Yahudi yerleşimcilerin Kudüs'teki ilk adresi
Kudüs surlarının dışında, 1860'da kurulan ilk Yahudi yerleşimi Mişkenot Şaananim'in ve finansörü Moses Montefiore'nin hikâyesi...
Osmanlı döneminde Filistin'e ilk Yahudi göçü, 1492'de İspanya'dan kaçmak zorunda kalan bir grup Yahudi'nin önce Taberiye daha sonra da Kudüs bölgelerine yerleşmesiyle gerçekleşmişti. Yahudilerin bir araya gelerek Filistin topraklarına göçünü teşvik eden ilk kişi Yosef Nassi idi. Portekiz asıllı bir Seferad Yahudisi olan Nassi, Osmanlı sarayında kabul görmüş, Kanûnî Sultan Süleyman ve oğlu İkinci Selim tarafından da bizzat kabul edilmişti. Bu yakın münasebetler ve üst düzey isimler nezdinde kazandığı güven sayesinde, Taberiye bölgesinde ilk Yahudi kolonisi bu dönemde kuruldu. Kudüs'e Yahudi iskanı içinse, aradan biraz zaman geçmesi gerekti.
- Kanûnî Sultan Süleyman'ın fermanıyla Ağlama Duvarı'na dokunarak ibadet etme imtiyazını elde eden Yahudiler, sur içinde yüzyıllardır yaşayan küçük bir Yahudi cemaati dışında, Kudüs'e yerleşme hakkına sahip değildi.
1800'lerin ilk yarısından itibaren, Avrupalı devletlerin Kudüs'te diplomatik temsilcilik açmalarıyla paralel olarak, şehre dışarıdan yerleşimler de artmaya başladı. Bu dönemde Yahudiler, Filistin'in çeşitli bölgelerinde küçük koloniler halinde yaşıyor, Kudüs'e de gelip gidiyorlardı. ABD'li bazı Hristiyan akımların Kudüs'ü "dinî" gerekçelerle ziyaret etmeye başlamasıyla birlikte, Siyonizm, dinî bir akım olarak Filistin topraklarında ilk kez bu süreçte boy gösterdi. Yine de bu dönemde Kudüs'te Yahudilerin yerleştiği sabit bir mahalle veya semt bulunmuyordu. Şehir hâlâ Müslümanlar ve Hristiyanlarca meskun durumdaydı.
Yahudiler için Kudüs'te ilk yerleşim birimlerini kuran, onların şehirde kalıcı hale gelmesini sağlayan kişi ise İtalyan asıllı İngiliz Yahudi milyarder Sir Moses Montefiore idi.
Filistin'deki İngiliz diplomatik misyonuyla İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliği arasında mekik dokuyan Montefiore, Sultan Abdulhamid'in tahta çıkmasından çok önce, Yahudilerin Kudüs'e akın etmesine yol açacak süreci de başlatan kişiydi aynı zamanda. Kudüs surları dışında Montefiore'nin Yahudiler için inşa ettirdiği "Mişkenot Şaananim" semti, günümüzde de muhafaza edilmektedir.
Moses Montefiore, İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan İtalyan asıllı anne-babasının iş seyahatinde bulunduğu İtalya'nın Livorno kentinde, 1784'de dünyaya geldi. Birkaç aylıkken yeniden döndükleri Londra'da, gençlik yıllarından itibaren ticaret, bankacılık ve sigortacılıkla ilgilendi. Edindiği muazzam servet sayesinde İngiliz siyasetinde de etkili bir isim haline gelen Montefiore, 40 yaşında emekliye ayrıldı ve kendisini tamamen Yahudilerin Filistin bölgesinde güvenli şekilde yerleştirilmesi idealine adadı. Eşi Judith'in kız kardeşi Hannah kanalıyla ünlü Rotschild ailesiyle de akraba oluşu, gücünü ve manevra kabiliyetini artırmıştı.
1827-1875 yılları arasında Filistin'i yedi defa ziyaret eden Montefiore, yaptığı bağışlarla Filistin Yahudilerinin ekonomik durumlarının düzeltilmesine yardımcı oldu. 1855'teki ilk İstanbul ziyaretinde Sultan Abdulmecid'le, 1863'deki ikinci ziyaretinde de Sultan Abdulaziz'le görüşerek, Yahudiler için Kudüs'te kalıcı bir yaşam alanı oluşturulması için nabız yokladı. Kendisini son derece kibar karşılayan Osmanlı yönetimi, Filistin'de Yahudiler için hastane ve okul inşa edilmesi tekliflerini geri çevirdi.
Moses Montefiore'nin ilgisi sadece Filistin'deki Yahudilere yönelik değildi. Osmanlı İmparatorluğu'nun yanı sıra, Rusya'dan Fas'a kadar birçok ülkeyi ziyaret ederek yönetimleriyle temas kurmuş, Yahudilerin şartlarının iyileştirilmesine çalışmıştı.
Kudüs'ü 1839'daki ziyareti sırasında, Moses Montefiore, bugünkü El Halil Kapısı'nın güneybatısına düşen tepelik araziyi satın aldı. 1857'de, buraya yerleştirilecek Yahudilerin gıdalarını sağlama adına, bir un değirmeni inşa ettiren Sir Montefiore, 1860'da burada ilk Yahudi yerleşimini resmen tesis etti.
İsmi "Mişkenot Şaananim" konulan semt, bu tamlamanın manasını bire bir yansıtan bir görüntüdeydi: Sükûnetli meskenler.
Salgın hastalıklar, bedevîlerin baskınları, hırsızlık gibi çeşitli nedenlerle, sur dışında yaşamak güvensizdi. Moses Montefiore özellikle fakir Yahudi aileleri buralarda iskan ettirerek, semtin ilgi görmesini sağlamaya çalıştı.
Aşkenaz ve Seferad kökenli Yahudiler için de buraya yakın iki mahalle kuran Moses Montefiore, 1875'teki son Kudüs seyahatinin ardından Londra'ya döndü. İsmini artık sadece tarih meraklılarının hatırladığı Moses Montefiore, 1885'te Londra'da öldüğünde, arkasında on binlerce Yahudi'nin iskân edildiği mahalleler ve semtler bırakmıştı.
El Halil Kapısı'ndan dışarı çıkıp, yüzünüzü güneybatıya doğru döndüğünüzde, Mişkenot Şaananim tam karşınızdadır. Şimdi artık hatıra niyetine muhafaza edilen un değirmenini ve tepeye sırt sırta yerleştirilmiş kahverengi kiremitli evleri izlerken, yakın tarihte Kudüs'ün Yahudilerce iskân edilişinin en önemli basamağını görmekte olduğunuzu fark ederseniz, Filistin'le ilgili ciddi bir makale okumuş kadar olursunuz.