Irak'ta bir dinî azınlık: Sabia Mendailer

Tek tanrılı dine inanan Sabia Mendailer, Hz. Yahya'yı son peygamberleri olarak kabul ediyorlar. İnandıkları kitap ise Aramice yazılan Kenza Rebba.
Tek tanrılı dine inanan Sabia Mendailer, Hz. Yahya'yı son peygamberleri olarak kabul ediyorlar. İnandıkları kitap ise Aramice yazılan Kenza Rebba.

Irak'taki dinî azınlıklardan Sabia Mendailer, suyu hayatlarının önemli bir parçası görerek, dinî ritüellerini akarsuda yapıyor.

  • Irak'ın başkenti Bağdat başta olmak üzere güneyde Meysan, Nasiriye, Basra ve Divaniye gibi kentlerde varlık gösteren Sabia Mendailer, 2003 ABD işgali sonrası yaşanan şiddet olaylarından oldukça etkilendi.

Özellikle kuyumculukla uğraşanlar, fidye karşılığında kaçırılma eylemlerine maruz kalırken, uğradıkları ayrımcı politikalar ve olumsuz güvenlik şartları nedeniyle azınlıkların bir kısmı Kerkük, Duhok, Erbil ve Süleymaniye diğer bir kısmı da yurt dışına göç etmek zorunda kaldı.

Filistin ve İran’ın Ahvaz bölgesinde de bulunan Sabia Mendailer, Irak’ta yerel ağızda Subba şeklinde isimlendiriliyor.

  • Tek tanrılı dine inanan bu azınlıklar, Hz. Yahya'yı son peygamberleri olarak kabul ediyor.
  • Sabia Mendailerin inandığı kitap ise Aramice yazılan Kenza Rebba. Bu kitap daha sonra Arapçaya da çevrilmiş.

Sabia Mendai dininde silah kullanımı başta olmak üzere her türlü şiddet haram olarak görülüyor.

Genellikle nehir kenarlarında yaşayan bu grup, dinî ritüellerini Dicle ve Fırat Nehri'nde gerçekleştiriyor. Sabia Mendailer, bu nedenle kendilerini

iki nehrin kadim halkı

diye de nitelendiriyor.

  • Sabia Mendailer, davet edildikleri mekânlara veya piknik için gittikleri yerlere temiz ve kutsal saydıkları nehir suyunu yanlarında götürür ve kendi pişirdikleri yiyecekleri tüketirler.
  • Bir Sabia Mendai ait olduğu topluluk dışında başka bir dinî yapıya mensup biriyle evlenemez.

Bu dininin mensupları ana dilleri olarak gördükleri Mendainin yanı sıra iyi derece Arapça da bilirler. Ancak günümüzde ana dillerini sadece dinî ritüellerde ve din adamları toplantılarında kullanıyorlar.

Irak'ta azınlık statüsündeki bu kişiler, 1980'lerde sosyal, kültürel ve siyasî anlamda haklarını elde etmek için örgütlenebilmiş. Günümüzde ise sayıları gittikçe azalan bu yapı, Irak’ta varlık mücadelesi veriyor ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Sabia Mendailer, Irak 2005 Anayasası uyarınca "azınlık" statüsünde bulunuyor.

"Hepimiz Adem'in zürriyetinden gelmişiz"

Irak ve Dünya Sabia Mendailer lideri Şeyh Settar Cebbar el-Hulu, Sabia Mendailerin geçmişi, bugünkü statüsü, devlet ve siyasetteki temsili ve gelenek görenekleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Sabia Mendai dinî bileşeninin tarihi Mezopotamya'ya dayanır.

diyen Hulu, bu yapının ilk ayak bastığı toprakların Irak'ın güneyindeki antik Ur kenti ve Meysan olduğunu söyledi.

Şeyh Hulu, "Yeryüzünün en eski dinî yapısıyız ve tek yaratanın Allah olduğuna inanırız. Bazı araştırmalar, Sabia Mendailerin Yahudilerden daha eski olduğunu yazar. Biz, Yahudi, Hristiyan ve İslâm dininden bağımsız bir dine sahibiz. Ancak hepimiz Adem'in zürriyetinden gelmişiz. Sabia Mendailer, Kur'ân'ı Kerîm de de Sabiun diye zikredilmiş." ifadelerini kullandı.

Tek tanrılı dine inandıklarını vurgulayan Hulu, kendi dillerinde yazılan "Genza Rebba" isimli kitaplarının daha sonra Arapçaya da çevrildiğini aktardı. Hulu, dinlerinde kendilerine özgü üç vakit namaz kısmının da bulunduğunu ifade ederek, abdestlerini İslâm dininde olduğu gibi suyla aldıklarını belirtti.

"Hayatımız akarsuyla özdeşleşmiş durumda"

Şeyh Settar Cebbar Hulu, genellikle nehir kenarlarında yaşadıklarına dikkati çekerek, "Hayatımız akarsuyla özdeşleşmiş durumda çünkü suyu hayatımızın her alanında bolca kullanırız. Dinî ritüellerimizin tamamını akarsu içinde gerçekleştiririz." dedi.

Akarsuyun kendileri için önemine dair Hulu, şunları söyledi:

  • "Yiyeceklerimizi de akarsudan yaparız. Davetli olduğumuz tüm etkinliklerde hiçbir şey yemez, içmeyiz. Gittiğimiz her yerde kendi evimizde yapıp kendi tabaklarımıza koyduğumuz yemekleri yer ve yanımızda taşıdığımız nehir suyunu kullanırız.

"Avrupa'da yaşayan gurbetçilerimiz ise akarsu olmadığı için dinî ritüellerde ya kuyudan gelen suyu ya da musluk suyunu kullanır. Mesela Türkiye'ye gittiğimizde, nehir kenarlarında durup suyumuzu oradan temin ederiz. Evlenen çiftlerin nikahını da suda kıyarız."

"Bize karşı ayrımcılık her dönemde vardı"

Irak'ın eski yerleşiklerinden olmalarına rağmen devletin kuruluşundan bu yana mezhepçi ve ırkçı ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlatan Hulu, "Bize karşı ayrımcılık her dönemde vardı ve özellikle 1990'lardan önce çok fazlaydı. Bizim yıldız ve gezegenlere taptığımız iddia edildi. Bunda bizim de yetersizliğimiz söz konusu çünkü kendimizi yeterince doğru anlatamadık. Hakkımızda çok sayıda tezvirat yapıldı ve zulme uğradık. Kitabımızı Arapçaya çevirdikten sonra bize karşı algı değişti." ifadelerini kullandı.

Hulu, dinin mensuplarına ilişkin "Sabialar, dışa kapalı, inanç ve itikatları kendilerine yönelik bir topluluk. Bir kişi ancak anne ve babadan bu dine mensup olabilir, dışarıdan kimse Sabia Mendai olamaz. Sabia Mendailik, misyonerlik dini değil." dedi.

  • Sabia Mendai lideri, 2003 sonrası silahlı milisler tarafından uğradıkları öldürme ve kaçırma eylemlerinden dolayı bu halkın önemli bölümünün Suriye, Ürdün ve ülkenin kuzeyine göç etmek zorunda kaldığına işaret etti.

Sabia Mendailerin altın ve gümüş yapımında usta olduklarını ve bu alanda mesleklerini icra ettiklerini dile getiren Hulu ancak tarih boyunca marangozluk ve demircilik gibi meslekleri de yaptıkları bilgisini verdi.

Hulu, Irak'taki nüfuslarına ilişkin soruyu ise "Irak'ta nüfusumuz 2003 öncesi 75 binden fazlaydı. Şimdi ise yaşanan tehcirler nedeniyle bu sayı 20 ila 15 binlere geriledi." şeklinde cevapladı.

"Bakanlık ve müsteşarlık gibi önemli görevlerden mahrum bırakıldık"

Irak devleti ve hükümetinde temsil hakkından yoksun olduklarını aktaran Hulu, halihazırda devlette sadece bir genel müdür ve vakıf başkanı görevlerinin bulunduğunu kaydetti.

Şeyh Hulu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bakanlık ve müsteşarlık gibi önemli görevlerden mahrum bırakıldık. Hükümet, hizipçilik ve mezhepçilik esasına göre kurulursa bir adım ileri gidemeyiz. Kota sistemine göre bir milletvekilimiz bulunuyor."

Bağdat vilayet meclisinde de kotadan yararlanan bir üyemiz vardı ancak yerel yönetimler lağvedilince onun yerine bize hiçbir makam verilmedi. Bizde de yetişmiş önemli kanaat önderleri ve bilim insanları var. Devlette adil bir temsil yapısını hakediyoruz ve bunu istiyoruz."