Osmanlı hakimiyeti sonrası hemen hemen bütün Ortadoğu’yu etkisi altına alan siyasal ve toplumsal travmaların yaşandığı ülkelerden biri de Yemen. Son yüzyıl boyunca çok sayıda iç savaşın yaşandığı Yemen, zengin petrol ülkeleriyle çevrili olduğu halde ekonomik anlamda dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alıyor aynı zamanda.
Yemen’de onlarca yıldır yaşanan istikrarsızlık büyük oranda güçlü bir devlet yapısının kurulamamış olmasından kaynaklanıyor. Kuruluş yıllarına dayanan kuzey-güney ihtilafı, rakip aşiretlerden oluşan ilişkiler, mezhepsel anlaşmazlıklar, tarihsel ön yargılar, günlük siyasal çekişmeler, cehalet ve taassup gibi sebepler de bu istikrarsızlığı körükledikçe körüklüyor.
Kendi içindeki istikrarsızlığının yanında coğrafi anlamda sahip olduğu konumu da ülkedeki gerilimi besleyen önemli unsurlardan biri. Uluslararası ticaret rotalarının önemli geçişlerinden birinde yer alan Yemen, bugün küresel güçlerin çeşitli bölgesel aktörler eliyle ülke siyasetine müdahale ederek iç barışı engellediği işlevsel bir oyun tahtası hükmünde. İran, Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ise bu tahtanın başlıca oyuncuları arasında.
Oyun tahtasına müdahale eden son büyük olay 2011 yılında başlayan Arap Baharı süreciydi. “Arap Kışı” olarak anılması için yeterli sebeplerin bulunduğu bu süreç, Yemen’deki tarihsel çatışmaları tekrar alevlendirerek toplumsal kırılmalara yol açtı. Bu kırılmalar o tarihten bu yana bölgesel ve küresel güçlerin müdahalesiyle iç savaşa dönüşmekte gecikmedi. İç savaş ise siyasi kaosu ve vahim bir insani krizi beraberinde getirdi.
Sekiz yaşına giren kaosa, Suudi Arabistan öncülüğünde dört yıldır sürdürülen askeri operasyonlar da eklenince insani krizle birlikte ülkede her açıdan büyük bir yıkım yaşandı. 29 milyonluk nüfusun yaklaşık 22 milyonunun yardıma muhtaç hale geldiği Yemen’de bugün halkın dörtte üçü gıda başta olmak üzere sağlık ve temizlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Yardıma muhtaç insanların yarıdan fazlasını çocuklar oluşturuyor. Yaklaşık 16 milyon kişi temiz suya ulaşamıyor. Hijyen problemleri beraberinde hastalıkları, hastalıklar da ölümleri getiriyor. Raporlanabildiği kadarıyla bugüne kadar Yemen’de koleradan dolayı en az 2 bin kişi hayatını kaybetti. Koleradan etkilenen kişi sayısı ise yarım milyona ulaşıyor.
2014 yılından bu yana en az 14 bin kişinin çatışmalara bağlı sebeplerden öldüğü tahmin edilen Yemen’de en az 88 bin kişinin yaralandığı, 70 bin kişinin ise “kaybolduğu” kayıtlara geçmiş durumda. Kamu binalarının, altyapı tesislerinin, okulların, kısacası belli başlı tüm yapıların zarar gördüğü ülkede sağlık sistemi de çöküşün eşiğinde. Sağlık tesislerinin yarıdan fazlasının kullanılamaz hale geldiği Yemen’de bugün en az 16 milyon insan yeterli sağlık hizmetine erişemiyor.
Devam eden savaştan dolayı en az 3 milyon Yemenli evlerinden edilerek mülteci konumuna düştü. Sadece Yemenliler değil, zengin Körfez ülkelerine ulaşmak için Yemen’de bulunan yaklaşık 100 bin Afrikalı mülteci de kapana kısılmış durumda. Etrafındaki zengin ülkelere rağmen, zaten zor durumda olan Yemen’deki mülteci krizi büyümeye devam ediyor.
İnsani krizle birlikte ortaya çıkan önemli sorunlardan biri de yardım kuruluşlarının çatışmalardan dolayı ihtiyaç sahibi insanlara ulaşmada yaşadığı zorluklar. Ülke farklı gruplar arasında hakimiyet alanlarına bölündüğünden yardıma muhtaç sivillere ulaşmak için söz konusu grupların ikna edilmesi gerekiyor. Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında sürdüğü tüm dünyaca bilinen bu vekalet savaşından en zararlı çıkan ise kendisinin neden olmadığı çatışmaların ortasında kalan Yemen’in mazlum halkı.