Kafkasya'nın özgürlük savaşçısı Şeyh Şamil, vefatının 150. yılında anılıyor
Nakşibendi şeyhi olan Şamil, lider (imam) seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askeri ve siyasi dehasıyla Dağıstan ile bütün Kafkasya'da etkili oldu. Hem idari hem dini bir otorite olarak kabul edildi.Rusların güçlü orduları karşısında unutulmaz bir mücadele veren Şeyh Şamil'in adı, Rus işgaline karşı direnen Kafkas kavimlerinin hafızasına nakşedildi.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Kuzey Kafkasya halklarının siyasi ve dini önderi Şamil, Dağıstan’ın Gimri köyünde 1797'de dünyaya geldi. Şeyh Şamil, arkadaşları ile ilim öğrenmek için Irak'a giderek, Türkiye'de “Mevlana Halid-i Bağdadi” olarak bilinen Nakşibendi Şeyhi Kürt alim Mevlana Halid-i Şehrezori'den tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf gibi dini ilimler ile edebiyat, tarih ve fen bilgilerini öğrendi. Şehrezori, talebesi Şeyh Şamil'e halifelik de vererek, onu Kafkasya‘ya gönderdi.
- Şamil, Çarlık Rusyası'nın, Kafkasya'daki Müslüman milletleri esaret altına alma politikasına karşı Kafkasya'nın özgürlüğü için mücadele verenlere katıldı.
Kuzey Kafkasya Müslüman Milletlerinin 18. yüzyılın sonlarında başlattıkları, Ruslar'ın "Müridizm", kendilerinin ise "Gazavat" adını verdikleri direniş hareketi, liderleri İmam Mansur'un ölümünden sonra uzun yıllar lider çıkaramadı.
Nakşibendi-Halidi Şeyhi İsmail Şirvani'ye bağlanarak hilafet aldıktan sonra 1823'te Dağıstan'a dönen Şeyh Şamil'in arkadaşı Molla Muhammed, 1829'da Gazavat hareketinin liderliğine seçildi. Molla Muhammed, Müslüman Kafkasya halklarını Ruslar'a karşı cihada davet eden bir bildiri yayınlayarak harekete geçti. Şeyh Şamil, "imam" ve "gazi" unvanlarıyla anılan Molla Muhammed'in en önemli yardımcısı oldu. Molla Muhammed, 20 Kasım 1832'de Ruslarla yapılan savaşta hayatını kaybederken, Şeyh Şamil ağır yaralı kurtuldu.
35 yıl mücadele etti
Ruslar, bu olaydan sonra Dağıstan'da direniş hareketinin sona erdiğini düşünürken, Molla Muhammed'in yerine imam seçilen Hamza Bey (Hamzat Bek) mücadeleyi sürdürdü. Hamza Bey'in 19 Eylül 1834'te bir suikast sonucunda öldürülmesinin ardından Şamil, Avar uleması ve ileri gelenleri tarafından imam seçildi.
Kafkasya'daki halklar Şamil'i imam seçerek, düzenli bir ordu kurulmasını sağladı. Şeyh Şamil, imam seçildiği 1834'ten 1859 yılına kadar, Çarlık Rusyası’nın askeri gücünün çokluğu ve ellerindeki imkanlara rağmen kurduğu düzenli orduyla uzun süre destansı bir mücadele sürdürdü.
Kendinden önceki iki imamın döneminde de fiilen 10 yıl savaşlara katılan Kafkas Kartalı, 74 yıllık hayatının yaklaşık 35 senesini bağımsızlık mücadelesine verdi. Bu dönemde Şamil, Kafkasya halklarını denetimi altına almak isteyen Ruslara büyük kayıplar verdirdi.
- Şeyh Şamil, Dağıstan'da kendi varlığını güçlendirmeye çalıştı. Çeçenistan'da yeni bir güç haline gelen Hacı Taşov ve Kibid (Kebed) Muhammed ile bir anlaşma yaparak, Dağıstan ve Çeçenistan'da hakimiyetini sağlamlaştırdı.
Şeyh Şamil, 1842'e girerken Çeçenistan ve Dağıstan'ın tek hakimi oldu. Şamil, 1844 başlarında Kuzey Dağıstan'ın kesin hakimi durumundaydı.Çar I. Nikola, 30 Aralık 1843'te General Neidhardt'a gönderdiği emirnamede Şamil'in bütün ordularının dağıtılmasını istediğini, bazı destekçilerinin kazanılması için 45 bin ruble gönderildiğini belirtti. Fakat Avaristan'a yönelik Rus askeri harekatı, Şamil'in güçlü savunması karşısında başarılı olamadı. Sonunda General Neidhardt görevinden alındı ve yerine Prens Vorontsov, Kafkas Orduları Başkumandanı ve Kafkas Genel Valisi olarak tayin edildi.
1846'nın Nisan ayında Şeyh Şamil, Kabartay bölgesi üzerinden batıdaki Çerkesler ile birleşerek, Kafkasya'nın birliğini sağlamak amacıyla direniş başlattı ve kısmen başarılı oldu. Kırım Savaşı'nın patlak verdiği 1853'ün ekim ayına kadar, Kafkasya'da genellikle sükunet hakim oldu.
Sultan Abdülmecid'e birlikte mücadele çağrısı
Şeyh Şamil, Mart 1853'te Sultan Abdülmecid'e bir mektup yazarak, Kafkasya Özgürlük Mücadelesi hakkında bilgiler aktardı. Diğer taraftan savaş resmen başlamadan önce, Kafkasya ve özellikle Dağıstan'da Rus askeri yığınağını sekteye uğratacak eylemlere girişti.
- Bir an evvel Tiflis'e ulaşmak isteyen Şamil'in Güney Kafkasya'daki bu eylemlerinin amacı, muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşına karşı Ruslar'ın bölgede askeri yığınak yapmasını önlemekti.
Osmanlı Devleti, Ağustos 1853'te, Anadolu ordusu Mareşali Abdülkerim Paşa'ya, muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşında kendilerine yardımda bulunması için bir kişiyi Şeyh Şamil'e göndermesini emretti. Kırım Savaşı'nın 4 Ekim 1853'te başlaması, Osmanlı Devleti'nin Kafkasya ile daha yakından ilgilenmesini zorunlu hale getirdi. Sultan Abdülmecid 9 Ekim 1853'te Şeyh Şamil'e bir ferman yollayarak, onu Ruslar'a karşı cihada çağırdı. Bu çağrıya 13 Aralık 1853'te cevap veren Şamil, Tiflis üzerine bir askeri harekata girişilirse Ruslar'ın Kafkaslar'dan çıkarılabileceğini bildirdi. Ancak bu teklif Osmanlı Devleti'nce kabul görmedi. Osmanlı Devleti, Mayıs 1854'te, Dağıstanlı Halil Bey'in teklifiyle Şeyh Şamil'e Dağıstan Serdar-ı Ekrem'i unvanını verdi. Tiflis'e karşı askeri bir harekat yapılması konusunda ısrarlı olan Şamil, Temmuz 1854’te Gürcistan’ın Kaheti bölgesine girdi.
Şeyh Şamil, bütün gayretlerine rağmen Osmanlı ordusunun Tiflis'e doğru hareket etmesini sağlayamadı ve karargahı Dargiye'ye çekildi.
Haziran 1853'ten itibaren yaptığı saldırılarla Güney Kafkasya'daki Ruslar'ın seferberlik hazırlıklarını sekteye uğratan Şeyh Şamil'in bu hareketi, 1853'ün Kasım ile Aralık aylarında Kars-Gümrü yönünde cereyan eden muharebelerde Ruslar'ın savunmada kalmasında önemli rol oynadı. Osmanlı bahriyesinde görevli İngiliz Amirali Adulphus Slade bir raporunda, Rusya'yı barışa zorlamak için Kafkasya'nın fethedilmesinin, bunu sağlamak için Çerkeslerin yanı sıra Şeyh Şamil ile iş birliği yapılmasının gerekli olduğunu ifade etti. Fakat gerek Şeyh Şamil'in Dağıstan’daki kritik durumu gerekse Osmanlı Devleti'nin tutumu, Kafkasya'daki Rus varlığını sona erdirecek harekatın gerçekleşmesini önledi, böylece tarihi bir fırsat değerlendirilemedi.
Zafere ulaşamayan direniş
30 Mart 1856'da imzalanan Paris Antlaşması'ndan sonra Rusya'nın Prens Baryatinsky'yi yeniden Kafkas Orduları Başkumandanlığına ve Kafkas Genel Valiliği'ne tayin etmesi, Kafkasya ile Şeyh Şamil’in kaderini belirleyen en önemli gelişme oldu.
Prens Baryatinsky, Kafkasya'daki kuvvetlerini beş gruba ayırarak her birinin başına bir kumandan tayin etti. Haziran 1857'de saldırıya geçmeye başlayan Ruslara karşı direniş gösterilmiş olsa da Şeyh Şamil, 6 Eylül 1859'da teslim olmak zorunda kaldı.
Prens Baryatinsky'nin karargahına getirilen Şeyh Şamil, ertesi gün Temirhanşura'ya, oradan Saint Petersburg ve Kaluga'ya götürüldü.
İstanbul günleri
Kendi isteğiyle 1869'da Kiev'e gönderilen Şeyh Şamil, Ruslar'ın izin vermesi üzerine hacca gitmek için 31 Mayıs 1869'da İstanbul'a geldi. Aynı gün sadrazamla görüştü, daha sonra şeyhülislamı ve dahiliye nazırını ziyaret etti. Sultan Abdülaziz tarafından 15 Ağustos 1869'da Dolmabahçe Sarayı'nda kabul edildi. Şeyh Şamil, İstanbul’da 7 ay kendisine ayrılan köşkte oturdu. Sultan Abdülaziz, Şeyh Şamil'e ve aile fertlerine maaş bağlattı. Hac farizasını yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi. Sultan Abdülaziz'e 15 Ocak 1870'te bir veda ziyaretinde bulunup, 25 Ocak'ta İstanbul’dan ayrılan Şeyh Şamil, hac görevini ifa etmesinin ardından 4 Şubat 1871'de Medine'de vefat etti. Şeyh Şamil, Medine'de bulunan Cennetü'l-Baki'ye defnedildi.
Şeyh Şamil, bütün Kafkasya'da etkili oldu
Nakşibendi şeyhi olan Şamil, lider (imam) seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askeri ve siyasi dehasıyla Dağıstan ile bütün Kafkasya'da etkili oldu. Hem idari hem dini bir otorite olarak kabul edildi.
Rusların güçlü orduları karşısında unutulmaz bir mücadele veren Şeyh Şamil'in adı, Rus işgaline karşı direnen Kafkas kavimlerinin hafızasına nakşedildi.
Beş evlilik yapan Şeyh Şamil'in 11 çocuğu oldu. Oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlı'nın hizmetine girerek 93 Harbi'nde Ruslara karşı savaştı. Muhammed Şafii ise Rus ordusuna katılarak, tuğgeneralliğe kadar yükseldi.
Şeyh Şamil'in ismi, bugün birçok Müslüman ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de okul, hastane, cami ve meydan gibi sosyal hayatın merkezinde olan kurum ve kuruluşlarda yaşatılıyor.