Avrupa gençlik politikaları ve Türkiye
Dünyanın en hızlı yaşlanan ülkesi olarak Türkiye’nin “genç nüfuslu bir ülke” olma özelliğini yıllar önce kaybettiğinin sadece kamuoyunda değil akademi de yeterince farkına varılamamış olması oldukça düşündürücüdür. Oysa nüfus istatistiklerine yansıyan gerçekler son 10 yıldır Türkiye’nin yaşlı nüfuslu bir ülke olduğunu göstermektedir. Bu anlamda TÜİK (2024) verilerine göre Türkiye’de 2007 yılında %7,1 olan yaşlı nüfus oranı 2023 yılında %10,2’ye çıkarken, %26,4 olan çocuk nüfus (0-14 yaş) oranı % 21,4’e gerilemiştir. Aynı şekilde 2007 yılında 27,7 olan ortanca yaş da 34’e yükselmiştir. Yine nüfus projeksiyonları yakın gelecekte Türkiye nüfusunun dörtte birini 65 yaş ve üzeri nüfusun oluşturacağını, genç nüfusun da hızla azalmaya devam edeceğini göstermektedir. Her ne kadar istatistikler Türkiye’nin artık genç nüfuslu bir ülke olmadığını gösterse de yaşlanan nüfus olgusunun güncel tartışmaların gölgesinde kalması hem yaşlanma ve yaşlılığa hem de gençlik ve gençlere dair kapsamlı politikaların hayata geçirilmesinin önüne geçmektedir.
Aslında Türkiye’nin bugün yaşadığı demografik dönüşüm Avrupa ülkelerinin 20. yüzyılda yaşadığı ve sonrasında ortaya çıkan demografik hareketlilik süreciyle benzerlik göstermektedir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem Avrupa ülkeleri için genç nüfusun öneminin yeniden anlaşıldığı bir sürecin başlangıcı olmuştur.
Evlilik ve doğum oranlarının azalması, genç nüfusun savaşta önemli ölçüde kaybedilmesi ve sonraki süreçte yaşam süresinin uzamasıyla birlikte Avrupa’da ortaya çıkan demografik yaşlanma, gençlik ve genç nüfusla ilgili kapsamlı politikaların hayata geçirilmesini beraberinde getirmiştir.
Avrupa, geçtiğimiz yüzyılda karşılaştığı demografik yaşlanma sürecine karşı uyguladığı politikalarla özellikle genç nüfusun genel nüfus içindeki payını önemli ölçüde korumayı başarmıştır. Eurostat (2023) verilerine göre 27 AB ülkesinde 2012 yılında %18,6 olan genç nüfus oranı 2021 yılında %18,2’ye düşerken aynı dönemde Türkiye’de genç nüfus oranı %30,4’ten %27,2’ye düşmüştür. Aynı dönemde Çekya (17,5’ten 18,9’a) Letonya (17,2’den 18,9’a), Estonya (18,4’ten 19,4’e), Almanya (16,4ten 16,5’e) ve İsveç (20,2’en 21,1’e) gibi ülkelerde ise genç nüfus oranı artmıştır.
Bu tablo genç nüfusu hızla azalan ve yaşlı nüfusu aynı oranda artan bir ülke olarak Türkiye’nin Avrupa’da uygulanan nüfus ve gençlik politikalarından yararlanabileceğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Öyle ki 21. yüzyıl Türkiye için göç ve kentleşme süreçleriyle birlikte hız kazanan toplumsal değişmenin farklı kuşaklar üzerindeki etkilerinin daha açık olarak ortaya çıkacağı bir dönem olacak gibi görünmektedir. Doğum oranlarının ve genç nüfusun azalmasıyla birlikte ilköğretimden yükseköğretime kadar bütün kademelerde eğitime olan talep azalırken, yaşlıların hizmet alanlarına yönelik taleplerinde artış gözlemlenebilir. Bu durum mevcut sosyal politikaların gelecek dönemin gerçeklerine cevap vermede yetersiz kalabileceğinin bir göstergesidir. Bu nedenle Türkiye’nin, yaşadığı demografik dönüşüm gerçeğini bir an önce fark ederek yaşlanma ve gençlik konularında yeni politikalar belirlemeye ihtiyacı vardır. Özellikle gençlik politikalarının geçtiğimiz yüzyılın demografik verileriyle değil de gelecek dönemin beklentilerine uygun olarak düzenlenmesi faydalı olabilir. Zira gelecek dönemin toplumsal inşasını gençlik politikalarından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu anlamda Avrupa’nın uygulamış olduğu gençlik politikaları Türkiye için faydalı örnekler sunabilir.
Avrupa’nın gençlik politikaları başlangıçta istihdam piyasası ve sosyal güvenlik sisteminde ortaya çıkan sorunların giderilmesi ekseninde ekonomi temelli bir yaklaşımla ele alınırken ilerleyen süreçte Avrupa Birliği’nin bütünleşme çabalarına katkıda bulunmak adına daha kapsamlı ve kuşatıcı bir boyut kazanmaya başlamıştır. Bu durum Avrupa Birliği ülkelerinin bütünleşik ve kapsayıcı bir gençlik politikası geliştirmelerini de mümkün hale getirmiştir. Böylelikle Avrupa Gençlik Politikaları sadece demografik dönüşümün sonuçlarını telafi etmekle kalmamış ortak idealler etrafında birleşebilen, Avrupalılık bilinci kazanmış bir Avrupa toplumu inşa etmenin de en önemli unsuru haline gelmiştir.
Nitekim kurulduğu günden beri bütünleşme çabalarında bir takım iniş çıkışlar yaşayan AB’nin kalıcı bir birlik haline gelebilmesi için siyasi ve ekonomik bir birlik olmanın ötesine geçerek kültürel, sosyal ve demografik boyutlarıyla geleceğin Avrupa’sını yeniden inşa etme sürecine ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu inşa sürecinin temelinde Avrupa değerleri ve gençlik vardır. Zira günümüz Avrupa’sını tehdit eden sorunlar siyasal ve ekonomik olmaktan çok sosyokültürel ve sosyodemografik temellidir.
Evlilik ve doğum oranlarının düşmesi, boşanma oranlarının artması, nüfusun yaşlanması, artan göç oranları, eğitimde ve istihdam piyasasında yaşanan güçlükler gibi iç içe geçmiş pek çok sorunun kalıcı çözümü için kapsamlı bir gençlik politikasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca geçmişi husumetlerle dolu farklı ülke vatandaşlarından yeni bir toplum ve birlik inşa etme süreci de ancak yeni bir gençlik inşa etmekle mümkün olabilir. Bu nedenle AB, gençliği geleceğin Avrupa Toplumu’nun temel unsuru olarak değerlendirmekte ve “geleceğini inşa etmek için gençliğe yatırım yapmaktadır” (Ceylan, 2016: 1050).
Avrupa Birliği için gençlik politikaları temelde Avrupa Birliği Antlaşması’nın (ABA) 2. maddesinde yer alan “insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı” değerleri üzerine inşa edilmiştir. Zira “farklı ulusları bünyesinde barındıran bir devletler topluluğu olarak Avrupa Birliği’nin bütünleşmesini sağlamak” ve bir Avrupalı kimliği inşa etmek (Güneş, 2016:309) ancak değerler üzerine inşa edilen bir gençlik politikasıyla mümkün olabilir. Bu bağlamda Avrupa Birliği için gençlik politikaları farklı toplumlardan ve kültürlerden oluşan bütünleşik bir Avrupa ortaya çıkarmak gibi yüksek bir idealin en temel unsuru olarak değerlendirilmektedir (Ceylan, 2016: 1050).
Söz konusu bu yüksek idealin gerçekleşebilmesi için Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen gençlik politikaları; gençlerin “birlikte yaşam için teşvik edilmeleri, çoğulculuğun ve demokratik katılımın desteklenmesi, toplumsal hayata daha yoğun katılımın sağlanması, kuşaklar arası dayanışmanın ve birlikte yaşamanın alternatif yollarının bulunması, aktif ve sorumlu vatandaşlar olarak gençlerin katkılarından tam olarak yararlanmayı amaçlamaktadır.” (Council of Europe, 1998: 2).
Bu kapsamda AB’nin gençlik politikalarının çerçeve metnini oluşturan Beyaz Kitap (White Paper on Youth) gençlik politikaları için “katılım (participation), eğitim (education), istihdam (employment), refah (welfare) ve Avrupa değerleri (European values)” olmak üzere beş ana tema sunmaktadır (Naumovski, 2011: 12). Bu temalar çerçevesinde Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları olan Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim), Socrates (Genel Eğitim) ve Youth (Gençlik) programları aracılığıyla farklı, dil, din, ırk, kültür ve toplumlardan insanlar eğitim vasıtasıyla ortak bir kültürün unsuları olarak Avrupalı kimliğiyle Avrupa toplumunun bir parçası haline getirilmeye çalışılmaktadır (Özaşık, 2007).
Buna göre Leonardo da Vinci programıyla mesleki eğitim Avrupa genelinde standart hale getirilirken, Sokrates programıyla da gençlerin ortak bir müfredatla ortak geçmiş ve ortak gelecek inşa etmelerine imkân sağlanmaktadır. Özellikle Erasmus+ gibi değişim programları aracılığıyla farklı kültür ve kimlikleri yakından tanıma fırsatı bulan gençlerin Avrupalılık bilinci kazanmalarına katkıda bulunulmakta, Gençlik (Youth) Programları ile de gençlerin daha fazla katılımı ve kültürel etkileşimine olanak sağlanarak Avrupa Vatandaşlığı süreci inşa edilmektedir.
Bu bağlamda 2020 Stratejisi kapsamında hayata geçirilen Gençlik Hamlesi (Youth on the Move) ile eğitimde kalitenin artırılması ve genç istihdamı teşvik edilmekte ve “İnsan Sermayesine Erken Yatırım” kapsamında AB Gençlik Stratejisi (2010-2018) ile aktif, eğitimli, sağlıklı gençlerin topluma daha fazla katılımı hedeflenmektedir. Bu kapsamda AB Gençlik Stratejisi “Eğitim ve Öğretim, İstihdam ve Girişimcilik, Sağlık ve Esenlik, Katılım, Gönüllü Faaliyetler, Sosyal İçerme, Gençlik ve Dünya, Yaratıcılık ve Kültür” girişimlerinin uygulanmasını tavsiye etmektedir (Avrupa Birliği Bakanlığı, t.y.).
Elbette uygulanan bu politikalar sadece geleceğin Avrupa’sını inşa etmeyi değil, günümüz Avrupa’sında gençlerin yaşadığı işsizlik, yoksulluk, bağımlılık, yalnızlık gibi sorunların çözümüne de katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Zira günümüzde Avrupa’da gençlerin toplumsal, siyasal ve ekonomik süreçlere katılımı giderek azalmakta kuşaklar arası mesafe giderek açılmaktadır. Bu nedenle son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde genç siyasetçilerin ülke yönetimlerinde giderek daha fazla ön plana çıkmaya başlaması da söz konusu gençlik politikalarının bir ürünü olarak değerlendirilebilir. Artan göçle birlikte yükselen ırkçılık, yeni radikal hareketlerin ortaya çıkışı ve iklim krizi gibi güncel sorunlar konusunda da Avrupa, gençlik politikalarını gönüllülük ekseninde yeniden üretmeye başlamıştır. Buna göre toplumsal hoşgörüyü ve etkileşimi artıracak gönüllülük esaslı pek çok uygulama gençlerin günümüz Avrupası’nın yaşadığı güncel sorunların çözümünde daha aktif rol almasını sağlamayı hedeflemektedir. Böylelikle gençlik politikalarının çeşitlenmesi ve gönüllülük temelli bir yaklaşımla gönüllü kuruluşların sürece dahil edilmesiyle toplumsal duyarlılığı gelişmiş, sosyal hayata ve demokratik süreçlere katılan, başarılı, sağlıklı ve toplumsal bütünlüğün tesisinde sorumluluk alabilen bir nesil inşa etmek amaçlamaktadır.
Söz konusu inşa sürecine Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Gençlik Vakfı, Avrupa Gençlik Merkezi, Ulusal Ajanslar, Eurodesk, Avrupa Gençlik Bilgilendirme ve Danışmanlık Ajansı, Avrupa Gençlik Forumu, Gençlik Politikaları İçin Avrupa Bilgi Merkezi, SALTO Gençlik Kaynak Merkezleri, Avrupa Gençlik Parlamentosu ve Avrupa Gençlik Kartı Derneği gibi pek çok organizasyon katkıda bulunmaktadır. Bu organizasyonlar gençlerin geleceğin Avrupa’sını inşa etmesinde aktif olarak sorumluluk almalarına katkıda bulunduğu gibi giderek artan kuşaklar arası kopuşun da önüne geçmekte ve gençlerin toplumsal meselelerin çözümüne katkıda bulunmasına imkân tanımaktadır (Ceylan, 2016).
Bu yönüyle Avrupa Gençlik Politikaları dünyanın en hızlı yaşlanan ve genç nüfusu hızla azalan ülkesi olan Türkiye için iyi örnekler sunabilir. Bununla birlikte AB’nin Gençlik Politikalarını gönüllülük esaslı olarak sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürütmeyi öncelediği anlaşılmaktadır. Zira gençlerin gönüllü organizasyonlarda yer almaları toplumsal bütünleşme açısından daha önemli görülmektedir. Bununla beraber Avrupa’daki gönüllü kuruluşların daha çok yarı kamusal yapılar olmaları ya da kamu finansmanıyla varlıklarını sürdürmeleri gençlik politikalarının önündeki handikaplardan biridir. Toplumsal bilinç, dayanışma, paylaşma, yardımseverlik, diğerkâmlık, hayırseverlik gibi kavramların karşılığının olmadığı ya da en azından toplumsal dinamikler tarafından bu yönüyle beslenmeyen bir toplumda kamunun gönüllülük çalışmalarını teşvik etmesi belirli ölçüde yetersiz kalabilmektedir. Zira ailede ve toplumda bireyciliğin beslendiği ve “insan, insanın kurdudur” (homo hominu lupus) anlayışıyla yetişen gençlerden paylaşımcı ve diğerkâm bir nesil inşa etmek, Türkiye gibi geleneksel toplumsal yapısını “paylaşmak, bölüşmek” üzerine inşa etmiş vakıf medeniyetinin ürünü olan toplumlardaki kadar kolay gerçekleşmemektedir. Bu anlamda Avrupa Gençlik Politikalarının gerçekleştirmeyi hedeflediği birlikte yaşama kültürü gelişmiş ve toplumsal dayanışmanın hâkim olduğu bir toplum inşa etme sürecinde sivil girişimlerin öncelenmesi Türkiye için de faydalı olabilir. Zira Türkiye gibi sosyal yapısında paylaşmanın ve dayanışmanın olduğu bir toplumda gençlerin toplumsal katılımını teşvik etmek ve birlikte yaşama kültürünü güçlendirecek uygulamaları hayata geçirmek daha kolaydır. Ancak burada sistemli ve nitelikli bir politikanın hayata geçirilmesi gerektiğine yönelik farkındalığın oluşması en önemli husustur. Bunun için de demografik yaşlanma, yaşlı nüfustaki artış ve genç nüfusun azalması gibi temel göstergelerin farkına varılması ve Türkiye’nin genç nüfuslu bir ülke olduğu yanılsamasından çıkılmasına ihtiyaç vardır. Artık Türkiye, genç nüfuslu bir ülke değil yaşlı nüfuslu bir ülkedir. Bu nedenle öncelikle bu farkındalıkla yeni bir nüfus politikası ve buna bağlı olarak toplumsal gerçekliklere uygun olarak bir yaşlılık ve gençlik politikasının bir an önce hayata geçirilmesi faydalı olacaktır. Bu planlamanın en önemli kaynağı da Türkiye’nin sosyal sermayesidir.
Kaynaklar:
Ceylan, H. (2016). Avrupa Gençlik Politikaları ve Gönüllülük. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(42), 1049-1061. Council of Europe (1998). “5th Conference of European Ministers responsible for Youth, Young people: active citizens in a future Europe Human Rights - Participation - Solidarity Final Declaration” Bucharest, 27-29 April 1998, http://www. coe.int/t/dg4/youth/ig_coop/5_cemry_declaration_ en.asp?toPrint=yes& adresinden erişilmiştir.
Eurostat. (2023). Ratio of children and young people in the total population on 1 January by sex and age https://ec.europa. eu/eurostat/databrowser/view/yth_demo_ 020/default/table?lang=en&category= yth.yth_demo
Güneş, M. A. (2016). Avrupa Birliği’nin temel değerleri üzerine. TBB Dergisi. (125), 307- 340. https://tbbdergisi.barobirlik.... m2016-125-1592 adresinden erişilmiştir
Naumovski, B. (2011). EU Youth Policies, The transition from the independent “Youth in Action” to the integrated “Erasmus for All” program and its future impact on Youth Organizations and their work, Unpublished Master Thesis, Fulda: Hochschule Fulda University of Applied Sciences Department of Social and Cultural Studies.
Özaşık, A. (2007). Avrupa Birliği Eğitim Ve Gençlik Programları: Leonardo Da Vinci Programı Araştırması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Türkiye İstatistik Kurumu. (2024). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2023. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Adrese- Dayali-Nufus-Kayit-Sistemi-Sonuclari- 2023-49684 adresinden edinilmiştir.