Kur'ân-ı Kerîm'in Rusçaya ilk tercümeleri
Kur’ân-ı Kerîm’in Rusçaya ilk tercümesi Arapçadan değil, Fransız oryantalist André Du Ryer’in “L'Alcoran de Mahomet” adıyla Arapçadan Fransızcaya çevirdiği eserden yapıldı. Fransızcadan Kur’ân-ı Kerîm tercümesi ilginç bir isimle: “ Al-koran o Mogamete ili Zakon Turetskiy”, yani “ Muhammed hakkında Kur'ân veya Türk kanunu” adıyla yayınlandı.
Rusların Müslüman kavimlerle ilk tanışması 10. yüzyıla tevafuk ediyor olsa da Kur’ân-ı Kerîm’in Rusçaya tercümesi ilk defa 18. yüzyılda yapıldı. Rusların “Velikiy Pyotr”, yani Büyük Petro olarak tanıdığı I Petro zamanında Rusya’da kapsamlı ve uzun soluklu modernleşme çalışmalarının temeli atıldı. Bizzat I. Petro’nun gözetiminde yürütülen bu çalışmalarda Rusya sanat, edebiyat, fen bilimleri ve diğer bir çok alanda çağ atladı.
I. Petro döneminde ülkede tercüme faaliyetleri de hız kazanmaya başladı ve resmi olarak ilk defa 1716 yılında Kur’ân-ı Kerîm Rusçaya çevrildi. Kur’ân'ı Rusçaya ilk çeviren müellifin kimliği ile ilgili bir takım tartışmalar olsa da genelde kaynaklar çevirinin müellifinin Peter Postnikov olduğu konusunda hemfikirdirler. Rusya’nın tıp ve felsefe dalında ilk doktoru olarak kabul edilen Postnikov’un 1666 yılında doğduğu ve 36 yaşında vefat ettiği iddia ediliyor. 1702 yılında vefat eden Postnikov’un 1716 yılında Rusçaya çevrilen Kur’ân-ı Kerîm’le nasıl bir alakasının olduğunu kaynaklar şöyle açıklıyor: Postnikov Kur’ân’ı 1697 yılında tercüme etti ve 2 adet el yazması halinde bıraktı. El yazmalardan birisi 1716 yılında Petersburg’da bulundu ve I Petro’nun emriyle neşredildi.
Diğer bir iddia ise tercümeyi ilk olarak Dmitriy Kantemir’in yaptığı konusunda. Dmitriy Kantemir de I. Petro zamanında ünlü bir bilim adamı ve aynı zamanda yüksek mevkilerde bulunmuş bir devlet adamıydı. Moldova Romanya sınırında bulunan Silişteni adında eski bir Türk köyünde doğan Dmitriy Kantemir’in soyu 1540 yılında Moldova’ya göç eden ve Hristiyanlığı kabul Bulgar-Tatar kabilesi Kantemir’den (Han-Demir) geliyor.
- Daha çok Postnikov’un adıyla anılan Kur’ân-ı Kerîm’in Rusçaya ilk tercümesi Arapçadan değil, Fransız oryantalist André Du Ryer’in 1647 yılında “L'Alcoran de Mahomet” adıyla Arapçadan Fransızcaya çevirdiği eserden yapıldı.
Kur'ân-ı Kerîm’in Fransızcaya ve Batı dillerinde ilk tercümesi olarak kabul edilen Du Ryer’in tercümesini Rusçaya kazandıran Postnikov, Du Ryer’in tercümede İslâm aleyhine yazdığı ifadeleri Rusçaya çevirmedi. Lakin Ryer’in Arapçadan Fransızcaya serbest çevirisi ve ardından Postnikov’un Fransızcadan Rusçaya çevirisi, nihayetinden Kur’ân’ın Arapça metninden iyice uzaklaşmasına neden oldu.
Postnikov’un bir doğu bilimci olmaması ve doğunun tarihine, kültürüne ve dillerine yabancı olması eserde çok fazla hatanın oluşmasına da sebebiyet verdi. Rusçaya çevirilen Kur’ân-ı Kerîm’leri çeviribilim açısından inceleyen Doç. Dr. Mürsel Ethem, Postnikov’un tercümesinde bazı komik hata ve açıklamalar olduğunu yazıyor.
Peter Postnikov’un Fransızcadan Kur’ân-ı Kerim tercümesi ilginç bir isimle: “Al-koran o Mogamete ili Zakon Turetskiy”, yani “Muhammed Hakkında Kur'ân veya Türk Kanunu” adıyla yayınlandı.
- Dmitriy Kantemir’in 1719 yılında Latince yazdığı ve 1722’de Rusçaya çevrilen “Muhammedin Din Sistemi Hakkında” eseri, yaygın ismiyle “Sistema turetskogo veroispovedaniya” (Türk Din Sistemi) olarak bilinen eseri muhtemelen bazı araştırmacılar tarafından onu Kur’ân’ın ilk tercümanı olarak Postnikov’la karşı karşıya getiriyor.
Bu dönemlerde Rusya Müslümanları için çok önemli bir olay da II. Katerina’nın emriyle gerçekleştirildi. 1787 yılında Rusya hudutları içerisinde ilk defa Kur’ân-ı Kerîm Arapça olarak neşredildi.
II. Katerina’nın emriyle hattat Molla İsmail Osman tarafından hazırlanan bu mushaflar Orta Asya’da Kırgızlara ( o dönemlerde Kazaklar da Kırgız olarak biliniyordu) ücretsiz olarak dağıtılmak için planlanmıştı. St. Petersburg’daki Bilimler Akademisi’nin matbaasında basılan bu mushaflar 1789’a kadar 5 baskı gördü. İlk baskılardan bazı kopyalar Avrupa'ya da gönderildi. Bunlardan birinci kopya Strasburg Ulusal Kütüphanesinde, dördüncü kopyası ise İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in Rusçaya ikinci çevirisi de André Du Ryer’in “L'Alcoran de Mahomet” eserinden yapıldı. Profesyonel mütercim olan Mihail Veryovekin’in, II. Katerina’nın destekleriyle çevirdiği eser “Arap Muhammedin Kur’ân Kitabı” ( Kniga Al-Koran Aravlyanina Magometa) adıyla 1790 yılında basıldı. Veryovkin’in bu çevirisi önceki çeviriler ve İslâmiyet'le ilgili yazılan diğer eserlere göre daha mutedil, daha müsamahalı bir çeviri özelliği taşıyor. Fransızca, Almanca ve Latince bilen Mihail Veryovkin bir oryantalist değildi ve İslâmiyet'e karşı herhangi bir art niyet taşımıyordu.
Bu sebepten olmalı ki, Veryovkin’in çevirisi sonraki yıllarda Rus şair ve yazarların Kur’ân ile ilgili olumlu bir tutum sergilemesine neden oldu.
Ünlü Rus şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin Veryovkin’in tercümesinden etkilenerek 1824 yılında (25 yaşında) “Kur’ân’a Öykünmeler” şiir dizisini yayınladı. Ataol Behramoğlu’nun Türkçeye kazandırdığı bu şiir dizisi şairin Kur’ân’dan ve Hz. Peygamber’den nasıl etkilendiğini göstermesi açısından çok önemli.
- Çift ve tek üstüne ant içerim,
- Kılıç ve haklı savaş üstüne ant içerim,
- Sabah yeli üstüne ant içerim,
- Akşam duası üstüne ant içerim:
- Hayır, seni terk etmedim ben.
- Ya kimdi başını okşayarak
- O korunaklı yere götürdüğüm,
- Amansız takipten saklayarak?
- Ben değil miydim çölün sularıyla
- Susuzluğunu dindiren?
- Ben değil miydim diline senin
- Akıllar üstünde erk veren?
- Sıkı dur öyleyse, yalanı hor gör,
- Yürü gerçeğin yolunda inançla,
- Sev öksüzleri ve Kur'ân'ımı,
- Öğüt ver titreyen yaratığa.
Rusçaya Kur’ân-ı Kerîm’in üçüncü çevirisi de maalesef Arapça orijinalinden değil, İngiliz oryantalist George Sale’in 1734 yılında İngilizce çevirisinden yapıldı. George Sale’in “The Koran: Commonly Called the Alcoran of Mohammed” tercümesinden Rusçaya çeviriyi Aleksey Kolmakov yaptı.
1776 yılında tarım bilimi okumak için İngiltere’ye gönderilen Kolmakov 1784 yılında Rusya’ya döndü ve Denizcilik Koleji’nde tercümanlık yapmaya başladı. Mütercimliği ile ünlenen Aleksey Kolmakov, 1792 yılında yine II. Katerina’ın emriyle George Sale’in tercümesini Rusçaya kazandırdı. Sale’in önyargılarını ve tahriflerini de olduğu gibi tercümesine alan Kolmakov’un eseri Petersburg Bilimler Akademisi tarafında “Al Koran Mogamedov” (Muhammed'in Kur’ânı) adıyla basıldı.
Kolmakov tercümesinde Sale’in önsözü ile ile birlikte kendi görüşlerini de yazdı. Tercümenin yaklaşık 20 sayfasına sığan bu notlarda Kolmakov, “Kur’ân’ı Muhammed’in kendisinin uydurduğunu”, “Muhammed’in amacı tüm dinleri bir çatı altında toplamaktı” diyerek Hz. Peygamber ve Kur’ân’la ilgili olumsuz düşüncelerini çekinmeden dile getiriyor.
Tam olarak bir Kur’ân meali sayılmasa da Azerbaycan asıllı Rusyalı oryantalist Mirza Muhammed Ali Kazım Bey ( Aleksandr Kazembek) tarafından 1859 yılından basılan “Kur’ân Hazinelerinin Anahtarı” (Miftah Kunuz Al-Kuran) isimli Arapça eseri Rusya İmparatorluğu sınırları içerisindeki Kur’ân çalışmalarının en önemli temel taşlarından biridir.
1864 yılında Konstantin Nikolaev tarafından Rusçaya çevrilen Kur’ân-ı Kerîm de Arapçadan değil, Fransızcadan tercüme edilmişti. Aslen Polonyalı olan Albert de Biberştein Kazimirskiy tarafından “Le Koran, traduction nouvelle faite sur le texte Arabe” isimli Fransızca tercümeyi Nikolaev, düzgün bir şekilde Rusçaya çevirdi ve Sovyetlerin dağılmasına kadarki sürece kadar sıklıkla kullanıldı. 1865, 1876, 1880, 1901’de 4 baskı yapan bu tercüme 1998 yılında 1876’daki baskısı esas alınarak yeniden neşredildi.
Arapçadan Rusçaya ilk Kur'ân-ı Kerîm tercümesi 1871 yılında bir korgeneral olan Dmitriy Boguslavsky tarafından yapıldı. Petersburg Üniversitesi’nde Doğu Dilleri Fakültesi'nde eğitim alan Boguslavsky, Arapça ve Türkçe öğrendi. Boguslavsky 1862-1870 yıllarında İstanbul’daki Rus büyükelçiliğinde askerî ateşe ve tercüman olarak çalıştı. İmam Şamil Ruslara teslim olup Kaluga’da yaşamaya başladığı dönemlerde İmam Şamil’le iyi dostluk ilişkileri de geliştirdi. Hem Kafkasya’nın Müslüman halkları, hem de İdil boyundaki diğer Müslüman halklarla iyi ilişkiler geliştiren Boguslavsky İslâm’a ve Müslümanlara sempati ile bakan birisiydi. Boguslavsky’nin Kur’ân tercümesi 1871 yılında yapılmış olsa, ancak 1995 yılında ilk defa seri şekilde basıldı. Boguslavsky bu tercümesini 19. yüzyılda Osmanlı’da yapılan mevcut tefsirlere başvurarak yapmıştı. Boguslavsky’nin Rusça Kur’ân-ı Kerîm tercümesi 2001 yılında İstanbul’da, Şaban Kurt tarafından düzenlenerek Çağrı Yayınevi’nden de basıldı.
- 19. yüzyılın sonlarına doğru Rusya'daki üniversitelerde doğu dillerine olan ilginin artmasıyla birlikte Arapça, Farsça, Türkçe bilen uzmanların sayısı da hızla artmaya başladı. Bu nitelikli artımın sonucu olarak Arapça metinler Rusçaya çevrilmeye başlandı. Dmitry Boguslavsky’den sonra Kur’ân’ın Arapça orijinalinden Rusçaya çevirisini yapan ve yayınlayan ilk kişi olarak
Gordiy Semyonoviç Sablukov biliniyor. İlk eğitiminden ölümüne kadar çalışmalarını hep ilahiyat alanında yapan Sablukov Rusya’nın en ünlü Hristiyan misyoneri ve şarkiyatçısı olarak biliniyor.
1849’dan itibaren 13 sene Kazan İlahiyat Akademisi'nde İslâm karşıtı derslere giren Sablukov, Kur’ân’la birlikte Hadis alanında ciddi çalışmalar yaptı. Sablukov tercümesini 1878 yılında yayınladıktan 1 yıl sonra “Kur’ân Çevirisine Ek” olarak ayrı müstakil bir eser daha yayınladı. Sablukov 1884 yılında da “Kur’ân: Muhammedi Dinin Anayasal Kitabı” eserini yayınladı.
20. yüzyılın başlarında başka bir doğu bilimci olan İgnatiy Kraçovsky’nin Kur’ân’a olan yaklaşımı Rusya’da modern dönemlerdeki Kur’ân çevirmenleri için de ufuk açtı. Kraçovksy Petersburg Üniversitesi’nde Doğu Dilleri Fakültesi’nden mezun olmuş, iyi derecede Arapça, Farsça, Türkçe ve Tatarca biliyordu. Kraçovsky 1920 yılında başladığı Kur’ân tercümesini 8 yılda tamamladı. Lakin Sovyet Rusyası'ndaki çalkantılı dönem, Stalin rejiminin din ve dindarlara yönelik baskılarından dolayı Kraçovsky’nin tercümesinin neşrine izin vermediler.
1951 yılında vefat eden İgnatiy Kraçevsky’nin tercümesi ölümünden 12 yıl sonra neşredildi. Kraçovsky’nin tercümesi daha edebi bir dilde yapılmıştı ve yazar daha çok 7. yüzyılda Kur’ân’ın indiği zaman Arpların yaşamı ve hayatı üzerindeki etkisi ile ilgileniyordu.
Tabii ki diğer Batılı oryantalistler ve selefleri olan Rus çevirmenler gibi Kraçovsky de Kur’ân’ın bir “insan ürünü” olduğunu iddia ediyordu.
Sovyetler döneminde ve özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya hinterlandında Rusçaya çok değerli Kur’ân çevrileri kazandırıldı. Sovyetler sonrası Kur’ân çevirileri ayrıca işlenmesi ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğu için, biz sadece 18-19. yüzyıllarda Rusçaya ilk Kur’ân-ı Kerîm çevirilerinin ve çevirmenlerinin bakış açılarına ışık tutmaya çalıştık.