Hindistan'dan gelen şifa sanatı: Ayurveda nedir?
Kendin için artık iyi bir şeyler yapmanın yollarını arıyorsan ya da zaten yapıyor da farklı bir şey denemek istiyorsan Ayurvedik yaşam senin de ilgini çekebilir. Kısaca ayurveda, evreni oluşturan elementlerin bedendeki enerjilere etkilerine, bu enerjiler arsındaki dengeye dair tüm yaşam bilgisinin toplamıdır. Yaşam alışkanlıklarını değiştirerek iç dengeye ulaşmayı hedefleyen bu sistem bize, beşeri potansiyelimizi üst sınırlarına taşımayı, sağlıklı ve huzurlu olmayı vaadediyor.
Sanskritçedeki ‘ayur’(hayat) ve veda(bilgi) sözcüklerinin birleşmesiyle türetilen ayurveda, temelde alternatif tıp uygulamalarını içeren bir sağlık sistemi. Çıkış yeri Hindistan olan bu bilimin temel öğretisinde zihin, ruh ve beden ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Hastalıklardan uzak olmak için insan, kendi farkındalığını dengede tutmaya ve bu dengeyi bedenine yaymaya ihtiyaç duyar. Yaşam düzenleme ve tedavi yöntemi olarak bilinen bu bilim, Dünya Sağlık Örgütü’nün tamamlayıcı sağlık sistemleri arasında yerini almış. Ayrıca bugün başta Hindistan olmak üzere Sri Lanka ve Nepal’de de yaygın olarak kullanılmaya devam ediyor.
Ayurveda’ya göre hastalıklar bedensel, ruhsal ve zihinsel dengesizliklerden kaynaklanır. Sağlıklı olmanın temelinde de bu dengenin korunması vardır. Bu dengesizlikler hayat tarzının değiştirilmesi, diyetler ve şifalı bitkilerle ortadan kaldırılabilir. Böylece hastalıklardan korunmanın mümkün olduğuna inanılır.
Ne zaman, nasıl ve kim tarafından ortaya atıldığı tam olarak bilinmeyen ve 5000 yıllık geçmişi olan ayurveda, sağlıklı olmanın yollarını arayan keşişler tarafından geliştirilmiş. Keşişlerin meditasyon yaparak fiziksel, ruhsal ve zihinsel dengeyi sağlamayı amaçlayan uygulamaları Budizm ve Jainizm gibi felsefelerle paralellik gösterir. Antik Yunan tıbbında hatta Hipokrat’ın uygulamalarında alternatif tıbbın temellerini oluşturan ayurvedanın izleri vardır.
Şimdi ayurvedayı bu kadar okuyup anlamaya çalışırken kısaca ona kendi yorumumuzu da katalım. Bana kalırsa biz bir enerji bütünüyüz. Prensip olarak ayurveda, insanların doğuştan sahip olduğu bu enerjiyi tanıma odaklı. Enerji yapımıza uygun olarak nasıl besleneceğimiz, hangi egzersizleri yapacağımız ve sağlıklı kalmayı nasıl başaracağımızı açıklıyor bizlere. Hem fiziksel hem manevi motivasyonlarımızla örgülenen bu enerji bir dengeye ihtiyaç duyuyor. Yediğimiz, içtiğimiz, yemeklerde kullandığımız baharatlara, arkadaşlık yaptığımız insanlardan dolaştığımız mekanlara kadar her şey ama her şey bu enerjiye etki ediyor. Yaşam enerjimizi yükseltecek, bizi daha huzurlu daha sağlıklı kılacak nice okumalar yapabiliriz. Ama gelin Yunus Emre’nin dediği yerden; kendimizden başlayalım okumaya... Zannımca biz bu yazımızla sizi Hindistan’a kadar gitme zahmetinden kurtarmış olduk. :)
Ayurveda’da Dosha Enerjisi ve Enerji Tipleri Nelerdir?
Kısaca bu felsefeyi özetlemek gerekirse her insanın kendine has bir beden tipi(dosha) vardır. Ayurveda bedeni(dosha) üç ana enerji sınıfına ayırır: Vata, pitta ve kapha. Doşa sistemine göre, her insanda bu üç doşa enerjisi bulunur. Doşalardan biri veya ikisi daha baskındır. Her doşanın, beslenme gibi yaşam tarzlarıyla uyum içinde işlev gördüğüne inanılır. Doşaların baskınlığına göre kişinin karakteri ve fizyolojik özellikleri, sevdiği şeyler, rahatsızlıkları değişir. Kimde, hangi doşa tipinin baskın olduğunu Ayurveda hekimleri teşhis edebilir. Hekimler, kendilerine has teşhis yöntemleri ile baskın doşayı tespit eder ve kişiyi doşasına uygun bir yaşam tarzına yönlendirir. Yaşamın bütününde etki eden bu enerji tiplerini biraz daha detaylı tanıyalım isterseniz:
Vata; boşluk ve hava ilkesidir; sinir sistemi işlevini harekete geçiren enerjidir. Bu denge bozulursa korkular ve anksiyete ortaya çıkabilir. Vata enerjisi baskın insanların öğrenme kabiliyeti yüksektir. Soğuktan rahatsız olurlar, hızlı yürürler, enerjiktirler, çok terlemezler, ciltleri ve saçları kurudur, ruh halleri değişkendir.
Pitta; ateş ve su ilkesidir; sindirim sistemini düzenler. Pitta dengesi, olayları kolay idrak etmeye ve her şeyden memnun olmaya odaklıdır. Bu denge bozulursa öfke ortaya çıkar, ülser gibi rahatsızlıklar doğar. Pitta enerjisi baskın insanlar zeki ve güçlü insanlardır. Genellikle orta boylu, beyaz tenli ve çilli olurlar. Girişimci ruhları vardır, öz güvenleri yüksektir, rekabet etmeyi ve meydan okumayı severler. Stres altında tedirgin ve sinirli olurlar. Denge bozulursa agresifleşir ve saldırganlaşırlar. Sıcak iklimler ve ortamları sevmezler. Liderlik vasıfları vardır. Ülser, mide yanması ve uykusuzluk gibi sorunlar yaşarlar.
Kapha; su ve toprağın niteliklerini yansıtan ilkedir; Kapha dengesi, sevgi ve merhamet doğurur. Denge bozulursa kıskançlık ve güvensizlik ortaya çıkar. Kapha enerjisi baskın olan insanların bedenleri güçlü ve sağlamdır. Rahat ve sakindirler. Konuşmaları yavaş, tepkileri ağırdır. Merhametli ve affedicidirler. Soğuk ve nemli ortamları sevmezler. Sinüzit, astım ve alerji gibi rahatsızlıklar yaşarlar.
Modern Beslenme Prensipleri ile Ayurvedik Beslenme Tipi Arasındaki Farklar Nelerdir?
Batı mutfağında yer alan klasik diyet ve beslenme programları besinleri protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral sınıflarına ayırmış ve özellikle kalori değerlerine odaklanmıştır. Ayurveda’da ise besinleri karbonhidrat, protein ve yağlara göre değil, 6 tat grubuna göre sınıflandırılmaktadır : Ekşi, tuzlu, acı, buruk, yakıcı, tatlı. Çünkü her tat bünye tipimize, içinde bulunduğumuz mevsime veya güncel hastalık veya muhtelif semptomlara göre dengeleyici ve dengesizleştirici etkiler barındırmaktadır.
Bünyemizi aldığımız besinler, doğrudan ya da dolaylı olarak fiziksel enerjimizi, duygularımızı, verimliliğimizi ve konsantrasyonumuzu olumlu/olumsuz etkiler. Bu etki besinler vücudumuzdan tahliye olana kadar devam eder.
Modern tıp öğünleri insan fıtratını, beslenmenin bu enerjiye etkisini göz önünde bulundurmadan herkes için genel bir beslenme tipi olarak ortaya koyar. Ayurveda, insanların doğuştan sahip olduğu fıtratını tanıyıp bu doğrultuda bünye tipini dengede tutacak yaşam tarzını benimsemesini ve beslenmesini öngörür. Bu öğreti, sağlık, zindelik ve esenlik haline olumlu ivme kazandırarak, fiziksel, ruhsal ve zihinsel harmoniyi dengede tutmayı hedefler.