“Cehennemin Bir Köşesi”nden hikâyeler
Anna Politkovskaya’nın, diğer birçok Rus gazetecinin “vahşi ve tehlikeli” olarak gördüğü Çeçenistan’a, 1999’dan öldürüldüğü 2006 yılına kadar gerçekleştirdiği 50 civarı seyahatte elde edindiği tanıklıklara ve gözlemlere dayanan "Cehennemin Küçük Bir Köşesi: Çeçenistan’dan Raporlar" kitabı, Çeçenistan’daki dehşeti adil bir şekilde kamuoyuna anlatıyor.
“Kendini koruma içgüdüsü ve dolayısıyla adalet, kimin yanındadır? Rusların yaklaştığını duyunca küfredip duvardan eski tüfeğini alan ve aslında ziyan etmeye niyetli olmadığı üç dört mermiyle gâvurları karşılamaya koşan Jemi adlı bir garibanın mı? Rusların çiğneyip geçecekleri ekili tarlasına, yakıp yıkacakları kulübesine, korkudan titreyen annesinin, karısının ve ailesinin saklandığı dağ geçidine doğru nasıl ilerlediklerini gören Jemi'nin mi? Kim, her şeyini, ona mutluluk veren her şeyi elinden alacaklarını düşünür? Kim aciz bir öfkeyle çaresizlik çığlıkları atar, yırtık pırtık paltosunu yırtar, tüfeğini yere fırlatır, kasketini kaşlarının üzerine indirir ve ölüm şarkısını söyleyerek, elinde sadece hançeriyle kendini Rusların süngülerine doğru fırlatır?
Adalet onun tarafında mıdır, yoksa tam yanımızdan geçerken Fransızca şarkılar söyleyen generalin kurmay subayının tarafında mı? Rusya'da bir ailesi, akrabaları, arkadaşları, serfleri ve onlara karşı sorumlulukları vardır; dağlılarla savaşmak için bir nedeni ya da isteği yoktur, ama ne var ki Kafkasya'ya geldi... Ne kadar cesur olduğunu göstermek için! Yoksa (adalet), sadece yüzbaşı rütbesine ve rahat bir işe sahip olmak isteyen ve bu nedenle dağ halkının düşmanı haline gelen bir yaverin tarafında mıdır?”
Yukarıdaki alıntı, 1850’lerde Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya’da “dağlılara” karşı yürüttüğü savaşlara katılarak hayatının yaklaşık 3 yılını bölgedeki Kozaklar arasında geçiren, 24 yaşındaki “Kont” Lev Tolstoy’a ait. Bu yıllarda yaşadıkları, daha sonra yazacağı Hacı Murat ve Kozaklar gibi kitaplara da ilham olan Tolstoy, Kafkas halklarının Çarlık ordularına karşı mücadelesini görece tarafsız ve biraz da kahramanlaştırarak anlattığından bugün bile Kafkas Müslümanları arasında, özellikle Çeçenler arasında seviliyor.
Rus gazeteci Anna Politkovskaya, A Small Corner of Hell: Dispatches From Chechnya (Cehennemin Küçük Bir Köşesi: Çeçenistan’dan Raporlar) adlı kitabının giriş kısmında, Tolstoy’un kaleminden, yukarıdaki alıntının da bulunduğu bir sayfalık bir pasaj paylaşıyor. Tolstoy’un savaşın anlamsızlığını belirten cümlelerinin yanında, bir Rus olarak Kafkaslar’da yaşanan savaşlardaki gözlemlerini yazıya dökmesi ve kamuoyunun dikkatine sunması, Politkovskaya’nın kendisini ünlü yazarla özdeşleştirmesinde ve alıntısını kullanmasında etkili olsa gerek.
İkinci Çeçen Savaşı’nın başladığı 1999 yılında, Politkovskaya da Rus muhalif yayın organı “Novaya Gazeta” için çalışmaya başlamıştı. Yayın yönetmenliğini 2021’de Nobel Barış Ödülü’nü kazanacak Dmitry Muratov'un yaptığı Novaya Gazeta, Rusya’daki geniş yolsuzlukların yanında Çeçen-Rus Savaşı’na da kayıtsız kalmamıştı. Savaş başladığında, Politkovskaya “kirli savaş” hakkında yazmanın görevi olduğunu düşündü. Diğer yandan Rus hükümeti, Birinci Çeçen Savaşı’nda ülke içindeki bazı medya kuruluşlarının “haince” yayın politikasından oldukça rahatsız olduğu için, ikinci savaşta medya mensuplarına karşı çok daha sert olacağının sinyalini vermişti.
- Kitap, diğer birçok Rus gazetecinin “vahşi ve tehlikeli” olarak gördüğü Çeçenistan’a, Politkovskaya’nın 1999’dan öldürüldüğü 2006 yılına kadar yaptığı 50 civarı seyahatte elde edindiği tanıklıklara ve gözlemlere dayanıyor.
Üç bölümden oluşan kitabın “Savaşta sıradan Çeçen hayatı” isimli ilk kısmında, bölgede bir norm haline gelen Rus işgali ve çatışmalar sebebiyle Çeçenlerin günlük hayatta ne gibi zorluklarla karşılaştığı anlatılıyor. Savaş boyunca birçok sıradan Çeçen vatandaşıyla uzunca sayılabilecek bir vakit geçiren Politkovskaya’nın anlatımıyla, fidye ve sindirme gibi sebeplerle sık sık kaçırılan Çeçenlerin ve ailelerinin yaşadıkları, köyleri yok edilen insanların çaresizliği ve yıllarca hayatından umudunu kestikleri yakınlarının cenazesini teslim almak için çırpınan insanların yaşadıkları okuyucuya sunuluyor.
“Savaş sırasında modern Rus hayatı” isimli ikinci bölümde ise Çeçenistan’da Ahmet Kadirov’un yükselişi gibi ayrıntıların yanında, savaşın Rusya ayağına da ışık tutularak, askere alınan çocukları için mücadele eden aileler ve bölgede görev yapan gazetecilerin yaşadıkları yer alıyor.
“Savaşı kim istiyor” ismindeki son bölüm ise Rusya’da kompleks güvenlik bürokrasisinin nasıl işlediğini ve savaşa ne denli etki yaptığının yanında Rusya ve Çeçenistan’daki liderlerin ideolojik bakışları hakkında ayrıntılar veriyor. Çeçenistan’da işlenen cinayetlerin New York’taki Birleşmiş Milletler binasında nasıl yankı bulduğu, Çeçen liderler Şamil Basayev ile Aslan Mashadov arasındaki görüş farklılıkları ve yabancı savaşçılar sebebiyle toplumda baş gösteren kültürel gerilimler de anlatılıyor.
- Politkovskaya'nın eserinin gücü, sadece Çeçenistan’daki dehşeti kamuoyuna anlatma becerisinde değil. O, dışarıdan bakan soğukkanlı bir gözlemcilik yerine, çoğu zaman yaşanan hukuksuzluklara karşı adaletin yerine gelmesi için kendi yöntemleriyle gerçek bir irade koyup insanlara bu konuda yardım eli uzattı.
Rusya’da devletin kendi vatandaşına karşı bile hukuk tanımadığı bir dönemde, sistemik hak ihlallerini, işkenceleri, adam kaçırmaları, keyfi infazları ve toplu katliamları gün yüzüne çıkarmak için savaştı. Zehirlenmeler, tehditler ve ölüm tehlikelerinin ardından nihayet 2006 yılında, yaşadığı apartmanın girişinde göğsünden 2 kurşunla vurularak öldürüldü.
A Small Corner of Hell, İngilizce bilen ve Çeçenistan’daki savaşlara ilgi duyanlar tarafından okunması elzem kitaplardan biri. En kısa zamanda Türkçeye de çevrilmesi ümidiyle.