2069’un siberküresinde ümit mi galip gelecek, endişe mi?

2069’un siberküresinde ümit mi galip gelecek, endişe mi?
2069’un siberküresinde ümit mi galip gelecek, endişe mi?

Pew Araştırma Merkezinin internetin 50. yıldönümü için hazırladığı kapsamlı dosya, 2069’un siberküre sakinleri için önemli notlar taşıyor. Tahmini tabloya 2025’te daha da yaklaşmışken zamanında uzmanlar ne demiş, hangi senaryolar öne çıkmış gelin birlikte bakalım.

Takvimler 29 Ekim 1969 tarihini gösterirken gelecek nesiller üzerinde en büyük küresel etkiyi doğuracak hadise yaşandı. Pek tantana çıkarmadan gerçekleşen olayda, Profesör Leonard Kleinrock öncülüğünde çalışan bir grup UCLA (University of California, Los Angeles) yüksek lisans öğrencisi ile Stanford Araştırma Enstitüsünden bir ekip bilgisayardan bilgisayara bağlantı kurmayı başardı.

Profesör Leonard Kleinrock.
Profesör Leonard Kleinrock.

Bu tarihî günün üzerinden onlarca yıl geçti. Pew Araştırma Merkezi ile Elon Üniversitesi 2019’da ağın 50. yıldönümünde aralarında Kleinrock’un da bulunduğu 530 teknoloji öncüsü, girişimci, geliştirmeci, iş ve politika lideri, araştırmacı ve aktiviste, internetin ve dijital hayatın gelecek 50 yılda bireylerin yaşamını nasıl etkileyebileceği soruldu. Katılımcıların %72’si değişimin daha iyi yönde olabileceğini söylerken yüzde %25’i işlerin daha kötüye gideceği öngörüsünde bulundu, %3’ü de kayda değer bir değişim beklemediklerini ifade etti.

Araştırmaya katılan uzmanlar teknolojik değişimler ışığında umutlarını ve kaygılarını paylaşırken çalışmada ortaya çıkan ana fikirler başlıklar hâlinde sıralanıyor. Bu başlıklardan ilki “insanlığın sorumluluğu” adını taşıyor. Buna göre dijital hayatın insanların kendisine verdiği anlama göre devam etmesi bekleniyor; yani daha iyi bir gelecek için insanların teknoloji ile ortaklıklarına ilişkin kararlar almaları gerekiyor.

Küresel ağ gelişiminin arkasındaki araştırma kuruluşu Packet Clearing House’un İcra Direktörü Bill Woodcock önemli teknolojik değişikliklerin insanların hayatta kalmalarının yanı sıra güvenli ve keyifli yaşamlar sürmelerine de olanak tanıdığını belirtiyor ama sözüne bir uyarı eklemeden de geçmiyor: “Bu değişiklikler şu anda bu şekilde kullanılmıyor; büyük ölçüde çok az sayıda kişinin çok kısa vadeli kazançları uğruna insanların psikolojik zayıflıklarını sömürmek için kullanılıyor ve bu sırada dünyanın geri kalanının elde ettiği faydalar sadece durumu daha cazip hâle getirmeye yarıyor. Bu tablo empati sahibi insanlığın ya da kamu sorumluluğunun yokluğunda, dizginlenemeyen kapitalizm ile teknolojinin birleştirilmesinin bir sonucu.”

Bir diğer ana fikir kamu politikası ve düzenleme ile ilgili. Buna göre, çoğunlukla düzenlenmemiş internet çağının sona ermesi ve seçilmiş yetkililer ile teknoloji liderlerinin kamu yararını korumayı hedefleyen düzenleyici çerçevelerle ilerlemesi öngörülüyor. Zira kanunsuz alternatifler toplum genelinde tehlikeli bozulmalara yol açıyor.

Yapay zekâ destekli araçlar tekrarlayan, güvenli olmayan ve fiziksel olarak yorucu işgücünün yerini alarak insanlara serbest vakit için daha çok zaman kazandıracak.
Yapay zekâ destekli araçlar tekrarlayan, güvenli olmayan ve fiziksel olarak yorucu işgücünün yerini alarak insanlara serbest vakit için daha çok zaman kazandıracak.

Ana fikirlerden bir diğeri ise “her şeyin interneti” başlığı altında toplanıyor. Bu kapsama giren öngörülere bakılırsa 50 yılda internet kullanımının neredeyse oksijen kadar yaygın ve gerekli olması bekleniyor. Sorunsuz bağlantı belki de artık bir kaide olacak, fişi çekmek ise imkânsız hâle gelecek.

Pew şirketinin araştırması projeksiyonu geleceğe tutuyor ve uzmanlar hayret verici ilerlemelerden distopik gelişmelere gelecek 50 yılda dünyayı bekleyen olası senaryoları canlandırıyor.

Ümit verici senaryolar

İnternet destekli teknoloji, insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşamasına katkı sunacak. Bilimsel ilerlemeler insan ve makine arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmaya devam edecek. Hukuk uzmanı Andrew Tutt “Karmaşık otomasyon çağı dünyada devrime yol açacak ve ulaşım, endüstri, iletişim, eğitim, enerji, sağlık hizmetleri, eğlence, devlet idaresi, savaş hâli, hatta temel araştırmalar konularında çığır açan değişiklikleri beraberinde getirecek… Akıllı yapay zekâ temel araştırmalara büyük katkı sağlayacak ve muhtemelen kendi bilimsel keşiflerini doğurmaya başlayacak… Bilgiye daha özgürce erişilebilecek. Her şey daha da ucuzlaşacak.” diyor.

Daha az iş, daha çok boş zaman olacak. Yapay zekâ destekli araçlar tekrarlayan, güvenli olmayan ve fiziksel olarak yorucu işgücünün yerini alarak insanlara serbest vakit için daha çok zaman kazandıracak.

Kişiselleştirilmiş deneyimler yaşanacak ve dijital hayat kullanıcılara özel tasarlanacak.

Tamamen bağlanmış [online] bir dünyada mesafe, dil ve zaman engeli olmadan küresel iş birliği, dayanışma ve toplumsal gelişim için fırsatlar artacak.

Genişletilmiş internet erişimi muhtemelen mevcut toplumsal ve siyasi güç yapılarının daha da bozulmasına yol açarak eşitsizliği azaltacak ve bireyleri güçlendirecek.

Endişe verici senaryolar

Ayrıcalıklı bir avuç insan, dijital genişlemenin ekonomi, sağlık ve eğitim alanlarındaki faydalarını istiflemeye devam ederken varsıllar ve yoksullar arasındaki bölünme daha da büyüyecek.

İnternet destekli baskı hâkim olacak. Güçlü bir elit kesim bir yandan interneti kontrol edecek, gözetleyecek ve manipüle edecek diğer yandan da kitlelerin dikkatini dağıtıp insanları rehavete sürükleyecek bir eğlence ortamı sunacak.

İnsanlar sağduyularını daha iyi sağlık hizmetleri, eğlence fırsatları ve güvenlik vaatleri ile gönüllü takas ettikçe, şahsi mahremiyet de ilkel ve modası geçmiş bir kavram olacak.
İnsanlar sağduyularını daha iyi sağlık hizmetleri, eğlence fırsatları ve güvenlik vaatleri ile gönüllü takas ettikçe, şahsi mahremiyet de ilkel ve modası geçmiş bir kavram olacak.

Bağlanmış ve yalnız insan devri yaşanacak. Geleceğimiz aşırı bağlanmış hâliyle, aracısız insan ilişkilerini kurup sürdürmekten aciz, tecrit edilmiş kullanıcılarla dolup taşacak.

Mahremiyet sona erecek. İnsanlar sağduyularını daha iyi sağlık hizmetleri, eğlence fırsatları ve güvenlik vaatleri ile gönüllü takas ettikçe, şahsi mahremiyet de ilkel ve modası geçmiş bir kavram olacak.

Güven kavramı yanlış tahsis edilecek. Dijital yaşam insanı çıplak bırakır; güven kaybını telkin edebilir, genelde fazla güven kazandırır ve kati surette güveniniz olmasa bile sürekli risk almanızı gerektirir.

Elimizde bir B gezegeni yok ve insanlığın geleceği ayrılmaz biçimde doğal dünyanın geleceğine bağlı. Çevresel yozlaşmayı azaltacak sert tedbirler alınmadıkça 50 yılda söz konusu olan bizzat insan hayatının varlığı olabilir.

“Yayılmacı küresel sinir sistemi”

Araştırmada umut verici ve kaygılandırıcı senaryoların yanı sıra, internet öncülerinin gelecek 50 yıl tasavvurlarına da yer veriliyor.

Bilgisayar bilimci Kleinrock internetin “yayılmacı küresel sinir sistemine” evrileceği tahmininde bulunuyor. İnternetin her yerde ve sürekli erişilebilir olacağını belirten Kleinrock “İnternet tıpkı elektriğin birçok yönden görünmez olması gibi altyapının içinde yok olacak. Görünmez Şeylerin İnterneti’nin gömülü bir dünyası olacak. Konuşmalar, jestler, dokunmalar, hologramlar, ekranlar ve benzeri insan dostu diğer arayüzler aracılığıyla etkileşime girebileceğiz.” ifadesini kullanıyor.

Ethernetin mucidi ve 3Com’un kurucusu Bob Metcalfe de “İnternet sadece bir ağlar ağı değil, ağların ağların ağıdır. ARPANET bir ağdı. 1973’te Stanford’ta Vint Cerf, ARPANET’leri dünyanın dört bir yanında ağlardan oluşan bir ağa bağlamak istedi. Ben de ARPANET’i binaların içindeki ethernetleri birbirine bağlamak için kullanmak istiyordum. İkimiz de haklıydık ve ağların ağlarından oluşan bir ağımız oldu. Bu eşzamanlı yukarı ve aşağı yönlü büyüme, Mars’ın ötesine ve moleküllere kadar bir şekilde devam edecek.” diyor.

Öncülerin hayalindeki dünyada ayrıca, müşkülleri çözmek için uluslararası bir “ağ yasası” antlaşmasına ihtiyaç duyulabileceği belirtilirken, yolların yük ve eğlence amaçlı sürücüsüz taşımacılık için kullanılacağı öngörüsüne yer veriliyor. Diğer yandan, 2069’un dijital âleminde kişisel verilerin merkezileştirilmesinin bir “bilgi hegemonyası” içinde geri döndürülemez bir durum olacağı, tıpkı mahremiyetle ilgili kabuslar gibi beyin-bilgisayar arayüzlerinin ortaya çıkacağı, akıllı protezlerin ve diğer akıllı şeylerin yaygınlaşacağı, internetin bir sonraki aşamasının “siyaset güdümlü” olacağı, insanlığı “daha az mahremiyet, daha az demokrasi, daha az bireysel özgüvenin” beklediği, vaziyetin nereye gideceği hakkında kimsenin bir fikrinin olmadığı ya da hayatların gelişeceği de tahminler arasında yer alıyor.

“İnsanlık Uçurumun Kenarında”

Katılımcılardan gelen yanıtlar ışığında çizilmeye çalışılan 2069 resminde başka unsurlar da öne çıkıyor. Pew başlıklar hâlinde verdiği öngörülere şöyle devam ediyor:

Etik ve büyük resim, dijital gelecekte daha büyük önem taşıyacak. Gerek iyimser gerekse kötümser katılımcılar insan faaliyetinin dijital hayatın gidişatını etkileyeceği konusunda hemfikir. Birçok katılımcı en büyük endişelerinin dijital çağda herkesin geleceğinin insanların kısa vadeli bireysel kazançlar yerine uzun vadeli toplumsal ilerlemelere öncelik verme becerisine bağlı olduğunu söylüyor.

Bugünkü politika değişiklikleri yarının internetinin temellerini atacak. Çalışmaya katılanların birçoğu, önümüzdeki birkaç yılı resmi düzenlemeler, teknoloji şirketlerinin politikalarındaki ayarlamalar ve diğer reformlar için çok önemli görüyor ve sadece birkaç yılda alınacak bu tür kararların dijital hayatın muhtemelen önümüzdeki yarım yüzyıldaki gidişatını belirleyeceğini ifade ediyor. Kimileri de söz konusu düzenlemelerin potansiyel etkiler dikkate alınmadığı takdirde yarardan çok zarar getireceği konusunda uyarıyor.

İnternet aldığımız nefes gibi her yerde olacak. 2069’u düşünmeleri istendiğinde katılımcılar internet bağlantısının hem daha yaygın hâle geleceği hem de daha az görünür olacağı görüşünü büyük ölçüde paylaşıyor. Büyük bir kesim, insanların ve ağa bağlı cihazların sorunsuz bir şekilde iletişim kuracağını ve “internete bağlanma” kavramının artık ilkel görüneceğini düşünüyor; internetin “her yerde var olacağını” ve yerkürenin, bağlanabilirliğin nefes almak kadar doğal olduğu bir siberküreye dönüşeceğini tahmin ediyor.

Fişi çekmek imkânsız hâle gelecek

Ankete katılanların birçoğunun inandığı üzere, gelecek çarpıcı biçimde ve hızla değişecek olursa, muhtemelen dünyamız kurallarda ve “normal” hayat sayılabilecek şeylerde yeri yerinden oynatacak geçişlere sahne olacak.
Ankete katılanların birçoğunun inandığı üzere, gelecek çarpıcı biçimde ve hızla değişecek olursa, muhtemelen dünyamız kurallarda ve “normal” hayat sayılabilecek şeylerde yeri yerinden oynatacak geçişlere sahne olacak.

Katılımcıların bir kısmı bağlantıyı kesmenin zor, hatta imkânsız olduğu tamamen ağa bağlı bir dünyada yaşamanın olanaklarına ve zorluklarına değiniyor. Polonya’daki Gdansk Üniversitesinden akademisyen Helena Draganik bu konuda şunları söylüyor: “İnternet iletişiminin kuralları/hukuku birçok ülke arasında tümleşik olacak, bu da ifade özgürlüğünü kısıtlayacak. (Facebook gibi) büyük platformlara bağımlılık daha da artacak, geleneklerimizin ve alışkanlıklarımızın paraya dönüştürülmesi giderek yaygınlaşacak. Pazarlama endüstrisi büyüyecek. İnternet basın ya da TV gibi pazarlamaya bağımlı bir mecra olacak. Evet, gelecekte hayatımızı kolaylaştıracak pek çok bilgi teknolojisi ile yapay zekâ uygulamaları ve ürünleri olacak. Ancak onlar olmadan düzgün bir şekilde çalışamayacağız.”

İnternetteki yeniliğin temposu azalacak. Ankete katılanların kayda değer bir çoğunluğu 50 yılda teknolojik ilerleme hızının istikrarlı olmasını veya artmasını beklese de güçlü bir azınlık insanlığın dijital gelişim konusunda bekleme evresine girebileceğini savunuyor.

Daha uzun ve daha iyi hayatlar dijital çağın parlayan vaatleri olacak. Birçok katılımcı internetteki ilerlemelerin -herkes için olmasa da- insan sağlığı açısından daha iyi sonuçlar doğuracağı konusunda hemfikir.

Sayborg nesli gelecek, insanlar teknolojiyle daha doğrudan ortaklık kuracak. Birçok uzman, teknolojinin ve insan bedeninin bütünleşmesinin insanlık ve teknolojinin melezleşmesine yol açacağını öngörüyor.

Ankete katılanların birçoğunun inandığı üzere, gelecek çarpıcı biçimde ve hızla değişecek olursa, muhtemelen dünyamız kurallarda ve “normal” hayat sayılabilecek şeylerde yeri yerinden oynatacak geçişlere sahne olacak.

Talimat vermenize gerek kalmayacak, dijital asistanlarınız zaten ne istediğinizi biliyor olacak.

“Çalışma” süresi azalırken, “gerçek” hayatta ve sanal dünyalarda boş zaman süresi artacak. Bazı tahminlere göre insanlar hayatlarının çoğunu sahici hayatın karmaşık gerçekliğinden yoksun sanal bir gerçeklikte geçirmeyi tercih edecek.

Öte yandan bazı uzmanlar dijital gelişmelerin farklı gruplar arasında daha iyi bir iletişim kurulmasına yol açacağını, bunun da daha güçlü kişilerarası ilişkiler ve olumlu yönde toplumsal gelişmelerle sonuçlanacağını düşünüyor. Çalışmaya katılanların bir kısmı iletişim ve topluluk inşa etme arasındaki fiziki engellerin gelecek yarım yüzyılda çoğunlukla ortadan kalkacağını söylerken büyük çapta bağlanabilirliğin dünyanın büyük sorunlarına karşı daha iyi bir iş birliği geliştirilmesine, varlık ve gücün daha eşit şekilde dağıtılmasına, bilgi ve kaynaklara erişimin kolaylaşmasına yol açacağını umuyor.

Ütopik iyimserlere kötü haberler

Pew şirketinin yaptığı çalışmanın bir sonraki bölümünde ise az önce eşitlik ve ilerlemeye dair sıralanan ütopik senaryoların tam aksi yorumlar yer alıyor. Kimileri internetin geleceğini büyük bir eşitlik faktörü olarak görürken kimileri de teknolojinin rahatlıkla bir kontrol ve sömürü aracı olarak kullanılabileceği uyarısında bulunuyor:

Araştırmaya katılanların çoğunluğu, dijital hayatın gelecek yıllarda sosyoekonomik merdivenin tepesindeki insanların yaşamlarını geliştireceği konusunda hemfikir. İnternet kullanımının 50 yılda insanların çoğu için olumsuz yönde bir değişim getireceği tahmininde bulunan büyük bir kesim, mevcut eğilimlerin devam etmesinin çoğunlukta kalan kesimi ayrıcalıklı sınıfın epey gerisinde bırakan ekonomik uçurumu daha da açmasından endişeli. Öte yandan bazı uzmanlar, şirketlerin kendi kendilerini düzenlemelerini, pazar kapitalizmi nedeniyle muhtemel bir deva olarak görmüyor.

Altı çizilen kaygılardan biri de “insanların sayborglara dönüşmesi ya da yapay zekanın insandan daha zeki olması” hâlinde neler olacağına dair. Bazı katılımcılar sinir implantlarının insanların beyinlerinin internete bağlanmasını sağlayan bir dünyada mevcut yeniliklerin muhtemelen karanlık tarafına kafa yoruyor ve teknolojinin insan düzeyinde yapay zekaya doğru, hatta onun da ötesine geçme olasılığına dair endişelerini paylaşıyor.

Kimileri de gerçek manada insan unsurunun olmadığı bir dünyaya doğru sürüklenme konusunda endişelerini dile getiriyor. Ankete katılan bir uzman, “Korkarım ki kendi kendini idare eden yapay zekanın toplum adına kararlar aldığı, varsıllar ve yoksullar arasında önemli eşitsizliklerin olduğu son derece distopik bir duruma varacağız.” diyor.

Bazı uzmanlar da daha az çalışmanın, ideal boş zaman hayalinin tam tersi etki yapmasından kaygılanıyor. Seton Hall Üniversitesinin idarecisi Mark Maben “Ebeveynlik, gönüllülük, yaşam boyu öğrenme, akıl hocalığı, boş zaman değerlendirme, sanatsal üretim ve diğer uğraşlar itibar ve kabul görmeli. Ancak bugüne dek ekonomik bozulmaya milliyetçilik, otoriterlik, günah keçisi ilan etme, ‘ötekine’ karşı şiddet uygulama ve gelecek olanı inkâr etme ile karşılık verildi. Teknolojik ilerlemenin hayatlarımızı iyileştirme potansiyeline inanmakla birlikte, bu ilerlemeyi toplumsal fayda için başarılı bir şekilde yönetebileceğimize inanmıyorum.” diyor.

Dijital tecrübeler sahici insan etkileşimini tehdit ediyor. Katılımcıların bir kısmı, birçok insanın sanal dünyalarda kendi rızalarıyla tecride girdikleri bir gelecek tahmini yapıyor ya da gerçek dünyadaki yüz yüze toplumsal etkileşimlerden daha çekici görünen kişiselleştirilmiş algoritma-avatar temelli online ilişkiler öngörüsünde bulunuyor. Kimileri de insanların kontrol altındaki dijital çevrelerde harcadıkları onca saatin kişileri olumsuz biçimde etkilemesinden endişe duyuyor.

Bazı uzmanlar 2069’da gezegenin artık yaşamı destekleyemez hâle gelmesi durumunda, geleceğin dijital dünyasının özelliklerini belirlemeye yönelik böyle bir girişimin boş olacağı uyarısını yapmadan geçemiyor.
Bazı uzmanlar 2069’da gezegenin artık yaşamı destekleyemez hâle gelmesi durumunda, geleceğin dijital dünyasının özelliklerini belirlemeye yönelik böyle bir girişimin boş olacağı uyarısını yapmadan geçemiyor.

Sürekli veri izleme ve gözetleme aşırı bağlantının bir koşulu. Ankete katılanların çoğu, insanların rahatlık ve algılanan güvenlik uğruna çoktan mahremiyetten vazgeçtiğini ve bu eğilimin artmasını beklediklerini söylüyor.

Yanlış bilgilendirme ve güvensizlik internette olumlu yönde büyüme için ele alınmalı. Katılımcıların bir kısmı sürekli yanlış bilgi akışının ve verilerin kitlesel boyutta kötüye kullanılma potansiyelinin getirdiği zorluklardan bahsediyor. Online topluluklar üzerine araştırmalar yapan bir katılımcı, “Kötü niyetli aktörlerin rahatlıkla başkasıymış gibi davranıp insanların fikirlerini manipüle edebildiği online topluluk ve kimlik problemlerini yaşamaya devam edeceğiz.” diyor.

Güvenlik sorunları süregelen bir engel olacak. Güney Afrika merkezli medya hizmetleri şirketi TopEditor International’ın CEO’su Llewellyn Kriel “Verilen bütün güvencelere rağmen güvenlik her türlü teknolojinin önündeki en büyük engel hâline geldi. Bunu on yıl önce tahmin etmiştik ama işler hayalimizin bile ötesinde kötüleşiyor. ‘Şeylerin İnterneti’ bunu kat be kat kötüleştirecek. Yapay zekâ kişisel, kurumsal ve ulusal güvenliği çözebileceğine dair şimdiye dek hiçbir emare göstermedi.” ifadesini kullanıyor.

Araştırmada ayrıca, iklim değişikliği, internet ve insan ırkının geleceği de katılımcıların öne çıkardığı başlıklar arasında yer alıyor. Gelgelelim bazı uzmanlar 2069’da gezegenin artık yaşamı destekleyemez hâle gelmesi durumunda, geleceğin dijital dünyasının özelliklerini belirlemeye yönelik böyle bir girişimin boş olacağı uyarısını yapmadan geçemiyor.

Pew şirketinin yaptığı araştırmanın üzerinden yaklaşık altı yıl geçse de dijital hayatın geleceği günümüzün en çok tartışılan konuları arasında yer almaya devam ediyor. Bu araştırmada dile getirilen bazı kaygılar bugün de tazeliğini koruyor, iyimser hayallerse hâlâ gerçekleştirilmeyi bekliyor.

* Bu yazı Pew Araştırma Merkezinin 2019’da Kathleen Stansberry, Janna Anderson ve Lee Rainie’nin imzasıyla yayımladığı “Experts Optimistic About the Next 50 Years of Digital Life” başlıklı çalışmasından özetlenerek alınmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım