Sadece Gazze'de değil, Doğu Kudüs'te de on binlerce Filistinli suya hasret
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te ayrım duvarının arkasında yaşayan 100 binden fazla Filistinli, İsrail'e vergi ödemelerine rağmen kavurucu yaz aylarında haftada sadece birkaç saat şebeke suyu alabiliyor.
İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'yı 1967'de işgal etti. İsrail'in Filistin topraklarını ele geçirmek ve üzerinde yaşayan Filistinlileri sürme çabası üzerine kurulu işgal politikası, ilk günden bu yana beraberinde birçok sorunu getirdi.
İsrail'in işgal ettiği Filistin beldeleri boyunca ördüğü ayrım duvarının arkasında kalan Doğu Kudüs'ün Kufr el-Akab Mahallesi bunun en açık örneklerinden birisi.
İsrail, 1967'de Doğu Kudüs'ü işgal ettikten sonra yaklaşık 300 nüfuslu kırsal bir köy niteliğindeki Kufr el-Akab Mahallesi'ni de İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi'nin sınırları içine kattı.
İsrail'in 2000'li yıllarda Batı Şeria'da örmeye başladığı beton duvar, Kufr el-Akab ile İsrail'in işgali altındaki Doğu Kudüs'ü ayırdı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinliler, kentteki kalıcı oturumlarını kaybetmemek için Doğu Kudüs'te yaşamak zorunda.
İsrail makamlarının Doğu Kudüs'te Filistinlilerin yaşadığı bölgelerde inşaat ve yapı ruhsatlarında kısıtlayıcı uygulamaları nedeniyle duvarın arkasında kalan bu denetimsiz mahalle onlarca katlı binanın yükseldiği konut projeleriyle doldu taştı. Filistinlilerin yaşadığı bu "getto"nun nüfusu 2002-2020 arasında 25 binden 90 bine fırladı.
Kufr el-Akab Mahallesi'ndeki konut fiyatları Doğu Kudüs'e oranla altıda bir oranla daha ucuz.
Filistinliler, konut sorunundan kaçmak için sığındıkları altyapı, çöp, elektrik, trafik gibi birçok sorunun yaşandığı Kufr el-Akab Mahallesi için "yüksek katlı apartmanlarla dolu bir mülteci kampı" tanımını yapıyor.
Bitmeyen su krizi
Doğu Kudüs'ün kuzeyindeki kötü şöhretli Kalandiya kontrol noktasını geçtikten sonra başlayan bu mahalle sıkışık ve kaotik trafiğinin yanı sıra, yol boyunca göze çarpan çok katlı binalarla öne çıkıyor.
- Doğu Kudüs'te 100 binden fazla Filistinliye ev sahipliği yapan bu mahalle, şimdi de haftada en fazla 12 saat şebeke suyunun verildiği bir krizi yaşıyor.
Filistinliler, İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi'ne vergi ödemelerine rağmen sorunlarına yanıt alamadıklarının altını çizerek Ramallah'taki su idaresinin de sorumlu olarak İsrail tarafını gösterdiğinin altını çiziyor.
- Çözüm için binaların tepelerine koydukları her biri 1,5 tonluk su tankerleriyle su ihtiyaçlarını gidermeye çalışan Filistinliler, binaların çatılarına mantar gibi dizilmiş su tankerlerinin çatıya bindirdikleri yükle yapısal tehdit doğurduğuna dikkat çekiyor.
Filistinliler özel şirketlerden aldıkları suyun, ekonomik maliyetinin fazla olduğunu, suyun denetlenmediğini ve güneş altında plastik tankerlerde bekleyen suların sağlık tehdidi oluşturduğunu anlatıyor.
Taşıma suyla düzen dönmüyor
Kufr el-Akab Mahallesi Konseyinden Dr. İyad Sanduka, Kufr el-Akab Mahallesi sakini Filistinlilerin İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesine vergilerini ödediklerini ancak buna karşın hizmet almadıklarını anlattı.
Mahallede altyapı, çöp gibi birçok sorunun bir arada yaşandığını, "su sorununun hem eski hem yeni olduğunu" belirten Sanduka, şöyle konuştu:
"İki sene önce de benzer sıkıntıyı çekiyorduk, protesto gösterileri yaptık bir nebze değişim oldu ancak çözüm getirilmedi. Haftada en fazla 12 saat su veriliyor. Burada hastanelerimiz okullarımız var, yaklaşık 120 bin insan yaşıyor ve su gerekiyor."
Sanduka, binaların tepelerine yerleştirilen su tankları ile soruna çözüm bulmaya çalıştıklarını belirtti. Su tanklarına taşınan suyun sağlık sorunları doğurduğuna dikkati çeken Sanduka bu çözümün ayrıca bölge halkı için maliyetli olduğunu ekledi.
Kufr el-Akab sakini Hassan Halavani de bölgede şebeke suyunun eksikliğinin sadece sorunlardan biri olduğuna işaret ederek binaların tepesine yerleştirilmiş su tanklarıyla çözüm bulmaya çalıştıklarını anlattı.
Satın aldıkları suyun sağlık açısından sorunlu olduğuna dikkati çeken Halavani, binaların tepesine yerleştirilmiş tonlarca litre su taşıyan tankların binanın yapı güvenliği açısından da tehdit oluşturduğuna dikkati çekti.
Halavani, "İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi, İsrail Meclisi, İsrail Yüksek Mahkemesi, Filistin Su İdaresi vb. nereye giderlerse gitsinler tüm mesullerin sorumluluğu birbirine attığını, sorunlarına çözüm bulamadıklarını" dile getirdi.
Refah'ın su kaynaklarının yüzde 40'ı yok edildi
Gazze Şeridi'nin dört bir yanındaki Filistinliler aylardır İsrail işgali altında açlıkla ve susuzlukla saldırı altında tutulurken, şeridin en güneyinde yer alan Refah kenti de, İsrail ordusunun mayısın ilk haftasından bu yana aralıksız devam ettiği kara saldırıları nedeniyle kentin afet bölgesi haline geldi ve su kaynaklarının yüzde 40'ını kaybetti.
İsrail Refah'a hava saldırılarına devam ederken, kentin binalar, tesisler, su ve kanalizasyon şebekesi, sokaklar, çarşı-pazar, kültür merkezi, kütüphane ve park gibi kamu alanları dahil olmak üzere kentin altyapısı sistematik olarak yok edilmeye devam ediyor.
Ebubekir Caddesi'nden Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırına kadar kentin güney bölgesi yıkan; doğuda Refah Sınır Kapısı'na bitişik Selahaddin Caddesi'nden batıdaki sahildeki Reşid Caddesi'ne kadar her yeri yıkıntılar içinde bırakan İsrail güçleri, son olarak, Refah'ın batısındaki Tel Sultan Mahallesi'nde bir kuyu ve ana su tankını havaya uçurdu.
Su deposunun bombalamasının ardından zaten ciddi bir su sıkıntısı çeken Refah kentinde ana içme suyu krizi daha da kötüleşti.