"Kamplardan kurtarılan" mülteci çocukların Avrupa'daki akıbeti
8 Avrupa ülkesi, Mart ayında Yunanistan'daki mülteci kamplarından 1600 çocuğun Avrupa’ya alınacağını duyurmuştu. Alım için reşit olmayan çocuklardan hasta ve ailesi olmayanlara öncelik verileceği bildirilmişti.
Avrupa ülkeleri, bu alımların Yunanistan'ın yükünü hafifletmek için yapıldığını ifade ederken, basında bu faaliyet, Avrupa dayanışmasının bir göstergesi olarak takdim edildi.
Lüksemburg ve Almanya alım yapan ilk ülkelerden oldu.
Mayıs ayının başında Almanya’nın gerçekleştirdiği 47 mülteci çocuğun alımı her ne kadar Avrupa dayanışmasının göstergesi olarak vurgulansa da hem bazı politikacılar hem de basın kanadından bazı eleştiriler de geldi.
Alman ulusal kanalı ARD’ye bağlı olan Tagesschau’nun haberine göre, Almanya’da alınan koalisyon kararı doğrultusunda Yunanistan’dan gelecek çocukların alımında hasta ve acil tedaviye ihtiyacı olanlara ve 14 yaş altı kız çocuklarına öncelik tanınması kararlaştırılmıştı. Yunanistan’da görev yapan pek çok sivil toplum kuruluşundan listeler alındı fakat Almanya’ya alınan çocukların hiçbiri bu listeden seçilmedi.
- Midilli kampında görev yapan doktor Matthias Vermaelen kendisiyle yapılan röportajda; bir an önce kamptan çıkarılıp tedavi altına alınması gereken bir çok çocuk olduğunu belirtti. Bunlardan hiçbirinin Almanya’ya alınmamasını eleştiren doktor Almanya’ya alınan 47 çocuğun refakatsiz çocuklardan seçildiği fakat sağlık durumlarının oldukça iyi olduğuna dikkat çekti.
AB yetkileri Mart ayında mülteci çocuk alımının hızlı gerçekleşmemesi konusunda Yunan makamlarını suçlamış ve çocukların seçimi konusunda ağır davrandıklarını dile getirmişti.
Midilli kampında gönüllülük yapan Andrew Foley ise kendisiyle yapılan röportajda mülteci çocuk alımının bir fiyasko olduğunu, acele edildiği için özenli çalışılmadığını ve bu yüzden acil çıkarılması gereken çocukların öncelenmediğini söyledi.
Bir başka sosyal yardım kurum görevlisi Lora Pappa, "Başlangıçta bizden yalnızca 14 yaşın altındaki hasta kız çocuklarının seçilmesi istendi. Bu kriterde yeterli sayıda çocuk Yunanistan’ın genelinde bile yoktu ama sonradan Almanya’da akrabası bulunanlara öncelik verilmesi şartı geldi."
diyerek durumu ifade etti.
Alman İçişleri Bakanlığı’nın 29 Nisan’da yayınladığı basın bildirisinde Almanya’ya ulaşan 47 çocuğun iki hafta karantina süresinden sonra farklı eyaletlere dağıtılacağı söylenmişti. Çocuklardan 18 tanesi akrabasının olduğu bölgeye yerleştirilirken akrabası olmayan çocuklar farklı eyaletlere dağıtılmış ve bu çocuklar için Katolik ve Protestan kiliselerin yardıma hazır olduğu belirtilmişti.
4 Mayıs’ta bakanlık sözcüsü Steve Alter, çocuklardan dördünün sorumluluğunun Katolik ve Protestan kiliseler tarafından üstlenildiğini bildirdi.
Die katholische und die evangelische Kirche werden 4 dieser Kinder in Verantwortung übernehmen. https://t.co/K7YMczIPRv
— Steve Alter (@BMISprecher) May 4, 2020
AB İçişleri ve Göç Komisyonu sorumlu üyesi Ylva Johansson ise çocukların Almanya'ya ulaşmasından sonra Alman Welt gazetesine yaptığı açıklamasında sürecin bu kadar hızlı ilerlemesinden dolayı gurur duyduğunu ifade etmişti.
47 çocuktan 18 tanesinin Almanya’da yakın akrabası olduğu için akrabaları sorumluluklarını üstlenme hakkından faydalanabilecek.
- Almanya’daki bazı politikacılar ülkeye gelmeyi hak eden sayısız çocuk olduğunu ve mevcut durumda yapılan mülteci çocuk alımını bir "sahtekarlık" olarak nitelendirdi.
Avrupa Parlemento üyesi Erik Marquardt ise Almanya’ya gelen çocukların kameralarla çekilerek büyük bir insani yardım yapılıyormuş gibi gösterildiğini fakat gerçekte bu çocukların Almanya’da bulunan akrabaları dolayısıyla zaten Almanya’ya gelmek için resmî haklarının olduğunu söyleyerek eleştiride bulundu.
Almanya’nın aile birleşim kanunu çerçevesinde yapılan iltica başvurularının çoğunu reddettiği ve bu kanun eğer düzgün bir şekilde uygulansa kamplardaki binlerce insanın Almanya’ya ihtiyaç duymadan zaten Avrupa’ya legal bir şekilde seyahat edebileceği de yapılan eleştiriler arasında.
En son 16 Mayıs Cumartesi günü 23 mülteci çocuk Atina’dan kalkan bir uçakla Zürih’e getirildi. 18’i erkek 5’i kız olan çocukların 21’i Afgan 2’si ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti uyruklu. Önce karantinaya alınan çocukların daha sonra ülkede nasıl dağıtılacağı ise henüz net değil.