"Annem Çin'in toplama kamplarında öldü"

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi önünde Çin'i protesto eden bir gösteri esnasında.
Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi önünde Çin'i protesto eden bir gösteri esnasında.

Çin Komünist yönetiminin gizli belgelerinin uluslararası basına sızdırılmasıyla Uygurlara uygulanan zulüm ve tecrite dair kanıtlar resmi olarak gün yüzüne çıktı.

Almanya'da yaklaşık 1200 Müslüman Uygur yaşıyor. Bunlardan biri de Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, o da diğer Uygurlar gibi ülkesinden uzaktayken bile tehdit altında. Alman Welt gazetesi Dolkun İsa ile Çin’in Doğu Türkistan zulmü ve basına sızdırılan son belgeler hakkında bir röportaj gerçekleştirdi:

Almanya Devlet Başkanı Angela Merkel'in Çin Devlet Başkanı ile Berlin'deki görüşmesi öncesi zirveyi protesto eden Uygurlar.
Almanya Devlet Başkanı Angela Merkel'in Çin Devlet Başkanı ile Berlin'deki görüşmesi öncesi zirveyi protesto eden Uygurlar.

Geçtiğimiz günlerde The New York Times tarafından yayınlanan, Çin Komünist Partisi’ne ait gizli belgeler, Çin'in Uygurlara uyguladığı baskı ve zulmü gözler önüne seriyor. Bu belgelerin ifşa edilmesi Dünya Uygur Kurultayı Başkanı olarak sizin için ne ifade ediyor?

Bu belgeler bizim için çok büyük bir anlama sahip. Çin hükumeti Uygurların haklarını yıllarca ihlal etmiş olsa da 2013 yılında Xi Jinping'in göreve başlamasından bu yana Uygurların durumu ciddi anlamda daha da kötüleşti. 2016'da Tibet Özerk Bölgesi eski parti sekreteri Chen Quanguo'yu bizim Doğu Türkistan olarak adlandırdığımız Sincan bölgesinde göreve getirdi. Chen, aslında “toplama kampları” olan insanlık dışı eğitim kamplarını faaliyete koydu. O zamandan beri uluslararası toplumun dikkatini çekmeye çalışıyoruz, ancak Çin yönetimi kampların varlığını, yaptıkları zulmü ve baskıyı inkar ediyor.

Kaşgar'da bir toplama kampında tutulan Uygurlara meslek dersleri veriliyor. Bu sınıftaki bütün Uygurlara zorla "aşırılık yanlısı düşünceleri" olduğu kabul ettirilmiş.
Kaşgar'da bir toplama kampında tutulan Uygurlara meslek dersleri veriliyor. Bu sınıftaki bütün Uygurlara zorla "aşırılık yanlısı düşünceleri" olduğu kabul ettirilmiş.

Uluslararası farkındalık arttıkça Pekin, bölgedeki kampların “meslek eğitim kurumu” olduğunu söylemeye başladı. Basına sızan belgeler Pekin’in Doğu Türkistan’da ne yaptığını açıkça ortaya koyuyor, orada olan her şeyin doğrudan Xi Jinping ve Komünist Parti'nin talimatıyla gerçekleştiğini de gösteriyor. Bunlar benim kişisel tecrübem ya da herhangi bir Uygur'un yaşadığı, anlattığı şeylerin ötesinde uluslararası kamuoyu için de açık bir delil niteliğindedir.

Siz neler yaşadınız?

Son yıllarda oradaki akrabalarım ile hiçbir bağlantım kalmadı. İki buçuk yıl boyunca aileme telefonla ulaşamadım. Annem, Çin'in toplama kamplarından birinde öldü.

Annenizin öldüğünü nasıl öğrendiniz?

En son 2017’de Nisan ayının ortalarında, annemle çok kısa bir telefon görüşmesi yapmıştım. O zamandan sonra bir daha ona ulaşamadım. 12 Haziran 2018'de annemin ölüm haberini aldım. Avustralya'da yaşayan Uygur bir arkadaş, akrabalarından birinin kendisine annemden bahsettiğini söyledi. Haberi duyunca şok oldum ve akrabalarıma ulaşmaya çalıştım ama başaramadım. Annemin ne zaman ve neden öldüğünü bilmek istiyordum. Bahsettiğim arkadaşın yardımıyla daha fazla bilgiye ulaştım, annem ben ölüm haberini aldıktan üç hafta önce 17 Mayıs’ta vefat etmiş. Uluslararası haber ajansları sayesinde annemin 2017’nin Mayıs veya Haziran ayında kampa alındığını ve orada öldüğünü öğrendim.

Kampa neden alınmış? Suçlama neydi?

Bilmiyorum. Yalnız annem değil, kamplarda bir milyondan fazla Uygur var. Belki de ben Uygurların yurt dışındaki sesi olduğum için annemi kampa aldılar. 25 yıl önce ülkemden sürüldüm, o zamandan beri ailemi ve kardeşlerimi hiç görmedim. Çin, beni teröristlikle, bölücü olmakla yani suçlayabileceği her şeyle suçladı. Rejime karşı duranların aile üyelerinin kaçırılması ya da şantaj yapılması yeni bir şey değil. Ailemin toplama kampına gönderilmesine şaşırmadım.

Sincan’daki Uygurların durumuyla ilgili Almanya’da nasıl bilgi sahibi oluyorsunuz?

Bu çok zor ve karmaşık. Ama yine de 21. yüzyıldayız ve bazı bilgiler engelleri aşıyor.

Kamplarda tutulan, Uygur olan ancak Çin pasaportu bulunmayan mağdurlardan bilgi alıyoruz. Diplomatik baskı ile serbest kalıp yurt dışına çıkarlarsa başlarına gelenleri anlatabiliyorlar. Kazak hükümeti kısmen Çin ile işbirliği yaptığı için sadece orada 2000'den fazla Kazak gözaltına alındı. Fakat bazıları İsveç'e veya başka ülkelere kaçtı ve açıkça konuşabildi.

Almanya'da güvende misiniz?

Bugün güvendeyim. Ama yarının nasıl olacağını bilmiyorum. Belki bir araba kazası geçireceğim ya da başıma başka bir şey gelecek. Son zamanlarda Çin'in diğer ülkelerdeki muhalifleri kaçırdığını duyuyoruz. Uzun yıllardır tehdit telefonları ve mailleri alıyorum. Ben bir Alman vatandaşıyım ama yurt dışına çok fazla seyahat ediyorum. Çin hükümeti bana birçok kez açıkça saldırdı hatta en son birkaç ay önce Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nde yer almamı engellemeye çalıştılar.

Dünya Uygur Kongresi'nde konuşan Dolkun İsa, Çin kamplarında tutulan Uygur sanatçıyı katılımcılara gösteriyor.
Dünya Uygur Kongresi'nde konuşan Dolkun İsa, Çin kamplarında tutulan Uygur sanatçıyı katılımcılara gösteriyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında, bir Uygur yanlışlıkla Almanya'dan sınır dışı edilip Çin’e gönderildi. Mevcut durumu hakkında bilginiz var mı?

Sınır dışı edilmeden önce genç adamla Almanya'da sık sık görüşüyordum. Bu sırada Alman hükümeti, Uygurların sınır dışı edilmesini durduran özel bir karar aldı. Almanya ve Çin arasındaki son insan hakları görüşmesinde, Alman delegasyonu sınır dışı edilen Uygur hakkında bilgi istedi ve onunla bir görüşmeyi talep etti. Bu talep reddedildi ve sınır dışı edilen kişinin bölücülük suçuyla mahkum edileceğinden başka bir bilgi verilmedi. Bu suçlama için Çin'de 15 yıl hapis ve hatta ölüm cezası var.

DEAŞ’a katılan Uygurlar da var, Çin zulmü radikalleşmeye sebep oluyor mu?

Çin bu örnekleri Uygurlara karşı baskı uygulamak için bir bahane olarak kullanıyor ancak Pekin’in zulmü DEAŞ’a katılan Uygurlardan sonra başlamadı. Çin bu baskılara çok daha önce başlamıştı. Onlar Uygur kimliğini yok etmek istiyor. Ayrıca sadece Uygurlar değil DEAŞ’a dünyanın hemen her yerinden insan katıldı bunların içinde pek çok Alman da var. Uygurlar tamamen barışçıl insanlardır. Biz uluslararası hukuka dayanarak temel hak ve hürriyetlerimizin sağlanmasını talep ediyoruz.

Belgelerin uluslararası medyaya sızması sizce Uygurlar için ne gibi sonuçlar getirecek?

Artık nihayet bölgenin durumuyla ilgili açık kanıtlar mevcut. Çin bu konuda hesap vermeli. Şimdi uluslararası kamuoyu Çin’e yaptırım uygulamalı veya başka somut önlemler almalıdır. Çin'in Uygurlara yönelik eylemlerini kınamak yeterli değildir. Pek çok şirket Çin ile iş yapmaya devam ediyor. Çin'e yönelik ciddi yaptırımlar yürürlüğe konulmalıdır.