Irak'ın ABD ve müttefikleri tarafından işgal edilmesinin üzerinden, tam 17 yıl geçti. 9 Nisan 2003'te Bağdat'ın düşüşü ve Firdevs Meydanı'ndaki Saddam Hüseyin heykelinin devrilmesi, bugün hâlâ işgalin sembolü. Heykele ilk balyoz darbesini heyecanla vuran Iraklı Kâzım Şerîf Cebûrî ise, günümüzde gelinen nokta sebebiyle büyük bir pişmanlık içinde.
Saddam Hüseyin döneminde bir süre güreşçilik ve ağır sıklet haltercilik yapan Cebûrî, sonraki yıllarda motosiklet tamirciliğine yoğunlaşmış. Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay'ın motosikletlerini de sıklıkla tamir eden Cebûrî, Uday'ın kendisinden bazı parçaları "aşırdığını" da söylemeyi ihmal etmiyor. Cebûrî, Saddam'ın oğullarının düşmanlığından dolayı, çeşitli zamanlarda 11 yıl hapis bile yatmış.
İşgal sırasında, Saddam Hüseyin'in heykeline ilk balyozu vurma hikâyesini de şöyle anlatıyor Cebûrî:
"İşgal resmen başladığında, hepimiz heyecan ve coşku içindeydik. Bir zulüm dönemi bitiyordu. Ben de, dükkânım meydana çok yakın olduğu için hemen heykelin olduğu noktaya koştum. Çevresinde insanlar toplanmıştı, Amerikan askerleri de vardı. Gücüm-kuvvetim yerinde olduğundan, balyozumla heykelin kaidesine vurmaya başladım. Sonra da heykel devrildi. İnsanlar bayram etmeye başladılar".
İşgalden sonra Irak'ta yaşananlar ise, Kâzım Şerîf Cebûrî'nin kelimenin tam anlamıyla pişman olmasına yol açmış. Cebûrî, yeni dönemi şöyle yorumluyor:
"Saddam Hüseyin döneminde tam bir diktatörlük vardı. Konuşmaya hakkınız yoktu, herhangi bir şeyde sesinizi çıkarsanız, akıbetinizi kimse bilemezdi. Saddam devrildiğinde, hepimiz, hayatın çok daha güzel olacağını zannettik. Ama yanıldık. Eskiden bir Saddam vardı, şimdi 1000 tane oldu. Eskiden bir diktatör vardı, şimdi 1000 oldu. Eskiden sokaklarda yağmalama olmazdı, olamazdı. Saddam'a itaat ettiğin sürece, herhangi bir konuda sıkıntı yaşamazdın. Şimdi ise hiçbir konuda güvenlik sağlanmış değil. Ülkemiz mahvoldu."
Irak'ın işgal edildiği 2003 yılından bu yana, yaşanan terör olaylarında ve çatışmalarda en az 500 bin kişi hayatını kaybetti. Ülkede mezhep çatışmaları zirveye tırmanırken, Irak'ın bütünlüğü de zedelendi. İran'ın Irak üzerindeki hegemonyası da, ABD sayesinde yeniden sağlanarak, mezhep çatışmalarının körüklenmesine giden yol açıldı.