Bulgaristan Türklerinin "zorunlu göçü"
Bulgaristan'da Türk ve Müslüman azınlığına yönelik uygulanan asimilasyon politikası ile göçe zorlanan ve ülkeden kaçan yaklaşık 350 bin kişinin zorunlu göçünün üzerinden 35 yıl geçse de Türk ve Müslüman azınlığına karşı yürütülen asimilasyon kampanyasının yol açtığı "zorunlu göç" nedeniyle yaşanan acılar hâlâ hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Sovyetler Birliği'nin (SSCB) desteğiyle 1944 yılında Bulgaristan'da iktidara gelen komünist rejimin son döneminde asimilasyon girişimleri yoğunlaşırken Türk ve Müslümanların kararlı direnişi bu rejimin düşmesine katkı sağladı.
Ülkede 35 yıl önce Türk ve Müslümanlara yaşatılan baskı ve zulmün açtığı yara hâlâ kapanmadı. Devrik Diktatör Todor Jivkov'un Moskova'ya yaranmak üzere giriştiği "Soya Dönüş" (Yeniden Doğuş) politikası, Bulgaristan'daki Türk ve Müslümanların onurunu ve cesaretini kıramamış, diktatörün devrilmesiyle sonuçlanmıştı.
Tarih kitaplarında yer almayan bu zulüm parlamentoda da yapılan kınama bildirisinin ötesine gidilmedi ve asimilasyonun fikir sahipleri de cezalandırılmadı.
Eski komünist partinin çizgisinde siyaset yürüten Bulgaristan Sosyalist Partisinin (BSP) siyasî arenada ve hukuksal alanda suçluların bulunması için verdiği çabalar da sürüyor.
Yaklaşık 400 bin Türk ve Müslüman, Türkiye’ye sığındı
Bulgar komünistlerin asimilasyon girişimleri 1964'te, 1971-1973'te, 1982'de, 1984-1985'te yapıldı ancak zulümler, 1989'da zirveye ulaştı.
1985'te Bulgaristan'da HÖH'ün bugünkü Fahri Başkanı Ahmet Doğan liderliğinde Türk ve Müslümanların direnişi için gizli bir örgüt kuruldu. Yaklaşık 200 kişilik bu örgütün liderleri olan 32 kişi tutuklanıp hapse atıldı. Onlar mücadelelerine hapisten de devam ettiler ve 1989'da Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda başlayan ilk protestoları hazırladılar.
Protestolar yüzünden dönemin diktatörü Todor Jivkov, dininden vazgeçmeyi reddeden Türk ve Müslümanlara komşu Türkiye’ye doğru sınır kapılarını açtı.
- Eski komünistlerin “Büyük Seyahat” olarak adlandırdığı 1989 yılının yaz döneminde düzenlenen zorunlu göçte yaklaşık 400 bin Türk ve Müslüman, Türkiye’ye sığındı. O dönemde nüfusu 8 milyon olan Bulgaristan'da kalan 850 bini aşkın Müslümanın isimleri ise zorla değiştirildi.
Jivkov rejiminin kendini Moskova’ya beğendirmek için giriştiği asimilasyon başarısız olunca rejim, 10 Kasım 1989’da devrildi.
"Hasan, İvan olmaz"
Direnişlerinde "Hasan, İvan olamaz" sloganını benimseyen Bulgaristan'daki Müslümanlar, 1991 yılında yaşananların sorumlularına dava açtı. Hâlâ devam eden davada eski diktatör Jivkov, eski İçişleri Bakanı Dimitar Stoyanov, eski Dışişleri Bakanı Petar Mladenov ve eski Başbakan Georgi Atanasov sanık olarak yer aldı. Bu sanıkların hiçbiri artık hayatta değil.
Hâlâ kapatılmamış ancak ilerlemeyen davayla ilgili Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelere göç eden 130'u aşkın görgü tanığının ifadelerinin alınması istenmiş ancak bazı tanıkların bulunamaması nedeniyle dava süreci uzamıştı.
Dava kapsamında farklı iddialarla bazı sanıklar, açtıkları küçük çaplı tazminat davalarını kazanmıştı.
11 Ocak 2012'de Bulgaristan Parlamentosu'nun kabul ettiği bildiride milletvekilleri, "1989'da 360 bini aşkın Bulgaristan vatandaşının sınır dışı edilmesini 'etnik temizlik girişimi' olarak tanımlıyoruz." ifadesini kullanmıştı.
Komünistlerin zulümleri sonucu hayatları kararan binlerce kişi ülkede hâlâ adaletin yerini bulmasını bekliyor.
Mayıs Olayları
“Mayıs Olayları” olarak anılan rejime karşı direniş, Bulgaristan'ın kuzeydoğusundaki Kaolinovo bölgesinde 30 bin kişinin katılımıyla 19-27 Mayıs 1989'da başladı. Bulgar milislerin ateş açması sonucu barışçıl ve silahsız protestoculardan 9'u öldü, yüzlercesi gözaltına alındı.
Ülkede 33 yıldır mayısın ikinci yarısında geleneksel düzenlenen anma etkinliklerinin en kapsamlı olanı ülkenin kuzeydoğusunda, Demir Baba Tekkesi'nde, Pristoe, Medovetz köylerinde ve Ruen ilçesinde yapılıyor.
Üyelerinin çoğunluğunu Türk ve Müslümanların oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Partisi'nin himayesinde her yıl "Mayıs Olayları" olarak tanımlanan o günler törenlerle anılıyor.