Mısır’da darbeye zemin hazırlayan “30 Haziran” eylemleri
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, darbe ile iktidardan indirilmesine zemin hazırlayan "30 Haziran" eylemleri, cuntacılarca uydurulan yalanlar ve mitler eşliğinde hala tartışılmaya devam ediliyor. Mursi’nin 22 Kasım 2012 tarihinde “Devrim Kararları” olarak da isimlendirilen anayasa beyannamesini (deklarasyon) ilan etmesi sonrası Tahrir Meydanı'nda başlayan ve cuntacılar tarafından darbe için meşruiyet zemini olarak kullanılan eylemler, aradan geçen 10 yıla rağmen toplumun hafızasında hala tazeliğini koruyor. 30 Haziran eylemleri, birçok boyutunun yanı sıra, halen hapiste bulunan Güçlü Mısır Partisi lideri Abdulmunim Ebulfutuh, liberal lider Eymen Nur ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olacağını açıkladıktan sonra gözaltına alınan ve bir buçuk yıl hapis yatan Mübarek dönemi Genelkurmay Başkanı Sami Anan gibi çok sayıda isimden aldığı destekle de hatırlanıyor.
Mısır'da, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidardan indirilmesinin yolunu açan "30 Haziran" eylemleri üzerinden geçen 10 yıla rağmen hala tartışılmaya devam ediliyor.
Cumhurbaşkanı Mursi iktidarının üstünden henüz 5 ay gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen Mısırlı muhalifler ve eski rejim yanlılarının elinde bulunan medya Mursi yönetimini sert bir dille eleştiriyordu.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Muhammed el-Baradey ve solcu lider Hamdin Sabahi gibi isimler başta olmak üzere, muhalifler Mursi’nin bir hata yapmasını bekliyordu.
Mursi’nin 22 Kasım 2012 tarihinde “Devrim Kararları” olarak da isimlendirilen anayasa beyannamesini (deklarasyon) ilan etmesi, muhalefete bekledikleri fırsatı verdi.
Vefd Partisi’nde bir araya gelen Muhammed el-Baradey, Hamdin Sabahi, Liberal siyasetçi Eymen Nur, Mübarek döneminde kurulan Kifaye Hareketi lideri George İshak ve Arap Birliği eski Genel Sekreteri Amr Musa gibi isimler beyannameyi reddettiklerini açıkladı.
Ardından Baradey liderliğinde aralarında küçük partilerin de yer aldığı 35 siyasî oluşum “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adında bir çatı oluşturdu.
Güçlü Mısır Partisi lideri Abdulmunim Ebulfutuh, anayasa beyannamesine itiraz etmesine rağmen, Mübarek dönemi kalıntılarının kurduğu partilerin de cephenin içinde olduğu gerekçesiyle Baradey liderliğindeki oluşuma katılmadı.
Bazı solcu ve sosyalist partiler de aynı gerekçe ile Baradey’e destek vermedi.
Baradey'den askerî müdahale uyarısı
Anayasa beyannamesinin ilanı ile Mursi’nin meşruiyetini kaybettiğini öne süren Baradey, “Ülkede durumun böyle devam etmesi halinde askerî müdahale olabileceğini” söyledi.
- “Askerî müdahale” ifadesini kullanarak pusuda bekleyen cuntacılara göz kırpan Baradey, batı ülkelerini de “25 Ocak Devrimi’ni Mursi’den kurtarmak için harekete geçmeye” çağırdı.
Baradey’in “Askerî müdahale” ifadesi fitili ateşleyen ilk adım olarak algılandı. Çünkü söz konusu beyannamede, 25 Ocak devrimi esnasında göstericilerin ölümü ve yaralanmasına neden olan yetkililerin tekrar yargılanması ve Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir mahkeme tarafından iptal edilemeyen kararnameler çıkarabilmesi gibi önemli 2 madde yer alıyordu. Göstericilerin öldürülmesinde parmağı olan Mübarek yanlıları bu maddelerden çok rahatsız oldu.
Başsavcı Abdulmecid Mahmud’u görevinden aldığı ve yerine Talat İbrahim’i atadığını ilan eden Mursi, söz konusu beyanname ile Anayasa komisyonuna da dokunulmazlık sağladı.
- "Cuma Öfkesi" olarak da bilinen 28 Ocak 2011 tarihindeki eylemlerin ardından başkent Kahire’deki polis karakollarının tamamına yakınının ateşe verilmesi hala aydınlatılamamıştı. Mursi özellikle de bu baskınlarda kimin parmağı olduğunu ortaya çıkarmak istiyordu.
Cumhurbaşkanlığı İttihadiyye Sarayı eylemleri
Anayasa beyannamesine tepki olarak kamuoyunda “İttihadiyye Sarayı eylemleri” olarak bilinen gösteriler tertip edildi. Mübarek döneminde hiç kimsenin yanına bile yanaştırılmadığı Cumhurbaşkanlığı sarayının etrafında toplanan yüzlerce gösterici her türlü taşkınlığı yaptı.
Sarayın duvarından içeri molotof kokteyli dahi atılmasına rağmen Sarayın korunmasından sorumlu olan Cumhuriyet Muhafızları da gelişmeleri sadece seyretmekle yetindi.
Zamanın Cumhuriyet Muhafızları Komutanı General Muhammed Zeki, darbeden yıllar sonra bir medya kuruluşuna verdiği mülakatta,
- “İttihadiyye Sarayı önünde Mursi muhalifleri 4 Aralık 2012 tarihinde barışçıl eylemler yaptı. Eylemciler polislerin kurduğu bariyerleri aşarak saraya doğru ilerledi. 5 Aralık sabahı saat 02:00’de Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi beni aradı ve 1 saat içinde eylemcileri dağıtmamı istedi. Bunun mümkün olmayacağını söyledim ve emri reddettim.” ifadelerini kullandı.
Mursi’nin emrini reddeden komutan, Sisi'nin savunma bakanı oldu
Muhammed Zeki bu göreve 8 Ağustos 2012 tarihinde Mursi tarafından atanmış olmasına rağmen, Mursi’nin emrini yerine getirmedi.
3 Temmuz’da ilan edilen askerî müdahalenin ardından Mursi alınarak bilinmeyen bir yere götürülmüştü. Mısır muhalefetine yakın medya organları, “Mursi’yi alıkoyma emrini de Muhammed Zeki’nin verdiğine” işaret ediyor.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi 14 Kasım 2018 tarihinde Muhammed Zeki’yi mükafatlandırdı ve Savunma Bakanı yaptı.
Mısır ordusunun 1 numarasında o tarihten bu yana Muhammed Zeki duruyor. Mursi’nin Zeki’yi Cumhuriyet Muhafızları Komutanlığına Sisi’nin tavsiyesi üzerine getirdiği yönünde söylentiler ileri sürülüyor.
Temerrud (İsyan) Hareketi
26 Nisan 2013 tarihinde Tahrir Meydanı’nda genç bir grup, Temerrud Hareketi adında bir eylem başlattıklarını ilan ederek, Mursi aleyhinde imza kampanyası başlattı.
Hareketin lideri Muhammed Bedr, iki ay içerisinde Mursi’yi devirmek için halktan 22 milyon imza topladıklarını öne süren bir açıklama yaptı.
30 Haziran 2013 tarihine gelindiğinde Tahrir Meydanı’nda büyük bir eylem tertip edildi. Diğer şehirlerden trenlerle ve otobüslerle eylemciler Kahire’ye Tahrir Meydanı’na taşındı. Organizasyonu devrik Cumhurbaşkanı Mübarek’in Ulusal Demokrasi Partisi üstlendi.
Meydanda farklı kentlerden gelen on binlerce insan vardı. Ancak eylemci profili 25 Ocak Devrimi esnasında aynı meydanda toplanan insanlardan çok farklıydı.
Mübarek’in Baltacıları (Baltaciyye et-Mübarek) olarak bilinen çeteler ve hapishane kaçkınları dahi meydandaydı.
Akşam saatlerinde 30 milyon insanın Tahrir Meydanı ve etrafında Mursi aleyhinde toplandığı televizyon kanallarında ileri sürüldü. Helikopterlerle çekilmiş olan görüntüler medya kuruluşlarına servis edildi ve insanlar “30 milyon eylemci” söylemine inandırıldı.
Adım adım gelen darbe
1 Temmuz’da Ordu, iktidar ve muhalefete 48 saat süre tanıdığını duyurdu. Ordunun açıklamasında, “Ülkedeki siyasî güçlere 48 saat süre verildiği, söz konusu süre içerisinde halkın isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda, silahlı kuvvetlerin gelecek için bir yol haritası hazırlayacağı ve planın hayata geçirilmesini bizzat kontrol edeceği” kaydedildi.
Söz konusu açıklamanın ardından Tahrir Meydanı'nın üzerinden savaş uçakları ve helikopterler uçmaya ve eylemcileri selamlamaya başladı. Ülke genelinde oluşturulan sevinç havasına savaş uçakları Tahrir semalarında gösteriler yaparak eşlik etti. Artık herkes Mursi iktidarının sona erdiğini düşünüyordu.
Toplumda Mübarek’in devrildiği gün gibi bir sevinç ve kutlama ortamı oluşturuldu.
3 Temmuz 2013 tarihine gelindiğinde ve askerî müdahale kamuoyuna deklare edildiğinde, Muhammed Mursi ve etrafında bulunanlar İttihadiyye Sarayı’ndan alınarak bilinmeyen bir yere götürülmüştü.
- 30 Haziran eylemlerine halen hapiste bulunan Güçlü Mısır Partisi lideri Abdulmunim Ebulfutuh, liberal lider Eymen Nur ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olacağını açıkladıktan sonra gözaltına alınan ve yaklaşık bir buçuk yıl hapiste kalan Mübarek dönemi Genelkurmay Başkanı Sami Anan gibi birçok isim destek verdi.
Ancak hiçbirisini kendilerini bekleyen akıbeti hayal dahi edemediler. Askerî müdahaleden ilk söz den Muhammed el-Baraday de Mısır’ı terk etmek zorunda kaldı ve hala da ülkesine dönemedi.
Tahrir Meydanında başlayıp yine aynı yerde sona eren demokrasi
Mısır’ı 30 yıl yöneten Hüsnü Mübarek dönemini sona erdiren eylemlerin simgesi haline gelen Tahrir Meydanı, Mısırlılar için demokrasi meydanı anlamına da geliyor.
Meydanda 18 gün süren eylemlerin ardından Mübarek devrilmiş ve demokrasinin kapıları Mısırlılar için Tahrir Meydanı’nda açılmıştı.
Ancak 2 yıl dört ay sonra aynı kapının Mısırlıların yüzüne kapandığı ve bir daha açılmaması için etrafına zincirlerin vurulduğu eylemlerin organize edildiği yer yine Tahrir Meydanı’ydı.
Medya “30 milyon eylemci” söylemini o kadar tekrarladı ki, halk şöyle dursun bu yalanı uyduranlar bile günün sonunda kendi yalanlarına inandı. Bu yalan her yıl 30 Haziran’da hala tekrarlanıyor.