Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn’den oluşan dörtlü ittifakın, Katar’a yönelik başlattığı diplomatik, siyasi ve ekonomik ambargoda birinci yıl çoktan geride kalırken, Suudi yönetiminin komşusu Katar’la ilgili aldığı kritik bir karar uygulamaya geçiyor. Riyad hükümeti, Katar’ın tek kara bağlantısının, açılacak bir kanalla ortadan kaldırılacağını, böylece Katar’ın bir adaya dönüşeceğini geçtiğimiz aylarda açıklamıştı. “Selva Kanalı” isimli suyolunun inşası için ilk kazmanın önümüzdeki haftalarda vurulacağı kaydedildi.
Yapılan resmi açıklamada, Selva Kanalı’nın 60 kilometre uzunluğa, 200 metre genişliğe, 20 metre de derinliğe sahip olacağı belirtildi. 750 milyon dolara mal olması beklenen projede Suudi Arabistan ve BAE’den yedi şirketlik bir konsorsiyumun görev alacağı duyuruldu.
Selva Kanalı’nın, tıpkı Süveyş Kanalı’nın Mısır’a sağladığı gibi Suudi Arabistan’a da ciddi bir ekonomik kazanım getirmesi bekleniyor. Basra Körfezi’nin başlangıcından Hint Okyanusu’na açıldığı ağıza kadar olan bölgede, gemilerin Katar ve İran kara sularını hiç kullanmadan seyredebilecek olması da, projenin amaçlarından biri olarak gösteriliyor.
Kanalın çevresinde oluşacak yeni sahil şeritlerinde lüks otel zincirlerinin, plajların ve özel konaklama alanlarının bulunacağı da, gelen bilgiler arasında. Muhammed bin Selman’ın veliaht prensliğe atanmasının ardından birçok alanda “açılım” politikası takip etmeye başlayan Suudi Arabistan yönetimi, Kızıldeniz kıyısına da aynı şekilde turistik kentler ve plajlar yapılacağını duyurmuştu.
Kanal projesi, tamamen Katar’ı bir ada ülkesi haline getirip izole etmeyi hedeflerken, kanalın Katar yakasındaki Suudi Arabistan topraklarında Riyad’a ait bir askeri üssün konuşlandırılacağı, ayrıca bir de nükleer atıklar için geniş bir alanın ayrılacağı kaydedildi. Askeri üs ve nükleer atık sahasının, direkt şekilde Katar yönetimine yönelik bir tehdit ve kışkırtma olduğu belirtiliyor. Kanalın tamamlanmasının ardından, Katar sadece karayla tek bağlantısı olan Suudi Arabistan sınır kapısını yitirmekle kalmayacak, aynı zamanda çevresindeki ülkelerden de tamamen koparılmış olacak.
Öte yandan, Katar’la dörtlü Arap koalisyonu arasındaki kriz de derinleşerek devam ediyor. 2017 yılının 5 Haziran günü Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn’in Katar’la bütün ilişkileri kopardıklarını ilan etmeleriyle başlayan krizde birinci yol çoktan geride kalırken, Doha yönetimi, komşularının abluka siyasetini “saldırganlık” olarak tanımlıyor.
Dörtlü koalisyon, içinde El Cezire televizyonunun kapatılmasının da bulunduğu 13 maddelik bir talep listesini Katar’a iletmiş, Katar ise bunları “egemenliğine müdahale” olarak yorumlayıp kabul etmemişti.