Siyonist terörün kurbanı bir İngiliz

Walter Guinness'in öldürülmesi, Filistin’deki İngiliz varlığının sona ermesine giden yolda önemli bir adım olmuş ve bu süreçte bölgedeki siyasî dengeler köklü bir şekilde değişmişti.
Walter Guinness'in öldürülmesi, Filistin’deki İngiliz varlığının sona ermesine giden yolda önemli bir adım olmuş ve bu süreçte bölgedeki siyasî dengeler köklü bir şekilde değişmişti.

Walter Guinness, İngiliz siyasetinin önemli isimlerinden biri olmuş ve özellikle Ortadoğu’da yürüttüğü görevlerle tanınmıştı. 1880 yılında doğmuş olan Guinness, 6 Kasım 1944'te, Kahire'de Lehi adlı Siyonist bir yeraltı örgütü tarafından gerçekleştirilen bir suikasta kurban gitmişti. Bu olay, hem İngiliz hükümeti hem de Ortadoğu'daki Siyonist hareketler için büyük bir şok olmuştu. Guinness suikastı, İngiltere'nin Filistin üzerindeki politikasına yönelik ciddi bir eleştiri olarak kabul edilmiş ve bu suikast, II. Dünya Savaşı’nın son yıllarında İngiltere ve Siyonist hareketler arasındaki gerilimi artırmıştı.



Anglo-İrlandalı bir asker ve politikacı olan Walter Guinness (1. Baron Moyne), Lehi adlı Siyonist yeraltı örgütü tarafından öldürülmüştü.
Anglo-İrlandalı bir asker ve politikacı olan Walter Guinness (1. Baron Moyne), Lehi adlı Siyonist yeraltı örgütü tarafından öldürülmüştü.

Walter Guinness, Guinness ailesinin bir üyesi olarak dünyaya gelmişti. Ailesi, ünlü Guinness bira markasının sahibi olan köklü bir İrlandalı aileydi. Eğitim hayatını Eton College ve ardından Oxford Üniversitesi'nde tamamlamıştı. Eğitimini tamamladıktan sonra askerî ve siyasî kariyerine başlamıştı. I. Dünya Savaşı sırasında aktif olarak cephede bulunmuş ve çeşitli askerî görevlerde yer almıştı. Savaşın ardından siyasete atılmış ve 1912 yılında Muhafazakâr Parti’den milletvekili seçilmişti. Siyasî kariyeri boyunca pek çok önemli pozisyonda bulunmuş ve çeşitli hükümetlerde bakanlık yapmıştı.

Guinness, 1932 yılında İngiliz hükümeti tarafından Lordlar Kamarası'na atanmış ve Baron Moyne ünvanını almıştı. Bu dönemde, Ortadoğu politikaları üzerinde etkili olmuş ve özellikle İngiliz İmparatorluğu’nun çıkarlarını korumaya yönelik stratejiler geliştirmişti.

  • 1941 yılında Ortadoğu İşleri Bakanı olarak atanmış ve bu görevdeyken Filistin ve Arap dünyası üzerindeki İngiliz politikalarını yönetmişti. Baron Moyne, bu görevinde özellikle Filistin’de Yahudi göçünü kısıtlayan politikalar izlemişti.

İngiliz hükümeti, Yahudi göçünü sınırlayarak bölgede Arap nüfusunun tepkisini azaltmayı amaçlamıştı. Ancak bu politikalar, Siyonist hareketler tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştı.

İngiliz kabinesinin Ortadoğu'dan sorumlu bakanı Baron Moyne, bu görevinde özellikle Filistin’de Yahudi göçünü kısıtlayan politikalar izlemişti.
İngiliz kabinesinin Ortadoğu'dan sorumlu bakanı Baron Moyne, bu görevinde özellikle Filistin’de Yahudi göçünü kısıtlayan politikalar izlemişti.

Baron Moyne’nin Filistin’deki Yahudi göçüne karşı aldığı önlemler, Siyonist grupların ona yönelik düşmanlığını artırmıştı. Filistin’e Yahudi göçünü sınırlandıran politikaları, Siyonist liderler tarafından bir tehdit olarak görülmüş ve bu durum Moyne'yi hedef haline getirmişti.

Lehi adlı Siyonist yeraltı örgütü, Moyne’yi İngiltere’nin Yahudi karşıtı politikalarının sembolü olarak görmüş ve onu öldürmeyi planlamıştı.
Lord Moyne, aralarında Yitzhak Şamir’in de bulunduğu bir suikastla Siyonist terör örgütü Lehi tarafından Mısır’da öldürüldü.
Lord Moyne, aralarında Yitzhak Şamir’in de bulunduğu bir suikastla Siyonist terör örgütü Lehi tarafından Mısır’da öldürüldü.

Lehi örgütü, o dönemde Filistin'de İngiliz yönetimine karşı savaşan radikal bir Siyonist grup olarak biliniyordu ve Filistin’de bir Yahudi devleti kurma hedefini savunuyordu.

Lehi örgütü, Moyne'nin politikalarını ve İngiltere'nin Filistin’deki tutumunu protesto etmek amacıyla suikast planını devreye sokmuştu. 6 Kasım 1944'te, Lehi üyeleri Eliyahu Hakim ve Eliyahu Bet-Zuri, Moyne'yi Kahire'de hedef almıştı. O gün, Moyne, Kahire'deki İngiliz büyükelçiliği yakınlarında arabasıyla seyahat ederken, iki Lehi üyesi onu pusuya düşürmüştü. Moyne'ye ateş açılmış ve ciddi şekilde yaralanmıştı. Olay yerine gelen güvenlik güçleri saldırganları yakalamış, ancak Moyne kurtarılamamış ve kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti.

Bu suikast, İngiltere ve Siyonist hareketler arasında büyük bir krize yol açmıştı. İngiliz hükümeti, Moyne'nin öldürülmesini şiddetle kınamış ve suikastı gerçekleştirenlerin adalet önüne çıkarılmasını talep etmişti. Eliyahu Hakim ve Eliyahu Bet-Zuri, kısa bir süre içinde yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmışlardı. Suikastın ardından, İngiltere ile Siyonist gruplar arasındaki ilişkiler daha da gerilmişti. İngiliz hükümeti, Filistin'deki Siyonist hareketleri daha sıkı bir şekilde kontrol altına almaya çalışmış, ancak bu durum Filistin’deki Siyonist direnişi daha da artırmıştı.

Lord Moyne'un Kahire'deki cenaze töreni.
Lord Moyne'un Kahire'deki cenaze töreni.
  • Baron Moyne'nin suikastı, Ortadoğu’daki İngiliz politikalarının tartışmaya açılmasına da neden olmuştu.

Suikast, İngiltere’nin Filistin’de izlediği politikaların başarısız olduğunu ve bölgedeki çatışmaları daha da derinleştirdiğini göstermişti. Siyonist liderler, İngiltere’nin Filistin’deki Arap yanlısı tutumunu eleştirirken, İngiliz yetkililer ise Siyonist hareketlerin radikal yöntemlerine karşı sert tedbirler almaya başlamıştı. Bu durum, Filistin'deki Siyonist hareketlerin bağımsızlık taleplerini daha da güçlendirmiş ve İngiltere'nin bölgedeki kontrolünü zayıflatmıştı.

Baron Moyne suikastı, resmî Yahudi örgütleri tarafından da kınanmıştı.
Baron Moyne suikastı, resmî Yahudi örgütleri tarafından da kınanmıştı.

Walter Guinness'in suikastı, aynı zamanda Siyonist hareketlerin uluslararası alandaki imajını da etkilemişti. Lehi örgütü, bu suikastı gerçekleştirerek İngiltere'ye karşı açık bir meydan okuma sergilemişti, ancak bu durum Siyonist hareketin bir kısmı tarafından da eleştirilmişti.

Haganah gibi daha ılımlı Siyonist gruplar, Lehi'nin bu radikal eylemini kınamış ve İngiltere ile daha barışçıl yollarla anlaşmaya varılmasını savunmuşlardı. Bununla birlikte, Lehi örgütü ve benzer radikal gruplar, Filistin’de bağımsız bir Yahudi devleti kurulması amacıyla şiddetli yöntemlere başvurmanın gerekli olduğuna inanmışlardı.

  • Baron Moyne’nin öldürülmesi, aynı zamanda Yahudi göçmenlerin Filistin’e kabulü konusundaki tartışmaları da alevlendirmişti.
Lord Moyne'nin katillerinin infazıyla ilgili Kahire'ye gönderilen telgraf.
Lord Moyne'nin katillerinin infazıyla ilgili Kahire'ye gönderilen telgraf.

O dönemde, Avrupa’da Nazi zulmünden kaçan birçok Yahudi, Filistin’e göç etmek istemişti. Ancak İngiltere, bölgedeki Arap nüfusunun tepkisini çekmemek için Yahudi göçünü kısıtlayan politikalar uygulamıştı. Moyne'nin öldürülmesi, İngiltere'nin bu politikalarını gözden geçirmesine yol açmış, ancak Filistin'deki çatışmaların çözümüne yönelik somut bir adım atılamamıştı.

Walter Guinness, 1. Baron Moyne'nin suikastı, sadece bir İngiliz devlet adamının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmamış, aynı zamanda Ortadoğu’daki İngiliz politikasının geleceğini de derinden etkilemişti.

Bu suikast, İngiltere’nin Filistin’deki kontrolünü zayıflatmış, Siyonist hareketlerin daha da radikalleşmesine neden olmuş ve bölgedeki çatışmaların derinleşmesine yol açmıştı. Ayrıca, suikastın ardından İngiltere ile Siyonist hareketler arasındaki ilişkiler geri dönülmez bir şekilde bozulmuştu.

Walter Guinness'in ölümü, İngiltere’nin Filistin’deki politikalarını gözden geçirmesine ve bölgedeki çatışmalara yönelik çözüm arayışlarını hızlandırmasına yol açmıştı. Ancak bu süreçte Filistin'deki Siyonist hareketler daha da güçlenmiş ve İngiltere'nin bölgedeki etkisi giderek azalmıştı. Baron Moyne’nin öldürülmesi, Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasına yönelik mücadelenin simgelerinden biri haline gelmiş ve bu olay, bölgedeki siyasî dinamiklerin değişiminde önemli bir rol oynamıştı.

Netice olarak, Walter Guinness, 1. Baron Moyne’nin suikastı, sadece İngiltere'nin Ortadoğu politikasını değil, aynı zamanda Filistin'deki Siyonist hareketlerin geleceğini de şekillendiren kritik bir dönüm noktası olmuştu.