Irak Krallığı: 40 yıl sürmeyen bir rüya
Irak, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından İngiliz mandası altına girdi ve 1921 yılında, I. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’daki İngiliz-Fransız etkisi altında bir krallık olarak kuruldu. İngiltere'nin desteğiyle Arap isyanının önderlerinden Faysal bin Hüseyin, Irak'ın ilk kralı olarak tahta geçti. Faysal bin Hüseyin ve onu takip eden diğer Irak kralları, Irak'ın bağımsızlığını korumaya çalışırken birçok iç ve dış sorunla karşılaştılar.
Irak Krallığı'nın ilk kralı olan Faysal bin Hüseyin, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap ayaklanmasının liderlerinden biri olarak öne çıktı. İngiltere, Faysal’ın liderliğindeki Arap milliyetçiliğini desteklemiş ve ona Irak Krallığı'nın başına geçme fırsatı tanımıştı.
1921 yılında yapılan referandum sonucunda Faysal kral olarak tahta çıktı ve 1921-1933 yılları arasında Irak Krallığı’nı yönetti.
Faysal, krallığı boyunca ülkesinde modern bir devlet kurma çabası içinde oldu. Eğitim, sağlık ve altyapı alanında birçok reform yaptı, ancak Irak'taki etnik ve dinî farklılıklar büyük zorluklar doğurdu. Ülkedeki Şiî ve Kürt nüfus, monarşiye yönelik sürekli bir muhalefet içinde oldu. Ayrıca, İngiltere'nin Irak üzerindeki ekonomik ve siyasî nüfuzu da Faysal'ın halkı nezdinde zorluk yaşamasına neden oldu.
1932'de Irak, Milletler Cemiyeti’ne üye olarak bağımsız bir devlet olarak tanındı, ancak İngiliz etkisi hâlâ devam ediyordu. Faysal bin Hüseyin, 1933 yılında İsviçre'de ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti ve Irak halkı tarafından büyük bir yasla anıldı.
Faysal'ın ölümünden sonra yerine oğlu Gazi bin Faysal geçti. Gazi, babasının modernleşme projelerini sürdürmeye çalıştı, ancak genç yaşta tahta çıkması ve ülkenin istikrarsız yapısı nedeniyle yönetimi boyunca zorluklarla karşılaştı.
Gazi’nin krallığında Irak milliyetçiliği ve bağımsızlık arzusu güçlendi. Özellikle İngiltere'nin ülkedeki varlığına karşı olan tepkileri körükleyen Gazi, İngiliz karşıtı bir tavır benimsedi.
Kral Gazi’nin İngiliz nüfuzunu azaltma çabaları, İngilizlerle arasının açılmasına neden oldu. İngilizlerin ülke içindeki petrol kaynakları üzerindeki kontrolü, Gazi’nin en büyük sorunlarından biriydi. Ayrıca, bu dönemde Bağdat'ta milliyetçi subaylar arasında güçlü bir destek buldu.
1939 yılında, Gazi, şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bu ölüm, halk arasında İngilizlerin bir suikast düzenlediği yönünde yaygın bir inanç doğurdu, ancak resmî olarak bu iddialar kanıtlanamadı.
Kral Gazi’nin ölümünden sonra, yerine oğlu Faysal geçti. Ancak Faysal henüz dört yaşında olduğu için, yönetim 1953 yılına kadar bir naiplik konseyi tarafından devralındı.
Faysal, genç yaşta tahta çıkarken, ülkede siyasî istikrarsızlık devam etti. Özellikle petrol gelirlerinin artmasıyla birlikte Irak, ekonomik açıdan daha güçlü bir ülke haline geldi ancak bu durum aynı zamanda iç siyasî çekişmeleri de körükledi.
1950'lerde Arap dünyasında yükselen milliyetçilik akımı, Irak Krallığı’nı da etkiledi.
Mısır lideri Cemal Abdünâsır’ın önderliğindeki Arap milliyetçiliği ve İngiliz karşıtı duruş, Irak'ta da geniş yankı buldu. Kral Faysal, bu süreçte Nasır'ın aksine Batı ile daha iyi ilişkiler kurmaya çalıştı, ancak bu çaba Irak'taki milliyetçi subayların tepkisini çekti.
- 1958 yılında General Abdülkerim Kasım liderliğindeki bir askerî darbe ile Irak monarşisi sona erdi. Kral II. Faysal ve ailesi öldürüldü ve Irak Cumhuriyeti ilân edildi.
Irak Krallığı’nın yaklaşık 37 yıllık süreci, ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasî yapısında derin izler bıraktı. Krallar Faysal bin Hüseyin, Gazi bin Faysal ve II. Faysal bin Gazi, Irak'ı modern bir devlet haline getirmeye çalışırken birçok iç ve dış sorunla karşılaştılar. İngiltere'nin Irak üzerindeki etkisi, monarşi döneminin sonuna kadar süren bir gerilim kaynağı oldu. 1958'deki askerî darbe, Irak Krallığı’nı sona erdirerek Irak'ı yeni bir siyasî yola soktu ve Ortadoğu'da yankı uyandırdı. Bu süreç, aynı zamanda Irak'ın kimlik arayışı ve bağımsızlık mücadelesinin önemli bir parçası olarak tarihe geçti.