Selanik'te parlayan son Osmanlı yıldızı
Halk arasında “Yeni Camii” ismiyle bilinen Hamidiye Camii, Selanik’te 1800’lü yılların sonlarında gelişen ve genellikle Müslüman olan zengin Yahudilerin yaşadığı, Hamidiye Mahallesi’nin tamamlayıcı unsuru olarak inşa edildi. Caminin mimarı, Selanik’te birçok önemli esere imza atan İtalyan mimar Vitaliano Poselli’dir. Sultan Abdulhamid’e nispetle Hamidiye Camii adı alan yapı, Yahudi kültürü ve İslâm inancından toplanan bilgiler etrafında şekillenen mistik bir cemaat olan Sabatay cemaatin inşa ettirdiği ilk camidir.
Bugün Yunanistan'ın ikinci büyük şehri olan ve sahip olduğu kültürel mirasla öne çıkan Selanik, Osmanlı Devleti döneminde de önemli bir merkezdi. İlk kez 1387 baharında Çandarlı Hayreddin Paşa ve Gazi Evrenos Bey kumandasındaki birlikler tarafından fethedilen şehir, daha sonra Osmanlı’nın Timur’a kaybettiği ve dağılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı Ankara Savaşı (1402) sonrasındaki kısa kaos döneminde elden çıkarak Bizans idaresine geçti. Bizans Devleti, şehri, koruyamamaktan korktuğu için bir süre sonra Venedik’e sattı.
‘’Osmanlı Sarığını, Latin külahına tercih eden’’ sefalet altındaki Selanik halkının durumunu göz önüne alan Sultan İkinci Murad, şiddetli bir kuşatma sonucunda 1430 baharında Selanik’i ikinci ve son kez fethetti. Bundan sonra yürütülen iskân politikası ve Sultan İkinci Bayezid döneminde Endülüs’teki kıyımdan kaçarak Osmanlı’ya sığınan Seferad Yahudileri ile şehir yeni bir canlılık kazandı. Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin uzun bir süre, rahat bir şekilde, beraber yaşadıkları Selanik, zamanla önemli bir ekonomik-kültürel merkeze dönüştü.
Osmanlı’nın son zamanlarında etkin bir siyasî muhalefet üssü haline gelen şehir, Balkan Savaşları neticesinde birçok hatıra ve kültürel mirasla beraber elden çıktı. Yunan işgaline uğrayan Selanik, meşhur “Çalın Davulları” türküsünde geçen ‘’Selanik Selanik viran kalasın’’ bedduasının tecellisine muhatap olmuşçasına, büyük bir yıkıma uğradı.
Birçok Müslümanın göçe zorlandığı şehirde, cami ve sinagoglar kiliseye çevrildi. Varlığından ancak eski fotoğraflar üzerinden haberdar olabildiğimiz ve merhum araştırmacı Süheyl Ünver’in “otuza yakın” olarak saydığı minarenin tamamı yok oldu.
Tüm bu kültürel soykırımdan çok az miktarda eser kurtulabildi. Ayakta kalan bu eserlerden biri de gerek mimarisi, gerekse yapım aşamasında destekçileri ile nevi şahsına münhasır bir yapı olan Hamidiye Camii’ydi.
- Halk arasında “Yeni Camii” ismiyle bilinen yapı, Selanik’te 1800’lü yılların sonlarında gelişen ve genellikle Müslüman olan zengin Yahudilerin yaşadığı, Hamidiye Mahallesi’nin tamamlayıcı unsuru olarak inşa edildi.
Cami muhtedi fes tüccarı Ahmet Kapancı tarafından, Selanik Üçüncü Ordu Kumandanı Müşir Mehmet Hayri Paşa himayesinde, Paşa’nın köşkünün karşısına 20 Nisan 1901 ila 10 Nisan 1902 tarihleri arasında yaptırıldı. Caminin mimarı, Selanik’te birçok önemli esere imza atan İtalyan mimar Vitaliano Poselli’ydi. Musevi fabrikatör Georgio Allatini tarafından inşa ettirilen ve Sultan İkinci Abdulhamid’in Selanik’teki sürgün günlerini geçirdiği, bugün valilik binası olarak kullanılan meşhur Allatini Köşkü’nü de yapan Poselli, Balkanlarda tanınan bir mimardı.
Cami, “Dönmeler Camii” olarak da adlandırılıyordu.
Bu isim, caminin bulunduğu Hamidiye Mahallesi’nde oturan ve caminin finansmanını sağlayan Yahudilikten İslâm’a dönmüş zenginler nedeniyle verilmişti.
Mahalleliler Yahudi kültürü ve İslâm inancından toplanan bilgiler etrafında mistik bir cemaat olan Sabataycılığa mensuplardı. Üzerinde birçok komplo teorisi üretilen ve Mesiyanik (İlahi bir kurtarıcıyı bekleyen, kendi içinde özel ritüellere sahip, kıyametçi) bir oluşum özelliği gösteren Sabataycılık, sadece Selanik’te değil, Yahudi nüfusun yoğun olarak yaşadığı İzmir’de de yaygındı. Sultan Abdulhamid’e nispetle bu adı alan Hamidiye Camii de bu cemaatin inşa ettirdiği ilk camiydi.
Batı ve doğu mimarisine, Yahudi kültürel mirasının da eklenmesi ile elde edilen bir tarzda inşa edilen eser, tek kubbeli olarak, iki saat kulesi eklentisiyle beraber yapıldı. Aynı dönemde İstanbul’da ibadete açılan Yıldız Hamidiye ve Büyükada Hamidiye camilerine yapısal olarak benzeyen Yeni Camii, Selanik’te inşa edilen son Osmanlı camisiydi.
Selanik’in 1912 yılında Yunanistan’ın eline geçmesine rağmen ibadetin devam ettiği Hamidiye Camii, 1924 yılında yapılan nüfus mübadelesinin ardından ibadete kapatıldı. Daha sonra minaresi yıkılan yapı, girişindeki çan aksamından anlaşıldığı üzere bir süre kilise olarak işlev gördü. Bir ara mübadele nedeniyle Türkiye’den gelen Rumların da kaldığı cami, uzun bir süre Arkeoloji Müzesi halinde kullanıldı.
Yunanistan tarafından 1986 yılında restore edilen Yeni Camii, bundan sonra Selanik Belediyesi tarafından sergi salonuna çevrildi. Yapı günümüzde hala sergi salonu olarak kullanılıyor.
İnşa edildiğinde geniş bir meydanda olmasına rağmen, bugün binaların arasında sıkışmış vaziyette kalan eser, üzerinde yapılan tahribatlar neticesinde mimari olarak cami olmaktan çok uzaklaştı. İç süslemeleri kazınan, minber vb. birçok aksamı yok olan Hamidiye Camii’nin eski ibadethane günlerini, zamanımızda ancak ayakta kalan mihrabı ve orta dünyanın ortak süsleme sembolü olan, camide de sıkça başvurulan altı köşeli yıldızlar hatırlatıyor.
1924 yılından beridir ibadete kapalı olan ve ezan sesinden uzak kalan Hamidiye Camii, 2013 yılında Gümülcine’den gelen medrese talebelerinin isteği üzerine 90 yıl sonra ilk kez, Selanik Belediyesi tarafından namaz için tahsis edildi. Aynı zamanda bu Osmanlı’dan sonra Batı Trakya ve Adalar haricinde Yunanistan’da bir camide kılınan ilk namazdı.
Namaz hususunda öğrencilere müsaade eden Selanik Belediye Başkanı, Türkiye’nin de yılda bir defa Trabzon’da bulunan Sümela Manastırı’nda ayine izin vermeye başladığına dikkat çekti. Caminin bayram namazında kullanılması için de izin verilmesine rağmen, bölge Müslümanları kendi seçtikleri müftülüğün aksine hükümet tarafından atanan müftünün imam olarak göndermesi üzerine, camiyi boykot ettiler ve bayram namazı üç kişiyle kılındı. Boykotun ardından tekrar ibadete kapatılan cami, 2018 yılı kurban bayramında imam krizinin bölge halkının lehine çözülmesi neticesinde, yoğun bir katılım ile bayram namazına yeniden ev sahipliği yaptı.
Yeni Camii, Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan kayıplardan dolayı yakılan meşhur bir türküye de konu olmuştur:
Yeni Camii avlusunda ezan sesi var / Ezan sesi değil be annem, sevdiğimin yası var...