Yeni bir hücre keşfedildi: 100 yıl önce tahmin edilmişti
Avustralyalı araştırmacılar, memeli vücudunun iyileşme mekanizmasını daha iyi anlamamızı sağlayacak yeni bir hücre türü keşfetti. Bu hücre, bilim dünyasında 100 yıldan fazla bir süredir varlığı öngörülen bir hücre türü olarak biliniyordu.
Keşfedilen bu hücreye "EndoMac progenitör hücreleri" adı verildi ve yetişkin farelerin aortasında bulundu.
Bilim insanları, bu hücrelerin insan vücudunda da benzer bir role sahip olup olmadığını araştırıyor.
Güney Avustralya Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nden (SAHMRI) tıp bilimcisi Sanuri Liyanage, bu hücrelerin vücutta kan damarlarının büyümesine yardımcı olduğunu ve yaralanma veya kötü kan akışı durumlarında devreye girerek hızlı bir şekilde iyileşme sağladığını belirtti.
Yapılan laboratuvar çalışmalarında, EndoMac progenitör hücrelerinin farelerde diyabetik yara modellerine enjekte edilmesi, yaraların iyileşme sürecini önemli ölçüde hızlandırdı.
Hücrelerin varlığı uzun yıllar boyunca kanıtlanamamıştı
Bu keşif, 20. yüzyılın başlarında bilim insanları tarafından ortaya atılan, kan dolaşımında yeni makrofaj hücrelerinin üretilmesini sağlayan kök hücrelerin varlığına yönelik bir hipotezi destekliyor.
Ancak, bu hücrelerin varlığı uzun yıllar boyunca kanıtlanamamıştı.
Keşif, farelerde bulunan bu hücrelerin erken embriyonik dönemde kalpteki aortaya yerleştiğini ve yaş ilerledikçe yeni makrofajlar üreterek vücuttaki dokulara dağıldığını gösteriyor.
EndoMac progenitör hücrelerinin bağışıklık sistemi tarafından "yabancı" olarak algılanmadığı ve bu nedenle vücutta kolayca kullanılabileceği düşünülüyor.
Bu hücreler, vücuda enjekte edildiklerinde makrofajlara ve kan damarlarını döşeyen endotel hücrelerine dönüşerek yaraların iyileşmesine katkı sağlıyor.
Araştırma ekibi şimdi bu hücrelerin insanlarda da var olup olmadığını araştırıyor ve ilk bulgular olumlu yönde.
SAHMRI biyomedikal bilimcisi Anna Williamson, "Teorik olarak, bu hücreler kronik yara sorunu yaşayan hastalar için oyunu değiştirebilir," dedi.
Araştırmanın sonuçları Nature Communications dergisinde yayımlandı.