Ürdün Nehri'nin kutsal suları

Ortada, Ürdün'den vaftiz su sağlayan bir şirket olan Uluslararası Ürdün Nehri Su Şirketi'nin temsilcisi olan Amerikan Albay, yanında Eriha valisi ve Kudüs patriğinin temsilcisi.
Ortada, Ürdün'den vaftiz su sağlayan bir şirket olan Uluslararası Ürdün Nehri Su Şirketi'nin temsilcisi olan Amerikan Albay, yanında Eriha valisi ve Kudüs patriğinin temsilcisi.

Osmanlı döneminde, Ürdün Nehri'nden su alma ve pazarlama imtiyazı, ABD'li bir şirkete verilmişti. 1906'da kurulan Ürdün Nehri Uluslararası Su Şirketi, vaftiz ve hatta tüketim için kullanılan suyu, dünyanın çeşitli ülkelerine satıyordu.

1906 sonbaharında, Amerika’nın Kentucky eyaletinden bir işadamı kutsal topraklara bir vizyonla geldi:

Kutsal sulardan kutsal olmayan paralar kazanmak.
Şeria Nehri, Hz. İsa'nın Hz. Yahya tarafından vaftiz edildiğine inanılan nehir olması nedeniyle Hristiyanlıkta önemli bir hac merkezidir. Kuzey'deki İsrail ile Güney'deki Filistin ve Ürdün arasındaki doğal bir sınır olan nehir, kuzeydeki Celile Denizi'nden güneydeki Ölü Deniz'e akmaktadır.
Şeria Nehri, Hz. İsa'nın Hz. Yahya tarafından vaftiz edildiğine inanılan nehir olması nedeniyle Hristiyanlıkta önemli bir hac merkezidir. Kuzey'deki İsrail ile Güney'deki Filistin ve Ürdün arasındaki doğal bir sınır olan nehir, kuzeydeki Celile Denizi'nden güneydeki Ölü Deniz'e akmaktadır.

Albay Clifford E. Nadaud, Ürdün (Şeria) Nehri'nden alınan suyu Hristiyan çocukları vaftiz etmek ve Hristiyan dininin diğer ihtiyaçları için tedarik etmek üzere bir şirket kurdu.

Osmanlı yönetiminde suyu almak için izin aldı ve Kudüs'teki Amerikan Konsolosluğu da su ihracatına damga basmayı ve diplomatik onay vermeyi kabul etti.

1906 yılına ait bu kare, ilk parti depolamanın gerçekleşmesi anısına çekilmiştir.
1906 yılına ait bu kare, ilk parti depolamanın gerçekleşmesi anısına çekilmiştir.

Albay Nadaud, Ürdün'den gelen suyu dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için özel fıçılar getirdi. Su, fıçılara doldurulmadan önce kaynatılıyor ve fıçılara Amerikan Konsolosluğu’nun mührü basılıyordu.

Nadaud, Ürdün Nehri'nin sularıyla doldurulan düzinelerce fıçı ile İsrail topraklarına geldi.

The Bee gazetesinin "Ürdün Nehri'nden Su" başlıklı haberi.
The Bee gazetesinin "Ürdün Nehri'nden Su" başlıklı haberi.
Sonuçta, Hz. İsa'nın vaftiz edildiği kaynaktan bir şişe su satın almak istemeyen biri olur muydu ki?
Hashkafa'da yayımlanan 26 Kasım 1906 tarihli haber.
Hashkafa'da yayımlanan 26 Kasım 1906 tarihli haber.

İsrail gazetesi Hashkafa'nın muhabiri, kurnaz işadamına "Bunun iyi bir kâr getirecek büyük bir iş olacağına inanıyor musunuz?" diye sorduğunda "Umarım... Eminim! Elbette!" diye cevaplamıştı Clifford, birçok Amerikalı girişimci gibi, işin de sabır gerektirdiğini biliyordu. "İki veya üç yıl kâr etmeden geçecek ve bu süre zarfında çok para harcayacağız, ancak ondan sonra iş, ona yatırım yapan şirketin lehine kar edecek." demişti.

“Vizyonunu” ciddiye alan Clifford’ın nâmı Kentucky'den dünyanın dört bir yanına yayıldı, hatta Yeni Zelanda'ya kadar ulaştı.

Yeni Zelanda gazetesinin 21 Aralık 1906 tarihli haberi.
Yeni Zelanda gazetesinin 21 Aralık 1906 tarihli haberi.

Bu girişimin “kârlı büyük bir iş” olup olmadığı mevzusunu bir kenara bırakırsak, bu hikâyeyi yazan Hashkafa muhabiri, tarihî Filistin topraklarında azgın bir cerahat gibi dört bir yana sıçrayan Yahudi yayılmacılığının geleceğini iyi okumuş olacak ki, “Ülkemiz altın, gümüş ve değerli taşlar ihraç etmiyorsa, belki alternatif ihracatlarımız vardır, bunlardan biri de Hristiyanlar için Ürdün sularıdır. Belki de yakında bir Yahudi şirketi, diasporada yaşayan Yahudilere İsrail toprağı tedarik etmeye başlayacaktır?” demişti.