politikacıyı taklit etmiş, farklı tiplemelere can vermiştir. Kimseleri kırmadan zülfü yâre dokunmaya çalışılan program, güldürürken düşündürmeyi hedefleyen bir eleştiri programıydı. 1988’de başlayıp yirmi iki yıl süren program, 2009’dan sonra düşük reytingler sebebiyle televizyonlarda yer bulamadı.
Levent Kırca, Özallı Ecevitli dönemlerde güldürürken artık güldürmüyor oluşunu, değişen komedi diline değil, iktidara bağlama yoluna gitti.
Reyting Hamdi
1995-2007 yılları arasında farklı isimlerle farklı kanallarda yayınlanan Reyting Hamdi, Hamdi Alkan’ın farklı tiplemelere büründüğü bir güldürü programıdır. Farklı oyuncular, mankenler, şarkıcılar konuk oyuncu olarak yer almışlardır. Kuru fasulye ile beslenen halk kahramanı Gazman, Reyting Hamdi’nin en bilinen tiplemelerindendir.
“Gir içeri, kır dizini, dön önüne kız Sıdıka”
Sıdıka, kenar mahallenin cam kenarında hayaller kuran, okuyan, düşünen, dünyayı irdeleyen bir kızdır. Ailesi ve içinde yaşadığı çevre onun düşünce dünyasına yetişememektedir. Yeri geldiğinde feminist, isyankâr bir ruha sahiptir, her şey hakkında bir fikri vardır. Yaşadığı dünyaya fazla gelir Sıdıka, belki de bu yüzden çevresiyle dalga geçer sürekli. Annesiyle girdiği diyaloglar genellikle “elalem ne der” temasında yoğunlaşır.
Bir Demet Tiyatro
Çıtır ailesinin etrafında gelişen olayları anlatan Bir Demet Tiyatro, ilk kez 1995 yılında yayınlandı ve çok popülarite kazandı. Yılmaz Erdoğan’ın Mükremin Çıtır karakterini canlandırdığı dizide Demet Akbağ, Lütfiye Çıtır, Feriştah Yenge, Züleyha, Orkide, Enfiye, Müşade Teyze gibi farklı karakterleri canlandırıyordu. Bir Demet Tiyatro’da yer alan pek çok oyuncu, projenin ardından pek çok komedi filminde ve dizisinde farklı karakterlerle karşımıza çıktı. Engin Günaydın, Binnur Kaya, Tolga Çevik ve Olgun Şimşek bu isimlerden birkaçı.
“Ben de Nişantaşı çocuğuyum”
Gülse Birsel’in senaryosunu yazdığı ve kendisinin de rol aldığı Avrupa Yakası, halkın içinden tiplemelerle yapılan komedi filmleri ve dizilerine farklı bir soluk getirdi. Komedi filmleri/dizileri genellikle bir veya birkaç ana karakter ve daha zayıf yan karakterlerden oluşur Oysa Gülse Birsel’in Avrupa Yakası ve ondan birkaç yıl sonra ekranlara gelen Yalan Dünya dizileri, güçlü yan karakterleriyle kendilerinden söz ettirdi.
- Avrupa Yakası, Tanzimat’tan bugüne apartmanlar üzerinden gerçekleşen modernleşmenin, günümüzdeki tezahürü gibidir. Nişantaşılılar ve Nişantaşılı olmaya çalışan/olduğunu iddia eden karakterler arasında geçen bir durum komedisidir. Dizinin karakterlerinden Burhan Altıntop, “Ben de Nişantaşı çocuğuyum, beni de alın aranıza” derken, kapıcı Gaffur bu mekâna ait olma isteğini “Beni beğenmiyor musun?” repliği ile dile getirir.
“Tüm bardaklar dolsun!”
Ekmek Teknesi dizisinde mahalleliyi kahvehaneye toplayan ve onlara tarihten hikâyeler anlatan Heredot Cevdet tiplemesi, komedi unsurundan ziyade, tarihten dersler veren bir tip olarak karşımıza çıkar. Heredot Cevdet’in hararetli anlatım tarzı ve mahallelinin ona verdiği tepkilerle farklı bir boyuta taşınan kahvehane oturmaları, stand up şovun bir türü olarak da görülebilir.
“Çay Erdal Bakkal’da içilir”
2011 yılında yayına başlayan absürt komedi türündeki Leyla ile Mecnun, aynı gün aynı hastanede doğan ve beşik kertmesi yapılan Leyla ve Mecnun’un yıllar sonra Mecnun’un ailesinin girişimiyle bir araya getirilmeye çalışılması üzerine kurgulanmıştır. İronik olarak sigara yerine sakız, içki yerine çay kullanılan dizide gündeme ve gündelik hayata dair pek çok göndermeler vardır. Erdal Bakkal dizinin en çok konuşulan karakterleri arasındadır. Patavatsız, paragöz, sözünü esirgemeyen ve dizide yaptığı kendine has dansıyla ününe ün katan bir karakterdir. Erdal Bakkal’ın dükkanı mahallenin karar alma yeridir ve “Çay Erdal Bakkal’da içilir” sloganıyla ünlüdür.
Fıtı fıtı fıtı…
Ahmet Kural ve Murat Cemcir, son dönemde komedi film ve dizilerinde birlikte anılan isimlerden. Ertem Eğilmez’in bir dönem aynı kadroyla çektiği filmler gibi onlar da benzer kadrolar kullanarak dizi ve filmler çektiler. Bir zamanların Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinin günümüzdeki hali olarak da anılıyorlar. Çalgı Çengi, Düğün Dernek, İşler Güçler, Kardeş Payı gibi başrollerinde yer aldıkları film ve dizileri yan karakterlerle de oldukça zengin bir hale getiriyorlar.
Skeçli güldürüler
Son yıllarda televizyon ekranlarında sıkça rastladığımız skeçli komedi programlarından biri BKM Mutfak ekibi tarafından sahnelenen Çok Güzel Hareketler Bunlar. Programın popüler tiplemelerinden Hıyarlı Baba, başlangıçta yetenek yarışmasına yollamaya çalıştığı oğluyla karşımıza çıkarken tiplemenin beklentinin ötesinde popüler hale gelmesi skece yeni karakterlerin dâhil olmasına neden oldu. Hatta bu karakterin yer aldığı bir sinema filmi de çekildi.
Kemal Sunal’ın oğlu Ali Sunal’ın da yer aldığı Güldür Güldür Show isimli program da farklı tiplemelere yer veren bir skeç. Özellikle ekranlardaki din hocalarının komik bir yorumu olan Eşofmanlı Şevket Hoca karşılaştığı ilginç sorulara verdiği tepkiler ile son zamanların popüler karakterlerinden. 2016 yılında ekibin birlikte yer aldığı bir sinema filmi de izleyiciyle buluştu.
Arkadaşım hoş geldin, beş gittin
Tolga Çevik’in Salih Kalyon ile Komedi Dükkânı olarak başlattığı gösteriler, Arkadaşım Hoş geldin ismiyle ilerleyen dönemde farklı televizyon ekranlarında farklı isimlerle yerini aldı. Gösteri yönetmen Fırat Doğu Parlak’ın direktiflerini sahnede uygulayan, zaman zaman onu yanlış anlayıp zıvanadan çıkaran, farklı kimliklere bürünüp terbiye sınırlarını zorlayan Arkadaşım karakteri üzerine kurgulandı.
Beyaz Show
Beyazıt Öztürk’ün 1996 yılından bu yana Kanal D ekranlarında yürüttüğü talk şov programında konuklar yıllar içinde gittikçe genişleyen bir koltukta oturarak Beyaz ile sohbet ederler. Programa yıllar içinde farklı skeçler ve formatlar dâhil olur. Şişman, elinde ekmekle gezen, şiveli bir tip olan Hüsmen Dayı; karşılaştığı her duruma şarkıyla tepki veren Şarkılarla Yaşayan Adam; helyum gazı ile konuklarının seslerinde oynamalar yaptığı ve konuklarıyla birlikte veya onlar hakkında hazırladığı videolar ile popüler şarkılar üzerinde oynamalar yaparak çektiği klipler çok ilgi çekiyor.
Ayak-üstü güldürü
Türkiye’de özellikle Cem Yılmaz ve Ata Demirer ile birlikte anılan stand-up şovlar, komedyenin tek başına sahneye çıkarak hayata dair gözlemlerini, hayatın komik yanlarını anlattıkları şovdur. Yaklaşık yirmi yıldır sahne alan Cem Yılmaz bugün Türkiye’nin en komik insanı olarak anılmaktadır. Yaptıkları espriler dilden dile dolaşan Cem Yılmaz ve Ata Demirer gibi komedyenler, son dönemde sinema filmleriyle de seyirci karşısına geçmektedirler. Ata Demirer’in Eyvah Eyvah serisi Çanakkaleli bir klarnetçinin maceralarını anlatır. Cem Yılmaz ise gişede büyük başarı gösteren, son yılların Turist Ömer’i diyebileceğimiz uzaya giden bir Türk’ü anlattığı GORA ve devam filmi AROG’un yanında çeşitli dram filmleriyle de beyaz sahnede yer aldı.
Peki hızla tükettiğimiz bu komedi filmlerin bizim üzerimizdeki etkisi ne? Dünya üzerimize üzerimize gelirken sinema salonlarına sığınıp attığımız kahkahalar, hala birlikte gülebildiğimiz anlamına geliyor mu?