Kudüs'te son yaşananlar yeni bir intifadaya dönüşebilir mi?

Ariel Şaron’un 28 Eylül 2000'de Mescid-i Aksa’nın avlusuna kalabalık bir koruma ordusuyla girmesiyle İkinci İntifada'yı başlatan olaylar.
Ariel Şaron’un 28 Eylül 2000'de Mescid-i Aksa’nın avlusuna kalabalık bir koruma ordusuyla girmesiyle İkinci İntifada'yı başlatan olaylar.

Filistin'de Ramazan ayının başından beri artan gerilim, son günlerde İsrail'in baskı ve saldırılarıyla zirveye ulaşırken bölgeyle ilgilenen siyasi analistler yaşanan olaylarla ilgili dikkat çekici tespitlerde bulundu. Önümüzdeki günlerde Kudüs'teki baskı ve saldırıların artması durumunda bunun yeni bir intifadaya sebebiyet verebileceğinin altını çizen Filistinli yorumcular, 10 Mayıs'ı işaret etti. 1967'deki Doğu Kudüs işgalini İbrani takvimine göre "Kudüs Günü" olarak anmayı planlayan Yahudilerin Ramazan'ın 28. gününe denk gelecek anma günlerinde Aksa'ya bir baskın düzenleyip düzenlemeyeceklerinin yaşanacak süreçte belirleyici olacağını belirtti.

İsrail'in işgali altındaki Kudüs'te dün akşam Mescid-i Aksa'daki cemaate saldırmasının ardından Filistinli bazı siyasi analistler, İsrail'in gelecek günlerde Filistinlilere yönelik atacağı adımlara göre, bölgede yeni bir halk ayaklanmasının (İntifada) çıkabileceği öngörüsünde bulunuyor.

İsrail polisinin, işgal altında tutuğu Kudüs'te dün akşam Müslümanların kutsalı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'da cemaate saldırmasıyla ramazan ayının başından bu yana bölgede yaşanan gerginlik tırmanışa geçti.

  • Fanatik Yahudi gruplar, Ramazan'ın 28'ine denk gelen 10 Mayıs Pazartesi günü, yer yüzündeki bütün Müslümanların kutsalı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya baskın planları yaparken, siyasi analistler bunun kitlesel bir ayaklamanın fitilini ateşleyebileceğinin altını çizdi.

Filistinli analistler, Kudüs'te bir "egemenlik mücadelesinin" yaşandığına dikkati çekerek, fanatik Yahudi grupların, Aksa'ya baskın planı yaptığı 10 Mayıs başta olmak üzere İsrail'in gelecek günlerde Filistinlilere yönelik atacağı sert adımların, bölgede yeni bir intifadayla sonuçlanabileceği uyarısında bulundular.

Mescid-i Aksa’yı Ramazan ayında işgal girişiminin işaretini "Tapınak Dağına Dönüş Örgütü"nden Siyonist Eliezer Broyar 23 Nisan Cuma günü Twitter’da yaptığı paylaşım ile vermişti. Aksa’da namaz kılan Müslümanların fotoğrafını paylaşan Broyar “Şimdi onları [Müslümanları] oradan (Mescid-i Aksa) çıkartıp oranın tam kontrol altına alınmasının zamanı gelmiştir” şeklinde tehdit mesajı yayımlamıştı. Bunun üzerine fanatik gruplar, 2019'daki Aksa baskınını hatırlatıp Ramazan ayının 28’inde yapacakları provokasyona üyelerinin aileleriyle katılmaları çağrısında bulundu.

2019'da 30 bin Yahudi'yle gerçekleşen Aksa baskını.
2019'da 30 bin Yahudi'yle gerçekleşen Aksa baskını.

Tapınak Dağına Dönüş Örgütü, 26 Nisan’da "baskına 14 gün kaldı" hatırlatması yaparken, İsrail’deki üniversitelerinin çoğunda örgütlenen Im Tirtzu teşkilatı da o gün Mescid-i Aksa'ya baskın yapmak için hazırlandığını duyurdu. Aynı gün Tapınak Örgütleri Birliği Sözcüsü Asaf Farid tehdit bildirisi yayınladı ve "Hamas, Yahudilerden Tapınak Dağı'na gitmemelerini istiyor. Şimdi ne yapılması gerektiği belli" ifadelerini kullandı.

Kudüs Günü kutlamalarına 30 bin Yahudi'nin katılması bekleniyor

Kudüslü gazeteci Muhammed Abdurabbih, Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'nde Filistinlilerin Yahudi yerleşimciler tarafından zorla evlerinden çıkarılma girişimlerinin Filistin halkının tepkisiyle karşılaştığını ve Kudüs'teki son olayların başlangıcı olduğunu söyledi.

Fanatik Yahudi grupların, 1967'deki Doğu Kudüs işgalini İbrani takvimine göre "Kudüs Günü" olarak adlandırdıklarına ve kutladıklarına dikkati çeken Abdurabbih, yaklaşık 30 bin fanatik grup ve yerleşimcinin yürüyüş yapacağı 10 Mayıs Pazartesi günü başta olmak üzere Kudüs'teki mücadelenin devam edeceğini dile getirdi.

Yahudiler tarafından 10 Mayıs'ta kutlanması planlanan "Kudüs Günü"yle ilgili bir afiş.
Yahudiler tarafından 10 Mayıs'ta kutlanması planlanan "Kudüs Günü"yle ilgili bir afiş.

Abdurabbih, İsrail'in pazartesi günü muhtemel olaylara yönelik atacağı adımların ve şiddet olaylarının, Kudüs'te tansiyonu yükseltebileceği öngörüsünde bulunarak, "Büyük bir ayaklanma için zemin oluştu" şeklinde yorum yaptı.

  • Eski Filistin Milletvekili Hasan Hureyşe ise, Aksa İntifadası'nın eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Eylül 2000'de Mescid-i Aksa’ya girmesiyle başladığına ve buna benzer olarak Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşananların da ayaklanma için bir kıvılcım niteliği taşıyabileceğine dikkat çekti.

"Büyük bir Filistin ayaklanması için zemin oluştu." diyen Hureyşe, Filistin halkının hayal kırıklığı içinde yaşadığını, siyasi düzeyde bir gelecek görmediğini, olayları kontrol edebilecek ve isteklerinin seviyesini artırabilecek gerçek bir liderlik bulamadığını da ekledi.

Protestoların Batı Şeria, Gazze Şeridi'ne hatta 1948'de işgal edilen topraklara kadar genişleyebileceğini öngören Hureyşe, "Çünkü Kudüs, Filistin halkı için Filistin devletinin başkenti ve işgal edilen toprakların bir parçasıdır." diye konuştu.

Dün Harem-i Şerif'te kıldıkları Cuma namazı sonrası İsrail saldırılarını protesto eden Müslümanlar.
Dün Harem-i Şerif'te kıldıkları Cuma namazı sonrası İsrail saldırılarını protesto eden Müslümanlar.

İsrail polisinin Filistinlilerin tepkisi üzerine Ramazan'ın başlamasıyla birlikte Eski Şehir'in Şam Kapısı önündeki oturma alanlarına kurduğu barikatları kaldırdığına ve yine 2017'de Mescid-i Aksa'nın kapılarına elektronik kapı uygulamasından Filistinlilerin dik duruşu sonucu vazgeçmek zorunda kaldığına işaret eden Hureyşe, "(Bu olaylarda) Kazanan halkın iradesi oldu. Yeni savaşta da (İsrail'in) galip gelmemesi mümkün değil." görüşünü dile getirdi.

  • Filistinli grupların askeri kanatları tarafından İsrail'e yöneltilen tehditler yoluyla, Gazze'nin Kudüs üzerindeki baskının hafifletilmesi konusundaki rolüne işaret eden Hureyşe, Filistinlilerin Kudüs'te yenilmemek için omuz omuza verme çabalarından umut verici olduğunu belirtti.

Hureyşe, "Bu savaşı kazanmaktan başka seçeneğimiz yok ve olaylar bu ayaklanmanın tüm Filistin topraklarında bir intifadaya dönüşmesi yolunda ilerliyor." ifadelerini kullandı.

Kudüs'te son yaşananlar İşgalcilerin ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor

Aksa İntifadası ve sonrasındaki halk ayaklanmalarını takip eden Filistinli araştırmacı Hişam eş-Şerbati, "Kudüs'te yaşananlar işgalcilerin ve onun güvenlik birimlerinin bocalamasının bir yansıması." diye konuştu.

"İşgalciler, silahsız insanlara karşı büyük bir askeri gücü seferber etti ve Filistinli sivillere saldırarak gerçek yüzünü gösterdi." diyen Şerbati, Kudüs'teki olayların işgal devletini destekleyen ve onunla normalleşen birçok ülkeyi zora soktuğunu savundu.

Şerbati, "Mevcut çatışmaların gidişatına ilişkin bir tahminde bulunamıyorum. Çünkü önceki Filistin ayaklanmaları da hiç kimse tarafından tahmin edilmiyordu." değerlendirmesinde bulundu.

1987'deki Birinci İntifada'dan bir fotoğraf.
1987'deki Birinci İntifada'dan bir fotoğraf.

Filistin yönetiminin politikaları, güvenlik koordinasyonu ve birçok iç hesap başta olmak üzere bundan alıkoyacak unsurların olduğunu kaydeden Şerbati, şunları aktardı:

Halkımızın kararlı duruşuna ve her türlü baskı, asimilasyon, normalleşme girişimlerine rağmen hedeflerine ulaşana kadar mücadeleyi sürdürme azmine güveniyoruz.

Araştırmacı-yazar Fuad Hafeş ise büyük bir Filistin ayaklanması olmasını öngörmediğini ve bir ayaklanmanın patlak vermesinin "olay ve destekleyici taraf" olmak üzere iki temele dayandığını belirtti.

İlk unsurun yani "olayların" var olduğunu ancak eski Filistin lideri Yasir Arafat'ın alenen Aksa İntifadası'nı desteklediği gibi bunu üstlenecek ve destekleyecek güçlü bir resmi siyasi taraf olmadığını söyleyen Hafeş, "Resmi taraflar durumla bağlantı kurmadığı sürece, çatışmanın genişlemesini tahmin etmek zordur ve genişlese bile kontrol altına alınıp, bastırılabilir." şeklinde konuştu.