Gazze'de soykırım işleyen İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda suçlanıyor
Güney Afrika, İsrail'in Gazze'deki eylemleriyle Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açtığı tarihî "soykırım" davasının ilk günkü duruşması dün görüldü. Tüm dünyanın takip ettiği davaya Güney Afrika tarafını temsil eden avukatların yaptığı etkili sunumlar damgasını vururken soykırım kanıtı olarak sunulan görseller, İsrail'in Gazze'deki ihlallerini gözler önüne serdi.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail'in Gazze'deki fillerinin Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı soykırım davasının iki günlük duruşmasının ilk duruşması dün gerçekleştirdi.
Halka açık yapılan ve canlı yayımlanan duruşmanın ilk gününde UAD yargıçları, Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir taleplerini dinledi ve Güney Afrika tarafı, İsrail'e yönelik suçlamalarını gerekçe ve delilleriyle Divan'a sundu.
- Güney Afrika tarafını temsil eden avukatların yaptığı etkili sunumlar duruşmaya damgasını vurdu ve dünyanın dikkatini dava sürecine çekti.
Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde yer alan UAD'daki duruşmada Güney Afrika tarafını temsil eden hukukçular, İsrail'in "Gazzelilere yönelik bilinçli eylemlerinin soykırım niyetini kanıtladığı" suçlamasını yöneltti.
Güney Afrika heyetine liderlik eden Adalet Bakanı Ronald Lamola, “Bir devletin topraklarında gerçekleştirilen hiçbir silahlı saldırı, ne kadar ciddi olursa olsun, Soykırım Sözleşmesi’nin ihlal edilmesi için mazeret sayılamaz ve ihlalleri haklı çıkaramaz” ifadelerini kullanarak, “İsrail’in 7 Ekim 2023’teki saldırıya cevabı, haddi aştı” dedi.
Güney Afrika'yı temsil eden avukatlardan Tembeka Ngcukaitobi, genellikle bu tür davalarda kanıtlanması en zor olan, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik "soykırım niyeti" konusunu ele aldı.
"İsrail'in siyasî liderleri, askerî komutanları ve resmî görevlerdeki kişiler sistematik olarak ve açıkça soykırım niyetlerini beyan ettiler." diyen Ngcukaitobi, Knesset üyelerinin defalarca Gazze'nin yok edilmesi, dümdüz edilmesi, silinmesi ve ezilmesi yönünde çağrıda bulunduğunu ileri sürdü ve şöyle ekledi:
Askerler bu dilin ve eylemlerinin kabul edilebilir olduğuna inanıyor çünkü Gazze'deki Filistinlilerin yaşamının yok edilmesi açıkça ifade edilmiş bir devlet politikasıdır.
Güney Afrika'yı temsil eden avukatlardan Blinne Adila Hassim, Divan'a, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilerin "toplu katliamını" da içeren Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesini ihlal ettiğini söyledi.
Hassim, cesetlerin "çoğunlukla kimliği belirlenemeyen" gömüldüğü toplu mezarların fotoğraflarını gösterirken "İlk soykırım eylemi, Gazze'deki Filistinlilerin toplu öldürülmesidir" dedi. Yeni doğanlar da dahil olmak üzere kimsenin bağışlanmadığını ekledi.
Hassim, ikinci soykırım eyleminin, Soykırım Sözleşmesi'nin 2B Maddesini ihlal ederek Gazze'deki Filistinlilere verilen ciddi bedensel veya zihinsel zarar olduğunu savundu. İsrail'in saldırıları, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 60 bine yakın Filistinlinin yaralanmasına ve sakat kalmasına neden oldu. Hassim, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda Filistinli sivilin tutuklandığını, gözlerinin bağlandığını, zorla soyunmaya zorlandığını, kamyonlara yüklendiğini ve bilinmeyen yerlere götürüldüğünü savundu.
"Tarihte kurbanların canlı yayımladıkları ilk soykırım"
Güney Afrika'nın hukuk ekibinden İrlandalı avukat Blinne Ni Ghralaigh de Gazze'de "tarihte kurbanların canlı yayımladıkları ilk soykırımın" yaşandığına dikkati çekti:
- "Gazze'deki soykırım, cep telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza ve televizyon ekranlarımıza canlı olarak aktarılan Filistin halkına yönelik soykırımın dehşetine rağmen kurbanlarının dünyanın bir şeyler yapabileceği umuduyla kendi yıkımlarını gerçek zamanlı yayımladıkları tarihteki ilk soykırım oldu."
Bazı cesetlerin sokak hayvanları tarafından parçalandığını, insanların enkazdaki yakınlarını çıplak ellerle çıkarmaya çalıştığını söyleyen Ni Ghralaigh, Gazze’de yaralanan çocukların anestezi yapılmadan ameliyat edildiğini, evlerin yıkıldığını, sağlık çalışanlarının hedef alındığını anlattı.
Avukat Ni Ghralaigh, her gün ortalama bir sağlık personelinin öldürüldüğüne dikkati çekerek "BM'nin insanî ateşkes çağrıları karşılıksız kaldı. Durum bundan daha acil olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Davacı avukatlarından Vaughan Lowe, İsrail hükümeti, ordusu ve yönetiminin soykırım söylemlerinde bulunduğunu ve "soykırım niyetini" açığa vurduğunu belirterek, "Mesele şu ki soykırım yasağı mutlaktır, emredici bir hukuk kuralıdır. Hiçbir şey soykırımı haklı gösteremez." dedi.
Gazze'den fotoğraflar soykırıma kanıt olarak sunuldu
Lahey'de görülen ilk duruşmada Güney Afrika hukuk ekibi, Gazze'de çekilen fotoğrafları kanıt olarak mahkeme heyetine gösterdi.
Güney Afrika'yı temsil eden avukatlardan Adila Hassim, soykırımın delillerinin başvuru dosyasında mevcut olduğunu ve BM kurumlarınca da tescil edildiğini belirterek, "(İsrail’in) Eylemleri, soykırım sonucunun çıkarılabileceği sistematik davranış kalıbı göstermektedir." dedi.
- İsrail’in öldürdüğü kişilerin sayısının "Gazze’de hiçbir yerin güvenli olmadığını" gösterdiğine dikkati çeken Hassim, Gazzelilerin bir kısmının, İsrail’in "güvenli koridor" ilân ettiği bölgelerde öldürüldüğünün altını çizdi ve "İsrail, her bir bombanın kaç sivilin hayatına mal olacağının tam olarak bilincinde olarak benzersiz ve emsalsiz sayıda sivili öldürmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan, İsrail'in Gazze'ye insanî yardımları da "ısrarla" engellemeye devam ettiğini vurgulayan Hassim, Gazze'ye yeterli gıda, kıyafet ve hijyen malzemelerinin teslim edilemediğini, Gazzelilerin temiz suya erişimlerinin engellendiğini dile getirdi.
Hassim, soykırımın önceden ilân edilemeyeceğini ancak Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırımı tespit edebileceğini belirterek, Divan'dan ihtiyati tedbir kararı almasını istedi.
Netanyahu'nun "Amalekliler" konuşması, soykırıma delil olarak sunuldu
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun "Amalekliler" konuşması, İsrail aleyhine açılan "soykırım" davasının Uluslararası Adalet Divanı'ndaki duruşmasında tekrar gündeme geldi.
Duruşmada Güney Afrika'yı temsil eden avukatlardan Ngcukaitobi, Netanyahu'nun "Amalekliler" konuşmasını delil olarak sundu ve ardından İsrailli askerlerin "Amaleklerin soyunu kurutun!" sloganları atarak şarkı söyledikleri ve eğlendikleri videoyu izletti.
- Netanyahu, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılar hakkında yaptığı değerlendirmelerde sık sık Tevrat'tan alıntılar yapıyor.
Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılara katılan İsrail askerlerine hitaben yaptığı yazılı açıklamada da Netanyahu, Yahudilerin Mısır'dan çıkışına atıfta bulunan Tevrat'ın Tesniye kitabındaki "Siz, Mısır'dan çıktıktan sonra Amaleklilerin yolda size neler yaptığını anımsayın!" ifadesine yer vermişti.
Netanyahu'nun alıntı yaptığı pasajda yer alan "Amalekliler" ifadesi, Yahudi geleneğinde "kötülüğün zirvesini" temsil ediyor.
- Netanyahu, Yahudi varlığını tehdit eden halkları nitelemek için kullanılan "Amalekliler" kelimesini, 7 Ekim'den bu yana İsrail ordusunu Gazze'ye karşı yürütülen savaşta "motive etmek" için birçok kez kullandı.
Güney Afrika’nın talep ettiği ihtiyati tedbirler
Güney Afrika, 29 Aralık’taki yazılı başvurusunda, mahkemeden İsrail aleyhine 9 ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep etmişti.
- Güney Afrika'nın istediği ihtiyati tedbirler arasında; İsrail’in, Gazze'deki askerî operasyonları derhal durdurması, Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tedbirleri alması, yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişimlerini sağlaması, soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atması, soykırımın delillerini muhafaza etmesi ve verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan'a düzenli rapor sunması yer alıyor.
BM Raportörü Güney Afrika'yı övdü, Batılı ülkeleri eleştirdi
Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı davanın ilk duruşması sürerken davacı Güney Afrika'ya yönelik art arda çok sayıda destek açıklaması yapıldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail'e karşı soykırım davası açan Güney Afrika'yı överek Batılı ülkelerin İsrail'e desteğini eleştirdi.
Albanese, X hesabından yaptığı paylaşımda, bugün İsrail'in UAD'da soykırım suçuyla yargılanmaya başlandığı davanın "tarihe geçeceğini" vurguladı.
Mahkeme salonundan fotoğraf paylaşan Albanese, "Afrikalı kadın ve erkeklerin insanlığı ve uluslararası hukuk sistemini kurtarmak için çok sayıda Batılı ülke tarafından desteklenen ve mümkün kılınan acımasız saldırılara karşı verdiği mücadeleyi izlemek, içinde bulunduğumuz dönemi tanımlayacak görüntülerden biri olarak kalacak. Ne olursa olsun bu olay tarihe geçecektir." ifadelerini kullandı.
Netanyahu, ülkesine yöneltilen suçlamaların "yalan" olduğunu savundu
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise Gazze Şeridi'nde çoğu çocuk ve kadın 23 binden fazla Filistinliyi öldüren ülkesi hakkında Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davaya rağmen "İsrail'in soykırımla mücadele ettiğini" ileri sürdü.
- BM'nin en yüksek yargı kurumunda ülkesine yöneltilen suçlamaların "yalan" olduğunu savunan Netanyahu, "Bugün yine, İsrail devletinin soykırımla mücadele ettiği bir dönemde soykırımla suçlandığı altüst olmuş bir dünya gördük." ifadesini kullandı.
Netanyahu, Gazze Şeridi'nde sivilleri kasten hedef aldığına dair açık kanıtlar sunulan İsrail ordusu için "dünyadaki en ahlaklı ordu" iddiasında bulunurken İsrail güçlerinin "sivillerin zarar görmesini önlemek amacıyla her şeyi yaptığını" ileri sürdü.
İsrail aleyhinde UAD'da "etnik temizlik ve soykırım" suçlamasıyla dava açan Güney Afrika'yı "ikiyüzlülükle" suçlayan Netanyahu, "kesin zafere kadar teröristlerle ve yalanlarla savaşmayı sürdüreceklerini" iddia etti.
Güney Afrika’nın açtığı davaya desteğini açıklayan ülkeler
Davaya desteğini açıklayan ilk ülke olan Filistin, 29 Aralık'ta Dışişleri Bakanlığının X hesabından yaptığı açıklamada, Güney Afrika'nın, İsrail'in soykırım suçu işlediğine ilişkin Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı davayı memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Malezya Dışişleri Bakanlığı, 2 Ocak'ta yayımladığı açıklamada, Güney Afrika'nın başvurusunun memnuniyetle karşılandığını belirterek, "1967 öncesi sınırlara dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan" bağımsız bir Filistin devletinin tanınması çağrısı yaptı.
Davaya desteğini açıklayan ülkelerin başında gelen Türkiye adına 3 Ocak’ta Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli tarafından yapılan paylaşımda Güney Afrika’nın, İsrail aleyhine ICJ'de gerçekleştirdiği başvurunun memnuniyetle karşılandığı vurgulandı.
Ürdün Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Yurtdışında Yaşayan Ürdünlüler Bakanı Ayman Safadi, 4 Ocak’ta yayımladığı açıklamada, ülkesinin Güney Afrika tarafından İsrail'e karşı ICJ’de açılan davayı desteklediğini bildirdi.
Belçika Başbakan Yardımcısı Petra De Sutter, ülkesinin İsrail'in Gazze'deki soykırım tehdidine karşı sessiz kalamayacağını ve Güney Afrika'nın İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davaya destek verilmesi çağrısında bulunarak, "Belçika, Gazze'deki insanların sonsuz çilesini sadece kenarda izleyemez. Soykırım tehdidine karşı harekete geçmeliyiz. Belçika'nın, Güney Afrika'nın liderliğini takip ederek Uluslararası Adalet Divanında eyleme geçmesini istiyorum. Belçika hükümetine bu öneride bulunacağım." ifadelerini kullandı.
Maldivler Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail aleyhine ICJ’de "soykırım" davası açılmasından memnuniyet duyulduğu belirtilerek, Gazze'de derhal ateşkes sağlanması ve Filistin halkına yardım ulaştırılması için insani koridorların açılması çağrısı yapıldı.
Ayrıca, Bangladeş, Namibya, Malezya ve Pakistan'ın BM elçileri, 9 Ocak'ta BM Genel Kurulundaki konuşmalarında Güney Afrika tarafından açılan soykırım davasına desteklerini ifade etti.
Endonezya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lalu Muhammad Iqbal, davaya destek verdiklerine ilişkin açıklamasında, "Ahlaki ve siyasi açıdan Endonezya, Güney Afrika'nın Gazze'de yapıldığı iddia edilen soykırıma karşı harekete geçmesi için ICJ'deki girişimini tamamen desteklemektedir." ifadesini kullandı.
Bolivya Dışişleri Bakanlığı'ndan 7 Ocak'ta yapılan yazılı açıklamada, "Bolivya, ICJ nezdinde, İsrail Devleti aleyhine dava açan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin attığı tarihi adımı takdirle karşılamaktadır." ifadesine yer verilerek uluslararası topluma Güney Afrika'nın açtığı davaya destek olunması çağrısı yapıldı.
Venezuela, 9 Ocak'ta Dışişleri Bakanlığınca yayımlanan açıklamada, Güney Afrika'nın Filistin halkını savunmak amacıyla ICJ nezdinde İsrail'e karşı açtığı davayı desteklediğini belirterek, Bolivya’ya benzer şekilde uluslararası topluma Güney Afrika’nın açtığı davaya destek olunması çağrısında bulundu.
Nikaragua hükümeti, 9 Ocak'taki yazılı açıklamasında, "Güney Afrika'nın Gazze Şeridi'ndeki soykırım nedeniyle İsrail'e karşı ICJ'ye yaptığı başvuruyu memnuniyetle karşılıyoruz." ifadesini kullandı.
İran Dışişleri Bakanlığı, 10 Ocak'taki yazılı açıklamasında, Güney Afrika'nın davasına tam destek verildiğini kaydederek, "İran İslam Cumhuriyeti, ayrıca Güney Afrika hükümetinin eylemini, uluslararası hukuka uygun ve Filistin halkını destekleyen sorumlu, cesur ve onurlu bir adım olarak selamlıyor ve uluslararası toplumu, işlenen suçların faillerinden hesap sorulması için kararlı bir şekilde harekete geçmeye çağırıyor." ifadesine yer verdi.
Brezilya Dışişlerinden 10 Ocak'ta yapılan yazılı açıklamada, Güney Afrika'nın, İsrail'in soykırım veya bağlantılı suç teşkil edebilecek tüm eylemlerini derhal durdurması talebiyle Uluslararası Adalet Divanındaki girişiminin desteklendiği vurgulandı.
Kolombiya Devlet Başkanlığı'ndan 10 Ocak’ta yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Gustavo Petro yönetimindeki Kolombiya Hükümetinin, Güney Afrika tarafından Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan davayı memnuniyetle karşıladığı kaydedildi.
Progressive International Konseyi'nin sitesinde yer alan açıklamada, devletlerin yanı sıra dünya genelinden binin üzerinde insan hakları kuruluşunun, "Güney Afrika'nın İsrail'e Karşı Soykırım Sözleşmesi Davasını Destekliyoruz" başlıklı bildiriye imza attığı ve Güney Afrika davasını desteklemek üzere diğer hükümetlerin, ICJ'deki davaya "müdahil" olmaya davet edildiği bildirildi.
Buna ek olarak yeni kurulan Filistin'de Soykırımı Durdurmak için Uluslararası Koalisyonu'nun (ICSGP), dünyanın dört bir yanından 800'den fazla kuruluşun da imzacıları arasında bulunduğu Güney Afrika’nın davasına destek mektubunda "işgalci İsrail güçleri tarafından her gün işlenen soykırım eylemlerinin açık kanıtlarına rağmen" İsrail yönetiminin diğer ülkelerden Güney Afrika'nın davasını kınamalarını istemesi eleştirildi.
Bunun yanında İngiltere'den "change.org" sitesi üzerinden Güney Afrika'nın ICJ’de İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına destek için başlatılan imza kampanyasına dünyanın dört bir yanından 320 binden fazla kişi katıldı.
Güney Afrika'nın açtığı davaya desteğini açıklayan kuruluşlar
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), 30 Aralık'taki yazılı açıklamasında, "İİT, İşgalci İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği soykırım suçu nedeniyle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ICJ'de açtığı davayı memnuniyetle karşılıyor." ifadesini kullanırken soykırımın durdurulması için hızlı bir şekilde müdahale edilmesi amacıyla Divan'a "acil önlemler alma" çağrısında bulundu.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, 10 Ocak'ta X'ten yaptığı açıklamada, Birliğin, Güney Afrika’nın İsrail'e karşı açtığı davaya tam destek verdiğini belirterek, "Bu saldırgan savaşı durduracak ve Filistinlilerin kanının dökülmesine son verecek adil ve cesur bir karar bekliyoruz. İnsani değerleri her şeyin üstünde tutan bu ilkeli tutumundan dolayı Güney Afrika hükümetine teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Uluslararası Af Örgütü, 10 Ocak'ta yaptığı açıklamada, Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davasının Filistinli sivillerin korunmasına yardımcı olabileceği, işgal altındaki Gazze Şeridi'ndeki insani felaketi sona erdirebileceği ve uluslararası adalet için umut ışığı sunabileceği kaydedilerek, Divan'ın vereceği geçici tedbirlerin uygulanmasıyla ölümlerin, yıkımların ve sivil acının engellenebileceği vurgulandı.