Modern çağda bir müfessir: Âişe Abdurrahman

Âişe Abdurrahman, uzun ömrünü çok sayıda kıymetli eserle taçlandırdı.
Âişe Abdurrahman, uzun ömrünü çok sayıda kıymetli eserle taçlandırdı.

Mısır'ın önde gelen ilim insanlarından biri olan Âişe Abdurrahman; gazete yazarlığı, edebiyat ve İslâmî ilimler sahasında verdiği eserler ve Kur'ân-ı Kerîm tefsiriyle tanınıyor. Babası da Ezher mezunu disiplinli bir hoca olan Âişe Abdurrahman’ın 1934’ten itibaren tam 60 yıl sürecek gazete yazarlığı serüveni, ülkedeki çiftçilerin yaşadığı zorlukları anlattığı makalesini Mısır’ın en büyük gazetesi Ahram’a göndermesiyle henüz 21 yaşındayken başlar. İlerleyen yıllarda, hem Ezher’de hem de Kral Fuad Üniversitesi’nde Arapça ve İslâmî ilimlere yoğunlaşan Âişe Abdurrahman, kariyer basamaklarını hızla tırmanarak 1962’de profesörlük payesini elde eder ve Kahire’deki Ayn Şems Üniversitesi’nde göreve başlar. Bu süreçte çalışmalarını sürdüren Âişe Abdurrahman, Kur’ân’ın kapsamlı bir tefsirini de kaleme alır. 1 Aralık 1998’de Kahire’de vefat eden Âişe Abdurrahman, ardında 40’dan fazla kitap, binlerce gazete yazısı ve yüzlerce ilmî makale bırakmıştır.

Mısır’ın Dimyat şehrinde dünyaya gözlerini açtığında, tarihler 6 Kasım 1913’ü gösteriyordu. Babası Abdurrahman, Ezher mezunu disiplinli bir hocaydı. Âişe ismini verdiği kızını, küçük yaştan itibaren kendi kontrolünde ve gözetiminde yetiştirecekti.

İlk yıllar her şey normal seyrinde ilerlerken, Âişe, ilkokul çağında okula gitmek istediğini babasına bildirdi. Bu, o dönemde kız çocuklarını kendi evlerinde bizzat yetiştiren Ezherliler için, kabul edilemeyecek bir durumdu. Âişe, evde kendisine sürpriz bir destekçi buldu:

  • Annesi tarafından dedesi olan Şeyh İbrahim Menhûcî. Güngörmüş, geniş ufuklu bir âlim zat olan Şeyh İbrahim, torunu Âişe’nin sadece okula kaydolmasını değil, hayatının ileriki safhalarında Mısır’ın en büyük gazetesi Ahram’da makaleler neşretmesini de canı gönülden destekleyecekti.

Âişe Abdurrahman, Mısırlı çiftçilerin yaşadığı zorlukları anlattığı uzun makalesini Ahram’a gönderdiğinde, henüz 21 yaşındaydı. Bir yandan üniversiteye hazırlanırken, diğer yandan basın-yayın işlerine bir köşesinden girmeyi düşünmüştü. “Belki yayımlanır” diye gönderdiği makale, Ahram’ın birinci sayfasından anons edilerek okurlara sunulduğunda, Âişe Abdurrahman’ın 1934’ten itibaren tam 60 yıl sürecek gazete yazarlığı serüveni de başlamış oluyordu. Yazılarında künye olarak kullandığı “Bintu’ş-Şâti” (Sahilin kızı) ifadesi, doğup büyüdüğü Dimyat şehrine bir atıftı.

Âişe Abdurrahman, kızların okula gönderilmediği bir ülkede, engelleri aşabilmiş bir isimdi.
Âişe Abdurrahman, kızların okula gönderilmediği bir ülkede, engelleri aşabilmiş bir isimdi.

Ertesi yıl -ismi daha sonra Kahire Üniversitesi’ne dönüşecek olan- Kral Fuad Üniversitesi’ne başladı.

O sırada elinde, Ezher’den alınmış bir öğretmenlik sertifikası vardı. Âişe Abdurrahman’a verilen sertifika, Ezher tarihinde ilk kez bir hanıma takdim ediliyordu.

Hem Ezher’de hem de Kral Fuad Üniversitesi’nde Arapça ve İslâmî ilimlere yoğunlaşan Âişe Abdurrahman, ilk eserlerini de bu yıllarda vermeye başladı.

Eserleriyle, İslâm dünyasının dört bir yanında tanınıyordu.
Eserleriyle, İslâm dünyasının dört bir yanında tanınıyordu.

Akademik kariyerin basamaklarını hızla tırmanan Âişe Abdurrahman, 1962’de profesörlük payesini elde etti ve Kahire’deki Ayn Şems Üniversitesi’nde göreve başladı.

  • Bu süreçte hem Ahram’da yazmayı sürdüren hem de edebiyat ve İslâmî ilimler sahasında eserler veren Âişe Abdurrahman, Kur’ân’ın kapsamlı bir tefsirini de kaleme aldı. Özellikle Hz. Peygamber’in eşleri ve kızlarıyla ilgili yazdığı biyografik eserler, Mısır ve diğer Arap ülkelerinde kısa zaman içinde birer klasik haline geldi.
Âişe Abdurrahman, hatıralarını
Âişe Abdurrahman, hatıralarını

Kendisi gibi İslâmî ilimler alanında çalışan Prof. Dr. Emin el-Hûlî ile evlenen Âişe Abdurrahman, ardında 40’dan fazla kitap, binlerce gazete yazısı ve yüzlerce ilmî makale bırakarak, 1 Aralık 1998’de Kahire’de vefat etti.