Çeçen Cumhuriyeti Türkiye Temsilcisi: Kadirov bir Rus memurudur
Hem Çeçenistan’daki hem de Çeçenistan dışındaki Çeçenler bizi destekliyorlar. Rusya'da bir değişimi bekliyoruz. O zamana kadar sabırlı olmamız gerektiğine, o an geldiğinde sistemimizi oraya taşıyarak devam edeceğimize inanıyoruz. Halkımızın bunu anladığı ve desteklediği aşikar. İnsanlarımızın olduğu ülkelerde temsilcilikler açmamız bu bakımdan bize önemli bir güç sağlıyor.
Türk kamuoyunda kimimizin çocukluğunu, kimimizin gençliğini, kimimizin de yaşlılığını süsleyen, 90’larda yakînen takip ettiğimiz bir Çeçen direnişi söz konusuydu. Tabi bugünkü durumu da konuşacağız ama okuyucularımızın zihninde daha net anlaşılabilmesi için biraz daha geriden almayı gerekli görüyorum. Çeçen direnişinden başlayabilir miyiz? Neler yaşanmıştı, kısaca bahseder misiniz lütfen?
90’lı yıllardaki mücadele, aslında bizim çok daha önce başlamış olan direniş tarihimizin bir parçası. Asırlara yayılan Ruslara karşı mücadelemiz 90’lardan epey önce başlamıştı.
- Rus kaynaklarının da belirttiği üzere ilk çatışmalar Rusya’nın Kafkaslar’a indiği IV. İvan dönemine kadar uzanıyor.
Şeyh Şâmil’den önceki Şeyh Mansûr döneminde de önemli mücadeleler yaşandı. Kendisi esir olarak düştüğü Rus zindanlarında şehit olmuştu. Şeyh Şâmil dönemi malumdur, büyük mücadelelere şahit oldu. Sovyetler’in kurulmasının ardından da bu mücadele bitmedi.
Rusya’ya karşı Kafkas Birliği kurulmaya çalışılmıştı. Aynı dini ve aynı coğrafyayı paylaşan Kafkas milletleri Rusya’nın karşısında böyle durmuştu. Fakat bizim durumumuzda da olduğu gibi diğer Kafkas milletlerinin devletleşme noktasında çekimser kalması bizi yalnız ilerlemeye sevketti. 90’larda olduğu gibi..
Sovyetler’in yıkılmasının akabinde Çeçenler de bağımsız bir devlet kurma yolunda adım attılar. Bu dönemde bir Kafkas birliği kurma yönünde Çeçen liderlerin netice alamadıkları teşebbüsleri olmuştu. Diğer milletlerin bunu kabul etmemelerinin farklı sebepleri vardı tabi. Çeçenistan’ın yalnız kalması bu sebeple olmuştu.
Ruslarla yaşamayı kabul etmiyorduk. Ruslarla yaşamanın nasıl bir şey olduğunu Merhum Cevher Dudayev “ormandan getirilmiş bir ayıyla sizi aynı odaya yerleştirmek” sözüyle açıklar.
Bu durum artık çok daha net dünya kamuoyunda da görülebiliyor. Çeçen direnişi zamanında bize yardıma gelen Türkler, Araplar Rus zulmüne kendileri şahit olmuşlardı. Suriye’de yaptıklarıyla da Rusya ne olduğunu belli etti. Bugün Ukrayna’da yaptıklarıyla artık çok daha net caniliklerini göstermiş oldular.
- Biz Rusları çok iyi tanıdığımız için bulduğumuz ilk fırsatta devlet olma teşebbüsünde bulunduk. 90’lı yılların başlarında Rusya biraz toparlandıktan sonra Çeçenistan’ın bağımsızlığına karşı çıktı. 1994 yılına kadar Çeçenistan aleyhine yapmadıkları propaganda kalmadı. Bununla bir netice alamayınca da savaş açtılar.
Çok acı olaylar yaşanmış olsa da 94’te başlayan bu birinci savaş 96 yılında Çeçenlerin zaferiyle neticelendi. Rus askerleri, yaptıkları bir anlaşmayla geri çekildiler. Tabi askerler geri çekildi ama Rus ajanları bu sefer devreye girdiler. Askerleriyle ezemedikleri direniş cephesini bir yerde de ajanları eliyle soktukları fitneyle çökertme teşebbüsünde bulundular. Bizim zaaf noktalarımıza yoğunlaştılar ve bunda da başarılı oldular. Çeçen topluluğunu ikiye böldüler.
Bir taraf temiz İslam olarak adlandırılan radikallerin tarafıydı. Onların başındakiler o zaman Boris Yeltsin’in yardımcısı olan Sergey Stepasin ile anlaşma içerisindeydi. Diğer taraf da sözde tarikat olan Kadirov tarafıydı. Onların da o zaman Rusya Federal Güvenlik Servisi başkanı olan Putin ile anlaşmaları vardı. Bu iki kanat üzerinden Ruslar Çeçenistan’da bir sivil savaş çıkartmaya çalıştılar.
Netice alamayınca Dağıstan’da savaş çıkartıldı. Çeçenistan’daki radikal grupların oraya yardıma gitmesi Ruslar için ikinci savaşı başlatma nedeni oldu. Zamanla bölünmüş bir toplum oluştu. 1999 yılı ikinci savaşın başladığı yıl olarak böyle bir ortamda meydana geldi.
İşte Putin’in sahneye çıkması da bu dönemde oldu. Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin Putin’i önce başbakanlığa getirmiş, aynı yıl istifa ederek ona devlet başkanlığı yolunu açmıştı. Putin’in verdiği teminatların başında Çeçen meselesini bitirmek geliyordu.
Putin işe dünya kamuoyuna Çeçenleri terörist imajıyla sunarak başladı. Rusya’da meydana gelen kimi patlamalar Putin’in ikinci savaşı başlatma bahanesi oldu. Çeçenler’i terörist olarak gösterme politikasına da hizmet eden bu patlamaların yine kendileri tarafından yapıldığı yönünde önemli deliller de ortaya çıkmıştı. Fakat tabi geçen onca küsur yıllık zaman gerçek teröristin Çeçenler değil Putin olduğunu göstermiş oldu.
Uzun zamandır Türkiye’de yaşıyorsunuz gerçi ama Çeçen direnişinin olduğu dönemde oradaydınız sanırım.
Evet, oradaydım. 2008 yılından 2012’ye kadar silahlı mücadele içerisinde bulundum. 2012 yılında da Türkiye’ye geldim. İkinci savaş Dağıstan’da başladı. Ruslar oradan sınıra geldiler. Sonrasında da Çeçenistan’a uzandı operasyon.
- 99 yılından 2005, hatta 2006 yılına kadar ufak yerleşim yerleri de dahil olmak üzere aktif bir savaş söz konusuydu.
Ruslar tarafından bu tarihten sonra sadece güneyde Gürcistan tarafında olan bir açıklık dışında tamamıyla kuşatılmıştık. Burada da bir yol söz konusu değildi. Çok zor şartlar vardı. Yine de 2006 sonrası küçük gruplar halinde gerilla savaşı yürüttük. Ben 2008 yılında Çeçenistan’ın güneybatısındaki dağlık bölgede faaliyet yürüttüm. Bu tarihte doğu tarafında Kadirov taraftarları mücahidlere karşı mücadele veriyordu. Benim bulunduğum tarafla da Rusya alakadar oluyordu. Her gün çatışma olmuyorsa da arada geniş kapsamlı askerî harekâtlar oluyordu. Bizim birliklerimiz en fazla 15 kişiden oluşuyordu. Bunlar için 2000 kişiye varan Rus birlikleri geliyordu.
Ya bir çatışma oluyor ya da pusu şeklinde mücadele her iki taraf için söz konusu olabiliyordu. Ruslar, Çeçenler içerisinden teslim olanları, esir edilenleri, satın aldıkları kişileri zamanla eğiterek onlara devrettiler sahayı. Bunun altında Rusya’nın Çeçenler’in sanki kendisinden taraf olduklarını gösterme politikası vardı.
Yani artık Rusya’ya karşı mücadele veren mücahidler değil de Çeçen otoriteye isyan eden teröristler varmış gibi bir hava oluştu. Ruslar askerî bakımdan ne kadar kuvvetli olsalar da hep böyle yollar kullanmışlardır. Zamanla gıda ve silah problemlerimiz ciddi boyutlara ulaşmıştı. Neticede buradaki cephe çöktü ve saha tamamıyla Kadirov’a yani Ruslara kalmış oldu.
Kimdir bu Kadirov?
Söylediğim gibi, birinci savaştan sonra toplum içerisinde fitneler başladı. Kimi hassasiyetler Rus ajanları tarafından özellikle kaşındı. Çeçenistan genel olarak ehl-i tarîk bir millettir. Kadirov’un babası da sûfî biri olarak başta insanların teveccühünü kazandı. Tabi ilk savaşın yapıldığı dönemde kendisinin herhangi bir Rus taraftarlığı yoktu.
- Hatta Youtube’da da bulunduğu üzere onun bu dönemde “öldürebildiğiniz kadar Rus askeri öldürün” sözü meşhur olmuştu. Kadınlar için bile bu cihadın farz olduğu yönünde açıklamaları vardı.
Fakat savaş sonrası süreçte söylemlerinde değişiklikler oldu. Radikalleri bahane göstererek biz bağımsızlık talebinde bulunanlara karşı oldu ve Putin’le açıkça anlaşma yaptı. Rusya’dan yardım talebini radikallere karşı değil, devletimize karşı yapmıştı. Başka gelişmeler de yaşandı. Bilindiği gibi Cevher Dudayev’in ardından Zelimhan Yandarbiyev, sonrasında Aslan Mashadov, ondan sonra da Abdülhalim Sadulayev Çeçen Cumhuriyeti’nin liderleri olmuştu.
Abdülhalim Sadulayev’in ardından da kendisinin yardımcısı olan Dokka Umarov doğrudan lider olmuştu. Liderliğinin ilk yılında bağımsız bir devlet kurma fikrinin yanlış olduğunu düşünmüş ve Kafkas Emirliği isimli yeni bir yapıyı ilan etmişti. Aslında bu Suriye’de tecrübe edilmiş bir fitnenin yıllar önce yaşanmış halinden başka bir şey değildi.
Çeçen Cumhuriyeti, tabi Umarov’un bu hareketinden sonra ortadan kalkmadı. O dönem dışişleri bakanlığı mevkiinde bulunan Ahmed Zakayev, devlet kanunlarımıza göre yapılan resmî bir toplantıda Çeçen Cumhuriyeti’nin yeni lideri olarak belirlendi. 2007 yılından itibaren sürgünde bu vazifesini devam ettiriyor. Diğer taraftan Kafkas Emirliği zamanla tükenip giden bir hareket oldu.
- Kadirov’a dönersek, kendisinin Putin tarafından seçilmiş biri olduğu kesin olarak ortaya çıktı. Rusya tarafından yapılan göstermelik bir referandumla insanlar sözde oylarını Rusya’yla birlikte olmaktan yana kullandılar. Bugünkü noktaya da bu şekilde gelinmiş oldu.
Çeçenistan’da bugün yaklaşık bir buçuk milyonluk bir nüfus var. Kadirov’u nasıl görüyor bu insanlar?
Kadirov bir Rus memurudur ve başında olduğu idare de Putin tarafından kurulmuş bir rejimdir. Çeçen halkının burada başka bir tercih durumu söz konusu değildi. Liderlerimizin büyük bir kısmı şehit oldu. Kimileri yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Kalanlar da sessiz kalmaktan başka bir çare bulamadılar. Yeni nesil bu bakımdan tehlike altında. Zira eğitim sisteminin Rus merkezli olması burada ciddi bir risk oluşturuyor. Yine de şükürler olsun ki Ruslar ne kadar buralara ağırlık verseler de yine de maksatlarına ulaşamıyorlar. Kafkasya’da başka milletleri yok ettiler. Aynı şeyi bizler için de istiyorlar ama başarılı olamadılar.
Ahmed Zakayev’in liderliğindeki Çeçen Cumhuriyeti’ni sizce gelecekte ne bekliyor?
Biz öncelikle kendimizi muhalif olarak adlandırmıyoruz. 90’lı yıllarda seçimle iş başına gelmiş bir devletimiz vardı. Milletimizin bir yolu var, biz de onu devam ettiriyoruz. Durum tam anlamıyla budur. Bu noktadan bakıldığında bir taraftan zayıf bir durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Zira dünyanın çeşitli noktalarına dağıldık. Aynı toprak parçası üzerinde olmamamız zayıf noktamız. Diğer taraftan yayılmış, dünyanın çeşitli noktalarında üyeleri olan bir yapı haline geldik. Hemen her gün sayımız da artmaya devam ediyor. Yeni nesil yaşanan durumları görüyor ve bize destek veriyor.
Kendi topraklarımızda devlet olma talebimiz bitmeyecek. Çeşitli isimlerle ortaya çıkan yapıların birkaç yıl içinde sönüp gitmesi arkasında halk desteği olmaması sebebiyleydi. Bizim bugün ayakta durmamız hâlâ bize olan inancın bir göstergesi.
Hem Çeçenistan’daki hem de Çeçenistan dışındaki Çeçenler bizi destekliyorlar. Kimseyi silahlı mücadeleye çağırmıyoruz, çünkü artık bir devlet temelimiz var ve biz onu koruyor, genişletmeye çalışıyoruz. Rusya'da bir değişimi bekliyoruz. O zamana kadar sabırlı olmamız gerektiğine, o an geldiğinde sistemimizi oraya taşıyarak devam edeceğimize inanıyoruz. Halkımızın bunu anladığı ve desteklediği aşikar. İnsanlarımızın olduğu ülkelerde temsilcilikler açmamız bu bakımdan bize önemli bir güç sağlıyor.
- Bu arada benim Türkiye temsilciliğine getirilmemin üzerinden bir buçuk yıl kadar bir zaman geçti. İlk defa bu meseleyle alakadar olan bir yayın organı oldunuz. Hükümetimiz adına sizlere teşekkür etmek istiyorum. Türkiye kamuoyunda sesimizin duyulmasına önem veriyoruz. Buna vesile olduğunuz için minnettarız.
Ukrayna’da yaşanan gelişmelere dönelim. Kadirov’un Ukrayna’ya karşı savaşmak üzere gönderdiği Çeçen taburu oldu. Zakayev de Rusya’ya karşı savaşmak üzere Çeçen askerî birliği kurabileceğini ilan etti. Bunlar hakkında neler söylersiniz?
2014 yılındaki Kırım’ın işgali döneminde de Kadirov asker göndermişti. Bu yeni bir durum değil. Daha öncesinde Gürcistan’a ve Suriye’ye de asker gönderilmişti. Nasıl Kadirov Rus memuruysa buradaki asker de Rus memurudur. Kısaca daha önce yaptığını 2022 yılında tekrar etti.
Çok şükür karşı tarafta da Çeçen savaşçıların yer alması dünya kamuoyunda tüm Çeçenlerin Kadirov’un liderliğinde olduğu algısına izin vermedi. Yabancı savaşçı meselesi haddi zatında problemli bir mesele. Zakayev de bunu gidermek için resmî yollardan hareket etmek istedi. Ukrayna ile bir sözleşme yaparak resmî kanalla Rusya’ya karşı mücadele verilebileceğini söyledi.
Birinci savaş döneminden kalma tecrübeli komutanlarımız, hâlâ rütbelerini muhafaza eden askerlerimiz var. Hükümetimiz devlet aklına sahip olan bir yapıdır. Dışişleri, İçişleri bakanlıklarımız, istihbarat birimlerimiz söz konusu. Bu bakımdan atılacak herhangi bir adım dikkatli yapılacaktır. Ukrayna meselesine dönecek olursa Rusya’nın burada ciddi bir kayıp verdiğini görüyoruz. Ukrayna medyasını da yakînen takip ediyorum. Rusya’nın savaş politikası olarak ısrarla sivilleri vurmaya devam ettiğine şahit oluyoruz.