“Sivil” Humeynî Bursa’da
1979 yılında İran’daki devrime öncülük eden Âyetullah Humeynî, 1964 ila 1978 arasında Türkiye ve Irak’taki yaklaşık 14 yıl süren sürgün hayatının başlangıcını Bursa’da yapmıştı. Dini kıyafetler giymesi yasak olduğu için “sivil” haliyle birçok kez fotoğraflanan Humeynî’nin Bursa’daki yaşamı kendisi için birçok ilke sahne olmuştu.
1960’lardan itibaren İran’da Şah yönetimine toplumsal muhalefetin iyiden iyiye güçlenmesiyle, devletin bu durumun müsebbibi olarak gördüğü bazı din adamlarına baskısı artmaya başladı. Rejim safında yer almayan ve 1979 yılında devrime öncülük edecek Âyetullah Humeynî de bu din adamlarından biriydi ve Kasım 1964’te Türkiye’ye sürgün edilmesine karar verilmişti. Humeynî, yanında bulunan ve kendisine refakat eden İran istihbaratı (SAVAK) elemanına söylediği şekliyle “İran ordusunun bütünlüğünü ve anavatanın bağımsızlığını savunduğu için” sürgüne gönderiliyordu.
Bu sürgün günleri, İranlı yazar Baqer Moin tarafından yazılan “Son Devrimci: Ayetullah Humeyni” kitabında oldukça ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Moin’e göre Humeynî, “Politik görüşü nefret ettiği Kemal Atatürk’ün laikliği olan yabancı bir ülkedeydi.” Bu durum Humeynî için “çok inciticiydi çünkü hayatı boyunca İran’ın ikinci bir Türkiye olmasını engellemek için savaşmıştı.”
Türkiye’de sarık, cüppe gibi kıyafetler giymesi yasaklanan Humeynî, “dinî bir kent olan” Bursa’ya götürülmüştü.
İranlı din adamı, burada Millî İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) Farsça bilen Albay Ali Şahin’in himayesine verilmişti ve 3 ay boyunca Şahin’in evinde kaldı.
Moin’in deyimiyle “Türkiye’deki orta halli laik bir asker ailesiyle İran’daki laik düzeni yıkmak isteyen bir adam arasındaki kültür çatışması şiddetliydi.” Ancak kayıtlara göre Humeynî, Şahin’in yanında geçirdiği süre boyunca misafirperverliklerinden çok memnun kaldı. Humeynî, Şahin’in karısı ve kızının, kendi yanında baş örtüsü takması gibi taleplerle zaman zaman gerginliğe sebep olduysa da Şahin ailesi Humeynî’yi oldukça rahat ettirdi ve zamanla birbirlerine alıştılar.
- Sürgün sırasında bir gün Albay Şahin, pantolon ve ceket alarak Humeynî’yi Bursa Ulu Camii’yi gezdirmek istedi. Humeynî ilk başta karşı çıksa da kendisine alınan pantolonu giyerek bunu kabul etti.
Burada, Şahin’in oğlu Tanju’nun sivil kıyafetleriyle kendi fotoğraflarını çektiğini gören Humeynî ilk başta oldukça sinirlendi ve Şahin’den fotoğrafı silmesini istedi. Türk Albaya göre Humeynî, bu sivil kıyafetli fotoğraflarının İran’a gönderilmesinden ve imajının zedelenmesinden korkuyordu. Ancak Şahin’in ifadesiyle daha sonra bu fikre alıştı hatta kendisi fotoğraflarının çekilmesini istedi. Bu fotoğraflar, 1979’daki İslâm Devrimi’nden sonra devlet tarafından yayınlandı.
Humeynî’nin İstanbul’daki Florya sahilinde hayatında ilk defa denize girmek de dahil olmak üzere çok sayıda yeni tecrübeye sahne olan Türkiye’deki 11 aylık sürgün hayatı Ekim 1965 tarihinde sona erdi. İranlı lider, havaalanında kendisini uğurlamaya gelen Şahin ailesiyle sevgi dolu bir şekilde vedalaştı. Türk Albayın deyimine göre Humeynî, ayrılık sırasında “duygularına yenik düşmüştü” ve uçağa bindiğinde gözyaşlarını siliyordu.